PePeSanceS
Çǿκ کε√díκ طę ∂طí
BJK FOREVER
KAYNAK:Haber1903.com
Beşiktaş dün gece hayati bir galibiyet aldı. Ayrıca uzun bir süre sonra sahaya çıkan kadro da doğruydu. Bazı Beşiktaşlılar İbrahim Toraman`ın ön libero oynamasına tepki göstermiş olabilirler ama uzun süredir form tutmuş bir Ekrem`i kesmek ve birbirine alışmış savunma kurgusunu bozmak yerine, sakatlıktan yeni çıkmış İbrahim Toraman`a güvendi ve kaptanlık pazu bandı ile sahaya sürdü Mustafa Denizli. Ve tecrübeli oyuncu da hocasını mahçup etmedi. Ayrıca bu yapılan İbrahim Toraman tercihinden yola çıkarak hocanın kafasından Fink`i iyice sildiği sonucuna ulaşabiliriz.
Hocanın tüm bu doğru tercihleri sonunda da Beşiktaş Nihat`ın golü ile maça adeta 1-0 önde başladı. Nihat`ın şutu rakibe çarpıp girmiş olabilir ama ben buna ilahi adalet diyorum. Bundan önce bir çok topu direkt dönen ya da rakip savunmalar tarafından son anda çıkartılan Nihat, dün gece böyle bir şansla golü bulmalıydı ve üzerindeki baskıyı atmalıydı. Nitekim şansın da yardımı ile Nihat İnönü Stadı`nda 8 sene sonra golle tanıştı. Ve bu golün Nihat`ı ne kadar ateşlediğini hepimiz gördük. Bindirmeleri, boş alan yaratmaları, şut denemeleri, gollük pasları vs. Nihat`ı böyle izlemek hepimize zevk verdi. Ben kendi adıma çok teşekkür ederim Nihat.
Yalnız şunu anlamadım, maç 2-0 olmuş, takım gümbür gümbür sağlı-sollu geliyor Mustafa hoca 63.dakikada Yusuf ve Tabata`yı bir anda oyundan alıyor ve tam anlamıyla takımın el frenini çekiyor. Tabata Beşiktaş`a geldiğinden beri en iyi maçını oynuyordu çünkü. İki golün de asistini yapan adamdı. Ve rakiplerini üzerine çekip Bobo`ya boş alanlar açıyordu. Ayrıca ayağına gelen her topu da çok olumlu kullandı. Gerçi Tabata`yı Avrupa arenasında da böyle görmek isteriz o da ayrı bir konu. Neyse yeniden konumuza dönersek Tabata`yı çıkarıp Uğur İnceman`ı almak nedendir ben hiç anlamadım. Yani bir Anadolu takımı olsanız 2-0 öne geçseniz yine bunu yapmazsınız. 2 olmuşken 1 tane daha atıp rahatlamaya bakarsınız. Çünkü 2-0 her zaman tehlikeli bir skordur ki bunu da son 5 dakika da tüm Beşiktaşlılar yaşadı. Yusuf değişikliğini anlayabilirim, yorulmuş olabilir. Ama Tabata değişikliği tamamen takıma fren yaptırmaktır. Bu maç Beşiktaş`ın taraftarla barışma maçı olabilirdi. 2-0 değil 5-0 ya da 6-0 olabilirdi. Gol sıkıntısı yaşanırken, ligde böyle bir maçın yaşanması herkes için bu zor günlerde ilaç gibi gelebilirdi. Neden frene basılır, son dakikalar korku filmi gibi geçirilir ben anlamıyorum. Bazen bu ülkenin en iyi hocaları dediğimiz insanların bu yaptıklarına cidden zaman zaman akıl erdiremiyorum. Yani her zaman bildikleri birşey vardır belki diyorum ama dünkü o son 5 dakikaya bakınca bunun için bir kez daha düşünüyorum. Fark olabilecek maçın son 5 dakikası kabus gibi geçti. Zaten taraftar gergin, herkesin üzerinde bir sıkıntı, geriye yaslanacağına "saldırın aslanlarım" de fark olsun, herkes bir derin nefes alsın. Sen de rahatla, oyuncun da rahatlasın.
