Baykal: Yargıya Karşı Kampanya Başlatıldı

sonsuzluğa

Moderatör
Moderatör
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
26,181
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Ayağın taşa mı çarptı, dön kalbine bak. ETTİN Mİ B
BAYKAL: YARGIYA KARŞI KAMPANYA BAŞLATILDI​
(Cihan Haber Ajansı) 17.06.2008 16:10​


baykal-in-fitnesi_o.jpg


Baykal, Yargıya ve Silahlı Kuvvetlere Karşı Bir Fitne ve Fesat Siyaseti İzlendiği, Devletin En Temel Kurumlarına Karşı Bir Karalama Kampanyası Başlatıldığını Savundu.



CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, yargıya ve silahlı kuvvetlere karşı bir fitne ve fesat siyaseti izlendiği, devletin en temel kurumlarına karşı bir karalama kampanyası başlatıldığını savundu.
CHP grup toplantısında konuşan Deniz Baykal, "Demokrasi tarihimizin hiçbir dönemide yaşanmamış bir fitne siyaseti, bir fesat siyaseti, dedikodu siyaseti, yalan siyaseti Türkiye'ye getirildi dayatıldı" dedi. Türkiye'de son 10 gündür yaşanan siyasetin altında fitne, fesat, dedikodu olduğunu dile getiren Baykal, bu fitne yokmuş gibi en ciddi yazarların yorumlar ve değerlendirmeler yaptığını kaydetti.


Herkesin bu gerçeklerden uzak, yalan yanlış şeyleri doğu kabul ederek siyaset yapmaya çalıştığını vurgulayan Baykal, "Türkiye'de siyaset partiler arasında, siyasiler arasında olurdu. Şimdi siyasetin hedefi yargı oldu. Yargıya karşı bir kampanya, bir fesat kampanyası, fitne kampanyası, yalan kampanyası başlatıldı. Yargıya karşı başlatıldı. Silahlı Kuvvetlere karşı başlatıldı. Artık aleni, açık meşru, sanki bir demokrasi görevi" şeklinde konuştu.

Siyasetin üstünde ve dışında tutulması zorunlu olan yargıya ve silahlı kuvvetlere olağanüstü bir nefret kampanyasının sürdürüldüğünü savunan Baykal, "Bunu anlamak mümkün değil. Ne var bunun altında, kim yapıyor bunları. 'Efendim yapan biz değiliz'. kimsiniz siz? 'Biz iktidarız. Biz hükümetiz, Türkiye'de yönetimiz'. Peki bunlar sizin gözünüzün önünde olmuyor mu? Yargıya yapılan bu saygısızlık karşısında, silahlı kuvvetlere yapılan bu saygısızlık karşısında, 'hayır, olamaz, yapılamaz' demek senin görevin değil mi ey hükümet" şeklinde konuştu. Baykal, hükümetin buna itiraz etmek yerine, gizli gizli memnuniyet ifade ettiğini iddia etti.

Deniz Baykal, Anayasa Mahkemesi'nin yapılan eleştirilerden sonra savcıları göreve çağıran bir bildiri yayınladığını, Adalet Bakanı'nın ise, 'savcılara emir vermek yetkimizde değil' şeklinde açıklama yaptığını hatırlatarak, "Çılgınca bir manzara bu. Anayasa Mahkemesi'nin şikayet söyleme noktasına gelmesi ne anlama geliyor. Bu iyi bir gidiş değildir" dedi.

Başbakan Erdoğan'ın bu tablo içinde husumet telkin eden bir siyaset izlediğini savunan Baykal, bunun sadece siyasilere değil, devletin temel kurumlarına, yargıya ve silahlı kuvvetlere yönelik olduğunu ifade etti. İktidarın siyaset anlayışının, Türkiye'yi çok tehlikeli bir husumete doğru süreklediğini dile getiren Baykal, bu tablonun AKP'nin kendi geleceğinden duyduğu endişeden kaynaklandığını, ancak hiçbir şekilde mazur görülemeyeceğini ileri sürdü.

Türkiye'nin derhal toparlanması gerektiğini, hukukun işlemesi gerektiğini belirten Deniz Baykal, kapatma davası kararından sonrasına ilişkin senaryoların havada uçuştuğunu, Başbakan'ın 'trenden inen bir daha binemez' diyerek milletvekillerini tehdit ettiğini savundu. İktidarın çok perişan bir noktada olduğunu savunan Baykal, "Başbakan'ın çok ciddi ruhsal dağınıklık içinde olduğu görülüyor. Bu sürecin gerçekten uzamamasında yarar vardır. Ne olacaksa bir an önce olsun. Türkiye bu ortamdan derhal çıkıp kurtulmalıdır. Nasıl 70. dadikadan sonra Milli Takım içine sürüklendiği kabustan kurtulduysa, Türkiye'de derhal bu siyasi krizden kurtulmalıdır" şeklinde konuştu.




KAYNAK​
 
yargı demek chp demek olduğu için "aslında bana karşı kampanya başlatıldı " demek istiyor.ayrıca rejim tehlikesi vardır diyor cumhuriyet tehlikede diyor bide akp ye çıkışıyor be adam ! sen değilmisin anayasa değişikliklerini mahkemeye götüren! mahkeme üyelerini sıkıştıran! ülkeyi her daim geren! yeter ya 50 senedir aynı masal hala dinleyenler var ya bunu benim lafım esas onlara.
 
felaket tellallığından başka birşey değil bu yaptıkları. siyaset çizgisinden iyice uzaklaştı birdahaki seçimlerde umarım bu adamı mecliste görmeyiz.
 
ee baykal bu kampanyayı durdurmak içinde Anayasa Mahkemesine gitsene ne kadar ayıp senin vazifen bu....
doğru söze ne denir?

