Bando Aşkı

Newwave

Altın Üye
Katılım
17 Kas 2007
Mesajlar
12,976
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
World Of Hackhell


2hogz8n.jpg



İskeletleri, kasları gibi olmuş enstrümanları, aşkları ve nefesleri... Bandoları ayakta tutan sır işte bu.


Bando üyesinin enstrümanı, onu her fırsatta kucaklayan dostu gibidir. İzmir'de konser veren Koçani bandosunun tubacısı için de öyle...

Sözlükler her şeyin mantıklı ve kısa tanımını yapar. Bando, sözlükte, "açık havada ve hareket halinde sanat icra edebilen askeri kökenli bir müzik topluluğudur" ve diğer müzik topluluklarından onu ayıran temel özellik sadece üflemeli ve vurmalı çalgılardan oluşmasıdır. Ama aslında bando bir müzik topluluğundan daha fazla, daha derin bir şeydir. Bando müzisyenleri hüzünlü bir anlamın etrafında toplaşırlar.

Temsil ettiği değerlerin zaman içinde öksüzleştirdiği boynu bükük bir topluluktur bando. Belki neşeli, harekete geçiren melodiler çalar ama yine de, palyaço hüznü gibi, akla eski ve unutulmuş hatta kaybedilmiş bir şeyler sokar... Belki de o yüzden konuları bandoların etrafında dönen tüm filmler seyircinin vicdanına dokunur. Birbiriyle iç içe geçmiş hüzün ve neşe, bandonun o ritmik, coşkulu ve disiplinli müziğinin içine ustalıkla yerleşir. Bando sadece bir müzik topluluğu değil, aynı zamanda uzun, çok uzun bir hikâyedir.

Tire Bandosu'nun hikâyesi de 86 yıl öncesine, Kurtuluş Savaşı yıllarına uzanıyor. Eğer Tire'yi terk eden Yunan Ordusu, enstrümanlarını bırakmasaydı belki de Tire'nin bir bandosu olmayacaktı. Bugün bandonun provalarını yaptığı salonun duvarında asılı 110 yıllık Sameti marka tuba, kırık bir trombon, oksitlenmiş trompet ve klarnet, bir zamanlar Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk bandolarından birinin başrol oyuncularıydı. Ali Başargan'ın kurduğu ve uzun yıllar şefliğini yaptığı bandonun savaşla başlayan öyküsü başka bir savaşla devam etmiş.

Her ne kadar bando tarihinin anafikri "savaşanları cesaretlendirmek için tutulan ritim" olsa da, Tire Bandosu sadece kuruluşunda değil, devamında da savaştan kaçanların ritmine uymuş. II. Dünya Savaşı sırasında, Almanlar, ülkesini işgal edince, kaçarak Türkiye'ye gelen Çekoslovak şef Mösyö Slavo, Tire bandosu dendiğinde akla gelen ilk isimlerden biri. Adnan Saygun ve Cemal Reşit Rey ile oda konserleri veren Mösyö Slavo'nun şefliği sırasında Tire Bandosu, en görkemli yıllarını yaşamış.

Ama nedendir bilinmez, Mösyö Slavo daha sonra yaşamını Kahire Kraliyet Bandosu şefliği için gittiği Mısır'da sürdürmeye karar vermiş. Tire Bandosu artık eski ihtişamlı günlerini geride bırakmış olsa da bugün hâlâ ayakta. Şef Turgut Asma, bandolara eski ilginin gösterilmemesinden yakınıyor: "Sivil bandoların membaı kurudu. Bandoların ayakta kalmasını sağlayanlar, emekli astsubaylar. Gençler de birçok geleneksel değere olduğu gibi bandoya karşı da isteksiz" diyor. Gerçekte bandoların hikâyesi savaş meydanlarında başlamıştı. Yola çıkış fikri ise savaşanları cesaretlendirmekti. Bu nedenle marşların ritmi hep yüreklendiriciydi...


Kaynak
 
Geri
Üst