Programa Gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Erhan Başyurtun yanı sıra Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Karaalioğlu, Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak ve Türkiye Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak katıldı. Başbakan Erdoğan, programda Türkiye gündemine oturan açıklamalar yaptı. Erdoğan, terör konusu, Suriye'deki son gelişmeler, Hatay'daki mülteci kampı, BDP milletvekillerinin dokunulmazlığı, Meclis Başkanı Cemil Çiçek'in yaptığı terörle mücadelede milli mutabakat çağrısı, 30 Eylül'de yapılacak AK Parti olağan kongresi ve 66-72 aylık çocuklarını birinci sınıfa göndermemek için rapor alan ailelerle ilgili tüm sorulara cevap verdi.
İŞTE ERDOĞAN'IN AÇIKLAMALARINDAN ÖNEMLİ BAŞLIKLAR:
İLK SIRADA TERÖR VAR
Son zamanlarda yaptırdığımız kamuoyu yoklamalarında eskiden ekonomi çıkardı şimdi ilk sırada terör var. Biz Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Terörle mücadele sadece siyasi iktidarın gayretiyle olacak bir mücadele değil'' dedi.Erdoğan, terörle ilgili mülahazalarının ve teröre karşı alınan tedbirlerin neler olduğu yönündeki bir soru üzerine, son dönemde yaptırdığı kamuoyu araştırmalarında bugüne kadar işsizliğin birinci sırada yer aldığını ancak son araştırmada terörün ön plana çıktığını bildirdi.
AYGÜNDE ŞÜPHEM VAR:
(CHPli Hüseyin Aygünün kaçırılmasıyla ilgili soru üzerine) CHPli Hüseyin Aygünü kaçırdılar, acaba burada bir kaçırma eylemi var mı? Ve ben samimi söylüyorum dedim ki Bu iş kısa zamanda bitecek bir iştir dedim, işte 6 saat yol yürümüş, dağa çıkartmışlar felan bunlar doğrulanması gereken eylemler. Kaçırılma olayına halk inanmıyor. Aygünün kaçırılmasında şüphelerim var.
ESED ÖMRÜNÜ TAMAMLAMIŞTIR
Suriye'deki gelişmeler konusunda değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, ''Size gelen raporlara göre Beşşar Esed'in siyaseten ömrü ne kadar kaldı?'' sorusuna, şu yanıtı verdi :
''Bana göre Beşşar Esed, siyasi ömrünü tamamlamıştır. Şu anda Beşşar Esed, Suriye'de bir siyasetçi gibi çalışmamaktadır. Adeta bir iç savaş içindeki bir aktör veya bir figüran olarak çalışmaktadır. Kaldı ki Türkiye'yi Suriye'de, Suriye'nin içinde dökülen kanın sorumlusu olarak tutan Beşşar Esed, ağzından çıkanı kulağının duymadığı bir hale gelmiştir ve Türkiye Suriye halkının yanındadır ama zalim Beşşar rejiminin yanında değildir. Suriye halkı bizim kardeşimizdir. Biz bu duygular içinde Beşşar'la Türkiye bağlarının koptuğu dönemde bu bağları tesis ettik.''
MEDYAYA ELEŞTİRİ:
Erdoğan, ''Terörle ilgili olarak şu anda bizler, iktidarımız döneminde bir süreç başlattık. Bu süreci son iki-üç yıl içerisinde milli birlik ve kardeşlik projesi adı ile önlemenin gayreti içerisine girdik. Terörle mücadele sadece siyasi iktidarın gayretiyle olacak bir mücadele değil. Dünyanın her yerinde İspanya olsun, İngiltere olsun, orada bütün başbakanlarla görüşmelerde hep şunu açık ve net ifade etmişlerdir. 'Biz terörle mücadelede hiçbir zaman iktidar muhalefet ayrımını yaşamadık. Birlikte el ele verdik. Halkı ile medyası ile bu mücadeleyi ortak yürüttük. Bu ortak mücadele neticesinde ETA ile mücadelede İspanya'da bir yerlere vardık. Aynı şekilde IRA ile mücadelede İngiltere'de biz bir yerlere vardık. Bunun başka çıkışı da pek yok' dedikleri bu. Biz ise Türkiye'de maalesef muhalefet ile bu konuda el ele vermek veya medya ile el ele verip bu işin mücadelesini yürütmeyi ne yazık ki sağlayamadık'' diye konuştu.
