- Katılım
- 22 Haz 2008
- Mesajlar
- 5,314
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 36
- Yaş
- 35
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti İl Başkanları Toplantısı'nda konuşuyor:
"Yoksullluğun, yolsuzluüğun, çaresizliğin hüküm sürdüğü bir Türkiye'yi devralmıştık. Canla başla çalıiştık, ter döktük ve bugün 7,5 yıl öncesine kıyasla farkı bir Türkiye'yi inşaa ettik. Tarih, AK Parti iktidarının Türkitye'yi yönetytiği bu dönemi çok farklı bir yere koyacaktır. Hizmetleri millet mutlaka ve mutlaka hayırla yad edecektir. Bugün ulaştığımız seviyeler tesadüfün eseri değildir. Bugün geldiğimiz nokta, bir tek kişinin veya birkaç kişinin de eseri değil. Bu umut dolu aydınlık manzara fedakar teşkilatın eseridir. Bu cesur, kararlı, aziz teşkilatımızın eseridir. Şu an tüm samimiyetimle söylüyorum Türkiye'nin bugün elde ettiği başarılar Doğu'daki, Batı'daki, Kuzey'deki, dört bir yandaki teşkilatımızın eseridir. Türkiye'ye bu sevinçleri yaşatan tüm başkanlarımızı, teşkilatlarımızı, mahalle köy temsilcilerimizi, gençlik, kadın kollarımızı ve milletvekili arkadaşlarımı tebrik ediyor her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Bazı verileri Türkiye'nin her köşesine ulaştırmanızı sizlerden istiyorum. Son günlerde yaptığım ziyaretlerde bu veriler pek dikkate alınmıyor. Gözden kaçırılmış veya bilinmiyor. 2004 yılı ikinci çeyreğinde Türkiye ekonomisi yüzde 11.9 büyüme kaydetti. 2010 yılı birinci çeyreğinde Türkiye ekonomisi yüzde 11,7 büyüme oranıyla dünyada dördüncü G20 ülkeleri arasında ikinci, OICD ve Avrupa ülkeleri arasında birinci sırada yer aldı.
İşsizlik rakamları açıklandı. 2009 Nisan ayında krize rağmen yüzde 14,9 oranına çıkmış olan işsizlik bu yılıon Nisan ayında düşüş kaydettiç Yüzde 12'ye geriledi. İki ay önce bunu söylemiştim. 3-4 ay içinde daha da düşecek demiştim. Bazıları alay etti. İnşallah daha da düşecek. Bir yılda 600 bin kişi iş bulurken. Bir milyon 200 kişi iş aramaya başladı ve bunlar iş sahibi oldu. Krizi en az zararla atlattık, atlatıyoruz.
Ekonomik kriz için aldığımız tedbirleri IMF belirlemedi, biz belirledik. Biz neyi ne zaman yapacağımızı gayet iyi değelendirdik, müzakerelerimizi yaptık. Stand-by anlaşmasını imzalamadık, işi bitirdik. Bu aldığımız tedbirleri küçümseyenler bugün mahcup oldular. "Kriz teğet geçecek" sözümüzü anlayamayanlar, dalga geçenler mahcup oldular. 7,5 yıldır mahcup oluyorlar, ellerini ovuşturarak kriz duası yapıyorlar. "AK Parti kaybetsin, Türkiye'ye ne olursa olsun" diyerek ülkemizin kuyusunu kazıyorlar. Biz onlara hayal kırıklığı yaşatmaya devam edeceğiz. Milletimizin emeğini ve ekmeğini çoğaltmaya devam edeceğiz.
2002'de Türkiye'de 8,6 milyon motorlu kara taşıtı vardı. Bugün yüzde 68 oranda artarak 14,5 milyon adete çıktı. Türkiye'de kullanılan cep telefonu abonesi 2002'de 23,3 milyondu. Bugün 61,5 milyona ulaştı. 2002'de 4 milyon civarında internet kullanıcısı vardı, bugün 30 milyona ulaştı. Sabit geniş bant internet abone sayısı çok azdı, bugün 7,5 milyon abone sayısına ulaştı. 2002'de uçak kullanım sayısı 34 milyon kişiydi, 2009 sonunda 86 milyon kişi uçağa bindi. Bunlar yoksulluk alameti mi, yoksa zenginleşmeye giden bir alamet mi? Türkiye'de otomobil üretimi 196'te başladı. Bizim iktidarımıza kadar olan sürede, 40 yılda, toplamda 6,8 milyon adet otomobil üretilmişti. Fakat iktidarımız döneminde 7,5 yılda, Türkiye'de 7 milyon 80 bin 500 adet otomobil üretildi. Hesap ortada. Halep ordaysa arşın burda. 2009'da Türkiye'de 25,3 milyon ton çelik üretildi. 6.100 km bölünmüş yol yapıldı bizden önce. İktidarımız sonrasında 10 bin 400 km yol inşaa ettik. Kaç oranla çıkacağını anlayın. 7,5 yılda milli eğitimde 149.824 yeni dersliği Türkiye'ye iktidarımızı kazandırmıştır. Cumhuriyet tarihindeki toplam derslik sayısının yüzde 32,5'unu biz yaptık. Bu eğitime ne kadar önem verdiğimizin ifadesi. Demokratik, laik, sosyal bir ülkenin gereği olarak toplu konutlara adım attık.
