Balkan Savaşı ve Osmanlı

SEYDİALİ

seyri alem
Moderatör
Katılım
4 May 2009
Mesajlar
18,132
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
ARAF
Birinci Balkan Savaşı, 8 Ekim 1912 - 30 Mayıs 1913'de Bulgaristan Krallığı, Sırbistan Krallığı, Yunanistan Krallığı ve Karadağ Krallığı'ndan oluşan Balkan Birliğinin Osmanlı Devleti'ne karşı giriştiği savaş. Bu savaş ile Balkan Devletleri, Osmanlı Devleti'nin Balkanlardaki birçok toprağını ele geçirmiştir. Bu savaş ile, Edirne ve Kırklareli'ye kadar olan tüm topraklar, Balkan Devletlerine bırakılmıştır.


Savaş öncesi
1878 tarihli Berlin Antlaşmasında umduğunu bulamayan Bulgaristan bağımsızlığını kazandıktan sonra Balkanlar'da etkin bir politika izlemeye başlamıştı. Bosna-Hersek'in ilhakı ise Sırbistan'ı aynı yönde bir politika izlemeye itti.

1912 yılında bu iki devletin çıkarlarının çatışmaması için Rusya, Bulgaristan ve Sırbistan arasında arabuluculuk ve düzenleyicilik yapmaya başladı. Osmanlı Devleti'ne karşı yapılan ittifaka Yunanistan ve Karadağ da katıldı.

Uzun zamandır beklenen, bu savaş 18 Ekim 1912 tarihinde başladı. Balkan Devletleri, özellikle Makedonya'yı paylaşmak için fırsat arıyorlardı. Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi krizlerden, yararlanmak isteyen Balkan Devletleri, bu tarihte savaş ilan ettiler


Savaş Düzeni ve Planları

Savaş başladığında Osmanlı savaş düzeni toplamda 12.024 subay,324.718 asker,47.960 yük, binek hayvanı ve savaş atı 2.318 top ve 388 makineli tüfekten oluşmaktadır.Bunlardan 920 subay ve 42.607 askerde geri hizmette idi böylece 3 orduya dağılmış 293.206 subay ve asker kalıyordu ve bunlarda 4 orduya bölünmüştü. Bunun tam karşısında ise 3 slav ittifak gücü (Bulgaristan,Sırbistan,Karadağlılar) genişleme planları içinde ordularını konuşlandırmıştı. Sırplar ve Karadağlılar Sancak eyaletinde,Bulgar ve yine Sırplar Makedonya'da ve Trakya'da idi ve 346.182 askerden oluşan Bulgar ordusu Trakyayı hedeflemişti karşısında 96.273 asker ve 26.000 garnizon askerinden oluşan Osmanlı Trakya ordusu (doğu ordusu) bulunmakta idi. Bu sayı Hall ve Erickson'un 1993 basımı "the Turkish Gen. Staff's study" adlı eserinde ise toplamda 115,000 olarak gösterilmektedir. Kalan Osmanlı ordusu ise 200.000 kişi idi Makedonya'da konuşlu idi karşısında ise 234.000 sırp ve 48.000 bulgardan oluşan Sırp komutanlığının emrinde bir ordu ve 115.000 kişilik Yunan ordusu bulunmaktaydı. Bağımsız statik muhafız güçlerinden oluşan tahkim edilmiş Yanya ve İşkodra şehirlerine doğru Osmanlı Makedonya ve Vardar ordularında karşı (batı ordusu) dağılmış vaziyetteydi Yunanlılar Epir ve İşkodraya doğru mevzilenmiş iken kuzey Arnavutlukta Karadağlılarda Osmanlıya karşı mevziilenmişti.