Siz değilmiydiniz 3-5 ay önce tsk ile tartışan. siz değilmiydiniz dinleniyoruz diye ortalığı ayağa kaldıran siz değilmisiniz bi adamınızı anayasa mahkemesinin kapısında yatıran.

Komik bi adam bu deniz baykal ne deyim.
 
bu adam böyle gelmiş b öyle gider.bu adamı ve bunun gibileri Allah ıslah etsin.70 yaşına geldi hala aynı yaaaaaaa.
 
Yazık Ya Bu Adam Başbakan Olamadan ölüp Gidecek.gelin Biz Bunu 23 Nisan Da Başbakan Yapalım Arkadaşlar.
 
Özdemir İNCE


Fesatlar harmanında Türkiye


ANAYASA Mahkemesi’nin Anayasa değişikliklerini reddetmesinden sonra yayınlanan birkaç gazete manşetini uyanık dikkatinize sunuyorum:

- "Hukuka Tecavüz: Anayasa Mahkemesi, Meclis’in yasama yetkisini çiğneyerek Anayasa’nın 10. ve 42. maddelerindeki ’eşitlik’ düzenlemelerini iptal etti." (Yeni Şafak, 06.06.08)

- "Mahkeme CHP’nin talebine uydu, hukukçular isyanda" (Zaman, 06.06.08)

- "Meclis’ten 411 kabul oyuyla geçen türban değişikliği iptal edildi: Egemenlik Kayıtsız Şartsız Yargıçlarınmış" (Taraf, 06.06.08)

- "Türkiye’de, adına ’demokrasi’ dedikleri sistem, böyle işliyor: 9 büyüktür 411’den" (Vakit, 06.06.08)

- "9’u da yargılanmalı: Hukukçular, Anayasa Mahkemesi’nin 9 üyesinin ’TBMM’nin görevlerini engellemek’ten dolayı TCK 311’den ve ’yetki’lerini aştıkları için ’Anayasa’nın 148. maddesini ihlal’den yargılanabileceğini söylüyor" (Vakit, 07.06.08)

- "Anayasa Mahkemesi Hukuk Misyonunu Bitirdi. Milletin Ortak Sesi: Redd-i Hakim" (Vakit, 10.06.08)

TARAF’IN GAYRETİ

Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararına karşı oy veren iki üyesinden biri olduğu söylenen Başkan Haşim Kılıç bu manzara karşısında "Ümmet-i Müslüman can kurtaran yok mu?" diye haykırırcasına "Ben ve öteki üyeler saldırıya uğruyor, hedef gösteriliyor!" diyor. (Gazeteler, 14.06.08)

Buna ek olarak bir de Paksüt-Başbuğ görüşmesi var: Bu konularda birinciliği Vakit’in elinden almaya kararlı Taraf Gazetesi şöyle manşet atmış: "Fena halde yakalandılar!" (14.06.08)

- "Fenerbahçe’yi konuştular!" (Yeni Şafak, 14.06.08)

- "Karargahta gizli oturum!" (Star, 14.06.08)

- "Paşa’ya üç soru: 1. Ağlama duvarındaki siz misiniz? 2. Kökü dışarıda kulüpte (’Büyük Kulüp’ işaret ediliyor. Ö.İ) işiniz ne? 3. AYM Başkanvekili Paksüt ile ne görüştünüz?" (Vakit, 14.06.08)

* * *

İslamcı, Fethullahçı, Nurcu, Besleme, Uzaktan Kumandalı basın tarafından kaynatılan fesat kazanının içeriğini Radikal (14.06.08) çok iyi özetlemiş: "Ankara’da acemice psikolojik savaş!"

AYNI OYUNLAR

"Psikolojik savaş!" İster soğuk, ister sıcak savaşta olsun psikolojik savaşı gizli servisler yönetir. Olanlar, başımıza gelenler hesaplı ve kitaplı. Artık iyice eminim. Geçen hafta Sofya ve Varna’da yapılan "Dokuzuncu Dünya Yazarlar Toplantısı"nda idim. Orada aralarında eski Sovyetik ülkelerin, göz göre parçalanan Yugoslavya’nın kalıntılarının temsilcileri olmak üzere dünyanın dört bir yanından yazarlarla uzun uzun görüştük ve konuştuk.

Yugoslavya’da, Gürcistan’da, Bulgaristan’da, Ukrayna’da oynanan oyunlar Türkiye’de de sahneleniyor. Bu ülkelerde sahneye çıkan gizli servis güdümlü yabancı vakıflar, enstitüler, STK’lar Türkiye’de de fesat mutfaklarına egemen durumda.

Kafamdaki yazı programım tamamlandıktan sonra Bulgaristan ve Dünya Yazarlar Toplantısı gözlemlerimi yazacağım.
 
halbuki "411 el kaosa kalktı" başlığı son derece makul değilmi?
ağlama duvarına gitmesinde bi sakınca yok.ama aynı adam hacca gitseydi sizin kesim onu irticacı ilan ederdi.yalanmı?
 
Geri
Üst