Baraj Korkusu Vicdanı Karanlık Medya Baronlarında
Kuruluşundan bugüne, 25 Ekim 2009 tarihindeki ilk Sakarya mitinginden, geçtiğimiz 23 Nisan’da gerçekleşen İstiklal Yürüyüşüne kadar dikkatle izlediğim Hak ve Eşitlik Partisi’nin, Sakarya’da siyasi dengeleri yerinden oynatan yükselişinin diğer illerdeki yansımalarını gözlemlemek amacıyla ani bir kararla önce Bilecik, sonrasında ise Bursa il ve ilçelerine gitmeye karar verdim ve yola çıktım.
Objektif basın görevi de bu olsa gerek. Çünkü sözler uçar gider, gözlemlere dayalı yazılarımız ise kalıcıdır ve binlerce Gazete Sakarya okuyucusunun bazı gerçekleri bilme hakkı vardır. Basın olanı olduğu gibi yansıtmak zorundadır. “Niçin sadece Sakarya değil” diye sorarsanız, hedefim medya baronlarının apaçık ambargo koyduğu bir halk hareketinin, ulusal basında apaçık gizlenmeye çalışıldığının tespiti ile en azından Sakarya’ya yakın illerdeki gerçekliğini görmek ve yansıtmaktı. Bu arada Bilecik ve Bursa bölgelerindeki yerel basın temsilcileri ile de tanışma ve ortak dertlerimizi paylaşma imkanım da oldu.
Hak ve Eşitlik Partisi Genel Başkanı Osman Pamukoğlu’nun özellikle son dönemde dile getirdiği ulusal medyadaki haksızlıkları yerinde tespit etmek ise elbette objektif gazetecilik ahlakımız ve Gazete Sakarya’nın bilinçli ve saygıdeğer okuyucularına görevimizdi.
……………………………………………………..
Bundan sonra yazacaklarım bazılarına elbette ağır gelecek ve batacaktır. Ancak “Gerçekliğin tespiti” adına 20 yıl öncesinden ve bir evin bodrumunda, tiner ve eski tabirle matbaa mürekkebinin ciğerleri, nefes borularını tıkadığı küçücük bir yerde yerel gazete çıkartan ve kalemini satmamaya, halk adına hiçbir gerçeği gizlememeye and içmiş bir gazetecinin yazdıkları elbette boğazlardaki villalarında keyifle viski yudumlayan ve gerçekleri gizlemenin şeytanlıklarının rantlarının hesabını yapanlara batacaktır. Ağır gelecektir. İktidar yalakalığı adına, ertesi gün alacakları ihaleler adına, ya da daha önce işledikleri karanlık suçların korkusundan dolayı, halkın gözünden gerçekleri gizleme talimatlarının karanlığında vicdanlarının kaldığını da hiç sanmıyorum. Zaten onlara hitap da etmiyorum….
…………………………………………………………..
Evet, üç gündür Sakarya’ya yakın illerde, bizzat Hak ve Eşitlik Partisini ve lideri Osman Pamukoğlu’na karşı halkın ilgisini gözlemleme imkanım oldu demiştim. Osmanlı’nın kurulduğu topraklardan, Bozüyük’ten, Bilecik’ten, Yenişehir’den ve artık metropol haline gelmiş olan Bursa’ya… Oradan ise Karacabey’in, Mustafa Kemal Paşa İlçesine ve köylerine kadar uzanan bir yolculuk…
Neler mi gördüm? nasıl cümlelerle anlatılır ki… 20 yıldır çeşitli basın kuruluşlarında yazarlık yapıyorum inanın ilk defa zorluk çekiyorum. Elbette objektifliğim tüm yolculuk boyunca sürdü ancak sanırım gördüklerim anlatılmaz yaşanır… Belki gördüğüm gerçeklerin yüzde biri bir köşe yazısına dökülebilir….