430 bin konutun inşaasını 7,5 yılda başlattık. 340 binini sahiplerine teslim ettik. Yeni projeyle de peşinatsız konutlar yapmaya başladık. Bunlar insanımıza verdiğimiz değerin bir anlayışıdır.
Cumhuriyet tarihi boyunca herkes iline üniversite istiyordu. Biz yasası çıkanlarla birlikte Türkiye'de 78 üniversite kurduk. Böylece sayıyı 154'e ulaştırdık. Şu anda üniversitesi olmayan ilimiz kalmadı. Kriz tellalığı yapanlara, milletin moralini bozmak için her yola başvuranlara, ben bu rakamlara itaat ediyorum. AK Parti'nin ulaşabildiği seviyelere onların hayalleri dahi ulaşamaz.
Bu iş popülizmle, fakirlik edebiyatıyla, kuru sıkı atarak, bol keseden dağıtarak olmuyor. Projeniz, ekibiniz olacak, damdan düşmüş olacaksınız. Garip gurebanın sızısını yüreğinizde hissetmeniz gerek. Bu sızıyı hissetmeyenler bir çare üretemezler, üretseler üretseler fakir edebiyatı üretirler. Döner- ekmek dağıtarak milleti kandırmaya çalışanların nerede olduğunu görüyorsunuz.
AK Parti'nin politikalarının taklit edilmesinden gurur duyarız, bizim ayaklarımız yere sağlam basıyor. Biz uçmuyoruz, uçuruyoruz. Bizi taklit edenlere de bir an önce yere inmelerini şiddetle öneriyoruz. Bu rakamları her bir vatandaşımıza ulaştıracağız. 2002'de hangi şartlarda yaşıyorlardı, şimdi nasıl yaşıyorlar bunu göstereceğiz. Unutmayın, 7,5 yıl önce enflasyıon yüzde 30'du şimdi 8,7 oldu. Borçlanma faizi yüzde 63'tü şimdi yüzde 8-9. IMF'e borcu bu mişlletin 23,5 milyar dolardı, şimdi 7,5 milyardolar. Bizden önceki iktidarlar borçlandı, biz ödüyoruz. MB'nin kasasındaki döviz rezervi 26 milyar dolardı, şu anda 75 milyar doların üzerinde. Bakınız nereden nereye. Bu güçlenen bir ekonominin rakamlarla ifadesidir. Alım gücünün ne kadar yükseldiğini, dün lüks görünen harcamaların bugün günlük yaşantıda harcanan şeyler olduğunu anlatacağız.
TERÖRLE MÜCADELE
Kararlılıkla yolumuza devam edecek, başarılara daha fazlasını ilave edeceğiz. Partimizi kurma çalışmasını başladığımız andan itibaren gündemimizi meşgul eden, hala yerini koruyan terörle mücadele konusunda sağlıklı teşhisler koymaya azami hassasiyet gösterdik. Türkiye'de terörün bu boyutlara ulaşmış olması çözüm önerilerinin doğru üretilmediğinden kaynaklanıyor. Biz terörizmle, teröristle çok boyutlu bir mücadele koyuyoruz. Terörle mücadele güvenlik tedbirleriyle de sonuç getirmeyeceği gibi sadece iktidarın gayretleriyle neticeye ulaşmayacağını gördük. Terörle, nedenleriyle mücadele ederken muhalefetin oy kaygısıyla, şahsi hırslarla süreci baltalaması en başta Türkiye'ye zarar verir. AK Parti başarılı olmasın diye krize girmek için elinden geleni yapanlar var. Aynı şekilde terörle mücadeleri, milli birlik ve kardeşlik projesinin başarılı olmaması için mücadele edenler var. Sadece askerin, polisin yapacağı iş değil. Onlar bu işin güvenlik boyutunda yer alacaklar. Bu işin sosyolojik, psikolojik, diplomatik boyutu var. Tüm bunların masaya yatırılmasıyla iktidarı, muhalefeti, STK, akademisyenleriyle adım atılması gerek. Herkesin katkısı olması lazım. İktidar başarılı olmasın diye bu konuda ileri geri beyanlarda bulunulursa bu sadece terör örgütünün işine yarar. Siyasi partilerimizin görüşlerini almak amacıyla görüşme turumuzu dün tamamladık. DSP, Saadet Partisi, BBP ve CHP'yi ziyaret ettik.
