Beğendiniz .. Söz verdim ve sonuç...

_EmelD_

New member
Londra' da arkadaslar Turk mahallesine gitmisler. Oradaki Turklerden bazilari tek kelime ingilizce bilmiyor.
Cunku adamlar manavdan alis veris yapiyor, manav Turk, ev sahipleri Turk, arkadaslari Turk, esnaf Turk filan...
Neyse efendim bunlar giriyorlar bir bakkala, kasadaki elemanla bir hos sohbet derken iceri bir İngiliz giriyor.
Kasadaki eleman patronuna bagiriyor:
- "Ismail abi bakivercen mi, turist geldi bi tane


Bir grup kaplumbağa pikniğe gitmeye karar vermişler. Bunlar böreklerini almışlar, koyulmuşlar yola... Piknik yerine gitmeleri de 1 yıl sürmüş. Kaplumbağalar da tuz olmadan yaşayamazlarmış yolda giderken bütün tuzu bitirmişler.1 yıl geçmış sonunda piknik yerine ulaşmışlar neyse böreklerini açmışlar bir bakmışlar ki; tuzları bitmiş. Elbette tuzsuz yaşayamazlar, kim gitsin derken en yaşlıları gitse gelene kadar ölür en iyisi "en gencimiz gitsin" demişler. Genç kaplumbağa da kabul etmiş ama "bir şartım var" demiş:
- Ben gidip gelene kadar kimse bu börekleri yemeyecek.
Herkes kabul etmiş.
Genç kaplumbağa gitmiş. Aradan 6 ay geçmiş yaşlı kaplumbağa ölmek üzereymiş, herkes "sen ye yaşlısın ölüceksin." demiş.
O :
- Hayır söz verdim gelene kadar yemiyecem.
1 senenin dolmasına cok az kalmış ki yaşlı kaplumbağa dayanamamış tam elini böreğe uzatmış çalıların arasından genç kaplumbağa çıkmış:
-Yaa ! Demek ki gitseydim börekleri yiyecekmişsin...


Öğretmen çocuğa sormuş.
-Oğlum elini pantolonunun sağ cebine attın ve 10 milyon lira çıkarttın, sol cebinden de 5 milyon lira çıktı.Senin şimdi neyin var?
-Öğretmen çocuğun 15 milyon liram var, cevabını beklerken çocuk cevap vermiş.
-Herhalde üzerimde başka birinin pantalonu var öğretmenim!


Hoca'nın canı bir gün etlice bir yahni ister...
Kasaba gidip bir okka et alır, eve gönderir.
Hoca'nın karısı yahniyi pişirirken komşuları çıkagelir. Gözü gönlü tok, eli açık olan kadıncağız komşularına yahni ikram eder. Komşular, yemeğin tamamını yiyip bitirir ve dönerler evlerine.
Bütün gün yahni özlemiyle akşamı zor eden Hoca evine döner. İştahla oturur sofraya. Biraz sonra karısı önüne bir tabak bulgur aşıyla bir kaşık koymaz mı? Hoca hiddetlenerek sorar ne olup bittiğini.
"Efendi," der karısı, "Eti bizim Tekir yedi."
Bu sözü duyan Hoca sinirlenerek eline bir sopa alır ve Tekir kediyi aramaya koyulur. Bir süre sonra Tekir görünür, bir deri bir kemik... Yürüyecek gücü yok, iskelet gibi...
Hoca şaşkın : "Hatun, yahnilik eti şu bizim Tekir mi yedi?" diye sorar. Karısı da "Evet Efendim, o hınzır yedi." diye cevap verir.
Bunun üzerine Hoca alır eline el terazisini ve tartar Tekir kediyi... Tam bir okka çeker Tekir. Bunun üzerine karısına şöyle çıkışır
Hoca :
"Hatun! Şu gördüğün bizim Tekir tam bir okka geldi. Öyleyse, yahnilik et nerede? Şayet et bu ise bizim Tekir nerede?"


