--NEFRET--
New member
- Katılım
- 5 Mar 2009
- Mesajlar
- 44
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
BANKALAR 'SİNDİRMEYİ' BEKLİYOR
Resmi büyütmek için tıklayın
Merkez Bankası'nın Faiz İndirimi Kararının Üzerinden İki Hafta Geçti.
Merkez Bankası'nın (TCMB) faiz indirimi kararının üzerinden iki hafta geçti. Ancak bankalar, piyasaların 'sürpriz' olarak değerlendirdiği yüzde 1,5'luk faiz indirimini kendi oranlarına yansıtmakta pek istekli davranmadı. Türkiye Ekonomi Bankası (TEB) Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Canevi, bu durumu, "Herkes kendi işi çerçevesinde TCMB'den biraz daha fazla düşünüyor. Arada bir zaman farkı oluyor. Bunun piyasaya yansıması ve bankalara yansıması bir süreci gerektiriyor ve o süreç işliyor. Şuanda bu yansımamış olabilir. Piyasanın kendi içine daha çok sindirmesine zaman tanımak lazım." şeklinde izah ediyor.
Reel sektör temsilcileri ise tepkili. Tekstil sektörünün önde gelen isimlerinden Hey Tekstil'in patronu Aynur Bektaş, "Bankalar, nereye kadar paralarını saklayacaklar nereye kadar kullandırmayacaklar. Kesinlikle reel sektörle oturup stratejik işbirliği yapmalılar." ifadelerini kullandı.
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, 19 Şubat'taki toplantısında faizleri yüzde 13'ten 11,5'e düşürdü. Ancak bankalar bu durumu kredi enstrümanlarına yansıtmadı. Yavuz Canevi'ne göre bunda, bankaların elinde 'Merkez'inki kadar veri olmaması ve piyasa şartları etkili oluyor. Konuyla ilgili olarak Cihan'ın sorularını cevaplayan TEB'in Yönetim Kurulu Başkanı, "Piyasanın kendi içine sindirmesine zaman tanımak lazım. Ekonomide belirsizlik hakim. Bu süreçte aceleci olmamak gerek. Niye fiyatlar düşmedi diye finans ve özel sektöre yüklenmemek lazım. İçine sindire sindire piyasa istikrarı bulacak. Önce bankalar birbirine güvenecek. Bugün pek çok banka, birbirine kredi vermekte tereddüt ediyor. Giderek çember küçülüyor. Eskiden 100 küsür banka ile ş yaparken bir Türk bankası, bugün 20-25 bankaya indi. Bütün bunlar bu krizin bir gerçeği." değerlendirmesinde bulundu.
Kredi verirken, hiç olmadığı kadar hassas davrandıklarını belirten Canevi, müşterilerini, bilançolarını, üretim verimliliklerini izlediklerini ve krizi atlatabilip atlatamayacaklarına baktıklarını söyledi ve, "Bugüne kadar yapmadığımız kadar ince hesap yapıyoruz." dedi. Davranışlarındaki değişimi de şöyle özetledi: "2006'da önümüze gelen bankanın bilançosuna, kredibilitesine, bir de kaç yıllık sektörde olduğuna bakıyorduk, tamam diyorduk. Şimdi hangi sektörde faaliyet gösteriyor, hangi ülkelerde ticaret yapıyor, hangi firmalarla çalıştığına bile bakıyoruz. Ama işte risk yönetimi bu. Risk algılaması çok yükseldi. Yanlış bir adım atmak istemiyoruz. Attığımız halde hem kendimizi hem mevduat sahibini yakarız."
'Paralarını nereye kadar saklayacaklar?'
Hey Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Aynur Bektaş, bankaların tutumundan dert yanarken, Eximbank'ın ihracatçıya verdiğini açıkladığı kredinin kefaletini dahi alamamaktan şikâyetçi oldu. Bektaş, "O kadar çok korkuyorlar ki ama korkunun hiçbir zaman ecele faydası yok. Nereye kadar paralarını saklayacaklar, nereye kadar kullandırmayacaklar." diye konuştu. Bankaların reel sektörle oturup stratejik işbirliğine gitmeleri gerektiğini vurgulayan Bektaş, "Belki yeni bir şekil geliştirmek lazım. Kredi ile çok büyük işler yapacak büyük firmalar var. İşler de var. Şu ara iş fırsatları var. Mesela tekstilde, gıdada çok büyük fırsatlar var. Bunları eğer bankalarla reel sektör birleşebilirse proje bazlı mutlaka kredilerin verilmesi lazım." tespitini aktardı.
Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın sık sık 'işin kaymağını yiyenler' sözünü telaffuz ettiğini aktaran Bektaş, "Artık kimse kaymak yemiyor." dedi. Ülkenin seçim ortamından kurtulduktan sonra hızla reel sektöre ve sorunlarına odaklanılacağına inandığını belirten Aynur Bektaş, şunları söyledi: "Burada işçileri korumak işvereni korumakla olur. İşveren yoksa işçi yoktur. Bu yatırım ortamı sağlanırsa, devlet yatırım teşviklerini güçlendirirse o zaman reel sektör kendine güvenecek. Bankalar da bu nedenle güven duyacak. Yani mutlaka devletin arabuluculuk yapması gerekir. Bire bir, gerekirse bankayla reel sektörle arada bir tampon görevi yapması lazım. Bugün bütün bankaların açık veya gizli niyeti, kredi kapatmaktır. Kimsenin eli cebine gitmiyor. Yani tedrici bir tasfiye halinde bankalar. Belki biraz piyasaya para sürülür, IMF'le anlaşmalar yapılırsa, iç piyasa biraz canlanırsa bankalar da biraz daha cesaretlenir diye düşünüyorum."