Görülen 2 kırmızı karta gelirsekte bence bunun altında farklı şeyler aramalıyız. Şahsi fikrim bu kartların aşırı konsantrasyon ve formayı sahiplenmeden yana olduğu yönünde. Özellikle Ernst dün gece Türk oyunculardan çok daha konsantre ve istekliydi. Bence Pascal Nouma`dan sonra Beşiktaş`ı ve Beşiktaşlılığı en çok hisseden oyuncu. Taraftar da zaten kırmızı kart görmesine rağmen oyun alanını terkederken kendisine sevgi gösterisinde bulunarak destek verdi.
Ferrari`ye gelince de, o da dün en konsantre oyuncuların başında geliyordu. Ve son dakikalarda bile tüm hırsı ile rakibin atağını kesmeye çalışması hem kendisine hem de takıma pahalıya mal oldu. Kırmızı kartı gördü ve penaltıya sebep oldu. Tabii ki tartışılabilir ne kadar penaltıydı ne kadar kırmızı karttı diye ama sonuçta oldu bitti.
Umarım bu iki oyuncuda ki hırs ve konsantrasyon ilerleyen günlerde performanslarını yükseltmeye başlayan diğer arkadaşlarına da yansır.
Tribünlerde yapılan protestolara gelirsekte, neden daha önceki Denizlispor maçında böyle olmadı diyesi geliyor insanın. Neden farklı olaylar döndü, neden kardeşler arasında kavgalar çıktı?
Günler boyunca o olaylardan dolayı, Beşiktaş camiası, yönetiminden futbolcusuna, taraftarından her çalışanına kadar yıpratılmaya çalışıldı.
Keşke o Denizlispor maçında da protestolar dün geceki gibi medeni bir şekilde yapılsaydı.
Ama tabii bizim toplum olarak bir hastalığımız var, bir şeyi illa ki yaşayarak öğreneceğiz. Umarım Denizlispor maçından dün gece ki maçın sonuna kadar geçen zamanda yaşananlar herkes için iyi bir ders olmuştur.
Çünkü Beşiktaş`ın Beşiktaş`lıdan başka dostu yoktur.
Hocanın tüm bu doğru tercihleri sonunda da Beşiktaş Nihat`ın golü ile maça adeta 1-0 önde başladı. Nihat`ın şutu rakibe çarpıp girmiş olabilir ama ben buna ilahi adalet diyorum. Bundan önce bir çok topu direkt dönen ya da rakip savunmalar tarafından son anda çıkartılan Nihat, dün gece böyle bir şansla golü bulmalıydı ve üzerindeki baskıyı atmalıydı. Nitekim şansın da yardımı ile Nihat İnönü Stadı`nda 8 sene sonra golle tanıştı. Ve bu golün Nihat`ı ne kadar ateşlediğini hepimiz gördük. Bindirmeleri, boş alan yaratmaları, şut denemeleri, gollük pasları vs. Nihat`ı böyle izlemek hepimize zevk verdi. Ben kendi adıma çok teşekkür ederim Nihat.