Bulgaristan

Bulgaristan askeri açıdan bağımsızlığını kazandıktan kısa süre sonra Balkan Devletleri içindeki en güçlü orduya sahip devletlerden biri oldu. 4 devletin en güçlüsü,büyük,rus ve yabancı yardımları sayesinde oluşturulmuş iyi donanımlı,iyi eğitimli ve güçlü bir orduya sahipti. Bulgaristan'da 4.3 milyon nüfusa karşılık 599,878 askerden oluşan bir ordu bulunmaktaydı. 9 piyade tümeni, 1 süvari tümeni ve 1,116 topu bulunmaktaydı. Ülkeyi yöneten Çar Ferdinand ordunun görünen komutanıydı, ama fiili komutan General Michail Savov'du. Ama Bulgaristan donanma yönünden ise küçük bir güce sahipti,donanma sadece 6 torpido bottan ibaret ve en fazla Karadeniz boyunca operasyon yapabilecek haldeydi.

Bulgaristan bu durumda savaş hedefi olarak Trakya ve Makedonya'ya yı hedeflemişti. Ana kuvvetler Trakya'da 3 ordu şeklinde teşkilatlanmıştı.Bulgar 1.Ordusu 79.370 askerle general Vasil Kutinchev komutasında 3 piyade tümeni ile Yambol'un güneyinde konuşlanmıştı ve Tunca nehri boyunca harekat yapacaktı.2.Ordu ise 122.748 asker ile general Nikola İvanov emrinde 2 piyade tümeni ve 1 piyade tugayından ibaretti ilk ordunun hemen batısında ana hedef olarak Edirne'yi ve güçlü istihkamlarını almayı hedefleyecekti.Plana göre 3 piyade tümeninden oluşan 3.ordu ise Istranca dağları'nı aşıp doğruca (Kırk Kilise) adıylada bilinen Kırklaleli ve mevziilerini ele geçirecekti. 49.180 kişilik 2. ve 48.523. kişilik 7.piyade tümenleri ise bağımsız bir rol üstlenecek ve Batı Trakya ile Doğu Makedonya'da harekat düzenleyip müteffik ülkelerin ordularıyla birlikte buraları ele geçireceklerdi.

Sırbistan

Daha fazla bilgi: Birinci Balkan Savaşında Sırp Ordusu Savaş Düzeni
Sırbistan 2.912.000 kişilik nüfusa karşılık 255.000 kişilik bir orduya ve 228 topa sahipti,ordu 10 piyade tümeni 2 bağımsız tugay ve bir süvari tümeni şekliden eski savaş bakanı Radomir Putnik emrinde teşkilatlanmıştı. Sırp Yüksek Komuta konseyi savaş öncesi tatbikatlarında Üsküp'den hemen önce Ovče Pole platosunda nihai bir meydan savaşı ile Osmanlı'nın Vardar ordusunu kesin bir yenilgiye uğratmayı hedeflemişti. Ana kuvvetler 3 ordu ile Üsküp'e ve ötesine ilerlerken, bir tümen ve bir bağımsız tugay Yeni Pazar sancağındaki Karadağlılar ile birleşip ortaklaşa harekat düzenleyecekti.

132.000 askerden oluşan 1.ordu general Petar Bojović emrinde idi ve güç,kuvvet olarak ordular içinde en güçlüsüydü Üsküp yakınlarında merkezde idi. 2.Ordu 74.000 kişiden ibaretti ve General Stepa Stepanović emrinde idi 1 sırp tümeni yanında müttefik Bulgaristan'ın 7. Rila tümeninde oluşmakta idi.Ordunun sol kanadını oluşturup Makedonya'nın Stracin şehri ve ötesine doğru ilerleyecekti. Bulgar tümeni her ne kadar harekat öncesi Sırp ve bulgar ordusunun anlaşmalarına uygun şekilde hareket etmesi yönünde anlaşmaya karşın; savaşın başlaması akabinde general Stepanoviç'in emirlerine uymayı bırakıp sadece Bulgaristan yüksek komuta merkezinin emirlerini takip etmeye başladılar.3.Ordu General Božidar Jankovićemrinde 76.000 askerden oluşmakta idi ve Kosova'yı bağımsızlığına kavuşturup ardından diğer ordularla Ovče Polje platosunda Vardar ordusu ile yapılacak nihai savaşa katılması hedeflenmişti. Bunun yanında 2 önemli askeri yığınakta kuzey batı Sırbistan ve karşısındaki Sırp Avusturya Macaristan sınırına yapılmıştı bu ordulardan biri 25.000 kişilik General Mihail Zhivkovich emrindeki Ibar ordusu diğeri ise yarbay Milovoje Anđelković emrinde 12.000 kişilik Javor tugayı idi.

