B€ZGİN
Banned
Oturdum, Cumhurbaşkanlığı seçimleri arefesindeki tutum ve davranışlarını bakımından gzeteciler ile politikacıları karşılaştırdım: Bir kez daha gazetecilerin siyasetçilerden daha öngörülü, hatta uzak görüşlü olduklarını gördüm. Artık gazeteciler, siyasetçilerden daha hızlı, daha önce sağduyulu düşünmeye başladılar çünkü.
Beni böyle düşünmeye yönelten gelişme, aynı gün (29,03,2007) Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün bir tespiti ile Sabah’ın başyazarı Mehmet Barlas’ın CHP’ye yönelttiği bir soru oldu.
Ertuğrul Özkök ve Mehmet Barlas, oturup Deniz Baykal’ın göremediğini yazdılar..
ATATÜRK’ÜN KOLTUĞU
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Çankaya’ya çıkınca izleyeceği politikaya ilişkin olarak Ertuğrul Özkök, “Üzerinden seçim, parti tabanı baskısı kalkan bir insan, Atatürk’ün koltuğuna oturduğu zaman, elbette daha geniş bir vizyonla bakacaktır.” diye yazdı.
Cumhurbaşkanlığı makamı, milletin teşkilatlanmış hali olan devletin doruk noktası ve içeriye karşı da, dışarıya karşı da bütün bir milleti temsil eden bir makam.
Dolayısıyla Özkök’ün ifadesiyle “Atatürk’ün koltuğuna oturduğu zaman” kim olursa olsun, yeni konumuyla bağdaşır bir kavrayış ve anlayışı taşıyacak; makamına uygun davranışlar gösterecek ve sözleri de, kucaklayıcı, birleştirici ve barışçı olacak.
“Atatürk’ün koltuğu”na oturup da, konumuyla bağdaşmayacak davranış ve sözlerle siyaseti germeye, toplumu huzursuz etmeye ve dünya devletleri çevresinde ülkemizi küçük düşürmeye kimsenin hakkı yok? Ne yazık ki yakın tarihimizde, davranışlarını ve sözlerini konumuna göre ayarlayamayan, milletimizin sevgiyle ve hasretle hatırlamadığı devlet adamlarımız da olmuştur.
Bu bağlamda, Recep Tayyip Erdoğan sözleriyle ve davranışlarıyla gerek Belediye Başkanlığı döneminde, gerekse Başbakanlığı süresince milletimizin gönlünü fethetti. Özkük’ün deyimiyle “Atatürk’ün koltuğuna oturduğu zaman, elbette daha geniş bir vizyonla bakacaktır.”
Recep Tayyip Erdoğan çok dinamik, canlı ve renkli bir kişiliğe sahip..
Recep Tayyip Erdoğan aynı zamanda yeni koşulları çok hızlı kavrayıp yolunu çizebiliyor, kendini yenileyebiliyor ve sürekli değişerek gelişiyor. Yakın tarihimizde Recep Tayyip Erdoğan kadar kendini hızla yenileyebilen bir başka siyasetçi görülmemiştir.
Bu yüzdendir ki Recep Tayyip Erdoğan, “Atatürk’ün koltuğu”na oturunca, yeni konumunun hakkını verecek ve milletimizin kendisiyle iftihar edeceği bir devlet adamı olarak tarihe geçecektir.
Recep Tayyip Erdoğan, “Atatürk’ün koltuğu”na hem çok yakışacak, hem de vizyon kazandıracaktır.
BAYKAL’IN KISKANÇLIĞI
Peki ama Ertuğrul Özkök’ün Recep Tayyip Erdoğan’da gördüğünü, CHP lideri Deniz Baykal niçin göremiyor? Çünkü Baykal, Recep Tayyip Erdoğan’a kıskançlıkla bakıyor.
Niçin mi? Burada sözü Mehmet Barlas’a bırakalım. Mehmet Barlas, “Erdoğan'ın milletvekili ve başbakan olması için Anayasa değişikliğinde destek veren CHP'nin sözcüleri, onun neden cumhurbaşkanı olamayacağını kanıtlamaya uğraşıyorlar?” (Sabah, 29,03,2007) diye sordu.
