Banu AVAR yazdı: ARTIK HANEFİ AVCI’DAN ÖNCESİ VE SONRASI VARDIR!

degazor35

TÜRK oğlu TÜRK
Altın Üye
Katılım
6 Mar 2007
Mesajlar
5,674
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
forumda bu kadar HIYAR varken,ortalığın CACIĞA dön
Hanefi Avcı ve kitabı bir işaret fişeğidir!
Eskişehir emniyet müdürünün açıklamaları, Türk milleti, yedi düvelce dayatılan bir referandum’un önünde diz çöktürülmüşken, gündeme düşmüştür.

‘Haliç’de Yaşayan Simonlar. Dün Devlet Bugün Cemaat’ adlı kitaptaki açıklamalar, gidişata ‘DUR’ emridir. Yazarı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin halen görevde olan bir emniyet müdürüdür.


"Kitap, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tüm kurumlarına gizli bir örgütün sızdığını belgelemektedir. Bir suç duyurusudur!


BU KİTAPTAKİ AÇIKLAMALAR, BU HÜKÜMETİN İSTİFASINI GEREKTİRİR.

Hanefi Avcı’nın kitabında yaptığı açıklamalar eski istihbaratçı Mahir Kaynak’ın söylemiyle Türkiye Cumhuriyeti devletinin ‘KARŞI HAMLESİ’dir.

Emekli MİT görevlisi Kaynak, ‘……. kitabın yayınlanmasını bir karşı hamlenin ilk adımı sayıyorum. Bundan sonra kitapta ileri sürülen iddiaları destekleyecek birçok yeni verilerle karşılaşacağımızı ve buna başka güç odaklarının da destek vereceğini düşünüyorum. ‘ diyor. (Star gazetesi 22.8.2010)

Kitapta, 3 yıldır aralıksız sürdürülen bir hukuk skandalının en yetkin ağızdan deşifresi yapılmıştır. Bir emniyet müdürü,
Olay bir örgütün, cemaatin devlet içerisindeki elemanları vasıtasıyla yürüttüğü örgütsel bir faaliyettir, karşımızdaki kişiler polis, hâkim ve savcı değil, örgütün / cemaatin elemanlarıdır. Devletin hukukunu değil, cemaatin talimatlarını yerine getirmektedirler. İstanbul, Ankara, Erzurum ve İzmir’deki bazı özel yetkili savcılar ile bu iller dışındaki bazı polis birimleri arasında illegal bir ilişkinin varlığı açıkça gözükmektedir.’ demektedir.


Özel yetkili mahkemelerin tüm hâkim ve savcılarının derhal emsali hâkim ve savcılarla değiştirilmesi gerektiğini, aksi takdirde cemaate muhalif olan hiç kimsenin özgürlüğü ve hayatının güvencede olmadığını söylemektedir!

Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı:

Son zamanlarda gündemi meşgul eden tüm iddiaları yayan Fethullah Gülen cemaatidir, onlardan bilgi alan da, onlar adına konuşan da cemaatin adamlarıdır. Tarafsız basın mensubu, devletin polisi, savcısı numarasını artık kimse yutmasın, bu işler Emniyet ya da hukuk adına yapılmıyor, cemaatin planı ve programı doğrultusunda cemaatin talimatı ile gerçekleştiriliyor.’ demektedir.

Türkiye’de adaletin uzun zamandır çürümekte olduğunu, ama bu süreçte yok edildiğini belgelemekte, ve eklemektedir:

Böyle giderse iş adaletten çıkacak ve insanlar silaha sarılacak.’

Artık hiçbir şey eskisi gibi değildir. Bütün bu açıklananlar uzun bir süredir belli bir kesim tarafından net olarak bilinmekle birlikte, Hanefi Avcı’nın, bir emniyet müdürünün, uzun ve itibarlı bir kariyer sahibi bir güvenlik görevlisinin bu açıklamaları, Türkiye’nin her köşesinde yankılanmalı, ayrıntılarıyla bilinmelidir.

Yaygın medya 3 maymunu oynasa da bu kitabı, bu açıklamaları her Türk vatandaşının bilmesi sağlanmalıdır.


Türkiye tarihinin en tehlikeli dönemecindedir. Yedi Düvel’in önümüze sürdüğü bu referandumla ‘altın vuruş’ planlanmıştır.
Bu referandum oyunu, ABD damgalı bir cemaat ve bir terör örgütünün ASIL AMAÇLARINA ulaşmak için kullandığı bir arayoldur.
Asıl amaç, ‘Amerikan tipi islam’ ile halkın koyunlaştırılarak, başına her gelene kafa sallaması, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin küresel çetenin bir eyaleti olması, kukla Kürdistan’ın petrol ve maden havzasına kurdurulmasıdır.
Bu referandum değil, Hasan Demir’in deyişiyle FEDE/RANDUM’dur.

Türk devletleri asırlardır, binlerce oyunu BERTARAF ederek bugüne geldi.

Hanefi Avcı ve açıklamaları bir işaret fişeğidir! Bu açıklamalar ve belgeler, onun gibi her şeyi bilen ama susanlara konuşma gücü verecektir!

Ve 20 gün sonra, Türkiye’nin bekasına kastedenlere ‘HAYIR!’ denecektir.