Kamyon şoförü soluk soluğa karakola girdi:
-Bu bölgede siyah bir inek var mı?
Polis:
-Yok
Şoför:
-Siyah bir at
Polis:
-Yok
Şoför:
-Siyah çoban köpekleri
Polis:
-Yok
Şoför:
-O zaman papazı ezdim


Okyanus uzerinde gece ucan bir ucak... Iki fisilti... Biri
kadin,biri erkek...
- "Herkes uyudu hadi gidelim..!"
(Ayak sesleri..)
- "Bu tuvalet bos.. Buna girelim.. Kimse bakmiyor.."
- "Sen once gir..!"
- "Biraz heyecanliyim.. Ben oturabilir miyim?"
- "Prezarvatifin var
degil mi? Haydi tak!"
(Derin nefes sesleri..)
- "Ah parfum de var.. Herseyi de dusunursun..!"
- "Ooh! Harika"
(Uzun sessizlik)
Birden ucagin hoparlorlerinden sert ve dinamik bir
ses...
- "Dikkat dikkat! Kaptaniniz konusuyor..! Arka tuvaletteki iki
kişi size sesleniyorum! Ne yaptiğinizi biliyoruz.. Bu yaptiginiz ucus kurallarina aykiridir.. Simdi lutfen sigaralarinizi sondurun
vede duman alarmindan prezervatifi çkarın!"


Avcılar kendi aralarında atıp, tutuyorlarmış. Avcının biri;
- Geçenlerde İstanbul'da Belgrad Ormanlarında ava çıkmıştım. Birde ne göreyim, karşımda 5 metre boyunda bir ayı.
Avcılardan biri hemen atılır:
- Hadi be sende İstanbul'da Belgrad Ormanlarında ayı ne gezer.
Avcı hemen cevap verir:
- İyide arkadaş Allahın ayısı oranın Belgrad Ormanı olduğunu nerden bilsin.


(İnanılmaz Komik Bir Mektup)
Sevgili Oğlum!
Hızlı okumadığını bildiğim için bu mektubu yavaş yavaş yazıyorum.
Bir gazetede, "insanların başına, genellikle evlerinin 2 km. civarında kaza gelmektedir." yazısını okuyunca evimizden taşındık.Taşındığımız evde bizden önce oturanlar adresleri değişmesin diye kapı numarasını söküp götürmüşler.O nedenle adres yazamıyorum.
Bu evde garip bir çamaşır makinesi var.Geçen gün içine koyduğum çamaşırları, duvardaki zinciri çekince bir daha bulamadım.
Buraya geçen hafta iki kere yağmur yağdı.İlki üç gün, ikincisi ise tam dört gün sürdü.Benden istediğin yeleği postaya verdim.Ancak, düğmeleriyle paketin çok ağır olacağını düşündüm.Sonunda düğmeleri koparıp yeleğin cebine koyduk.Orada bulabilirsin.
Seni seven annen...


NOT: Sana biraz para gönderecektim, ama zarfı bir kere kapatmış bulundum.


5 tane kadın öldükten sonra diğer tarafta onları önünde bir tas su ile zebani karşılar.zebani rahibelerin sıraya girmelerini ister. İlk kadına sorar:
- penis hakkında ne biliyorsun?.
Kadın yalnızca "dokundum" der.
- O zaman sadece ellerine suyu sür geç der zebani.
İkinciyede aynı soruyu sorar. Oda yalnızca gördüm der. O zaman suyu gözlerine sür ve geç der. O sırada 3. ile 4. kadın yer değiştirir. Zebani bunu görünce ne yapıyorsunuz der.
Kadın:
- Arkadaş götünü yıkamadan ben bi ağzımı yıkasaydım...


Temelin bir köpeği varmış bu köpeği öyle bir eğitmişki yapacağı herbirşeyi yapıyor.
Temel Dursun'la sohbet ederken Temel köpeğine 2 milyon verir derki git bana sigara al der. Köpeği kısa süre sonra elinde 1 tane sigarayla gelir. Bu olay dursunun ilgisini çeker.
Birgün Dursun kahve de otururken Temel'in köpeğini görmüş ona 2 sigara alsın diye 4 milyon verip bakkala yollamış. Beklemiş beklemiş köpekten haber yok sonunda Temel'i bulup demişki.
- Ula Temel senun o köpeğun hirsuzdur 4 melyon verdum 2 cigara alsun diye köpek bana hiç bi bok getirmedi.
Temel'de kahkaha atarak:
- Ula Tursun ona 4 melyon verince haçan sinemaya cidiy.