Yunanistan

Yunanistan, bu sırada 2,666,000 nüfusa sahipti ve üç müttefik içinde en zayıfıydı,16 yıl önce 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı esnasında Osmanlı'dan kolay bir yenilgi almıştı. İngiliz konsolosu 1910 yılında yunan ordusunun kapasitesi hakkında şu tasvirde bulunuyordu:"Eğer savaş varsa Yunan subaylarının konuşma yanında tek bir şey yaptığını görürsünüz,kaçmak" Ancak kara ordusunun bu zayıflığına karşın Yunanistan güçlü,kayda değer deniz gücüne sahip tek balkan ülkesiydi ve bu diğer iki müttefik için önemliydi zira Osmanlı takviyeleri bu sayede Asya kıtasından avrupaya kolayca transfer olamayacaklardı.Bu durum Sırp ve Bulgarların gözünden kaçmadı ve özellikle bu nedenle Yunanlılar bu iki ülke tarafından paylaşıma alındı ve teşvik edildi. Sofya'da süre gelen ittifak görüşmelerinde yunan büyükelçisi ittifakta yunanistanın girişinin başı çekeceğini şu sözlerle belirtmişti. " Yunanistan savaş desteği olarak 600.000 askerlik destek sağlayacaktır.200.000 asker muharebe alanında ve donanma ile 400.000 askerin Türkiye'de Selanik ve Çanakkale arasında durdurulmasını sağlayarak..."

Savaş başladığında,Yunan kara ordusu 1911'de çağrılan Fransız uzmanların gözetiminde yeniden yapılandırılmaktaydı.Bu uzmanların gözetiminde yunanlılar kendi ana formasyonları yanında üçgen piyade sistemini benimsediler ama bundan önemlisi oluşturdukları seferberlik sistemi 1897'de silahlandırdıklarından çok daha fazla kişinin silahlanmasına imkan veriyordu;yabancı uzmanlar yaklaşık 50.000 kişiyi silahlandırabileceklerini öngörürken yunanlılar 125.000 kiyi silahlandırarak Osmanlının üzerine sürdüler birde bunun üstüne ulusal muhafızlardan,yedeklerden bir 140.000 kişi daha seferber edilip savaşa sokuldu. 1897de olduğu gibi 2 grup ordu oluşturuldu ve coğrafi ayrıma göre ad verilip bu ordular mevziilendi. Epir ve Teselya orduları. Teselya (Στρατιά Θεσσαλίας) ordusu velihat Prens 1.Konstantin (Yunanistan), ve korgeneral Panagiotis Danglis başkanlığında idi.7 piyade taburu 1 süvari temini ve 4 bağımsız Evzones taburu ve toplamda 100.000 askerden oluşuyordu.Ana hedef olarak güney ve merkez Makedonya'ya ilerlemek burada tahkim edilmiş Osmanlı mevziilerini ele geçirmek; Selanik ve Manastırı almak hedeflenmişti. buna karşılık toplamda 10-15.000 askerden oluşan Epir ordusu (Στρατιά Ηπείρου) ise korgeneral Konstantinos Sapountzakis komutasında, zayıf bir konumda olup iyi şekilde tahkim edilmiş Epir eyaletinin başkenti Yanya şehrini alabileceğine dair bir ümidi yoktu ama temel amaç Teselya ordusunun takviyeleri gelene ve bu ordu amacına ulaşana kadar Osmanlı kuvvetlerini olduğu yerde oyalayıp ilerlemesini engellemekti.