Barlas, haklı olarak Baykal’a ve CHP'nin diğer sözcülerine, niçin Anayasa değişikliğinde destek verip Recep Tayyip Erdoğan’ı milletvekili olarak TBMM’ne girmesine izin verdiniz ve Başbakanlık yolunu açtınız diye soruyor. Baykal’ın bugünkü aklı o zaman neredeydi? O gün mü yanlış yaptı? Bugün mü yanlış yapıyor? Doğrusunu söylemek gerekirse, Deniz Baykal’ın aklı 2003’te yerindeydi. Bir genel seçimden başarıyla çıkmıştı; bütün partiler dökülürken o CHP’yi TBMM’ne taşıdı. Recep Tayyip Erdoğan’a TBMM’nin kapısını açarken de, Başbakanlık koltuğuna oturmasına yol verirken de Deniz Baykal aklı başında bir iş yaptı. Demokrasinin teamüllerine uydu..
Deniz Baykal niçin şimdi yanlış yapıyor: Recep Tayyip Erdoğan’ın “neden cumhurbaşkanı olamayacağını kanıtlamaya uğraşıyor.” Baykal’ın bu yanlış davranışa düşmesinin tek izahı var; yalın, net, insani bir açıklaması: Deniz Baykal, Recep Tayyip Erdoğan’ı kıskanıyor.
KISKAÇLIĞIN 10 NEDENİ
Burada, Deniz Baykal’ın Recep Tayyip Erdoğan’ı kıskanmasının 10 nedenini sayıp Barlas’a cevap vererek yazımı bitireceğim:
1.Recep Tayyip Erdoğan’ın önlenemez hızlı yükselişiyle baş edemeyeceğini anlaması, Baykal’ı kıskandırıyor. R.Tayyip Erdoğan, kurallara uyuyor, doğru yoldan ilerliyor. Akıllı, cesur, mücadeleci ve becerikli. Baykal ise ne bir türlü yetişebiliyor, ne de baş edebiliyor.
2. Milletvekilliği, Başbakanlık tamam da.. Erdoğan’ın Çankaya’ya da çıkabileceği Baykal’ın aklından bile geçmemişti. Erdoğan Köşk’e çıkarsa, Baykal ileriyi görememenin pişmanlığıyla kahrolup duracak, kalan siyasi ömründe.
3. Baykal, AK Parti’nin geleceğini de öngörememişti; bir pişmanlık nedeni de bu: AK Parti kadroları ne de olsa acemiydi. Dolayısıyla hükümet işleri eline yüzüne bulaştıracaktı.. AK Parti hükümetinin içerde ve dışarıda bu kadar performans göstereceğini sanmıyordu.
4. Tek başına ana muhalefet konumu, CHP’ye yeterdi de artardı bile: Baykal, AK Parti karşısında rahat muhalefet yapabileceğini düşündü. Muhalefet işi tamamıyla CHP’ye kalmıştı nasıl olsu.. Türkiye’nin en eski partisi CHP kılını kıpırdatsa hükümeti yıpratırdı. CHP’yi büyütmek için muhalefette olmayı tek başına yeterli saydı.
5.Baykal’ın kıskançlık nedenlerinden biri de, doğru, kazançlı ve saygın muhalefet anlayışını bulamaması. Yanlış stratejileri yüzünden CHP’yi iyice eritti. Muhalefeti, laik-antilaik çatışmasına hapsetti. Ülke meseleleri karşısında sadece eleştirdi, çözüm üretemedi, akılları ve vicdanları doyuracak yeni programlar sunamadı topluma. Bu yüzden ne tepkisellikten kurtulabildi, ne de cılız lider görüntüsünden. Önümüzdeki genel seçimde oy kaybıyla karşı karşıya, anketlerin dediğine göre. Baykal, AK Parti’nin yükselirken CHP’nin düşüşünü durdurmak zorunda..
6. Deniz Baykal, Türkiye’ye ve partisine için vizyon sahibi bir lider olamadı. Solda rakibi olabilecek bir lider bile yokken ne solu toplayabildi, ne de CHP’yi yenileyip geniş kitleleri kucaklar hale getirebildi. Deniz Baykal’ın kurt politikacı ve ana muhalefet lideri olmasına rağmen bu kadar vizyonsuz kalması kıskançlığını iyice körükledi.
7. Deniz Baykal’da kıskançlık uyandıran bir başka durum da, Recep Tayyip Erdoğan’ın solluyor olması. Erdoğan siyasete kendisine göre sonradan katıldı, şimdi tutup sollaması katlanılır gibi değil elbette. Baykal siyasette eski tüfekti.. Recep Tayyip Erdoğan kendisine göre daha ‘dünkü çocuk’tu. Atatürk’ün koltuğuna nasıl göz dikerdi? Bu yüzden “yanlış solluyorsun kardeşim..” deyip durur.
