Basında Derbini YankıLarı!!!

HeLLSPoRT

нα¢кнєℓℓ ѕρσя ѕσяυмℓυѕυ
Katılım
15 May 2006
Mesajlar
13,343
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
34
Konum
Maraton Üst A Blok
HINCAL ULUÇ (SABAH GAZETESİ)

Pazartesi gününden beri Aragones ve Fenerbahçesi'nin derbide etkili olamayacağını, maçı Mustafa Denizli'nin kazanacağını veya kaybedeceğini söylüyordum. Dediklerim çıktı. Mustafa Denizli, çok rahat kazanabileceği bir maçı Fenerbahçe'ye armağan etti. Sanırım, Türk futboluna hücumu ve cesareti getiren Mustafa Denizli korkunun ecele faydasının olmadığını 90 dakikanın sonunda anlamıştır. Hafta arası beraberliğe razıydı. "Ben kazanmak için oynayacağım" diyen Denizli'nin sahaya çıkardığı tek forvet ve dört stoperli 'Skibbe takımı' korkunun dağları beklediğini gösterdi

RIDVAN DİLMEN (MİLLİYET GAZETESİ)

Mustafa Denizli ise kendisine yakışmayacak şekilde "önce durdur, sonra hücum” dedi. Fenerbahçe'yi hücum oynayarak yenebilirsin. Bugün hangi hoca olursa olsun maça Holosko veya Bobo ile başlardı. Fenerbahçe'nin yediği gollere bakıyorsunuz hepsi savunma arkasına atılan toplardan. Nobre ile savunmanın arkasına sarkamazsınız. Ben Lugano olsam maç öncesi sabaha kadar Holosko'yu nasıl tutarım diye düşünürdüm. Roberto Carlos olsam bu Holosko varken nasıl ileri giderim diye düşünürdüm. Bir de Holosko veya Bobo'ya servis yapacak Delgado gibi elinizde bir isim varken. Denizli bir anda ezberini bozdu, 4-2-3-1'e döndü. Bir hoca iyi giden işleri neden bozar anlayamadım.

MEHMET DEMİRKOL (MİLLİYET GAZETESİ)

Selçuk'un Galatasaray maçında yaptığına benzer vuruşa Rüştü Almanya maçında Mehmet Topal'ın üzerine çıkması benzeri bir hareketle cevap verince sanırım Denizli'nin planları 11. dakikada bozuldu.Yine tüm derbilerde olduğu gibi beklenmedik bir onbirle ve oyun anlayışıyla sahaya takımını süren tecrübeli hoca Fenerbahçe'nin oyunu daha önde kabul edeceği bir oyun planlamıştı. Cisse'nin oyundan atılışına kurallar gereği yanlış demek zor. Ancak oyunun ruhu açısından futbola özgü bir tabiri de kullanmak lazım. Bana biraz "ağır” geldi. Dünya'nın tüm liglerini evimizden rahatlıkla seyrediyoruz, bu kartları sadece Türkiye'de görüyoruz. Beşiktaşlılar'ın bu kartlara itiraz etmesinin yanısıra üstünde durmaları gereken daha önemli bir durum var. Daha önce kalecisiz 10 kişi kaldıklarında ortaya koydukları "ruh”tan dün akşam eser yoktu

ERDOĞAN ŞENAY (MİLLİYET GAZETESİ)

Kadıköy'de Beşiktaş'ı ağırlayan Fenerbahçe belki de bu sezonun en rahat oyununu sergileyerek kazanıyordu bu çok önemli derbi maçını. Selçuk'un sayısı gelene kadar sahada sadece sarı-lacivertli oyuncuların top çevirip, sıfır pas hatasıyla oyunu götürdüğü ortadaydı... Yani Fenerbahçe'nin dünkü yarışma parolası korkunun ecele faydası yoktur sloganıydı. Takımın sahaya yerleşim şablonunu bozmadan yapılan dengeli pas döngüsü futbol oyununun özünde rakibi topsuzluğa mahkum etmektir bir yerde. Evet, "Beşiktaş neden kaybetti?” dersek sanırız Fenerbahçe'den ürkmesi veya iyi bir derbi stratejisi kuramadığı için diyerek cevaplayabiliriz..