Yunan donanması ise nispeten modern ve İngiliz donanma subaylarının gözetiminde alınmış yeni gemilerle ve yapılan reformlarla güçlendirilmişti.İngiliz heyeti başbakan Venizelos tarafından 1910 yılında davet edilmiş ve mayıs 1911'de yunanistan'a gelmişti ve Koramiral Lionel Grand Tufnell'in enerjik ve olağanüstü başkanlığı ile silah ve donanma manevralarında aşırı derecede bir iyileştirme oldu,donanma bakanlığı tekrar organize edildi. 1912'de donanmanın en modern ve temel hızlı zırhlı kruvazörü Averof, (1910 da tamamlandı) ve en modern hızlı savaş gemisiydi. Bunun yanında modası geçmiş Hydra sınıfı 3 savaş gemisi vardı. Ayrıca 1906-1907 arası 7 destroyer inşaa edilmişti ve 6 yeni destroyerde savaş tehlikesi belirince 1912 yazında satın alındı.

Buna karşın savaş başladığında Yunan donanması hala planların gerisindeydi.Osmanlı savaş filosu sayı ve ana yüzey gemileri ve özellikle uzun kalibreli toplara sahip gemi yönünden üstün konumdaydı. Sonuçta savaş donanmayı genişleme ve yeniden organize olma aşamasında yakalamıştı ve donanmasnın üçte biri (6 yeni destroyer ve bir Delfin sınıfı denizaltı) savaş başladıktan sonra ve personel eğitimi yapılamadan bu konuda yeterli süre ayrılamadan,görev değişimi yapılamadan yunanistan'a ulaştı. Kömür ve diğer donama gemileri için gerekli stoklarda ise sıkıntı yaşanmaktaydı ve Averof'da ise gerekli mühimmat yoktu Kasım sonuna kadarda bu durum değişmeyecekti.

Osmanlı İmparatorluğu
Balkanlarda Osmanlı Ordusunun Durumu


Osmanlı Devletinde ise sorunlar aşırı derecede fazla idi. 1908 yılındaki 2.Meşrutiyet'in ilanı sonrası siyasal çalkantılar devam etmekteydi ve 1.Balkan Savaşı öncesi İttihat ve Terakki Partisi ile Hürriyet ve İtilaf Fırkası arasında çekişme yaşanmaktaydı. Diğer taraftan Osmanlı ordusu Trablusgarb'ta İtalyanlar ile savaşırken,Yemen'de çıkan isyan sonrası büyük bir hata içine düşerek Rumelideki taburların bir kısmını bu isyanı bastırmak için Yemen'e gönderdi. Bunun yanında bir diğer sorunda nüfustu Osmanlı İmparatorluğu'nun nüfusu 1912 yılında 26 milyonu olsa da; bunun sadece 6.1 milyonu Balkanlar'da yaşıyordu dahası bu halktan askerlik neredeyse hiç yapmayan hristiyanları düşünce geriye sadece 2.3 milyonluk bir müslüman nüfus çıkıyordu ki,Anadolu'dan takviye almadan Rumeli'deki halktan bir ordu oluşturulmak istense sadece bu 2.3 milyonluk kesimden çıkartılmak zorundaydı.

Bunun yanında İmparatorluk birde Trablusgarb'da italyanlara karşı savaş içindeydi ve donanma'nın bir kısmı 12 adalara saldıran ve işgal eden italyan donanması ile uğraşmakta veya Trablusgarb'a asker lojistik destek taşımaktaydı.Dahası İtalyan donanması Beyrut Deniz Muharebesi gibi deniz savaşları ile Osmanlı donanmasının savaş ve taşıma yapan bir kısım gemilerini yok etmişti.Yine Trablusgarb savaşı için bir kısım asker ve subaylar Libya'da idi ve italyanlarla olan Trablusgarb savaşı,ancak 1.Balkan savaşının çıkmasından bir kaç gün sonra 15 Ekim 1912'de sonra erdirilebildi ve Trablusgarb'ın Osmanlı'nın elinden çıkması,Rodos'u da içine alan 12 adaların ise İtalya'dan antlaşma masasında geri alınabilecek iken; geçici olarak Balkan savaşında Yunanlılar tarafından işgal edilmesin diye italyanların eline bırakılması ile sonuçlandı (1.Dünya Savaşında Osmanlı ve İtalya ayrı taraflarda savaşa girince zaten fiilen işgal altındaki 12 adalar resmen italyanlarca işgal edilip italyan toprağı oldu). Ayrıca Osmanlıların bir kısım kuvvetlerini de Balkanlara geç aktarmasına veya hiç aktaramamasına sebep oldu.Osmanlı Balkanlarda ordularının yerini sağlamlaştırabilecek 1.Balkan Savaşı öncesi bir hamlede yapamadı.