Terörle mücadele gibi milli meseleyi görüşmek için bir araya gelmemiz ülkemiz adına yararlı olmuştur. Benzeri görüşmeleri her milli meselede, görmek istiyoruz. Siyasi partiler arasında görüşmeler olması, liderler arasında diyalog olması demokrasinin en önemli görevdir. Siyasi partiler arasında bir rekabet olacaktır ancak bu durum partilerin bir araya gelmesine mani değildir, olmamalıdır. Partilerin birbirine kapılarını kapatması, demokratik olgunluğun oluşmadığını gösterir. Oysa diyalog ve tahammül demokrasinin olmazsa olmazıdır. Milletimiz de bu görüşmelerden büyük bir memnuniyet duymuştur. Bu umarım demokrasi için iyi bir başlangıç olur. 7,5 yılda istişareden, diyalogdan, eleştiriden kaçınmadık. Ülkemiz yararına olacaksa biz oturur, konuşuruz dedik.
Her adımımız istişarelerle ortaya çıkmıştır. Anayasal yasal düzenlemeler yapılmış, diyalog kurumsal hale getirilmiştir. Zaman zaman bazı dedikoduları dinliyorum. "Acaba bu çalışmaları mevcut arkadaşlarınızla mı yapıyorsunuz?" diyorlar. Şahsım, medya, akademisyenler, STK'larla bir araya gelip yaptığımız çalışmalardan bihaberler. Her işte istişarenin gerekli olduğuna inanan bir partiyiz. Yargı reformuna, sağlıktan, eğitime, milli birlik ve kardeşlik projesine her kesimle görüşülmüştür. Biz kapıları kapatanlardan olmadık. "Bizi bugüne kadar hiçbir iktidar görüşmeye davet etmedi " diyen STK'ları dinledik, dinlemeye devam edeceğiz.
"Başbakan sinemacılarla, yazarlarla, futbolcularla toplanmış" diye demokratik açılım sürecini eleştirenler oldu. Ama biz hiçbir zaman küsmedik. Diyalog kanallarını ortadan kaldırmadık. Kimi zaman elimiz havada kaldı, davetlerimiz reddedildi, görüşme taleplerimiz nezaketsiz şartlarla geri çevrildi. Ama biz kapılarımızı kapatmadık.
BDP VE MHP İLE NEDEN GÖRÜŞMEDİ?
MHP lideri ve yönetimi milli birlik ve kardeşlik süreci konusunda yapıcı bir muhalefet sergilemek yerine süreç boyunca son derece yıkıcı bir muhalefet sergilemiştir. Şahsıma, partime, hükümetime, ailelerimize yönelik bir üslup ve nezaketsizlikle sözlü saldırılar yapılmıştır. Faydadan çok zarar getiren bu üslup hiçbir olumlu katkı sağlamadığı gibi kitleleri tahrik ederek zarar vermektedir. Bu üslup ışık tutmaktan çok uzaktır. Bu üslup, alenen terörün, terörün ortamının tahrip edici yönünün istismarıdır. Aziz şehitlerimiz, terör mağdurlarının istismarıdır. Buna rağmen, şehitlerimiz üzerinden nemalanma hırsına rağmen MHP'ye kapımızı açık tutmaktan geri kalmadık. Üç kez görüşme talep ettik, üçünde de olumsuz karşılık gördük. Bu kadar ciddi, hayati bir meselede MHP'nin diyalogdan kaçmış olmasını ben aziz milletimizin takdirine havale ediyorum. Afedersiniz, Güney Afrika'daki Dünya Kupası'nda kullanılan vuvuzelayla basın toplantısı yapacak kadar kendilerini düşürüyorlar. Bunu da TBMM çatısı altında yapıyorlar. MHP'nin tabanı gayet sulu bir düşünce alt yapısı olmayan bu anlayışı 12 Eylül'de tersleyecek, gereken cevabı vereceğiz.