SELÇUK YULA (FOTOMAÇ GAZETESİ)

Aragones ilk defa beni şaşırtan şekilde oyuna başladı. Bu takımın çift ön liberoyla bir şey yapamadığını aylardan beri yazıyoruz. İlk defa dün Selçuk'la tek ön libero olarak sahaya çıkıldı, Deivid öne çekildi. Her ne kadar istemesem de Güiza yine ileride yalnızdı. Eğer Alex bildiğimiz Alex olsaydı Güiza da bayram ederdi, Beşiktaş da çok daha fazla yiyeceği golle Kadıköy'den uğurlanırdı. Biliyorsunuz Güiza'yı hep savunuyorum. Belki goller kaçırıyor ama attığı golü gördünüz. Bu adam, yalnız adam. Biraz destek görürse büyük işler yapacaktır. Ve ona sahip çıkmamız gerekir. Son haftalarda gündemdeki herkesin beğendiği 'Issız Adam' diye bir film var ya, işte ben Güiza'yı ona benzetiyorum.

ZİYA ŞENGÜL (STAR GAZETESİ)

Yazıma Güiza'nın kaçırdığı bir gol ile başlayalım. Bu pozisyon sonrasında kornerden gelen topta Selçuk kafa golü ile Galatasaray maçında olduğu gibi takımını öne geçirdi. Zapotocny'nin direkten dönen topu ve pozisyonların karşılıklı olması oyuna tempo getirdi. Volkan'ın hatasını Zan iyi değerlendiremeyip, topu dışarı attı. Nobre'nin beraberlik golünde savunmanın biçare kalışını izledik. Beşiktaş savunmasının da Fener'den farkı yoktu. Teknik patronları bu maçta anlamış değilim. Holosko, Bobo, Tello yok. Eğer sakatsa yedek kulübesinde neden var? Beşiktaş böyle risklere neden mahkum bırakılır?

AHMET ÇAKAR (SABAH GAZETESİ)

Mustafa Denizli yıllar önce A Milli Takım'ın hocasıydı. Bazı basın mensuplarını " İçimizdeki İrlandalılar " diye hedef tahtası haline getirmişti. Aynı Mustafa Denizli dün gece ' Beşiktaş'ın içindeki Fenerbahçeli' oldu. " Takımı sabote et, maçı Fenerbahçe'ye hediye et " deseler Denizli ancak bu kadar yapabilirdi.Düşünebiliyor musunuz, Bobo, Holosko ve Tello kulübede hocanın yanında oturuyorlar. Bu ne anlama geliyor; "Ben önce yenilmemeyi düşünüyorum." Yenilmemeyi düşünmek demek. Maçta çok önemli hakem kararları vardı. Cisse iki sarı karttan atıldı. İkinci sarı kart doğru ama ilk sarı kartın yanlış olduğunu düşünüyorum.

TAMER BAĞLAN (FANATİK GAZETESİ)

Cisse, iki basit ve tecrübesine yakışmayan kartla dışarıda kalmış olsa bile, fark etmez. Yedi kişi bile kalsa herhangi biri, bir ara top, bir sıradan orta veya ıska vurabilir maça damgasını. Henüz ilk yarıda, sadece üçü gol olan böylesine bir sürü pozisyon vardı. Bu da futbolumuzun en acı gerçeği ne yazık ki. Gol yememeyi ya da iyi ve gerçek savunma yapmayı becerebilen, ligi götürecek belli ki. Var mı öyle bir takım peki! Yok tabii ki! Eh, hayırlısı o zaman...İkinci yarı Gökhan Zan’ın kafa ıskasıyla başladı yine. Sonra Güiza gösterisi devam etti. Ayakla, kafayla; nasıl gol atılmaz! Tekmili birden 32 kısım...

30.11.2008


Kaynak : Sporx.com

O_b394681a3971170119c12aac3a3b25ea.jpg

O_f9bbf4128b9439a241127c7302f6188f.jpg
 
Turkcell Süper Lig'in 13. haftasında Fenerbahçe, sahasında karşılaştığı ezeli rakibi Beşiktaş'ı 2-1 yenerek önemli bir galibiyet elde etti. Beşiktaş'da aldığı bu yenilgiyle şampiyonluk yarışında yara aldı.