Türkiyedeki tüm medyaya mesajdır. Bakınız bugün Afganistanda tüm koalisyon güçlerinin askerleri var. Oradaki kayıpları bir ayda ki bugün aldım rakamı. Koalisyon güçlerinin 158 kaybı var, aylık kayıp. Fakat bunu siz ne bir Fransız gazetesinde ne İngiliz ne Amerikan gazetesinde okuyamazsınız, göremezsiniz. Fakat biz de olay olduğu anda bütün görsel medya, yazılı medya bunların hepsini verir. Sürekli olarak terörün en önemli hedefi; propagandasını yaptırabilmektir. Bu propagandayı adam bedava yaptırıyor. Bu propagandayla kendine bir güç devşiriyor. Bu ülke de terörle mücadele eden ülkenin yönetimine de bu noktada zafiyet tesis ediyor. Böyle bir gayretin içerisinde bunu bir defa halletmemiz lazım. Medya kimin yanında yer alacak. Attıkları başlıklara bakıyoruz, köşe yazarlarına bakıyoruz ben diyorum ki sizin haber kaynağınız Allah aşkına Roj TV, Mezopotamya mıdır, sosyal medya mıdır? Bunlar üzerinden sansasyonel bu tür haberleri üretmek doğru mu? Bunlara karşı bir tavrı yazılı ve görsel medyanın hep birlikte alması lazım. Bunları ademe mahkum etmek durumundayız eğer bunları ademe mahkum edersek biz o zaman çok daha hızla mesafe alırız.
DOKUNULMAZLIKLAR:
Biz AK Parti hükümeti olarak Anayasa değişikliğinde 26 maddelik pakette parti kapatılmasını ortadan kaldıralım diye bir madde getirdik fakat biz yalnız kaldık. Şimdi Partiler kapatılmaması lazım diyor muhalefet partileri, bugün bunu konuşmuyor olmayacaktık eğer destek verselerdi. Ben şunu savunuyorum suçu kim işliyorsa bedeli o ödesin, dokunulmazlık olayına gelince terör, adi suçlar bunlar üzerinde konuşabiliriz ama insanların fikrinden, düşüncesinden dolayı kalkıp burada dokunulmazlık sürecini başlatalım dersek ben bunu doğru bulmuyorum. Şuanda parlamentoda 735 kadar dosya var, çok değişik suçlar. Bunların içinde terör suçları var, teröre yardım yataklık yapanlar var, seçim kampanyalarında akşam saatini aşmış bundan dolayı haklarında dava açılanlar da var. Bunların hepsinin değerlendirilmesi yapılır, ortaya çıkan neyse bunun bedeli ödenir. Bu süreçte parlamento bu işleri farklı şekilde ele alacaktır.
TERÖRİSTLE KUCAKLAŞMA:
Bunlar şimdi siyasetçi olmaktan çıktılar zaten. Yani gidip teröristle kucaklaşana ben nasıl siyasetçi diyeyim? Ben şimdi ona siyasetçi gözüyle bakamam ki.
MÜZAKERE SÜRECİ KAPANDI MI?