Adam evlenir ve çalışmak amacıyla gurbet ellere gider. Yıllar sonra evine dönen adam bakar ki evde 3 çocuk bulunmaktadır...
Baba eşine bu çocukların kimden ve nasıl olduğundan kuşkulanarak karısına sorar...
Baba: "Büyük çocuk nasıl oldu?"
Karası: " Hani sen gurbete giderken var ya..."
Baba : Ya şu ortanca çocuk?
Karısı : "Hani sen bir ara izine gelmiştin ya..."
Baba tam kuşkulanmış ama son çocukta emin olacak...
Baba : Peki bu son çocuğa ne diyeceksin bakalım..?
Karısı : "Zaten onun da sana baba dediği mi var, baksana oturmuş yoğurdunu yiyor..."


Kadının biri 10 tane olan çocuklarını ana sınıfına yazdırmak için başvurmuş ve okulun müdürü kayıt yapması için kadından çocukların isimlerini istemiş. Kadında ahmet demiş. Müdür bey şaşırarak:
- Nasıl ahmet yani hepsinin ismide ahmet mi_?
Kadın gayet emin bir şekilde:
- Evet
Müdür:
-Peki hanımefendi zor olmuyor mu karıştırmıyor musunuz_?
Kadın:
- Yo bilhakis kolay oluyor ahmet yemeğe diyorum hepsi birden geliyor, ahmet çıkıyoruz diyorum hepsi birden hazırlanıyorlar.
Müdür şaşkınlıkla dinlemekte ve kadına:
- Peki bayan özel iş vermen gerekiyor ise napıyorsun?
Kadın:
- O ZAMAN SOY İSİMLERİ İLE çagırıyorum_!


Elimi Al [#3229]Mahallenin bencil kasabı, göle düşmüş. Başlamış çırpınmaya. Hemen koşup köylüler:
-"Elini ver, elini ver" diye bağırmışlar. Ama adam elini uzatmamış. Tam göz göre göre boğuluyormuş ki Hoca seslenmiş:
- Yahu! o vermeyi bilmez."Elimi al " diye bağırsanıza.


birgün oğlu kayseri den para istemiş.Şöyle demiş:baba bana 50 kuruş verir misin?babası:40 krş mu dedin, napcan lan 30 krşu ,20 krş neyine yetmiyor,
alsana 10 krş demiş kayserili cebinden çıkartıp 5 krş vermiş.Oğlu paraya bakmış baba bu sahte demiş.kayserili :vay kerataya bak demiş.sahte para
vermeseydim beni kazıklayacaktın ha! demiş.


- "Temel çok iyi bir doktordur"
demiş Cemal..
- "Nereden biliyorsun?"
demişler.
- "Geçen yıl çok pahalı bir ameliyat olmam gerekiyordu, param yoktu, rontgende rütuş yaptı."


Bir uçak Afrika'nın balta girmemiş ormanlarının üzerinden geçerken düşer. Uçak küçük bir nakliye uçağıdır ve sadece Amerikalı pilot kurtulur. Ormanda yaşayan bir zenci kabile bu pilotu bulur.
İyileştirir ve pilot gel zaman git zaman bu kabilenin içinde yaşamaya alışır. Derken yıllar geçer ve kabilede çocuklar beyaz ve sarışın doğmaya başlar. Bir, iki... Kabile şefi bakmış ki bu iş böyle olmayacak
pilotu karşısına alıp konuşmaya karar verir. Pilotu çağırır ve sorar:
- "Nedir bu, yani sen geldikten sonra çocuklarımız beyaz doğmaya başladı?" der şef.
Pilot da kendini savunmak için şöyle der:
- Sayın şefim siz burada ormanların içindesiniz bilmezsiniz, doğal seleksiyon denen birşey var yani canlılar zaman geçtikçe özelliklerini değiştirir. Mesela şu atı ele alalım; bakın at çok güzel beyaz bir at, ama yavrusu siyah olmuş?
Şef bir ata bakar, bir yavrusuna, bir de pilota ve şöyle der:
- Tamam sen onu unut, ben de bunları unutacağım.