GÜRCAN BİLGİÇ: MEYDAN BOŞ DEĞİL (SABAH)

Maça Beşiktaş beklendiği gibi başladı ama F.Bahçe'nin de sahasında kalmaya niyetinin olmadığı anlaşıldı. Birden bire karşımıza, tadımlıktan öteye, doyumluğa giden derbi kalitesi çıktı. İki takım adına da pozisyonları peş peşe izlerken Alex'in korneriyle, Selçuk dengeyi bozdu.

D0AC92CDF0292D44827EE842r.jpg


İkinci yarıda 10 kişi kalmış rakibi önünde, sahasında oynadığı halde, "Maçı böyle bitirelim" diyen takım anlayışı ve teknik adam yönlendirmesi vardı. Beşiktaş topu yere indirip, mümkün olduğu kadar çok adamla saldırırken riskler aldı. F.Bahçe bunu değerlendiremedi. Mustafa Hoca'nın 70'den sonra Holosko ve Bobo'yu oyuna almasıyla gözlerini tamamen kararttılar.

Ama 10 kişilik rakibe karşı takımını sahasına çeken, bu korkaklığı oyuncularından bekleyenler de ayıplarını, "sistem oturuyor" diye yutturmaya çalışmasınlar.

ÖMER ÜRÜNDÜL: HATALARA RAĞMEN (SABAH)

İki takım teknik direktörlerinin de yaptığı yanlışlarla damga vurdukları derbide Fenerbahçe çok önemli bir üç puan kazandı.

Aragones'in kritik derbide Alex'i Selçuk'un yanında ikinci ön libero olarak görevlendirmesi tam bir intihardı. Deivid hem fizik açıdan hem de maç eksiklikleri yüzünden hazır değil. Kazım alışılmış biçimde kenar savunmasında son derece yetersiz. Alex de rakip ataklarda doğal olarak hem savunma yapmayıp hem de topla adam eksiltemeyince, Beşiktaş ilk dakikadan itibaren Fenerbahçe'nin üstüne gitti. Aslında bunlar planlı programlı ataklar değildi. Fakat o kadar boş alanlar vardı ki hepsi tehlike kokuyordu.

Beşiktaş'ın zaten oturmuş bir kollektif yapısı yok. Kopuk kopuk futbol oynuyorlar. Mustafa Denizli'nin Fenerbahçe karşısına çıkardığı kadro takım savunması açısından büyük handikap teşkil etti. Rakibin hücuma çıkmakta zorlandığı bir ilk 45 dakikada iki gol yiyip 3 de net pozisyon vermek zaten bu yanlışın açıkça göstergesiydi. En başarılı isimler öncelikle Ekrem ve sonra da Sivok'tu.

AHMET ÇAKAR: DENİZLİ'YE BRAVO! (SABAH)

Mustafa Denizli yıllar önce A Milli Takım'ın hocasıydı. Bazı basın mensuplarını " İçimizdeki İrlandalılar " diye hedef tahtası haline getirmişti. Aynı Mustafa Denizli dün gece ' Beşiktaş'ın içindeki Fenerbahçeli' oldu. " Takımı sabote et, maçı Fenerbahçe'ye hediye et " deseler Denizli ancak bu kadar yapabilirdi. Düşünebiliyor musunuz, Bobo, Holosko ve Tello kulübede hocanın yanında oturuyorlar.

Güiza'nın golü. İşte Denizli'nin mantelitesi bu. Çok adamla gelmeyen takıma karşı çok adamla defans yapmak ama birbirinden komik goller yemek.

Pek tabi ki Sayın Denizli bu satırları okurken yine gülümsüyor olacaktır. Çünkü o hata yapınca, kızınca sürekli güler, güler ve güler.
Fenerbahçe yine klasik bir maç kazandı. Tıpkı Galatasaray maçında kazandığı gibi.

Ayrıca son dakikalarda Gökhan Zan'ın Güiza'ya yaptığı hareket de bence penaltıydı. Gezer'i beğenmedik. Bu kritik yanlışları dışında gergin ve sürekli pozisyon hatalarıyla topun kendisine çarpmasına neden oldu.

