Necdet Göknil
New member
O'nu gördüğümde mevsim bahardı...Evren tüm güzelliklerini insanlara sunuyordu.Kendimi, özbenliğimi
ilk O'nun yanında bulmuştum.Bunun için bahar benim içimdeydi.Gözlerimde ve ruhumda çiçekler açmıştı.
Aylar öncesinden tanırdım oysa..
Kim bilir, bu bahar ilk kez gözüme ilişti görüntüsüyle...O'nun yanına nasıl gittim, o beni nasıl karşıladı
nasıl konuştuk, hala bilmem.Çıkarsız bir arkadaşlık başladı aramızda.Her konuda yardımcı olduk birbirimize..
Bütün çıkmazlara anlayışla, yapıcı bir tutumla çözüm buluyorduk.
Sonunda arkadaşlık sınırlarını aştık.Dost olduk.Kilometreleri aşıp, her fırsatta buluşuyorduk.
Her şey apansız oldu..
Sevdik birbirimizi...Sevgimizin çıkarsız, yüce ve bitimsiz olduğunu anladık.
İnsan sevip sevilince, bambaşka duyguları tanıyıp öğreniyor.En azından insan olmanın verdiği sevincin bilincine ulaşıyor.
Duygusaldı..''İnsan'' diyordu, ''Duygularını bastırmamalı''
Ben ''Elbette her şeyim..İnsan eğer insansa duygusallığı vardır, düşünceleri olduğu kadar'' demiştim.
Yer ve zamana göre gerektiği gibi hareket ediyorduk.
Ayrı kentlerde olmamız, özlemlerimizi, hasretliğimizi üretiyordu.Mektuplarımızın biri gidiyor, birisi geliyordu.
Bir buluşmamızda, kendi aramızda sözlendik ve nişanlanmaya karar verdik.Annesine de söyleyecti.
Yaşadığı kasabaya giden minübüslerin az ötesindeki köşebaşında ayrılırken..
Ayrılık sözcüğünün ilk buruk ve gerçek acısını o köşebaşında duydum.
Ellerimiz kenetlenmiş, bırakamıyorduk.
Suskuluyduk.Gözlerimizde hüzün, öylece bakışıyorduk.
Yaşadığım kente gelir gelmez, ilk mektubu ben gönderdim.
Ve heyecanlı bir bekleyiş...
Ne oldu ?Ailesi kararımızı nasıl karşıladı ?Ne sonuca varıldı ?Daha bir çok düşünceler vardı aklımda...
Bir hafta sonra mektubunu aldığımda..Heyecandan soluk soluğa kalmıştım.
İlk cümlesinde ''Sevdiğim..Her şeyim..Annem ve Ablam kararımızı olgunlukla karşıladı...Fakat Babam istemiyor.
Yabancıya verilecek kızım yok.'' diyor...
Şaşkındım..Çaresizdim..Ne yapacağımı bilemiyordum.Geceleri düşüncelerimden uyuyamaz oldum.
Günler sonra, ilk fırsatta yine buluştuk.Neler yapmamız gerektiğini ve nişanlanmamıza engel olan
nedenlere nasıl karşı koyacağımıza karar verdik.Her gizli buluşmamızda, ailelerimizin değişen tutumlarını ve gelişen olayları anlatıp,
Yapacaklarımızı bunlara göre düzenliyorduk.
Babam üç yıl önce ölmüştü..Henüz baba sevgisine doyamamıştım.
Askerdim..Öldüğünü çok sonra, izine geldiğim bir zamanda öğrenmiştim.Baba sevgisine hasret kaldığımdan,
O'nun babasının nişanlanmamızı olumlu karşılamasını istiyordum.Çünkü, ileride evlendiğimizde,
ona öz babam gibi ''BABA'' demek istiyordum.Sevgim kadar saygım da olacaktı babasına..
Bunları biliyordu..Son mektubumda da yazmıştım.
Aylarca gelişen bir olay olmadı.Bu geçen zaman içinde neler çektiğimizi Allah bilir.
Bir gün O'ndan gelen mektup beni beni sevinçlere boğdu...Duygularım allak bullak olmuş,
göz yaşlarımı tutamamıştım mektubu okurken..
''Sevdiğim..Her Şeyim..Abim senin son yazdığın mektubunu sakladığım yerde bulmuş..
Akşam Babam işten gelince hepsini okudu o'na..
Önce şaşırdı Babam..Son satırlara doğru ağladı.Yirmi yıldır Babamın ağladığını ilk kez gördüm.
Annem ve ablam nişanlanma isteğimizi yeniden vurguladığında :
''Madem ikisi de birbirlerini bu kadar seviyorlar..Gelip, istetsin kızımı ''dedi...Sonra bana '' Mektup yaz ve seni
O'na vereceğimi bildir.Ha, sonra bana ''Oğlumun gözlerinden öperim diye yazmayı sakın unutma'' dedi...
''Bilsen ne mutluyum...Evet Sevdiğim..Her Şeyim..Sevinçleri, mutlulukları ve güzel olan bütün kavramları yaşamak,
ve tatmak bizim de hakkımız..Annem'in ellerinden öperim'''
Bahar sona eriyordu..Biz nişanlanmıştık.