Temel evlenecek ama ilk gece neler yapması gerektiğini ve sonuca göre nasıl davranacağını bilmemekte... Arkadaşı Dursun akıl hocası:
- Kızı alıcan sevicen edicen bakıcan yatağın kırmızılara dönmüş, anlaki o kız oğlan kız.. Devam et sevmeye! Baktın ki yok ortada bir şey al götür babasının evine.
Fıkra bu ya Fadime; kulak misafiri olur söylenilenlere ve bir tüp boya ile girer gerdek gecesine. Her şey olup bitince dökü verir yatağı boyayı... Tabi heyecanda bizim eskiden tecrübeli taze gelinimiz kırmızı yerine yeşil boyayı dökünce yatağa Temel şaşmış:
- Acep bu yeşil şey de ne kine?
Hemen Dursunun yanında almış soluğu.. Olanı anlatınca Dursun koymuş son noktayı:
- Ula oğlum sen kızın şeyini diil safra kesesini delmişsin...


adamla kadın evlenmeye karar verırler ama adamın önemli bir şartı vardır.evlenmeleri halinde basucundaki komodinin en üst çekmecesini asla açmaması için söz vermesini ister
kadın kabul eder evlenırler.aradan 25 yıl geçer ve kadın sonunda dayanamayıp çekmeceyi açar.içinde 3 yumurta ve 700 dolar vardır.kadın adama çekmeceyi açtığını itiraf eder ve bunların anlamını sorar.adam kadını affedip o da itiraf eder.kendisini aldattığını ve her sefer için oraya bir yumurta koyduğunu söyler.
kadın da adamın yapmış olduğu bu 3 kaçamağı affeder ama hala 700 doların ne işi olduğunu anlamamıştır.
adam der ki :
---yumurtalar çekmeceye sığmadığı için ara ara onları sattım ve o parayla dolar aldım


Temelle Fadime yeni evliymiş. Temel her sabah dağın eteğindeki kasabaya inip gazete alıyormuş. 1 ay 2 ay 3 ay sonra bıkmış..
Temel
- "Bundan sonra gazetelerimi hergün sen alacaksın Fadime"
demiş, ve fadime kabul etmiş.. 1 ay 2 ay 3 ay derken Fadime her sabah o kadar yol yürükmekten bıkmış ve düşünmüş ki bir gitmeye 7 tane gazete alayım ben her sabah birini vereyim demiş ve Temel'e her sabah birini vermiş.. 7 ci gün Temel Fadimiye dönmüş ve
- "Fadime dünyada ne kadar çok salak adam var" demiş. "Aynı adam aynı ağaca aynı arabayla 7 gündür çarpıyo" demiş...


Temel'in annesi ölmüş. Cenaze namazında bir kenarda duruyormuş. Soranlara: -Pen cenaze namazi kilmasini pilmeyrum" diyormuş. Bir müddet sonra kayınvalidesi ölmüş. Namazda Temel'i en ön sırada görenler: -Hani sen çenaze namazi pilmezdun? -Pu çenaze namazu tegil çi, payram namazu.


Brejnev, Küba''ya gelecekmiş. Kübalılar toplanmış, bir hoşluk yapacaklar. Ülkenin en iyi ressamına başvurmuşlar. Bir tablo yap. Adı "Brejnev Küba da" olsun diye.
Ressam:
" - Hadi oradan" demiş.
" - Ben adamı görmedim bile. Adam hayatında Küba''ya gelmedi. Şimdi ben nasıl "Brejnev Küba da" diye atmasyondan resim yaparım?"
Tesadüf bu ya. Bizim Temel, puro almaya Havana''ya gelmiş o sırada. Sıkıntıyı duymuş.
" - Ben size istediğiniz tabloyu yaparım. Bana bir sandık puro verirseniz" diye.
Vermişler.
Temel bir hafta sonra, Kübalılar''ı çağırmış.
" - İşte tablonuz" demiş. Tuvalin üzerini örten bezi hızla aşağı çekivermiş. Kübalılar da donuvermişler. Tabloda, yatakta iki kişi, al takke ver külah.
" - Bu ne?" diye gürlemiş Turizm Bakanı.
" - Bu ne?.. Bu kadın kim?.."
" - Brejnev''in karısı!" demiş, Temel.
" - Peki bu üstündeki adam kim?"
" - Brejnev''in uşağı!.."
" - Peki Brejnev nerde ulan!.."
" - Brejnev Küba''da" demiş Temel!