Yine oluşan siyasal çekişmeli ortamda ordu reformları ihmal edilmişti.Almanların yardımıyla orduda bir kısım modernizasyonlar yapılmışsa da bunlar yetersizdi,Osmanlı İmparatorluğu hala askeri refomlarına ve orduya bir şekil verememişti. işin dahada kötüsü ordunun siyasetin içine düşmesi yanında Rumelide ikmal yollarında yaşanan sorunlardı.Rumeli'deki Osmanlı demiryolu ağı Rumeliye erişim için aşırı derecede cılız, korumak için zayıf ve asker taşımak için yetersiz bir durumdaydı. Anadolu ile bağlantıda sorunlar yaşanmaktaydı.Deniz yolunda ise Yunanlılar donanmalarını geliştirmişler ve Osmanlılardan denizde üstün bir konuma erişmişlerdi.Bu da sorunlara yol açabilecekti.Dahası 1.Balkan savaşının hemen öncesi Osmanlı yüksek komutası Balkanlardaki 70.000 askerin ve bunların bulunduğu mobil askeri birliklerin tasarruf ve yaş haddi gerekçeleriyle terhis edilmesine karar vererek ölümcül bir hata yaptı; tecrübeli askerlerden yoksunluk, ve böyle büyük çapta bir askeri terhis Balkan savaşında Osmanlının felaketini hazırlayan en büyük nedenlerden biri olmuştur. Yine Osmanlı Ordusu iki tür birlikten oluşmaktaydı Nizam denen birlikler düzenli ve iyi donanımlı askerlerden oluşmaktaydı buna karşın Redif denen takviye (yedek) askeri kuvvetler ise disiplinsiz ve tecrübesiz,eğitimsiz askerlerden oluşmaktaydı en önemlisi topçu başta olmak üzere yetersiz ekipmanlara sahipti.Birde bunun yanında Yunanlılar,Bulgarlar veya Sırpların aksine Osmanlı seferberlik sistemi eski ve hantal bir pozisyondaydı öyleki 1.Balkan Savaşı boyunca savaşan ordu hiç bir zaman hedeflediği sayıya ulaşamadı. Osmanlının savaş öncesi Rumelide 3 ordusu vardı.Bunlardan biri Makedonya ordusu,diğeri Vardar ordusu (ikisinin birleşimi batı ordusunu oluşturmaktadır) ve sonuncusu Trakya ordusu (doğu ordusu) idi, bu orduların toplamda 1.203 hareketli ve korumalı bölgelerde 1.115 sabit topu vardı. Teşkilatlanan osmanlı ordusuna bir göz atılırsa;
Doğu ordusu olan Trakya Ordusu 115.000 askerden oluşmaktaydı ve Bulgarlara karşı pozisyon almıştı.Nazım Paşa komutasında 7 kolorduda 11 düzenli piyade taburu, 13 redif ve 1+ (bir tümenden fazla ama 2 tümenden az) süvari tümenine sahipti:
I.Kolordu 3 tümenden oluşmaktadır (2. piyade tümeni (eksik alay), 3. piyade ve 1. Geçici piyade tümenleri).
II.Kolordu 3 tümenden oluşmaktadır (4. (eksik alay) 5. piyade tümenleri ve Uşak Redif tümeni).
III.Kolordu 4 tümenden oluşmaktadır (7., 8.and 9. piyade tümenleri (hepsi eksik alay),ve Afyonkarahisar Redif Tümeni).
IV.Kolordu 3 tümenden oluşmaktadır (12.piyade tümeni (eksik alay), İzmit ve Bursa Redif tümenleri).
XVII.Kolordu 3 tümenden oluşmaktadır. (Samsun, Ereğli and İzmir Redif tümenleri).
Müstahkem Mevki 6 ek tümen (10. ve 11.piyade, Edirne, Babaeski ve Gümülcine Redif ve Kale Tümeni, 4. Tüfek ve 12.süvari alayı).
Kırcaali kıtası two ek tümen (Kırcaali Redif, Kırcaali Mustahfız tümeni ve 36.piyade alayı).
Bağımsız süvari tümeni ve 5. Hafif süvari tugayı