ABD’ye ve içerdeki uzantılarına, Cemaate, PKK’ya, TESEV’e ve batının tüm sırtlanlarına İNAT!

BANU AVAR
 
İnşallah bu kitap nice susmuş ya da susturulmuş kişilerin fikirlerini rahatça ortaya dökmesine bir işaret olur. Erdoğan'ın dilinden düşürmediği şu demokrasinin nimetlerinden bir de bu insanlar faydalansın. Bertaraf olmayı bile göze almış kişilerin konuşması dileği ile...
 
Bunlar asıl mesele değil asıl mesele ayasofyaya özgürlük türbana özgürlüktür ey ehli sünet vel cemaat ...

Hiç bir şey hurafelerden üstün olamaz ne vatan ne bağımsızlık ne bayrak ne millet .

istanbul feth edilirken istanbulda büyük bir tartışma vardı ,tartışmanın konusu ise meleklerin erkekmi yoksa dişimi olduğu hakkındaydı Dincilerin zoru buydu. Fatih bizanslılara meleklerin dişimi erkekmi olduğunu gösterdi, amerikada bize gösterecek neyin ne olduğunu... devamı az sonra 12 eylülden sonraaaa...

Bizim asıl meselemizde ayasofyadır türbandır.... verrr gazıııııı verrr gazııııı şaşkınlara gitsinler namaz kılmak için yer bulamayıp ayasofyaya yönelsinler....

(Bu mesajı uzaydan yazdığımı varsayın.)
 
bu başlık altında türkiye halkı olarak düştüğümüz bir yanlışa parmak basmak istiyorum. birazdan yazacakarımın bu konuyla direkt ilgisi yoktur. genel çerçeve içinde değerlendirilmesi gerekir.

türkiye halkı olarak ya iyi niyetimizden ya da fesatlığımızdan birilerinin söylediği herşeyi ve fazlasını doğru kabul edip, bunları referans alarak konuşuyoruz ve hareket ediyoruz. daha önce de defalarca örnekleri görüldü. ne idüğü belli olmayan adamalrın ya da devletin en üst seviyesindeki adamalrın söylediklerini ikisini birden doğru kabul edip başlıyoruz bir kavgaya.

bir adam çıktı dedi ki ergenekon diye bir örgüt vardır ve bu örgütün yöneticileri şunlardır. daha polis ve adalet teşkilatı bile araştırmaya başlamadan bir kısmımız o insanları suçlu kabul etti.

ve sonra bir kısım gazeteciler ve düşün insanları çıkıp o insanları örgüt üyesi olmadığını söyledi. ve kalan bir kısmımız da başladılar bu insanların suçsuz olduğunu bağırmaya.

aslında iki tarafın da yaptığı yanlıştı. çünkü bakmadık söyleyenlerin kim olduğuna ve ne kadar inandırıcı olduklarına. ve dedliller bizim için önemli değildi.

suçlayıcı kısım bir adamın bütün dediklerini doğru kabul edip referans alırken suçlanan insanların savunmalarına ve suçsuz oldukalrı konusundaki delillerine bakmadılar.

savunma cephesi ise iddiaların hepsini ve suçlananların hepsini aklama çabasına girişti. bakmadıalr suçlananlar kimlerdir ve geçmişte suçlamalar paralelinde ne yapmışlardır diye.

bence yapmamız gereken şey şudur. önce iki tarafı da rasyonel ve tarafsız bir şekilde dinlemek ve sonra iç mahkememizde yargılayıp kendimize göre durmamız gerekn yeri seçmek.

ama yok, biz öyle yapmıyoruz. napıyoruz ilk söylenen laflara ve söyleyen kişilere bakıyoruz. kendimize en yakın hangisiyse onun peşinden başlyıruz yaygaraya.

peki ne geçiyor elimize? daha önce ufak siyasi düşünce farklılıklarımız olan insanlarla bile başlıyoruz kavga etmeye ve hakaretvari sözler söylemeye. bir taraf diğerine "DARBECİ" diyor diğer taraf öbürüne "VATAN HAİNİ".

kimse ben yapmıyorum demesin. herkes yapıyor. hepimiz yapıyoruz. bu yazıyı okuyan kişi sen de yaptın aynı şeyi. belki yazıya dökmedin ama aklından bu dediklerim geçti. ve ben bu yazıyı yazan kişi ben de yaptım aynı şeyi. bazen yazıya döktüm bazen de aklımdan geçirdim, dilime döktüm.

peki elimize ne geçiyor? pekişmiş düşmanlıklar ve keskinleşen ayışmalar.

var mı bize bir yararı?

evet diyen varsa o kişinin aklından şüphe ederim.



onun için söylenen herşeyi salt doğru ya da yanlış kabul etmeyelim. bir süre bekleyelim. karşıt düşünce ne diyor, ne gibi bir savunma yapacak diye. ondan sonra yapalım hesabımızı.

ve hesabın sonunda ne çıkarsa çıksın düşmanlık gütmeyelim.

düşmanlıktan kimseye fayda gelmemiştir. gelseydi "HİTLER"e fayda gelirdi.


kalın sağlıcakla...
 
Bende 8 litre kadar 0 Rh+ var bakalım Gereken kuvvet içinde varmı bu 8 litrenin sanırım yakında öğreneceğiz.
 
Geri
Üst