temel, 55 yaşına kadar canını dişine takmış çalışmıştı.. pastacı çıraklığı ile alışdığı hayata, pastane sahibi olarak devam etmiş, yetenekleri ve becerisi sayesinde Türkiye'nin en ünlü pastanesinin sahibi olmuş, milyarlar kazanmıştı..
bir gün karısına
- paraları mezara götürecek halimiz yok. kendimize yeni ve rahat bir hayat seçtim dedi.. Bizim oradaki hemşerilerle konuştum... Herseyi iyice öğrendim. Kaliforniya'ya gideceğiz. Kazandığım para bize ömrümüzün sonuna kadar yeter.. Çocuklar da güzel üniversitelerde okurlar...
temel, neyi var, neyin yok sattı. paralarını dolara çevirdi. bir milyon doları olmuştu. karısını yanına aldı. uçağa bindi.. los angeles'e uçtular birgün... Uçsuz bucaksız nevada çölleri üzerinde uçarken, motorda bir arıza belirdi. las vegasa zorunlu iniş yapmak zorunda kaldılar.
uçak şirketi görevlileri
- buranın en lüks otelinde, şirketimizin konuğu olarak kalacaksınız. yalnız bu kentin las vegas olduğunu unutmayın. kumar oynarsanız eğer, kendi hesabınıza.. derler..
- kumar mı dedi, Temel, karısına..
- kumardan kazanmayı düsünen kafayı yemiş olmalı... allah göstermesin.. ama bir kez şansını denemek için, rulete 500 dolarlık bir fiş atmaktan da kendini alamadı. arkası çorap söküğü gibi geldi. temel herşeyini rulet masasında biraktı. rulet başında nefes almadan geçirdiği saatler sırasında fena halde de sıkıştığını hissetti. hızla tuvalete koştu. tuvalet kapıları otomatikti. 25 sentlik bozuk para atılınca açılıyordu. Oysa Temel'de metelik kalmamıştı. Sıkıntı içinde dolanırken, oradan geçen biri, avucuna bi 25 sentlik sıkıştırdı.. Bu konularda deneyimliydi. temelin başına gelenleri anlamıştı.
temel
- çok iyi bir insansınız. Bu iyiliğinizi hayat boyu unutmayacağım. Bana lütfen kartınızı verin. Bu borcumu da size ödeyeceğim dedi. kartı aldı, cebine attı.. tuvalete döndüğünde kapıyı açık buldu. İçeri girdi, rahatladı..çıktı.. elinde kalan 25 sentle yürürken karşısına, tek kollu canavar çıktı. parayı deliğe attı, kolu çekti ve bir şangırtı ... alet boşaldı adeta.. temel bir kova dolusu 25 sent kazanmıştı. bunlari fişe çevirdi, rulet masasına döndü.. gerisi peri masalı.. iki saat içinde tam 2 milyon dolari olmuştu. iki ay sonra yeni kalifornıyalı temel, boş oturmanın kendisine göre bir iş olmadığını farketti. elinden gelen tek iş pastacılıktı. parası da vardı. bir pastane açtı. pastaları öylesine tutuldu ki, önce los angele'e, sonra kaliforniya'ya, sonrada tüm amerika'ya yayıldı,temel pastaneleri... bir kaç yıl sonra, temel, amerika'nın en zengin adamları arasına girdi. temel pastaneleri'nin onuncu yılı dolayısı ile büyük bir gece düzenlendi. temel yemeğin sonunda konusma yapmak için kürsüye çıktı.. tüm başına gelenleri anlattı..
- bütün bu başarıyı ve bu serveti bir tek kişiye borçluyum. O kişiyi bulana kadar, işte size söz veriyorum, gerekirse amerika'daki her taşın altına bakacağım..
şirketin genel müdürü sordu
- ama temel bey, size 25 sent borç veren adamın kartını aldığınızı söylemiştiniz... adı, adresi sizde olmalı zaten..
- bana 25 sent veren umurumda değil dedi temel.. ben,tuvaletin kapısını açık bırakan adamı arıyorum!..