(Müzakere süreci kapandı mı sorusu üzerine) Bu tür adamlarla tabii ki. Bunlarla neyin müzakeresini yapacaksın. Karşında müzakere edeceğin bir defa bir parti olacak, demokrasiye inanmış, parlamenter sisteme inanmış bir parti olacak, onunla müzakere edeceksin. Bunların böyle bir derdi yok. Erdoğan, ''Ben şuna inanıyorum. Bizim mücadelemizin terör ile olan kısmında biz salt olarak bu işin askerle, polisle olmayacağını açıkladık. Yine öyle gidiyoruz. Hukuk içinde demokratik parlamenter sistem inancı ile diplomatik ilişkilere varıncaya kadar sosyopolitik, sosyoekonomik ne gerekiyorsa bunları yapmak suretiyle mücadelemizi sürdüreceğiz. Tabii burada akıllı davranacağız. Ama güveni, cesareti hiç kaybetmeden bu işin üzerine gideceğiz. Bizim tabii açılım maçılım filan diye bir şeyimiz yok. Milli birlik ve kardeşlik projemiz. Bu proje ile aynen devam edeceğiz'' dedi.
400 KM YALANI:
Erdoğan, ''Çok açık ve net, son olarak eş başkanlarından bir tanesinin yapmış olduğu açıklama bu ülkede, bu ülkenin gerçek evlatlarının, bu ülkenin ben vatandaşıyım diyenlerinin hepsinin ciğerini dağlamıştır. Nedir bu, '400 kilometre PKK'nın kontrolü altındadır.' Bir defa bu tespit bu ifade çok çok büyük bir yalan. Yalanın ötesinde sen kimden yanasın? Teröristten veya terörden yana mısın? Yoksa bu ülkede terörü yok etmek isteyenlerden yana mısın?''
Erdoğan, iddiayı dile getiren kişinin, Türkiye Cumhuriyeti'nin Büyük Millet Meclisi'nde bulunan bir siyasi partinin eş başkanı olarak bu ifadeyi neye göre kullandığını sorarak, delilinin ve tespitinin ne olduğunu açıklamasını istedi.
Erdoğan, şöyle devam etti:
''400 kilometre dediğin zaman bu 400 bin metredir. Bu 400 bin metreyi nasıl oluyor da bu şekilde kontrol altına alıyorlar. Bunu siz nasıl tespit ettiniz. Neye göre tespit ettiniz. Çünkü bölgeyi onlara göre az da olsa bilen birisiyim. Ama o bölgeye hiç gitmemiş biri değilim. Defalarca gittim. Alışılmış başbakan değilim. Bölgeyi helikopterlerle karadan çok gezdim. Bu sadece AK Parti'yi kapsayan değil, bundan önceki siyasi mücadelemde de o bölgede yaptığım çalışmalardan bildiğim tespit olarak bunu söylüyorum. Tabii bunu söylerken aynı şeyi Çukurca, Şemdinli, Yüksekova için ve merkez için söylediler. Hakkari için söylüyorum. Bütün bunlarla beraber dediler ki Şemdinli tamamen terör örgütünün elinde. Ciddi bir yalan. Burada korkunç bir dezenformasyon var. Bu dezenformasyona yardımcı olan bir medya var. İstisnaları bundan rahatsız olmazlar. Onlar durumu bildikleri için. Bizim böyle bir şeyimiz yok der, rahattır. Ama buna destek veren gruplar var. Şimdi şöyle bir gerçeği sizinle paylaşmak istiyorum. Özellikle Şemdinli olayında ki burada güvenlik güçlerimizin çok ciddi mücadelesi oldu. Terör örgütünün bütün mücadelesi alan hakimiyeti üzerinde değil, bilinçsel olarak insanları taciz etmek, öldürmek, kaçırmak vesaire gibiydi. Şimdi ise alan hakimiyetini hedeflemek suretiyle bir şeyler yapmanın gayreti içinde. Çünkü diğeri iflas etti. Onu başaramıyor. Şimdi bu yolda gitmek suretiyle kendine daha büyük bir prim yapabilir mi diye bunun gayreti içerisinde.''
GAZİANTEP SALDIRISINI GÜYA ÜSTLENMEDİLER
Başbakan Erdoğan, bu siyasi partinin iplerinin tamamen terörün ve terör örgütünün elinde olduğu için kalkıp da bu ifadelerin dışında ifade kullanmasının mümkün olmadığını belirtti.
