- Katılım
- 6 Mar 2007
- Mesajlar
- 5,674
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Konumuz; yerüstü, ve yer altı kaynaklarımızın yağması olunca akan sular durur, durmalı değil mi?
Peki, Obama’nın Türkiye’ye geliş nedeni?
Etibank da satılıyor mu?
Aslında o ünlü türkü düşüyor aklımıza: “Nem kaldı?”
Peki, bu kamuoyuyla paylaşılmayan, daha ötesi gizlenen bir bilgi midir?
Soru şu: Dünyanın en büyük bor madeni işletmesi olmaya aday bir kurumumuz, haraç mezat gidecek midir?
Gerçek değeri 9 (dokuz) trilyon dolar. Dikkat! 9 milyon, 9 milyar da değil, 9 trilyon dolar..
Sam amca, bizim bu ulusal yer altı değerimizi sadece ve sadece 40 milyon dolara kapatmak istiyor mu?
Bu milli servetimize biçilen fiyat bu mudur? Değil midir?
Sorun burada düğümleniyor..
Çünkü kamuoyuna şu ana kadar bu konuda yapılmış bir açıklama yok..
Bir zamanlar Süleyman Demirel “GAP’ı gaptırmam” derdi..
Bunun için ne derdi acaba?
“Garışmam, hem garıştırmayın şimdi” diyebilir mi?
Kaptıran, oturup seyreden, verildikten sonra ise yere çöküp sızlanan 75 milyon insan mı olacağız?
Vatanını seven, toprağına saygılı ve gelecek kuşaklarına karşı sorumluluk taşıyan insanımızın bu soruların yanıtını merak etmek hakkı değil midir?
**
Halk ve Eşitlik Partisi (HEPAR) Genel Başkanı Osman Pamukoğlu ise, dün gece yaptığı açıklamada, “6 Nisan’da Türkiye’yi ziyaret edecek olan Barack Obama’nın, özellikle ve öncelikle elinde iki kartı ve iki asıl talebi olduğundan da söz etti..
Deneyimli, emekli Tümgeneral Osman Pamukoğlu, “Obama, Türkiye’den terörist başı için affını ve Kürt Devleti’nin tanımasını, yanı sıra Afganistan’a da yeni askerlerimizin gönderilmesini isteyeceğini” öne sürüyor..
Beyaz Saray Sözcüsü Robert Gibbs, ABD Başkanı Barack Obama'nın Türkiye ziyaretinin amacının, ''önemli bir ilişkiyi güçlendirmek'' olduğunu açıkladı.
Şimdiden söyleyeyim, embedded (iliştirilmiş) medyaca, müttefiklik edebiyatının yaldızlı sayfaları açılıp yeniden cilâlanacak hiç kuşkusuz..
Gibbs, Obama’yla G-20 zirvesinin yapıldığı Londra'dan, NATO zirvesine katılmak üzere Strasbourg'a uçakla uçarken yolda gazetecilerin sorularını yanıtlamış..
''Türkiye ziyaretinin amacı nedir?'' yönündeki bir soruya; ''Önemli bir ilişkiyi güçlendirmek ve Türk-Amerikan ilişkilerinde Türkiye'nin önemini sergilemek, üzerinde çalışmak istediğimiz ortak konuların önemini vurgulamak'' diyor.
Beyaz Saray Sözcüsü, ''Bakın, ilk gezimizde, belki de oradaki insanların bizim ziyaret edeceğimizi beklemediği bir ülkeye gidiyoruz. Ben bunun ABD Başkanı tarafından önemli bir işaret olduğunu düşünüyorum'' diye konuştu.
Ermeni sözde soykırımına başkanın hâlâ inanıp inanmadığını soruyor bir başka muhabir..
Gibbs bu soruya, ''Bu konuya sonra geleceğiz'' yanıtını verip sözü kıvırıveriyor..
Anlaşıldı, her meseleyi eğip bükmede üstlerine yok..
Konu kendi ülkelerinde sıcak tutuluyor, oradaki Ermeni oy kitlesine “tamam, bunu kabul ediyorum” mesajını veren Amerikanın yeni patronu tarafından itinayla ve özellikle “derin dondurucu”ya yatırılıyor Türkiye’ye gelirken..
Döndükten sonra buzlarını çözüp masaya koymayı düşünüyorlar besbelli.