8. Deniz Baykal, daha çok bahtsızlığına yanıyor. Recep Tayyip Erdoğan ne kadar talihli oysa. Erdoğan’ın bahtının açık olması, işlerinin (A.Necdet Sezer’in, bürokratların ve tüm Ankara baronlarının engellemelerine rağmen) akması onu kıskançlığa düşüren bir başka neden.. Ekonomideki olumlu verileri her görüşünde beynine kan sıçrıyor olmalı.
9. Baykal içerde ve dışarıda oluşan dengelere çok şaşırıyor.. Tarih ve hayat, Recep Tayyip Erdoğan’a yardım ediyor sanki. ABD’nin Irak’ı işgal etmesi, dış politikada Balkanlar, Kafkaslar, Ortadoğu ve İslam Dünyası’nın öne çıkması ve Recep Tayyip Erdoğan’ın bu alandaki saygınlığı ve ağırlığı Baykal’a göre katlanılır gibi değil. ‘Hıristiyan Kulübü’ diyen bir çizgiden gelip de Recep Tayyip Erdoğan’ın AB’yle ilişkileri geliştirmesi ve Türkiye’yi müzakere masasına taşıması da Baykal’ı kıskançlıktan çılgına döndüren gelişmeler..
10. Çankaya’ya çıkıp “Atatürk’ün Koltuğu”na oturunca, Özkök’ün ifadesiyle “geniş bir vizyonla” Cumhurbaşkanlığı yaparsa, hem Recep Tayyip Erdoğan, önümüzdeki dönem Baykal’ı da ezecek şekilde Türkiye’nin en büyük lideri olacak, hem de AK parti birkaç dönem daha birinci parti haline gelecek.. Köşke çıkışın Erdoğan’a ve AK Partiye kazandıracaklarını da çok kıskanıyor Deniz Baykal.. Kıskanıyor kıskanmasına da elinden bir şey gelmiyor..
Barlas’a cevabım şu: Deniz Baykal, Erdoğan’ın “cumhurbaşkanı olamayacağını kanıtlamaya uğraşarak” aslında ona yine destek oluyor. Yiğidi öldür, hakkını yeme, demişler: Baykal’ın kıskançlıkla yapıp ettiği her şey Recep Tayyip Erdoğan’ın işini kolaylaştırıyor..
Eğer Erdoğan Başbakanlık’tan sonra Cumhurbaşkanı da olursa, siyasi hayatı boyunca Deniz Baykal’ın verdiği desteği de unutmaz her halde..
Kaynak
Beni böyle düşünmeye yönelten gelişme, aynı gün (29,03,2007) Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün bir tespiti ile Sabah’ın başyazarı Mehmet Barlas’ın CHP’ye yönelttiği bir soru oldu.
Ertuğrul Özkök ve Mehmet Barlas, oturup Deniz Baykal’ın göremediğini yazdılar..
ATATÜRK’ÜN KOLTUĞU
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Çankaya’ya çıkınca izleyeceği politikaya ilişkin olarak Ertuğrul Özkök, “Üzerinden seçim, parti tabanı baskısı kalkan bir insan, Atatürk’ün koltuğuna oturduğu zaman, elbette daha geniş bir vizyonla bakacaktır.” diye yazdı.
Cumhurbaşkanlığı makamı, milletin teşkilatlanmış hali olan devletin doruk noktası ve içeriye karşı da, dışarıya karşı da bütün bir milleti temsil eden bir makam.
Dolayısıyla Özkök’ün ifadesiyle “Atatürk’ün koltuğuna oturduğu zaman” kim olursa olsun, yeni konumuyla bağdaşır bir kavrayış ve anlayışı taşıyacak; makamına uygun davranışlar gösterecek ve sözleri de, kucaklayıcı, birleştirici ve barışçı olacak.
“Atatürk’ün koltuğu”na oturup da, konumuyla bağdaşmayacak davranış ve sözlerle siyaseti germeye, toplumu huzursuz etmeye ve dünya devletleri çevresinde ülkemizi küçük düşürmeye kimsenin hakkı yok? Ne yazık ki yakın tarihimizde, davranışlarını ve sözlerini konumuna göre ayarlayamayan, milletimizin sevgiyle ve hasretle hatırlamadığı devlet adamlarımız da olmuştur.
Bu bağlamda, Recep Tayyip Erdoğan sözleriyle ve davranışlarıyla gerek Belediye Başkanlığı döneminde, gerekse Başbakanlığı süresince milletimizin gönlünü fethetti. Özkük’ün deyimiyle “Atatürk’ün koltuğuna oturduğu zaman, elbette daha geniş bir vizyonla bakacaktır.”