Erdoğan, ''Bakın şimdi Gaziantep'teki olayda ne yaptılar? Açıklama yaptılar. Güya işi kınadılar. Güya PKK sahiplenmedi. Peki buna halkım inanıyor mu? İnanmadı. Bugün kamuoyu araştırmalarımızda görüyoruz ki, halkımızın yüzde 85'i buna inanmıyor. Bunlar elimizde var. Biz sürekli bir şey söylüyoruz. Sen eğer siyaset yapacaksan, demokrasiden taviz vermeden bu siyaseti yapacaksın. Ama senin derdin siyaset değil de bu ülkede terör örgütünü arkana almak suretiyle onun verdiği destek ile parlamentoda yer tutmaksa bunu bir yere kadar yaparsın. Ondan sonra da geldiğin gibi gidersin. Kaldı ki buna göre çok daha sağlıklı seçimlerin yapılması için de şüphesiz ki adımlar da atılacaktır'' ifadesini kullandı.
Erdoğan, sadece Gaziantep olayının değil, petrol ile ilgili olarak nakil hatlarının bombalanmasını ve araçların yakılmasını anımsatarak, ''Bunlar o bölgenin kalkınmasını da istemiyorlar. Örneğin Yüksekova'da havaalanı yapıyorsun. Sen git havaalanının araçlarını yak. Oradaki çalışmalarda müteahhidin adamlarını kaçır. Aynı şeyi gel Şırnak'ta, Iğdır'da yap. Bütün bunlara rağmen Iğdır'da havalimanını bitirdik. Tüm bunlara rağmen Şırnak'ı, Yüksekova'yı bitireceğiz'' diye konuştu.
HASTANE AÇILIŞINA GELENLERİ BİLE TEHDİT ETTİLER
''Barajlara konulan ad ne biliyor musunuz? Terör barajı. Adı böyle koyuyorlar. Barajdan ne çıkacak, su ve elektrik enerjisi vesaire gidecek. Bunun yanında buralarda çok ciddi istihdam olacak. Bu istihdamda da o bölgenin insanı, benim Kürt kökenli kardeşim istihdam edilecek. Bunların ne yapmak istediği belli değil. Tek şeyleri var. Akıbeti meçhul olan insanları öldürmek. Bunun yanında huzursuz bir ortam meydana getirmek. Bölgenin kalkınmasını engellemek. Şu anda eğer Güneydoğu Anadolu bölgesi, Doğu Anadolu da kısmen kalkınma hamleleri devam ediyor, diğer illerimize ve bölgelerimize göre geride kalıyorsa bunun tek sebebi var, müteşebbis bu bölgeye girmiyor. Sadece devlet giriyor. Devlet de ne ile giriyor? Okulu, hastanesi, eğitimi, tarımı ve vesairesi ile giriyor. Çünkü biz diğer alanlardan çekildik, diğer alanlara artık özel sektör girsin. Bunu başaralım dedik. Aksi takdirde bunlar onu da yaparlar. Birçok yapılmış, bu noktada atılmış adım var. Hakkari'de iki tane hastanenin açılışını yapıyoruz. Hastanenin açılışını bile bunlar tehdit edecek kadar, oraya insanların gelmelerini engelleyecek kadar nasipsizler.''
160 PKKLI ÖLDÜ
Terörle mücadeleyi kararlı bir şekilde sürdürdük, sürdürüyoruz. Nitekim Şemdinlideki kayıpları çok açık, net ortada. Yani 160ı bulan orada kayıpları var. Orada diyelim ki 5-10-15 bizim şehidimiz onlar için tabii çok çok önemliydi. Bunun karşısında medyamızın takındığı tavır bizler için üzüntü vericiydi.
