kuzay
Pesimist
- Katılım
- 2 Nis 2007
- Mesajlar
- 28,387
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Romanya'nın başkenti Bükreş'ten hareket eden tren bir saat sonra dağlık alana gelmiş oluyor. Tren tıngır mıngır dağlara doğru tırmandıkça etraftaki tarlalar yerlerini önce tek tük ağaçlara, sonra gür ormanlara bırakıyor. Ama ne orman! Birbirinin içinden fışkıran her tonda yeşil. Karadenizliler kızacak ama bu yeşil, bizim Doğu Karadeniz yaylarında bile yok.
YAZ-KIŞ TURİST DOLU
Trenin tırmandığı yer Romanya Alpleri denilen Karpat Dağları. Sinaya (Sinaia) işte bu yeşilliğin ortasına Karpatların arasına kurulmuş tarihi bir kasaba. 15 bin yerel nüfusu var ama bütün bölgenin hem yazlık, hem de kışlık turizm merkezi. Bütün kış çok ucuza kayak imkanı sunduktan sonra, yazın da doğal güzelliklerini görmeye gelen turistlerin akınına uğruyor. Kış boyunca kayak yapılan yerlerde yazın bisikletçiler, doğa yürüyüşçüleri, yayla tatilcileri dolaşıyor. Çünkü Sinaya’nın yazın ılık ve serin, kışın da çok soğuk olmayan bir iklimi var. Ortalama sıcaklık yazları 21, kışları eksi 4 derece.
MUHTEŞEM BİR MİMARİ
Romanya’nın dünyaya açılmasıyla gittikçe popülerleşen Sinaya aslında 1900’lerde aristokratların tatil mekanıydı. O yüzden sadece doğa değil, birbirinden güzel şatolar, villalar, manastırlar, kiliseler var. Her biri ayrı bir tarzda. Kimisinde ülkeye adını veren Romalıların etkisi var, kimisinde savaştıkları Osmanlı’nın. Bazıları ülkeyi modernleştiren Almanların mimari tarzında, bazıları kısa süre öncesine kadar ülkede çok etkili olan Rusların. Ama sırıtmıyor, tam aksine büyük bir zenginlik yaratıyor.
DÜNYANIN EN MODERN ŞATOSU
Sinaya’ya ister kışın kayak ister yazın gezmek için gidin, mutlaka görmeniz gereken iki özel yapı var. Bunlardan ilki Peles Şatosu. Bu şatoyu ülkeyi birleştirmesi için Almanya’dan getirilerek kral yapılan 1. Carol yaptırmış. Carol da aslında bir Alman prensi. Kral ilan edildiği Romanya’da Sinaya’yı görünce vurulmuş. Memeleketine de benzettiği çin burada kendine Alman tarzında bir saray inşa ettirmiş. İşte Peles Şatosu Carol’un yaptırdığı o saray.
19. yüzyıl’da yapılan şato bütün dünyadaki en modern bina olarak inşa edilmiş. Binada merkezi ısıtmanın yanı sıra elektrik ve asansör de bulunuyor. Burası için gereken enerji şatonun yanından akan akarsuya bir elektrik tribünü kurularak sağlanmış. 160’dan fazla odası var. İçi ağaç oyma süslemeler, heykeller, tablolar, kitaplar, silahlar, bir kral ait olması gereken ne varsa tıka basa onlarla dolu.
ADI MISIR’DAN GELİYOR
Şehre adını veren Sinaya Manastırı ise daha eski. 17. Yüzyıl’da Prens Mahail Cantacuzino tarafından yaptırılmış. Yazlarını sürekli sinaya’da geçiren prens Mısır’daki Sina yarımadasına yaptığı hac ziyareti sırasında bu manastırı yaptırma kararı almış. Adını da Sina’dan esinlenerek koymuş. Manastır etrafında gelişen şehir sonradan Sinaya diye anılmaya başlamış. Nereden nereye...
HERŞEY ÇOK UCUZ
Sinaya’da modern ve düzgün yollar, her türlü konforunuzu karşılayacak oteller, şık restoranlar, dinlenme tesisleri mevcut. Yemek bol, çeşitli, taze ve damak tadımıza uygun. Mesela dolma ve yoğurt yiyorlar. Sarma diyorlar, bizden öğrenmişler. Asıl önemlisi inanılmaz ucuz. Bizim paramızla 10 lira harika bir brunch yapabiliyorsunuz. Sadece sabırlı olmanız lazım. Romenler son derece gevşek ve tembel insanlar. Yemeğinizi yeterince erken söylemezseniz, beklerken açlıktan ölebilirsiniz. İki kez sordunuz diye fırça yemesi de cabası.
VEEE DRACULA’NIN SATOSU
Sinaya’nın en özel sürprizi ise 60 kilometre uzakta bulunan Bram Castle. Namı diğer Dracula Şatosu. Bugün turistlerin ziyaretine açık, müze olarak kullanılıyor. Kale çok etkileyici, içini falan da güzel yapmışlar ama sizi hayal kırıklığına uğratacak kötü bir sürprise hazır olun: canım şatoyu beyaza boyamışlar!

İşte dünyanın en modern şatosu Peles.

Eskiden aristokratların tatil mekanı olan Sinaya mimarisinde Roma, Osmanlı, Alman ve Rus üslupları içeçe.

Sinaya Manastırı’nın ismi Mısır’daki Sina yarımadasından geliyor.

15 bin nüfuslu şehirde kışın kayakçıları, yazın doğa güzelliklerini görmeye gelen turistleri ağırlayacak lüks ve güzel oteller, şık restoranlar var. Her şey bol, taze, lezzetli ve inanılmaz ucuz. Öndeki dolmaları gördünüz mü?

Dracula’nın 60 kilometre uzaktaki Bran Şatosu

Bu da Sinaya'nın kışlık hali