Recep Tayyip Erdoğan çok dinamik, canlı ve renkli bir kişiliğe sahip..
Recep Tayyip Erdoğan aynı zamanda yeni koşulları çok hızlı kavrayıp yolunu çizebiliyor, kendini yenileyebiliyor ve sürekli değişerek gelişiyor. Yakın tarihimizde Recep Tayyip Erdoğan kadar kendini hızla yenileyebilen bir başka siyasetçi görülmemiştir.
Bu yüzdendir ki Recep Tayyip Erdoğan, “Atatürk’ün koltuğu”na oturunca, yeni konumunun hakkını verecek ve milletimizin kendisiyle iftihar edeceği bir devlet adamı olarak tarihe geçecektir.
Recep Tayyip Erdoğan, “Atatürk’ün koltuğu”na hem çok yakışacak, hem de vizyon kazandıracaktır.
BAYKAL’IN KISKANÇLIĞI
Peki ama Ertuğrul Özkök’ün Recep Tayyip Erdoğan’da gördüğünü, CHP lideri Deniz Baykal niçin göremiyor? Çünkü Baykal, Recep Tayyip Erdoğan’a kıskançlıkla bakıyor.
Niçin mi? Burada sözü Mehmet Barlas’a bırakalım. Mehmet Barlas, “Erdoğan'ın milletvekili ve başbakan olması için Anayasa değişikliğinde destek veren CHP'nin sözcüleri, onun neden cumhurbaşkanı olamayacağını kanıtlamaya uğraşıyorlar?” (Sabah, 29,03,2007) diye sordu.
Barlas, haklı olarak Baykal’a ve CHP'nin diğer sözcülerine, niçin Anayasa değişikliğinde destek verip Recep Tayyip Erdoğan’ı milletvekili olarak TBMM’ne girmesine izin verdiniz ve Başbakanlık yolunu açtınız diye soruyor. Baykal’ın bugünkü aklı o zaman neredeydi? O gün mü yanlış yaptı? Bugün mü yanlış yapıyor? Doğrusunu söylemek gerekirse, Deniz Baykal’ın aklı 2003’te yerindeydi. Bir genel seçimden başarıyla çıkmıştı; bütün partiler dökülürken o CHP’yi TBMM’ne taşıdı. Recep Tayyip Erdoğan’a TBMM’nin kapısını açarken de, Başbakanlık koltuğuna oturmasına yol verirken de Deniz Baykal aklı başında bir iş yaptı. Demokrasinin teamüllerine uydu..
Deniz Baykal niçin şimdi yanlış yapıyor: Recep Tayyip Erdoğan’ın “neden cumhurbaşkanı olamayacağını kanıtlamaya uğraşıyor.” Baykal’ın bu yanlış davranışa düşmesinin tek izahı var; yalın, net, insani bir açıklaması: Deniz Baykal, Recep Tayyip Erdoğan’ı kıskanıyor.
KISKAÇLIĞIN 10 NEDENİ
Burada, Deniz Baykal’ın Recep Tayyip Erdoğan’ı kıskanmasının 10 nedenini sayıp Barlas’a cevap vererek yazımı bitireceğim:
1.Recep Tayyip Erdoğan’ın önlenemez hızlı yükselişiyle baş edemeyeceğini anlaması, Baykal’ı kıskandırıyor. R.Tayyip Erdoğan, kurallara uyuyor, doğru yoldan ilerliyor. Akıllı, cesur, mücadeleci ve becerikli. Baykal ise ne bir türlü yetişebiliyor, ne de baş edebiliyor.
2. Milletvekilliği, Başbakanlık tamam da.. Erdoğan’ın Çankaya’ya da çıkabileceği Baykal’ın aklından bile geçmemişti. Erdoğan Köşk’e çıkarsa, Baykal ileriyi görememenin pişmanlığıyla kahrolup duracak, kalan siyasi ömründe.
3. Baykal, AK Parti’nin geleceğini de öngörememişti; bir pişmanlık nedeni de bu: AK Parti kadroları ne de olsa acemiydi. Dolayısıyla hükümet işleri eline yüzüne bulaştıracaktı.. AK Parti hükümetinin içerde ve dışarıda bu kadar performans göstereceğini sanmıyordu.