Temel, karısı Fadime ile dargındı. Ayrı odalarda yatıp, kalkıyor, konuşmak gerektiğinde de karşılıklı yazışarak anlaşmaya çalışıyorlardı. Bir akşam Fadime yatmak üzereyken dolabın yanında bir pusula buldu. Üzerinde şöyle yazıyordu. - "Sabah beni beşte uyandıraysun !.."Ertesi sabah sekizde uyanan Temel yanındaki masada şu pusulayı buldu. - "Temel, hadi kalk! Saat beşe celeyi !.. "


İlginç bir tesadüf sonucu bulduğu penguenin elinden tutup "Ne yapacağım bunu" diye düşünerek dolaşan Temel, İdris'le karşılaştı.
- Ula Temel nedir bu ?
- Bende pilmeyrum daa, ne yapacağum diye düşüneyrum.
- İlahi Temel, düşünecek ne var hayvanat bahçesine götürsene.
Bu fikri benimseyen Temel İdris'in yanından ayrılmıştı. Aradan bir kaç saat geçmişti ki, yine karşılaştılar ve yine Temel'in yanında penguen vardı. İdris merakla :
- Uyy, hayvanat bahçesine götürmedin mi oni ? diye sorunca Temel :
- Götürdüm daa, şimdi de sinemaya götüreyrum


Cenevre Tarim Konferansi'nda katilimcilarin her biri yaptiklari calismalari ve sonucta gerceklestirdiklerini verim artisini anlatiyormus. Sira Temel'e gelince,
- Kuru fasülyeye gül asiladuk.
- Peki, bunu niye yaptiniz?
- Yellenince gül kokayı.


Ve bombayla kapatıyorum..
okuldan gelen kız koşarak mutfağa annesinin yanına gelmiş;
- ''Anne, annecim, okulda bu gün alfabeyi saydık, herkes C'ye kadar saydı, ben G'ye kadar.. bak;
- ''A, B, C, D, E, F, G''.
Anne;
- ''Aferim benim güzel, akıllı kızım''.
Çocuk;
- ''Bütün bunlar sarışın olduğum için, di'mi annecim?''.
Anne;
- ''Evet, güzel kızım''.
Ertesi gün;
- ''Anne, annecim, okulda bu gün sayı saydık, herkes 4'e kadar saydı, ben 9'a kadar.. bak, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9''.
Anne;
- ''Aferim benim güzel, akıllı kızım''.
Çocuk;
- ''Bütün bunlar sarışın olduğum için, di'mi annecim?''.
Anne;
- ''Evet, güzel kızım''.
Ve ertesi gün;
- ''Anne, bu gün beden eğitimi dersinde soyunma odasındaydık, bütün kızların göğsü tahta gibi dümdüzdü, bir tek benim göğüslerim kocamandı. Bu da sarışın olduğum için di'mi annecim''.
Anne;
- ''Hayır yavrum, onlar 7 sen 24 yaşında olduğun için''...

Eğer fıkralarımda emek harcadığımı düşünüyorsanız teşekkür edip yorum yazın ha eğer hiç beğenmediyseniz ve emek harcadğımı düşünmüyorsanız bunu yorumlarla belirtin geliştireyim fıkralar :melek
 

_EmelD_

New member
tabii güzel paylaşımda beğenmediniz galba :( :( :( :( bakarmısınız 2 yorum :( :( :( :( :( :( kim teselli etçek nasıl etçek
 

NeCcko

Altın Üye
Gerçekten çok komik fıkralardı =) teşkkrler
 

HTML

Üst