Yalnız şunu anlamadım, maç 2-0 olmuş, takım gümbür gümbür sağlı-sollu geliyor Mustafa hoca 63.dakikada Yusuf ve Tabata`yı bir anda oyundan alıyor ve tam anlamıyla takımın el frenini çekiyor. Tabata Beşiktaş`a geldiğinden beri en iyi maçını oynuyordu çünkü. İki golün de asistini yapan adamdı. Ve rakiplerini üzerine çekip Bobo`ya boş alanlar açıyordu. Ayrıca ayağına gelen her topu da çok olumlu kullandı. Gerçi Tabata`yı Avrupa arenasında da böyle görmek isteriz o da ayrı bir konu. Neyse yeniden konumuza dönersek Tabata`yı çıkarıp Uğur İnceman`ı almak nedendir ben hiç anlamadım. Yani bir Anadolu takımı olsanız 2-0 öne geçseniz yine bunu yapmazsınız. 2 olmuşken 1 tane daha atıp rahatlamaya bakarsınız. Çünkü 2-0 her zaman tehlikeli bir skordur ki bunu da son 5 dakika da tüm Beşiktaşlılar yaşadı. Yusuf değişikliğini anlayabilirim, yorulmuş olabilir. Ama Tabata değişikliği tamamen takıma fren yaptırmaktır. Bu maç Beşiktaş`ın taraftarla barışma maçı olabilirdi. 2-0 değil 5-0 ya da 6-0 olabilirdi. Gol sıkıntısı yaşanırken, ligde böyle bir maçın yaşanması herkes için bu zor günlerde ilaç gibi gelebilirdi. Neden frene basılır, son dakikalar korku filmi gibi geçirilir ben anlamıyorum. Bazen bu ülkenin en iyi hocaları dediğimiz insanların bu yaptıklarına cidden zaman zaman akıl erdiremiyorum. Yani her zaman bildikleri birşey vardır belki diyorum ama dünkü o son 5 dakikaya bakınca bunun için bir kez daha düşünüyorum. Fark olabilecek maçın son 5 dakikası kabus gibi geçti. Zaten taraftar gergin, herkesin üzerinde bir sıkıntı, geriye yaslanacağına "saldırın aslanlarım" de fark olsun, herkes bir derin nefes alsın. Sen de rahatla, oyuncun da rahatlasın.
Görülen 2 kırmızı karta gelirsekte bence bunun altında farklı şeyler aramalıyız. Şahsi fikrim bu kartların aşırı konsantrasyon ve formayı sahiplenmeden yana olduğu yönünde. Özellikle Ernst dün gece Türk oyunculardan çok daha konsantre ve istekliydi. Bence Pascal Nouma`dan sonra Beşiktaş`ı ve Beşiktaşlılığı en çok hisseden oyuncu. Taraftar da zaten kırmızı kart görmesine rağmen oyun alanını terkederken kendisine sevgi gösterisinde bulunarak destek verdi.
Ferrari`ye gelince de, o da dün en konsantre oyuncuların başında geliyordu. Ve son dakikalarda bile tüm hırsı ile rakibin atağını kesmeye çalışması hem kendisine hem de takıma pahalıya mal oldu. Kırmızı kartı gördü ve penaltıya sebep oldu. Tabii ki tartışılabilir ne kadar penaltıydı ne kadar kırmızı karttı diye ama sonuçta oldu bitti.
Umarım bu iki oyuncuda ki hırs ve konsantrasyon ilerleyen günlerde performanslarını yükseltmeye başlayan diğer arkadaşlarına da yansır.
Tribünlerde yapılan protestolara gelirsekte, neden daha önceki Denizlispor maçında böyle olmadı diyesi geliyor insanın. Neden farklı olaylar döndü, neden kardeşler arasında kavgalar çıktı?
Günler boyunca o olaylardan dolayı, Beşiktaş camiası, yönetiminden futbolcusuna, taraftarından her çalışanına kadar yıpratılmaya çalışıldı.
Keşke o Denizlispor maçında da protestolar dün geceki gibi medeni bir şekilde yapılsaydı.
Ama tabii bizim toplum olarak bir hastalığımız var, bir şeyi illa ki yaşayarak öğreneceğiz. Umarım Denizlispor maçından dün gece ki maçın sonuna kadar geçen zamanda yaşananlar herkes için iyi bir ders olmuştur.
Çünkü Beşiktaş`ın Beşiktaş`lıdan başka dostu yoktur.
Beşikt[Aşk] ...
KAYNAK:Haber1903.com