4. Tek başına ana muhalefet konumu, CHP’ye yeterdi de artardı bile: Baykal, AK Parti karşısında rahat muhalefet yapabileceğini düşündü. Muhalefet işi tamamıyla CHP’ye kalmıştı nasıl olsu.. Türkiye’nin en eski partisi CHP kılını kıpırdatsa hükümeti yıpratırdı. CHP’yi büyütmek için muhalefette olmayı tek başına yeterli saydı.
5.Baykal’ın kıskançlık nedenlerinden biri de, doğru, kazançlı ve saygın muhalefet anlayışını bulamaması. Yanlış stratejileri yüzünden CHP’yi iyice eritti. Muhalefeti, laik-antilaik çatışmasına hapsetti. Ülke meseleleri karşısında sadece eleştirdi, çözüm üretemedi, akılları ve vicdanları doyuracak yeni programlar sunamadı topluma. Bu yüzden ne tepkisellikten kurtulabildi, ne de cılız lider görüntüsünden. Önümüzdeki genel seçimde oy kaybıyla karşı karşıya, anketlerin dediğine göre. Baykal, AK Parti’nin yükselirken CHP’nin düşüşünü durdurmak zorunda..
6. Deniz Baykal, Türkiye’ye ve partisine için vizyon sahibi bir lider olamadı. Solda rakibi olabilecek bir lider bile yokken ne solu toplayabildi, ne de CHP’yi yenileyip geniş kitleleri kucaklar hale getirebildi. Deniz Baykal’ın kurt politikacı ve ana muhalefet lideri olmasına rağmen bu kadar vizyonsuz kalması kıskançlığını iyice körükledi.
7. Deniz Baykal’da kıskançlık uyandıran bir başka durum da, Recep Tayyip Erdoğan’ın solluyor olması. Erdoğan siyasete kendisine göre sonradan katıldı, şimdi tutup sollaması katlanılır gibi değil elbette. Baykal siyasette eski tüfekti.. Recep Tayyip Erdoğan kendisine göre daha ‘dünkü çocuk’tu. Atatürk’ün koltuğuna nasıl göz dikerdi? Bu yüzden “yanlış solluyorsun kardeşim..” deyip durur.
8. Deniz Baykal, daha çok bahtsızlığına yanıyor. Recep Tayyip Erdoğan ne kadar talihli oysa. Erdoğan’ın bahtının açık olması, işlerinin (A.Necdet Sezer’in, bürokratların ve tüm Ankara baronlarının engellemelerine rağmen) akması onu kıskançlığa düşüren bir başka neden.. Ekonomideki olumlu verileri her görüşünde beynine kan sıçrıyor olmalı.
9. Baykal içerde ve dışarıda oluşan dengelere çok şaşırıyor.. Tarih ve hayat, Recep Tayyip Erdoğan’a yardım ediyor sanki. ABD’nin Irak’ı işgal etmesi, dış politikada Balkanlar, Kafkaslar, Ortadoğu ve İslam Dünyası’nın öne çıkması ve Recep Tayyip Erdoğan’ın bu alandaki saygınlığı ve ağırlığı Baykal’a göre katlanılır gibi değil. ‘Hıristiyan Kulübü’ diyen bir çizgiden gelip de Recep Tayyip Erdoğan’ın AB’yle ilişkileri geliştirmesi ve Türkiye’yi müzakere masasına taşıması da Baykal’ı kıskançlıktan çılgına döndüren gelişmeler..
10. Çankaya’ya çıkıp “Atatürk’ün Koltuğu”na oturunca, Özkök’ün ifadesiyle “geniş bir vizyonla” Cumhurbaşkanlığı yaparsa, hem Recep Tayyip Erdoğan, önümüzdeki dönem Baykal’ı da ezecek şekilde Türkiye’nin en büyük lideri olacak, hem de AK parti birkaç dönem daha birinci parti haline gelecek.. Köşke çıkışın Erdoğan’a ve AK Partiye kazandıracaklarını da çok kıskanıyor Deniz Baykal.. Kıskanıyor kıskanmasına da elinden bir şey gelmiyor..
Barlas’a cevabım şu: Deniz Baykal, Erdoğan’ın “cumhurbaşkanı olamayacağını kanıtlamaya uğraşarak” aslında ona yine destek oluyor. Yiğidi öldür, hakkını yeme, demişler: Baykal’ın kıskançlıkla yapıp ettiği her şey Recep Tayyip Erdoğan’ın işini kolaylaştırıyor..
Eğer Erdoğan Başbakanlık’tan sonra Cumhurbaşkanı da olursa, siyasi hayatı boyunca Deniz Baykal’ın verdiği desteği de unutmaz her halde..
Kaynak