Resmi büyütmek için tıklayın
Merkez Bankası'nın Faiz İndirimi Kararının Üzerinden İki Hafta Geçti.
Merkez Bankası'nın (TCMB) faiz indirimi kararının üzerinden iki hafta geçti. Ancak bankalar, piyasaların 'sürpriz' olarak değerlendirdiği yüzde 1,5'luk faiz indirimini kendi oranlarına yansıtmakta pek istekli davranmadı. Türkiye Ekonomi Bankası (TEB) Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Canevi, bu durumu, "Herkes kendi işi çerçevesinde TCMB'den biraz daha fazla düşünüyor. Arada bir zaman farkı oluyor. Bunun piyasaya yansıması ve bankalara yansıması bir süreci gerektiriyor ve o süreç işliyor. Şuanda bu yansımamış olabilir. Piyasanın kendi içine daha çok sindirmesine zaman tanımak lazım." şeklinde izah ediyor.
Reel sektör temsilcileri ise tepkili. Tekstil sektörünün önde gelen isimlerinden Hey Tekstil'in patronu Aynur Bektaş, "Bankalar, nereye kadar paralarını saklayacaklar nereye kadar kullandırmayacaklar. Kesinlikle reel sektörle oturup stratejik işbirliği yapmalılar." ifadelerini kullandı.
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, 19 Şubat'taki toplantısında faizleri yüzde 13'ten 11,5'e düşürdü. Ancak bankalar bu durumu kredi enstrümanlarına yansıtmadı. Yavuz Canevi'ne göre bunda, bankaların elinde 'Merkez'inki kadar veri olmaması ve piyasa şartları etkili oluyor. Konuyla ilgili olarak Cihan'ın sorularını cevaplayan TEB'in Yönetim Kurulu Başkanı, "Piyasanın kendi içine sindirmesine zaman tanımak lazım. Ekonomide belirsizlik hakim. Bu süreçte aceleci olmamak gerek. Niye fiyatlar düşmedi diye finans ve özel sektöre yüklenmemek lazım. İçine sindire sindire piyasa istikrarı bulacak. Önce bankalar birbirine güvenecek. Bugün pek çok banka, birbirine kredi vermekte tereddüt ediyor. Giderek çember küçülüyor. Eskiden 100 küsür banka ile ş yaparken bir Türk bankası, bugün 20-25 bankaya indi. Bütün bunlar bu krizin bir gerçeği." değerlendirmesinde bulundu.
Kredi verirken, hiç olmadığı kadar hassas davrandıklarını belirten Canevi, müşterilerini, bilançolarını, üretim verimliliklerini izlediklerini ve krizi atlatabilip atlatamayacaklarına baktıklarını söyledi ve, "Bugüne kadar yapmadığımız kadar ince hesap yapıyoruz." dedi. Davranışlarındaki değişimi de şöyle özetledi: "2006'da önümüze gelen bankanın bilançosuna, kredibilitesine, bir de kaç yıllık sektörde olduğuna bakıyorduk, tamam diyorduk. Şimdi hangi sektörde faaliyet gösteriyor, hangi ülkelerde ticaret yapıyor, hangi firmalarla çalıştığına bile bakıyoruz. Ama işte risk yönetimi bu. Risk algılaması çok yükseldi. Yanlış bir adım atmak istemiyoruz. Attığımız halde hem kendimizi hem mevduat sahibini yakarız."
'Paralarını nereye kadar saklayacaklar?'
Hey Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Aynur Bektaş, bankaların tutumundan dert yanarken, Eximbank'ın ihracatçıya verdiğini açıkladığı kredinin kefaletini dahi alamamaktan şikâyetçi oldu. Bektaş, "O kadar çok korkuyorlar ki ama korkunun hiçbir zaman ecele faydası yok. Nereye kadar paralarını saklayacaklar, nereye kadar kullandırmayacaklar." diye konuştu. Bankaların reel sektörle oturup stratejik işbirliğine gitmeleri gerektiğini vurgulayan Bektaş, "Belki yeni bir şekil geliştirmek lazım. Kredi ile çok büyük işler yapacak büyük firmalar var. İşler de var. Şu ara iş fırsatları var. Mesela tekstilde, gıdada çok büyük fırsatlar var. Bunları eğer bankalarla reel sektör birleşebilirse proje bazlı mutlaka kredilerin verilmesi lazım." tespitini aktardı.
Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın sık sık 'işin kaymağını yiyenler' sözünü telaffuz ettiğini aktaran Bektaş, "Artık kimse kaymak yemiyor." dedi. Ülkenin seçim ortamından kurtulduktan sonra hızla reel sektöre ve sorunlarına odaklanılacağına inandığını belirten Aynur Bektaş, şunları söyledi: "Burada işçileri korumak işvereni korumakla olur. İşveren yoksa işçi yoktur. Bu yatırım ortamı sağlanırsa, devlet yatırım teşviklerini güçlendirirse o zaman reel sektör kendine güvenecek. Bankalar da bu nedenle güven duyacak. Yani mutlaka devletin arabuluculuk yapması gerekir. Bire bir, gerekirse bankayla reel sektörle arada bir tampon görevi yapması lazım. Bugün bütün bankaların açık veya gizli niyeti, kredi kapatmaktır. Kimsenin eli cebine gitmiyor. Yani tedrici bir tasfiye halinde bankalar. Belki biraz piyasaya para sürülür, IMF'le anlaşmalar yapılırsa, iç piyasa biraz canlanırsa bankalar da biraz daha cesaretlenir diye düşünüyorum."