Makedonya ve Vardar ordularından oluşan Batı ordusu ise 10 kolorduda 32 piyade ve 2 süvari tümeni toplamda yaklaşık 200.000 kişiden oluşmaktadır.
Sırplara karşı konumlanmış merkezi Üsküp'te olan Vardar Ordusu Halepli Zeki Paşa komutasında 5 kolordu ve bu kolorduların içinde 18 piyade tümeni,1 süvari tümeni ve 2 bağımsız süvari tugayı olarak teşkilatlanmıştır.

V. Kolordu 4 tümenden oluşmaktadır. (13., 15., 16.piyade ve İştip Redif tümeni)
VI.Kolordu 4 tümenden oluşmaktadır. (17., 18. piyade ve Manastır ile Drama Redif tümenleri)
VII.Kolordu 3 tümenden oluşmaktadır.(19.piyade ve Üsküp ile Priştine Redif tümenleri)
II.Kolordu 3 tümenden oluşmaktadır. (Uşak, Denizli ve İzmir Redif tümenleri)
Sancak Kolordusu 4 tümenden oluşmaktadır. (20.Piyade (eksik alay), 60.Piyade ve Metroviça Redif Tümeni, Taşlıca Redif Alayı, Firzovik ve Taşlıca Müfrezeleri)
Bir bağımsız süvari tümeni,7. ve 8. süvari tugayları.


Merkezi Selanik'de bulunan Ali Rıza Paşa komutasındaki Makedonya Ordusu hem Yunanistan,hem Bulgaristan hemde Karadağ'a karşı konumlanmıştı. 5 kolorduda 14 tümene sahipti.


Yunanistan'a karşı 7'den biraz fazla tümen konumlanmıştır.
VIII. Geçici kolordu 3 tümeni bulunmaktadır. (22.Piyade ve Nasliç, Aydın Redif tümenleri).
Yanya Kolordusu 3 tümeni bulunmaktadır. (23.piyade, Yanya Redif ve Bizani Kale tümenleri).
Bağımsız üniteler olarak Selanik Redif tümeni ve Karaburun Müfrezesi



Bulgaristan'a karşı güneydoğu Makedonya'da 1 kolordu 2 tümen konumlanmıştır.
Struma Kolordusu 2 tümeni bulunmaktadır. (14.Piyade ve Serez Redif tümeni bunlara ek olarak Nevrekop Müfrezesi)



Karadağ'a karşı 4 den biraz fazla tümen konumlanmıştır.
İşkodra Kolordusu 2'den biraz fazla tümen (22.Piyade ve İşkodra Redif tümeni, İşkodra Müstahkem Mevki Komutanlığı ve buna bağlı askeri birlik)
İpek Müfrezesi 2 tümeni vardır (21.Piyade ve Prizren Redif tümenleri)