BDP ile görüşmememiz olmamız eleştirildi. Bu eleştirilere yanıt vermedim. Parlamento çatısında arkadaşlarım ve ben kendileriyle görüştüm. Bu olayda da görüşmek istiyorum. Biz terörle mücadeleyi görüşmek için randevu istedik. Ama terörle arasına mesafe koyup, demokrasi tarafında duramayan bir partiyle terörle mücadeleyi görüşmenin anlamsız olacağını bana gönderilmiş bir mektupla belgeli gördük. BDP Millet Meclisi'nin kendi rozeti ile kendi parti rozetli antetli kağıtla yazmışlar. Terörle mücadelede öldürüldüğünü söylüyorlar. CD ile bu cesetlerin durumunun insanlık suçu olduğunu, bunun karşısında ne düşündüğümüzü soruyorlar. Genel başkan soruyor. AB üyesi ülkelerin büyük bir kısmının, BM'nin terör örgütü olarak ilan ettiği bir şeyin avuklatlığını yapmak BDP sana mı kaldı? Böyle bir yazıyı yazarken vatandaşlar ve güvenlik güçlerimiz olarak 10 bin şehidimiz var. Onlara uygulananları biz size mi göndereceğiz? GATA'daki özürlü hale gelmiş kardeşlerimizin halleri bu konudaki duruşu açıkça ortaya koyuyor. Kolları, ayakları olmayan, sağır, ama olan gazilerimiz var. Bunlar terörle mücadelede oldu. Sen siyasi bir partisin. Senin terör örgütüyle arana mesafe koyman şart. Bu çatının altında bunu yapamazsın. Hakkari Şemdinli ilçe teşkilatımın büro malzemeleri dışarı çıkarıldı. Oradaki teşkilatım hep tehdit altında. Bingöl il teşkilatıma roketatar attılar.
Söyle başkanına siyasetten çekilsin dediler. BDP sonra çıkıyor, "Barış yanlısıyız" diyor. Böyle barış yanlısı olur mu? Köşe yazarları "Görüş" diyor. O kadar meraklıysanız siz görüşün. Bizim bu noktada görüşecek bir şeyimiz yok. BDP kendi dilini oluşturmaktan uzak. Adres olarak İmralı'yı gösteren bir siyasi partiyle neyi, nasıl görüşebiliriz? Bunlar terörden nemalanıyorlar. Bize göre milletten her oy alan her parti katkı yapmalıdır. Terör karşısında ortak duruş sergilemek hukukun da gereğidir. BDP'nin oy oranı bellidir. Bu oranı bir etnik grubun temsilcisi olarak görmek yanlıştır. Terör örgütü temsil gücüne sahip değilse, BDP'yi de Kürt kökenli vatandaşlarımın temsilcisi olarak görmüyorum. AK Parti ile BDP'nin oyları karşılaşınca bu tablo daha net görülecektir. Benim grubumda BDP'den daha fazla Kürt kökenli arkadaşım var. Bizim ayrımcılığımız yok. Biz Türkiye'nin tğm etnik unsurlarından kişilerle oluşmuş bir partiyiz. Biz demokrasiyi görüyoruz sorun çözümünde. Terörün avukatlığına soyunmak demokratik bir tavır değil. Teröre karşı ortak mücadeleye yanaşmayan bir anlayışla görüşmek nasıl bir fayda sağlayabilir? Çözümü sabote eden yaklaşımları milletimiz görüyor. MHP ve BDP terörle ortak mücadeleye varız, terörün son bulmasına varız diyorlarsa görüşmek benim için anlam taşır. Elini yumruk yapanla tokalaşılmaz. Gözünü, kulağını kapayanla konuşulmaz.
CHP, DSP, BBP ve SP ile görüştük. Terörle mücadele konusunda attığımız adımları kendilerine aktardık. Belli bir çerçevede 45 dakikada kendilerine süreci özetledik. Kendi kanaatlerini almak istedik. Çok kısa, basına yaptıkları gibi beyanları oldu. Yaptıkları çalışmalarını kitapçık şeklinde verenler de oldu. "Çok daha detay bilgiler arzu ederseniz, arkadaşlarımızı görevlendiririz, sizler de kimi görevlendirirseniz onlar gelir, arkadaşlarımız A'dan Z'ye bilgi verir" dedik. Derdimiz her şey bilinsin, görülsün.