Bozüyük’ten, Hamidiye, Akhisar, İsmetpaşa ve Sultaniye köylerine kadar… Anadolu insanının tertemiz yüreğinin yansımasıyla ve artık ekonomik anlamda bitme aşamasına gelmiş bir duygunun dışa vurumu ile “Osman Paşam” diye haykıranlar… Otobüsün yollarını keserek elini öptürmemesine rağmen Hak ve Eşitlik Partisi Genel Başkanı Osman Pamukoğlu’na “Paşam bizi ancak sen kurtarırsın” diye ellerine sarılanlar, tarlasından ve köy evlerinin camından haykıranlar… evlerinin önüne baraka yaparak, köy kıraathanelerine bayraklar asarak kendi isteği ile HEPAR SEÇİM OFİSİ haline getirenler… Sultaniye’de, göğsüne HEPAR rozeti takarken sanki İstiklal Madalyası takılıyor hissi ile gözleri yaşaran Hamdi Dedeler, Akhisar’da bembeyaz başörtüsü ile “Paşammm.. Paşammmm… yürü ve bu köyün reyleri senindir unutma” diye seslenen Ayşe Neneler… HEPAR Bayraklarını, TÜRK BAYRAĞI ile birlikte Mustafakemalpaşa ilçesinde dalgalandırırken “yadsınamaz bir tsunami” görüntüsü veren binlerce gence kadar… Neler neler…
Aynı şekilde, Sayın Pamukoğlu’nun Bursa’da kaldığı otele koşan ve “son çare” olarak dile getiren işadamları, işkadınları, emekçiler, gençler…. İlçe açılışlarına gönüllü koşan vatandaşlar… Neler… neler…
Yukarıda da belirttiğim gibi şu yukarıdaki iki paragraf sanırım tüm ayrıntıları ile yazılsa ortaya bir kitap çıkar. Ancak bir köşe yazısının şablonu çerçevesinde aktardığım tüm bu objektif gerçekleri, zaten saygıdeğer okuyucularım, manevi anlamda kitaba dökmeye başlamışlardır bile..
Tüm bu gördüğüm ve yaşadıklarımla, objektif basın görevimi yanyana getirdiğimde ise ulusal medya baronlarının niçin Sayın Osman Pamukoğlu’nu ve kurmuş olduğu halk hareketinin yansımalarını sakladıkları ayan beyan ortaya çıkıyor… Bu partide para yok, rant yok, ihale kovalama yok, para basıp milletvekili adayı olmak yok…. köylerinden, metropollerine kadar sadece halk var. İsmine gerçekten yakışan bu partinin yolda okuma fırsatı da bulduğum doktrininde sadece HAK ve EŞİTLİK var.
Karanlıkların şeytanları, ellerindeki medya gücü ile iktidardan nemalananlar, Türk halkının milyarlarca lira parasını vergi yolsuzluklarınla iç edenler ve bunun üzerine pazarlığa oturanlar, tiner ve kimyasal matbaa malzemelerinin alınterleri ile karıştığı basın emekçilerinin bile Hak ve Eşitliği’ni önemsemeyenler elbette en çok HAK VE EŞİTLİK’ten korkarlar.
Gerek Sakarya’da, gerekse son üç gündür diğer bölgelerde gördüğüm apaçık gerçeği hiç gizlemeden buraya açıkça yazıyorum. Tamamen samimi bir halk hareketi olduğuna inandığım bu parti asla ve asla %10′luk baraj sorunu yaşamaz. Ülkesininin geleceği adına dertli ve kendi rızkı için harama ve haksızlığa bulaşmamış insanlar gönüllü olarak HEPAR’a akın akın yürüyor.
Medya baronlarının, bu partiden ve “Söylediklerini yıllar önce bizzat dağlarda gerçekleştirmiş” Osman Pamukoğlu’ndan ve “HAK VE EŞİTLİK” doktrininden büyük korkuları var. Baraj sorununu ve korkusunu HEPAR değil bizzat Bizans medyası yaşıyor ve apaçık gördüm ki işte bu nedenle bu samimi halk hareketini ve yaşananları gizliyor. Engellemeye çalışıyor.
Çünkü bu parti meclise adım attığında, Cumhuriyet tarihinde ilk defa halk da meclise adım atacak, ilk günden itibaren medya baronlarının da karanlık arşivlerine girecek, tüm gerçekleri halkın meclisinin kürsüsünden gönüllü tabanı ve kurucusu olan HALK’a aktaracak. Tüm karanlıklar meydana çıkacak. Zamanla aydınlanan halkımız ise bu partiyi bir sonraki seçimde kesinlikle tek başına iktidar yapacak.
Açıkçası.. ve özeti, karanlıkların şeytanları, “HAK VE EŞİTLİK” den korkuyorlar… uyku dahi uyuyamıyorlar.
…………………………………………………………………
NOT : Üç günlük izlenimlerim sırasında, Hak ve Eşitlik Partisi Medya planlama merkezinin, Anadolu’nun yürekli sesleri, alınterinin onurunu bilen ve satmayan yerel basın kuruluşları ilgili bir proje üzerine çalıştıklarını da öğrendim. Ayrıntılarını henüz yazmayacağım bu proje yaşama geçirilebilirse HEPAR, 12 haziran genel seçimlerinde %15 oy oranını zorlar.
Anadolu’da, onurlu gazetecilik yapan, kalemini satmayan, karanlıklarda ihale kovalamak adına gerçekleri gizlemeyenler mevcut. tanışma ve ortak dertlerimizi paylaşma imkanı bulduğum, Bilecik, Yenişehir, Bursa, Karacabey, MustafakemalPaşa’nın onurlu gazetecilerine selam olsun.