RIDVAN DİLMEN: YANLIŞ TERCİHLER (MİLLİYET)

Tenis maçı gibi oldu. Top gitti, geldi. Teknik Direktör Aragones önce hücumu, sonra rakibi durdurmayı düşünmüştü. Riskli davrandı. Skor avantajını ele geçirince Josico'yu da alarak oyunu kontrolü altında tutmaya çalıştı.
Mustafa Denizli ise kendisine yakışmayacak şekilde "önce durdur, sonra hücum" dedi. Fenerbahçe'yi hücum oynayarak yenebilirsin. Bugün hangi hoca olursa olsun maça Holosko veya Bobo ile başlardı. Fenerbahçe'nin yediği gollere bakıyorsunuz hepsi savunma arkasına atılan toplardan. Nobre ile savunmanın arkasına sarkamazsınız. Ben Lugano olsam maç öncesi sabaha kadar Holosko'yu nasıl tutarım diye düşünürdüm. Roberto Carlos olsam bu Holosko varken nasıl ileri giderim diye düşünürdüm. Bir de Holosko veya Bobo'ya servis yapacak Delgado gibi elinizde bir isim varken.

Beşiktaş bu kadro tercihi yüzünden sürekli yana doğru oynamak zorunda kaldı. Beşiktaş sağ elle yemek yemeye alışmışken, sol elle yemeye kalkıştı. Belki oyunu zaman zaman kontrol etti ama bu da Fenerbahçe'nin ofansif yapısından kaynaklandı.
Fenerbahçe mutlak kazanmak zorundaydı. Bunun için de hücum ağırlıklı bir 11 ile başladı. Öne geçmeleri avantaj sağladı. Ancak eksik kalan, disiplinden kopan Beşiktaş'a karşı daha fazla pozisyona girmeleri gerekirdi. Ama bunu başaramadılar.

MEHMET DEMİRKOL: VADE UZADI (MİLLİYET)

Selçuk'un Galatasaray maçında yaptığına benzer vuruşa Rüştü Almanya maçında Mehmet Topal'ın üzerine çıkması benzeri bir hareketle cevap verince sanırım Denizli'nin planları 11. dakikada bozuldu.

Yine tüm derbilerde olduğu gibi beklenmedik bir onbirle ve oyun anlayışıyla sahaya takımını süren tecrübeli hoca Fenerbahçe'nin oyunu daha önde kabul edeceği bir oyun planlamıştı. Delgado'yu serbest bırakacak, üzerindeki defansif yükü kaldıracak bir mevkiye çekmişti. Yani Beşiktaş'ın en çok eleştirilen oyuncusunu oyun taktiğinin maç stratejisinin göbeğine oturttu. Ancak Fenerbahçe'nin erken golü çok geçmeden karşılık bulsa da maçın psikolojisi Fenerbahçe'ye döndü.

...Denizli'nin takımı Aragones'in değişiklikleri sonrası oyuna dengeye getirememesine ve Denizli'nin Holosko'yu çok önceden, belki de oyunun başında sahaya sürmemesine üzülmeli.
Sonuç olarak Fenerbahçe yine hayat kurtaran bir üç puanı yine bir ezeli rakibinden alarak teknik direktörünün vadesini uzattı.

HAKKI YALÇIN: YENİDEN İKTİDAR (FOTOMAÇ)

Ölü ruhları ateşlemek için, derbi maçları tam zamanında Fenerbahçe'nin karşısına çıkıyor. Dün gecenin bitiminde, bir derbi maçında daha oy verme işlemi tamamlandı. Fenerbahçe, yeniden iktidar olmanın ön seçimini kazandı. Ve lige döndü...

...Bünyamin Gezer, derbinin adamı değildi. Cisse'yi çok kolay attı. Pozisyonların birkaç saniye gerisindeydi ve maç içinde hükmü yoktu. Sezon başından beri sorunsuz tek maç yönetmeyen birine, böyle maçları ödül olarak verenlerle hakemlik itibar göremez. Futbolumuz da, adaletimiz de hakem işgalinden kurtulamaz.