Oysa yaşantımızın baharı, biz iki sevdalı için yeni başlıyordu...
Necdet GÖKNİL
ilk O'nun yanında bulmuştum.Bunun için bahar benim içimdeydi.Gözlerimde ve ruhumda çiçekler açmıştı.
Aylar öncesinden tanırdım oysa..
Kim bilir, bu bahar ilk kez gözüme ilişti görüntüsüyle...O'nun yanına nasıl gittim, o beni nasıl karşıladı
nasıl konuştuk, hala bilmem.Çıkarsız bir arkadaşlık başladı aramızda.Her konuda yardımcı olduk birbirimize..
Bütün çıkmazlara anlayışla, yapıcı bir tutumla çözüm buluyorduk.
Sonunda arkadaşlık sınırlarını aştık.Dost olduk.Kilometreleri aşıp, her fırsatta buluşuyorduk.
Her şey apansız oldu..
Sevdik birbirimizi...Sevgimizin çıkarsız, yüce ve bitimsiz olduğunu anladık.
İnsan sevip sevilince, bambaşka duyguları tanıyıp öğreniyor.En azından insan olmanın verdiği sevincin bilincine ulaşıyor.
Duygusaldı..''İnsan'' diyordu, ''Duygularını bastırmamalı''
Ben ''Elbette her şeyim..İnsan eğer insansa duygusallığı vardır, düşünceleri olduğu kadar'' demiştim.
Yer ve zamana göre gerektiği gibi hareket ediyorduk.
Ayrı kentlerde olmamız, özlemlerimizi, hasretliğimizi üretiyordu.Mektuplarımızın biri gidiyor, birisi geliyordu.
Bir buluşmamızda, kendi aramızda sözlendik ve nişanlanmaya karar verdik.Annesine de söyleyecti.
Yaşadığı kasabaya giden minübüslerin az ötesindeki köşebaşında ayrılırken..
Ayrılık sözcüğünün ilk buruk ve gerçek acısını o köşebaşında duydum.
Ellerimiz kenetlenmiş, bırakamıyorduk.
Suskuluyduk.Gözlerimizde hüzün, öylece bakışıyorduk.
Yaşadığım kente gelir gelmez, ilk mektubu ben gönderdim.
Ve heyecanlı bir bekleyiş...
Ne oldu ?Ailesi kararımızı nasıl karşıladı ?Ne sonuca varıldı ?Daha bir çok düşünceler vardı aklımda...
Bir hafta sonra mektubunu aldığımda..Heyecandan soluk soluğa kalmıştım.
İlk cümlesinde ''Sevdiğim..Her şeyim..Annem ve Ablam kararımızı olgunlukla karşıladı...Fakat Babam istemiyor.
Yabancıya verilecek kızım yok.'' diyor...
Şaşkındım..Çaresizdim..Ne yapacağımı bilemiyordum.Geceleri düşüncelerimden uyuyamaz oldum.
Günler sonra, ilk fırsatta yine buluştuk.Neler yapmamız gerektiğini ve nişanlanmamıza engel olan
nedenlere nasıl karşı koyacağımıza karar verdik.Her gizli buluşmamızda, ailelerimizin değişen tutumlarını ve gelişen olayları anlatıp,
Yapacaklarımızı bunlara göre düzenliyorduk.
Babam üç yıl önce ölmüştü..Henüz baba sevgisine doyamamıştım.
Askerdim..Öldüğünü çok sonra, izine geldiğim bir zamanda öğrenmiştim.Baba sevgisine hasret kaldığımdan,
O'nun babasının nişanlanmamızı olumlu karşılamasını istiyordum.Çünkü, ileride evlendiğimizde,
ona öz babam gibi ''BABA'' demek istiyordum.Sevgim kadar saygım da olacaktı babasına..
Bunları biliyordu..Son mektubumda da yazmıştım.
Aylarca gelişen bir olay olmadı.Bu geçen zaman içinde neler çektiğimizi Allah bilir.
Bir gün O'ndan gelen mektup beni beni sevinçlere boğdu...Duygularım allak bullak olmuş,
göz yaşlarımı tutamamıştım mektubu okurken..
''Sevdiğim..Her Şeyim..Abim senin son yazdığın mektubunu sakladığım yerde bulmuş..
Akşam Babam işten gelince hepsini okudu o'na..
Önce şaşırdı Babam..Son satırlara doğru ağladı.Yirmi yıldır Babamın ağladığını ilk kez gördüm.
Annem ve ablam nişanlanma isteğimizi yeniden vurguladığında :
''Madem ikisi de birbirlerini bu kadar seviyorlar..Gelip, istetsin kızımı ''dedi...Sonra bana '' Mektup yaz ve seni
O'na vereceğimi bildir.Ha, sonra bana ''Oğlumun gözlerinden öperim diye yazmayı sakın unutma'' dedi...
''Bilsen ne mutluyum...Evet Sevdiğim..Her Şeyim..Sevinçleri, mutlulukları ve güzel olan bütün kavramları yaşamak,
ve tatmak bizim de hakkımız..Annem'in ellerinden öperim'''
Bahar sona eriyordu..Biz nişanlanmıştık.
Oysa yaşantımızın baharı, biz iki sevdalı için yeni başlıyordu...
Necdet GÖKNİL