Organizasyon planına göre Osmanlı'nın Batı ordusu (Vardar ve Makedonya Orduları) savaş durumunda 598.000 askere ulaşacak ve bu şekilde düşmana karşı koyacaktı.Fakat demiryollarındaki yetersizlik bunun yanında hantal ve yanlış seferberlik sistemi çok dramatik şekilde savaşı ve orduda mevcut asker sayısını etkiledi,savaş başlangıcında Batı Ordusunda yalnızca 200.000 asker mevcuttu. Takviye olarak daha fazla insan savaş boyunca gelsede savaştaki ağır kayıplar nedeniyle Batı Ordusu hiçbir zaman istenen sayının yakınına dahi ulaşamadı. Savaş sırasında Osmanlılar Suriye'den gerek Nizam (Nizamiye) ve gerekse Redif askerleri getirmeyi planlamıştı ancak bu da hiç bir zaman tam olarak gerçekleşmedi; çünkü Yunanlılar Ege'de deniz hakimiyetini ele geçirip takviyelerin denizden gelmesine engel oldular askerlerde kara yolundan sevk edilmek zorunda kaldılar ve sonuçta bu takviyeler ya hiç Balkanlara gelmedi veya istenen vakitte gelemedi. Osmanlı Komuta Konseyi, Alman Askeri Danışmanlığı misyonunda düşmanlarının durumuna göre 12 farklı savaş planı hazırlamıştı.Özellikle 5 nolu Yunanistan,Bulgaristan ve Karadağ'a karşı hazırlanan savaş planı iyi geliştirilmiş bir plandı ve ordunun çeşitli kademelerine kendi yerel savaş planlarında kullanılmak ve geliştirilmek üzere gönderildi.Osmanlı Hükümeti 16 Ekim 1912'de harp ilan etmekte, ancak ordusunun son tertip 120 taburunu terhis etmiş, 35 taburunu başında Genelkurmay Başkanı Ahmet İzzet Paşa olmak üzere Yemen'e göndermiş, İtalyanların İzmir'e çıkarma ihtimaline karşı Balkanlardaki kuvvetlerinin bir kısmını İzmir'e intikal ettirmiş, seferberliğini tamamlayamamış, silahlı kuvvetlerini bir salgın hastalık gibi saran "Mektepli", "Alaylı", "Redif", "Zadegan", "Kurmay" subay çekişmelerini giderememiş, ordunun silah ve teçhizattaki eksikliklerini tamamlayamamış, yeterli eğitim ve tatbikat yaptırılamamıştı. Bunun yanında alman askeri danışmanlığının hazırladığı savunma planı osmanlı ordusunca gözardı edildi; zira o sırada yeni Harbiye Nazırı olan Nazım Paşa; daha önce Ahmet İzzet Paşa'nında onayıyla yapılan bu savunma planlarının ve görüşünün aksine kitaplarını olduğu Fransız general Foch'un Fransız Saldırı doktrinini benimsemiş biriydi. Nazım Paşanın bu hatası bütün savaşı Osmanlı aleyhine etkileyecek nedenlerden biri olmuştur.

Osmanlı Donanmasının Durumu

Osmanlı Donanmasının özellikle 1897 Türk-Yunan Savaşındaki kötü performansı nedeniyle,Osmanlı hükümeti donanmada reformlara başlamak zorunda kaldı.Eski gemiler emekliye ayırtılıp yerine yenileri Fransa ve Almanya'dan alınıp konuldu.buna ilaveten Osmanlılar 1907 yılında İngiliz donanma misyonundan eğitim ve taktik konusunda yardım isteyip çağırdılar. Amiral Sir Douglas Gamble başkanlığında bir heyet İstanbul'a bu iş için geldi.Bununla birlikte bu misyon bu görevi neredeyse imkansız buluyordu.Zira Genç Türkler ihtilali sonucu 2.abdülhamit tahtan indirilmiş ve Osmanlı politik açıdan karışık bir haldeydi.Dahası 1908 ile 1911 yılları arasındaki dönemde Osmanlı Donanma Bakanlığı tam 9 kere el değiştirdi.Bunun üzerine genç subaylarla,donanmanın çoğu kadrosunu elinde tutan ama hiç aktif görevlere katılmayan yaşlı eski subaylar arasında donanma içinde iç mücadeleler yaşanmakta idi ve yaşlı eski subaylar bu reformları engellemeye çalışıyordu. Birde bunun üzerine Osmanlı gemi inşaa programı üzerinde İngiliz kontrolü Osmanlı Bakanlarının şüpheleri ile karşılaştı ve Gamble'ın hırslı yeni gemiler alımı ve yapımı konusundaki planları için gerekli fonlar hiç hazır olamadı.