Kaynak: Gazete Sakarya - Fikret Karaca
Kuruluşundan bugüne, 25 Ekim 2009 tarihindeki ilk Sakarya mitinginden, geçtiğimiz 23 Nisan’da gerçekleşen İstiklal Yürüyüşüne kadar dikkatle izlediğim Hak ve Eşitlik Partisi’nin, Sakarya’da siyasi dengeleri yerinden oynatan yükselişinin diğer illerdeki yansımalarını gözlemlemek amacıyla ani bir kararla önce Bilecik, sonrasında ise Bursa il ve ilçelerine gitmeye karar verdim ve yola çıktım.
Objektif basın görevi de bu olsa gerek. Çünkü sözler uçar gider, gözlemlere dayalı yazılarımız ise kalıcıdır ve binlerce Gazete Sakarya okuyucusunun bazı gerçekleri bilme hakkı vardır. Basın olanı olduğu gibi yansıtmak zorundadır. “Niçin sadece Sakarya değil” diye sorarsanız, hedefim medya baronlarının apaçık ambargo koyduğu bir halk hareketinin, ulusal basında apaçık gizlenmeye çalışıldığının tespiti ile en azından Sakarya’ya yakın illerdeki gerçekliğini görmek ve yansıtmaktı. Bu arada Bilecik ve Bursa bölgelerindeki yerel basın temsilcileri ile de tanışma ve ortak dertlerimizi paylaşma imkanım da oldu.
Hak ve Eşitlik Partisi Genel Başkanı Osman Pamukoğlu’nun özellikle son dönemde dile getirdiği ulusal medyadaki haksızlıkları yerinde tespit etmek ise elbette objektif gazetecilik ahlakımız ve Gazete Sakarya’nın bilinçli ve saygıdeğer okuyucularına görevimizdi.
……………………………………………………..
Bundan sonra yazacaklarım bazılarına elbette ağır gelecek ve batacaktır. Ancak “Gerçekliğin tespiti” adına 20 yıl öncesinden ve bir evin bodrumunda, tiner ve eski tabirle matbaa mürekkebinin ciğerleri, nefes borularını tıkadığı küçücük bir yerde yerel gazete çıkartan ve kalemini satmamaya, halk adına hiçbir gerçeği gizlememeye and içmiş bir gazetecinin yazdıkları elbette boğazlardaki villalarında keyifle viski yudumlayan ve gerçekleri gizlemenin şeytanlıklarının rantlarının hesabını yapanlara batacaktır. Ağır gelecektir. İktidar yalakalığı adına, ertesi gün alacakları ihaleler adına, ya da daha önce işledikleri karanlık suçların korkusundan dolayı, halkın gözünden gerçekleri gizleme talimatlarının karanlığında vicdanlarının kaldığını da hiç sanmıyorum. Zaten onlara hitap da etmiyorum….
…………………………………………………………..
Evet, üç gündür Sakarya’ya yakın illerde, bizzat Hak ve Eşitlik Partisini ve lideri Osman Pamukoğlu’na karşı halkın ilgisini gözlemleme imkanım oldu demiştim. Osmanlı’nın kurulduğu topraklardan, Bozüyük’ten, Bilecik’ten, Yenişehir’den ve artık metropol haline gelmiş olan Bursa’ya… Oradan ise Karacabey’in, Mustafa Kemal Paşa İlçesine ve köylerine kadar uzanan bir yolculuk…
Neler mi gördüm? nasıl cümlelerle anlatılır ki… 20 yıldır çeşitli basın kuruluşlarında yazarlık yapıyorum inanın ilk defa zorluk çekiyorum. Elbette objektifliğim tüm yolculuk boyunca sürdü ancak sanırım gördüklerim anlatılmaz yaşanır… Belki gördüğüm gerçeklerin yüzde biri bir köşe yazısına dökülebilir….