''Bu ziyaret sırasında mı'' şeklindeki ısrarlı sorulara karşılık Gibbs, ''Tek bir konuşmada her şeyi anlatmamı beklemeyin. Sonraya bırakalım'' dedi.
Anahtar sözcük: "sonraya.." ne demekse...
O zaman akla şu gelmezmi?
Yazının başında saydığım talepler karşılığında bu üstü örtülmüş konular, “aba altından sopa” görevi mi görecek?
Şimdi biz, bu iki yüzlü , çifte standartlı tavırı, uluslararası diplomasi sayacağız, öyle mi?
Obama'nın, TBMM'de yapacağı konuşmanın, birkaç dakikalık bir sesleniş mi yoksa uzun bir konuşma mı olacağı sorusu üzerine de Gibbs, ''Benim izlenimim uzun bir konuşma yapacağı yönünde. Ama Başkan'ın metin yazarlarına sormam lazım'' diye amerikanvari bir espriyle yanıtlıyor..
Uzun konuşsa ne olur, kısa kesse ne olur?
Önemli olan işin özü, içeriğidir. Dert edinmemiz gereken şey; “Sam amca, topluca bizi niye öpmek ister?”
Merak ettiğim bir diğer konu da TBMM’de İngilizce konuşma yapacak olan Obama’nın sözlerini TRT alt yazılı mı verecek, yoksa dublajlı mı?
Zira mâlum ya, bu işler aynen Hollywood filmlerinin formatına çevrildi.
Esen kalınız..
Ali HASDEMİR/TNY
KAYNAK
Birazcık aklıselim olan insan düşünür.Doğrularıve eğrilerin efelerini karıştırmadan düşünür.Bundan sonra bize düşen Eibank haberlerini sıkı takip etmektir.Bir gecede yeraltı zenginliklerimizin arama ve çıkartma işi amerikalı conilere verildi de kimsenin gıkı çıkmadı.
Yine aynı guguk kuşları örneği sergilenmeye devam ederse adına patent alınmış 600 den fazla bor ürünü bir gecede conilerin yeraltı zenginliğine dönüşecek.
Artık durmayın ve uyumaya devam etmeyin.Bor yatakları Türkiye'nin nakite çevireceği son kaynaktır.Eğer bunuda conilere kaptırırsak
ne arabın yüzünü görürürüz
nede şamın şekerini...
Peki, Obama’nın Türkiye’ye geliş nedeni?
Etibank da satılıyor mu?
Aslında o ünlü türkü düşüyor aklımıza: “Nem kaldı?”
Peki, bu kamuoyuyla paylaşılmayan, daha ötesi gizlenen bir bilgi midir?
Soru şu: Dünyanın en büyük bor madeni işletmesi olmaya aday bir kurumumuz, haraç mezat gidecek midir?
Gerçek değeri 9 (dokuz) trilyon dolar. Dikkat! 9 milyon, 9 milyar da değil, 9 trilyon dolar..
Sam amca, bizim bu ulusal yer altı değerimizi sadece ve sadece 40 milyon dolara kapatmak istiyor mu?
Bu milli servetimize biçilen fiyat bu mudur? Değil midir?
Sorun burada düğümleniyor..
Çünkü kamuoyuna şu ana kadar bu konuda yapılmış bir açıklama yok..
Bir zamanlar Süleyman Demirel “GAP’ı gaptırmam” derdi..
Bunun için ne derdi acaba?
“Garışmam, hem garıştırmayın şimdi” diyebilir mi?
Kaptıran, oturup seyreden, verildikten sonra ise yere çöküp sızlanan 75 milyon insan mı olacağız?
Vatanını seven, toprağına saygılı ve gelecek kuşaklarına karşı sorumluluk taşıyan insanımızın bu soruların yanıtını merak etmek hakkı değil midir?
**
Halk ve Eşitlik Partisi (HEPAR) Genel Başkanı Osman Pamukoğlu ise, dün gece yaptığı açıklamada, “6 Nisan’da Türkiye’yi ziyaret edecek olan Barack Obama’nın, özellikle ve öncelikle elinde iki kartı ve iki asıl talebi olduğundan da söz etti..
Deneyimli, emekli Tümgeneral Osman Pamukoğlu, “Obama, Türkiye’den terörist başı için affını ve Kürt Devleti’nin tanımasını, yanı sıra Afganistan’a da yeni askerlerimizin gönderilmesini isteyeceğini” öne sürüyor..