Yunanlıların Averof atağına karşı Osmanlılar yeni zırhlı alman kruvazörü SMS Blücher veya savaş kruvazörü SMS Moltke tipinde bir gemi almaya çalıştılarsa da fahiş maliyetler nedeniyle bu plan rafa kaldırıldı. Osmanlılar bunun yerine iki tane eski Brandenburg sınıfı Ön-dretnot gemiyi Alman donanmasından satın aldılar.Bu gemilerden biri Barbaros Hayrettin diğeri ise Turgut Reis gemisiydi. Hamidiye Kruvazörü ve Mecidiye Kruvazörü ile birlikte bunlar Osmanlı Donanmasının çekirdeğini oluşturuyordu. Ancak 1912 yazında, bu 4 gemide yoksul bir devlette kronik bir ihmalin kurbanıydı:Telefonları çalışmıyor,mühimmat asansörleri ve mesafe ölçerler yerinden sökülmüş,pompalar korozyona uğramış,su geçirmez kapılarının çoğu artık kapanmaz durumdaydı.





Yaralı Osmanlı askerleri.


Birinci Balkan Savaşı sırasında Balkanlardan göçen muhacirler, İstanbul, 1912.


Georgios Averof (zırhlı kruvazör), Yunan filosu amiral gemisi. O zamana kadar savaşan bütün devletlerin en modern savaş gemisi olup Ege Denizindeki operasyonlarda önemli bir rol üstlenmiştir.



Resimde Barbaros Hayreddin, adlı Osmanlı Amiral Gemisi (Bu geminin kardeşi Turgut Reis gemisi Averof'a göre daha iyi zırf ve korumaya sahip olmasına karşın hızı 5 knot daha düşüktü.)



Yanya'nın Yunanlara teslimi, Yunanistan Krallığı veliahtı Konstantin'e kılıçı teslim eden Esat Paşa. (21 Şubat 1913)


I.Balkan Savaşı ve Londra Konferansı

Bu devletlerin savaş ilanında, Balkanları koruyacak büyük bir Osmanlı Ordusu bulunmuyordu. Böylece, güçsüz ve küçük ordulara karşı birçok zafer kazandılar. Bulgarlar, yönünü doğuya yöneltti ve Trakya'nın önemli kısmını işgal etti. Sırplar, Priştine, Üsküp ve Manastır'ı, Yunanlılar ise Serfice, Selanik, Bozcaada, Limni, Sakız ve Midilli adalarını kolayca işgal etti. Sırplar ve Karadağlılar ise, Arnavutluk'u paylaştılar. Osmanlı Ordusu, bu yenilgilere karşı önemli bir harekatta bulunamıyordu.
 
Uğranılan bu ağır yenilgiler üzerine, Bab-ı Ali barış istedi ve Londra Konferansı düzenlendi. Bu konferans ile, Osmanlı Devleti büyük bir kayba uğruyordu.
 
Toprak Kaybı
 
Yapılan bu konferans ile, Osmanlı Devleti büyük bir kayba uğradı. Bu kayıp şöyledir:
 Osmanlı Devleti, 167.312 km2'lik alan kaybetti. Bu alanda, 6.582.000 nüfus vardı.
 Bulgaristan, 25.257 km2
 Yunanistan, 55.919 km2
 Sırbistan, 41.873 km2
 Karadağ, 5.590 km2
 Arnavutluk, 25.734 km2'lik alan kazandı.
 
Balkan Devletlerinin, bu toprak kazancı ile nüfusları, önemli oranda arttı. Bu devletlerden, Bulgaristan, en çok toprak kazanan devlet olurken, en az toprak kazanan devlet ise Karadağ oldu. Bu savaş sonucunda, Kırklareli'ye kadar olan tüm topraklar kaybedildi. Ancak, bu toprak dağıtımında birçok devlet birbirine düştü. Nedeni ise; toprak paylaşımının adaletsizliği bahane edildi.



kaynak vikipedi


 
Geri
Üst