Bizim AK Parti hükümetlerinin Doğu ev Güneydoğu illerine tahsis ettiği 7,5 yılda harcadığımız tüm yatırımlar 25 milyar TL. GAP da bunun içinde. Eğitim, sağlık, emniyet, enerji, ulaşım, KÖYDES, BELDES de bunun içinde. Eğitimde 40 bin yeni derslik tamamladık.
Bölgede 6 bin öğrenci kapasiteli 17 yurt yaptık. 44 yeni hastane, 14yeni ek blok inşaa ettik. İhmal edilen bir Doğu Anadolu'yu nasıl abad ettiğimizi göstermeye çalışıyorum. Güneydoğu'ya 32 hastane, 17 blok, 115 sağlık ocağı kazandırdık. 4,7 milyar dolar TL'yi GAP için tahsis ettik. KÖYDES için 2 milyar TL harcama yaptık. Yolu, suyu olmayan köy kalmasın diyoruz. Van milletvekilimiz Gülşen Hanım kardeşimiz Bahçesaray'da organizasyon yaptılar. O gün defin törenleri yapıldığı için eğlence kısmı iptal edildi, fikri sempozyumlar yapıldı. Bunlar böyle olur. TOKİ buralarda 6 milyarlık yatırım gerçekleştirdi. 36 bin Doğu Anadolu'da, Güneydoğu'da 31 bin konut inşaası yaptık. İhtiyaçları olanlara 3 milyar TL yardım yaptık. Doğu Anadolu'da 2002'de sigortalı çalışan sayısı 147 bin, bugün bu sayı Nisan'dan sonra 318 bine ulaştı. Sosyal devlet olmanın gereğin,i yapan iktidar hangisi? Sigortalı çalışan 175 bindi Güneydoğu'da şu anda 432 bin oldu. Üretimde böleg illerinin ihracatı yüzde 29 ile yüzde 9 bin arasında arttı.
Muş ilimiz, 2002'de 70 bin dolar ihracat yaparken 2009'da 6,7 milyon dolar ihracat gerçekleştirdi. Bizden önce binler konuşulurken şimdi milyonlar konuşuluyor. Ağrı'nın ihracatı 2002 sonu itibariyle 4,3 milyon dolarken, Hakkari'nin ihracatı 4,8 milyon dolarken 417 milyon dolara, Ağrı'nınki de 40 milyon dolara ulaştı. Şırnak'ın ihracatı 21 milyon dolardan 606 milyon dolara çıktı. Bu bölge halkının, artık bir ihracatçı konumuna nasıl yükseltildiğini gösteriyor. Üniversitelerimiz gençler için umut oldu. Edirne'yi düşünürken Hakkari geri kalsın demedik. Kocaeli zenginleşirken, Tunceli fakirleşiyorsa kalkınma olmaz. Biz İstanbul nasıl kalkınıyorsa, Hakkari'de Muş da kalkınacak. Hakkari'nin yolunu yaparken, oradaki müteahhitlerin makineleri yakılırsa nasıl tamamlayalım o yolları? Hakkari'ye hastane yapacaksın provake... Onunla iftihar etmiyorlar, doktorlar bile tehdit ediliyorlar. Doktorlar oralara gitmek istemiyor. TOKİ olarak konut yapıyoruz, Belediye Başkanları toplu konut başkanına "Gelme buraya" diyorlar. Tezeklerden yapılmış binalardan halkı kurtarmak istiyoruz, "İstemez" diyorlar. Buradan terörü besliyorlar. Hem ön kesiyorlar hem de "Devlet gelmedi" diyorlar. Buna rağmen barajları yapacağız. Güvenlik güçlerimizle onlara destek veriyoruz, yolumuza devam ediyoruz. O kuru ovaları sulayacaksak barajlara ihtiyacımız var. Kışın karların sularını regğle edeceğiz.
Bizim eşzamanlı bir kalkınmayı gerçekleştirmemiz gerekiyor. Dün Kılıçdaroğlu fabrika yapmayı tavsiye etti. Biz devlet olarak bunu yapmayı, özel sektörün girmediği alanlarda da yapıyoruz. Et-balık kurumları kapatılmıştı, Doğu- Güneydoğu olmak üzere ne kadar kurum varsa hepsini gözden geçirdik, açtık. Fabrika kurmakla işsizliği gideremezsiniz. Artık emek yoğun bir teknoloji yok. Teknoloji yoğun bir yatırım anlayışı var. 50 kişiyle bu iş çözülmez. Daha çok hizmet sektörü ağırlıklı bir sistemle gitmemiz gerekir.
KAYNAK