Beyaz Saray Sözcüsü Robert Gibbs, ABD Başkanı Barack Obama'nın Türkiye ziyaretinin amacının, ''önemli bir ilişkiyi güçlendirmek'' olduğunu açıkladı.
Şimdiden söyleyeyim, embedded (iliştirilmiş) medyaca, müttefiklik edebiyatının yaldızlı sayfaları açılıp yeniden cilâlanacak hiç kuşkusuz..
Gibbs, Obama’yla G-20 zirvesinin yapıldığı Londra'dan, NATO zirvesine katılmak üzere Strasbourg'a uçakla uçarken yolda gazetecilerin sorularını yanıtlamış..
''Türkiye ziyaretinin amacı nedir?'' yönündeki bir soruya; ''Önemli bir ilişkiyi güçlendirmek ve Türk-Amerikan ilişkilerinde Türkiye'nin önemini sergilemek, üzerinde çalışmak istediğimiz ortak konuların önemini vurgulamak'' diyor.
Beyaz Saray Sözcüsü, ''Bakın, ilk gezimizde, belki de oradaki insanların bizim ziyaret edeceğimizi beklemediği bir ülkeye gidiyoruz. Ben bunun ABD Başkanı tarafından önemli bir işaret olduğunu düşünüyorum'' diye konuştu.
Ermeni sözde soykırımına başkanın hâlâ inanıp inanmadığını soruyor bir başka muhabir..
Gibbs bu soruya, ''Bu konuya sonra geleceğiz'' yanıtını verip sözü kıvırıveriyor..
Anlaşıldı, her meseleyi eğip bükmede üstlerine yok..
Konu kendi ülkelerinde sıcak tutuluyor, oradaki Ermeni oy kitlesine “tamam, bunu kabul ediyorum” mesajını veren Amerikanın yeni patronu tarafından itinayla ve özellikle “derin dondurucu”ya yatırılıyor Türkiye’ye gelirken..
Döndükten sonra buzlarını çözüp masaya koymayı düşünüyorlar besbelli.
''Bu ziyaret sırasında mı'' şeklindeki ısrarlı sorulara karşılık Gibbs, ''Tek bir konuşmada her şeyi anlatmamı beklemeyin. Sonraya bırakalım'' dedi.
Anahtar sözcük: "sonraya.." ne demekse...
O zaman akla şu gelmezmi?
Yazının başında saydığım talepler karşılığında bu üstü örtülmüş konular, “aba altından sopa” görevi mi görecek?
Şimdi biz, bu iki yüzlü , çifte standartlı tavırı, uluslararası diplomasi sayacağız, öyle mi?
Obama'nın, TBMM'de yapacağı konuşmanın, birkaç dakikalık bir sesleniş mi yoksa uzun bir konuşma mı olacağı sorusu üzerine de Gibbs, ''Benim izlenimim uzun bir konuşma yapacağı yönünde. Ama Başkan'ın metin yazarlarına sormam lazım'' diye amerikanvari bir espriyle yanıtlıyor..
Uzun konuşsa ne olur, kısa kesse ne olur?
Önemli olan işin özü, içeriğidir. Dert edinmemiz gereken şey; “Sam amca, topluca bizi niye öpmek ister?”
Merak ettiğim bir diğer konu da TBMM’de İngilizce konuşma yapacak olan Obama’nın sözlerini TRT alt yazılı mı verecek, yoksa dublajlı mı?
Zira mâlum ya, bu işler aynen Hollywood filmlerinin formatına çevrildi.
Esen kalınız..
Ali HASDEMİR/TNY
KAYNAK
Birazcık aklıselim olan insan düşünür.Doğrularıve eğrilerin efelerini karıştırmadan düşünür.Bundan sonra bize düşen Eibank haberlerini sıkı takip etmektir.Bir gecede yeraltı zenginliklerimizin arama ve çıkartma işi amerikalı conilere verildi de kimsenin gıkı çıkmadı.
Yine aynı guguk kuşları örneği sergilenmeye devam ederse adına patent alınmış 600 den fazla bor ürünü bir gecede conilerin yeraltı zenginliğine dönüşecek.
Artık durmayın ve uyumaya devam etmeyin.Bor yatakları Türkiye'nin nakite çevireceği son kaynaktır.Eğer bunuda conilere kaptırırsak
ne arabın yüzünü görürürüz
nede şamın şekerini...