Bozüyük’ten, Hamidiye, Akhisar, İsmetpaşa ve Sultaniye köylerine kadar… Anadolu insanının tertemiz yüreğinin yansımasıyla ve artık ekonomik anlamda bitme aşamasına gelmiş bir duygunun dışa vurumu ile “Osman Paşam” diye haykıranlar… Otobüsün yollarını keserek elini öptürmemesine rağmen Hak ve Eşitlik Partisi Genel Başkanı Osman Pamukoğlu’na “Paşam bizi ancak sen kurtarırsın” diye ellerine sarılanlar, tarlasından ve köy evlerinin camından haykıranlar… evlerinin önüne baraka yaparak, köy kıraathanelerine bayraklar asarak kendi isteği ile HEPAR SEÇİM OFİSİ haline getirenler… Sultaniye’de, göğsüne HEPAR rozeti takarken sanki İstiklal Madalyası takılıyor hissi ile gözleri yaşaran Hamdi Dedeler, Akhisar’da bembeyaz başörtüsü ile “Paşammm.. Paşammmm… yürü ve bu köyün reyleri senindir unutma” diye seslenen Ayşe Neneler… HEPAR Bayraklarını, TÜRK BAYRAĞI ile birlikte Mustafakemalpaşa ilçesinde dalgalandırırken “yadsınamaz bir tsunami” görüntüsü veren binlerce gence kadar… Neler neler…
Aynı şekilde, Sayın Pamukoğlu’nun Bursa’da kaldığı otele koşan ve “son çare” olarak dile getiren işadamları, işkadınları, emekçiler, gençler…. İlçe açılışlarına gönüllü koşan vatandaşlar… Neler… neler…
Yukarıda da belirttiğim gibi şu yukarıdaki iki paragraf sanırım tüm ayrıntıları ile yazılsa ortaya bir kitap çıkar. Ancak bir köşe yazısının şablonu çerçevesinde aktardığım tüm bu objektif gerçekleri, zaten saygıdeğer okuyucularım, manevi anlamda kitaba dökmeye başlamışlardır bile..
Tüm bu gördüğüm ve yaşadıklarımla, objektif basın görevimi yanyana getirdiğimde ise ulusal medya baronlarının niçin Sayın Osman Pamukoğlu’nu ve kurmuş olduğu halk hareketinin yansımalarını sakladıkları ayan beyan ortaya çıkıyor… Bu partide para yok, rant yok, ihale kovalama yok, para basıp milletvekili adayı olmak yok…. köylerinden, metropollerine kadar sadece halk var. İsmine gerçekten yakışan bu partinin yolda okuma fırsatı da bulduğum doktrininde sadece HAK ve EŞİTLİK var.
Karanlıkların şeytanları, ellerindeki medya gücü ile iktidardan nemalananlar, Türk halkının milyarlarca lira parasını vergi yolsuzluklarınla iç edenler ve bunun üzerine pazarlığa oturanlar, tiner ve kimyasal matbaa malzemelerinin alınterleri ile karıştığı basın emekçilerinin bile Hak ve Eşitliği’ni önemsemeyenler elbette en çok HAK VE EŞİTLİK’ten korkarlar.
Gerek Sakarya’da, gerekse son üç gündür diğer bölgelerde gördüğüm apaçık gerçeği hiç gizlemeden buraya açıkça yazıyorum. Tamamen samimi bir halk hareketi olduğuna inandığım bu parti asla ve asla %10′luk baraj sorunu yaşamaz. Ülkesininin geleceği adına dertli ve kendi rızkı için harama ve haksızlığa bulaşmamış insanlar gönüllü olarak HEPAR’a akın akın yürüyor.
Medya baronlarının, bu partiden ve “Söylediklerini yıllar önce bizzat dağlarda gerçekleştirmiş” Osman Pamukoğlu’ndan ve “HAK VE EŞİTLİK” doktrininden büyük korkuları var. Baraj sorununu ve korkusunu HEPAR değil bizzat Bizans medyası yaşıyor ve apaçık gördüm ki işte bu nedenle bu samimi halk hareketini ve yaşananları gizliyor. Engellemeye çalışıyor.
Çünkü bu parti meclise adım attığında, Cumhuriyet tarihinde ilk defa halk da meclise adım atacak, ilk günden itibaren medya baronlarının da karanlık arşivlerine girecek, tüm gerçekleri halkın meclisinin kürsüsünden gönüllü tabanı ve kurucusu olan HALK’a aktaracak. Tüm karanlıklar meydana çıkacak. Zamanla aydınlanan halkımız ise bu partiyi bir sonraki seçimde kesinlikle tek başına iktidar yapacak.
Açıkçası.. ve özeti, karanlıkların şeytanları, “HAK VE EŞİTLİK” den korkuyorlar… uyku dahi uyuyamıyorlar.
…………………………………………………………………
NOT : Üç günlük izlenimlerim sırasında, Hak ve Eşitlik Partisi Medya planlama merkezinin, Anadolu’nun yürekli sesleri, alınterinin onurunu bilen ve satmayan yerel basın kuruluşları ilgili bir proje üzerine çalıştıklarını da öğrendim. Ayrıntılarını henüz yazmayacağım bu proje yaşama geçirilebilirse HEPAR, 12 haziran genel seçimlerinde %15 oy oranını zorlar.
Anadolu’da, onurlu gazetecilik yapan, kalemini satmayan, karanlıklarda ihale kovalamak adına gerçekleri gizlemeyenler mevcut. tanışma ve ortak dertlerimizi paylaşma imkanı bulduğum, Bilecik, Yenişehir, Bursa, Karacabey, MustafakemalPaşa’nın onurlu gazetecilerine selam olsun.
Kaynak: Gazete Sakarya - Fikret Karaca