İLKER ATEŞ: KORKUNUN BEDELİ (FOTOMAÇ)

Beşiktaş eğer 53 dakika 10 kişi oynamasa bu maçı kesinlikle kaybetmezdi. Peki kazanır mıydı? Sanırım kazanmaya yakın oynardı ve sahadan yenik ayrılmazdı. Beşiktaş'ın yenilgisinde aslında 3 büyük hata var. Bunlardan birincisi Cisse... Zaten atıldığı dakikaya kadar sahada olmasına rağmen oynamayan tek Beşiktaşlıydı. Onun atılması Mustafa Denizli'nin bütün planlarını alt üst etti ve kozlar Fenerbahçe'nin eline geçti. İkinci neden ise kötü oynamayan Beşiktaş'ın çok kötü savunma hataları yapmasıydı...

...Denizli kendisine yakışmayacak büyük falsolara imza attı. Eğer sayısal eşitlik maç sonuna kadar devam etse Beşiktaş son 15 dakikaya kadar forvetsiz oynamak zorunda kalmazdı. Hakem Bünyamin Gezer'e gelince. Cisse'ye çıkardığı sarı kartlardan en azından birisi doğru değildi. Özellikle de ilki... Bu kırmızı kart maçın kırılma noktası oldu ve Beşiktaş, sahada eksik kalmanın cezasını ağır yenilgiyle kaldı. Bence Mustafa Denizli de bu yenilgide pay sahibi olduğunu kabul etmeli. Edeceğini de sanıyorum.

SELÇUK YULA: ISSIZ ADAM (FOTOMAÇ)

Aragones ilk defa beni şaşırtan şekilde oyuna başladı. Bu takımın çift ön liberoyla bir şey yapamadığını aylardan beri yazıyoruz. İlk defa dün Selçuk'la tek ön libero olarak sahaya çıkıldı, Deivid öne çekildi. Her ne kadar istemesem de Güiza yine ileride yalnızdı. Eğer Alex bildiğimiz Alex olsaydı Güiza da bayram ederdi, Beşiktaş da çok daha fazla yiyeceği golle Kadıköy'den uğurlanırdı. Buna karşılık Mustafa Denizli, Beşiktaş'a (haklı olarak) beraberliğin yarayacağını düşünerek sadece Nobre, Delgado ve Serdar Özkan gibi ofansa yatkın futbolcularla takımı sahaya sürdü. Olay baştan belliydi; Fenerbahçe saldıracak, Beşiktaş direnecek...

...Aragones, Fenerbahçe'nin teknik adamı değildir. Eğer Fenerbahçeliler, 11'e 10 kalmış rakipleri karşısında maçın bir an önce bitmesini diliyorsa, bu teknik adamla artık fazla vakit geçirmenin yararı yoktur. Biliyorsunuz Güiza'yı hep savunuyorum. Belki goller kaçırıyor ama attığı golü gördünüz. Bu adam, yalnız adam. Biraz destek görürse büyük işler yapacaktır. Ve ona sahip çıkmamız gerekir. Son haftalarda gündemdeki herkesin beğendiği 'Issız Adam' diye bir film var ya, işte ben Güiza'yı ona benzetiyorum.

DR.GÜRKAN KUBİLAY: FENER RULETİ (FOTOMAÇ)

Sahaya çıkan kadrolarda, Denizli, "Ben iki ön libero ile önce savunmamı sağlama alayım" derken, Aragones "Tek ön libero Selçuk ile kazanmayı daha çok düşünüyorum" diyordu. Teorik olarak bu yapı Beşiktaş'ı kontratak takımı yapacaktı. Nitekim Tello'nun yokluğunda yaratıcı oyuncu eksikliği olan Kartal, bunu iki kanattaki Ekrem ve Serdar'ın içeri katetmeleri ile çözmeye çalışıyordu. Ama bu yapı Fenerbahçe'nin Güiza'ya atmak istediği savunma arkası toplarına engel olamıyor ve Güiza'nın kaçırdığı gol sonrası gelen korner Selçuk'a "Büyüklere özel korner tarifesi"ni devam ettiriyordu...

...Alex'ten sonra Deivid'i de alarak "Brezilyalılara mesaj vermeye" çalışan Dede'ye rağmen yüksek mücadele gücüyle Fenerbahçeli oyuncular bu maçı kazanıyor ama ne zaman ne yapacağı belli olmayan takım özellliğini devam ettiriyorlardı. Bu nedenle bu takıma oynamak 'Rus ruleti' oynamaya benziyor.

Sabah
 
Geri
Üst