BDPYE ELEŞTİRİ
İpleri tamamen terörün ve terör örgütünün elinde... Bakın şimdi Gaziantepteki olayda ne yaptılar? Açıklama yaptılar. Güya işi kınadılar. Güya PKK sahiplenmedi. Peki buna halkım inanıyor mu? İnanmadı. Bugün kamuoyu araştırmalarımızda görüyoruz ki, halkımızın yüzde 85i buna inanmıyor. Bunlar elimizde var. Biz sürekli bir şey söylüyoruz. Sen eğer siyaset yapacaksan, demokrasiden taviz vermeden bu siyaseti yapacaksın. Ama senin derdin siyaset değil de bu ülkede terör örgütünü arkana almak suretiyle onun verdiği destek ile parlamentoda yer tutmaksa bunu bir yere kadar yaparsın. Ondan sonra da geldiğin gibi gidersin. Kaldı ki buna göre çok daha sağlıklı seçimlerin yapılması için de şüphesiz ki adımlar da atılacaktır.
SİYASETÇİ DEĞİLLER:
Bunlar (BDP) siyasetçi olmaktan çıktılar. Gidip teröristle kucaklaşana ben nasıl siyasetçi diyeyim. Fezlekelerle başlayan süreç görüntülerini izlediklerimiz 14. maddeden dava olanlar var. Teröre bulaşanlar var. 9 milletvekilinin gösterdiği o tablo yenilir yutulur tablo değildir. Biz böyle milletvekili tanımıyoruz. Bu tür adamlarla neyin müzakeresini yapacaksın.
PARTİ KAPATMAYA KARŞIYIZ
Başbakan Erdoğan, bu konuda duyarlı davranan medyaya da teşekkür ederek, ''BDP'lilerle ilgili sert eleştiriler yaptınız. Bu konuda kamuoyuyla paylaşacağınız düşünce var mı? Türkiye'nin geçmişte parti kapatma gibi sıkıntıları da var, yeni şartlarda o sıkıntı nükseder mi?'' sorusuna, şu yanıtı verdi:
''Şunu bir defa çok açık net ortaya koymamız lazım. Biz AK Parti olarak, AK Parti Hükümeti olarak parti kapatılmasına karşıyız. Bu, bizim baştan beri savunduğumuz yöntemdir. Anayasa değişikliğinde, 26 maddelik pakette de 'parti kapatılmasını ortadan kaldıralım' diye bir madde getirdik. Fakat iktidar partisi olarak yalnız kaldık. Anamuhalefet, diğer muhalefet partileri Mecliste adeta boykot ettiler ve o maddeyi biz kendi içimizden de bazılarının ihanetiyle, 2-3 tane ihanet de diyeceğim bu kadar açık konuşuyorum, biz o maddeyi çıkartamadık. O madde o gün 330'u yakalamış olsaydı, o da çıkmış olacaktı ve böylece partilerin kapatılması olayı adeta yok denecek noktaya gelecekti. Şimdiyse bakın o zaman Meclisi terk edenler, şimdi partilerin kapatılması noktasında ne diyorlar? 'Partilerin kapatılmaması lazım, biz bu işin en çok mağduruyuz.' Mağdurusun da o gün niye terk ettin gittin? O gün terk edip gitmeseydin, işte bir tanesi BDP'dir, bugün böyle bir sorun olmayacaktı, bunu konuşmayacaktık. Ama ben şunu savunuyorum, diyorum ki suçu işleyen kimse bedelini o ödesin. Genel başkan, genel başkan yardımcıları, milletvekilleri, şu veya bu. Dokunulmazlık olayına gelince, terör, adi suçlar, yani bunların üzerinde konuşabiliriz. Ama insanların fikrinden, düşüncesinden dolayı vesaire kalkıp buna da hemen biz 'dokunulmazlık sürecini başlatalım' dersek bunu da ben doğru bulmuyorum. Tabii sağlıklı bir süreci de bu götürmez. Onun için de biz bu konuların hepsini konuşmaya, görüşmeye hazırız.''
ZABITA MISIN SEN İSTEDİĞİN YERE GİRECEKSİN
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Türkiye'ye sığınan Suriyeliler için açılan kamplarla ilgili değerlendirmelerine de tepki gösteren Erdoğan, şöyle konuştu:
''(Bu kamplara gireceğim) diyor. Nasıl gireceğin önemli. Bunun emrini biz veririz. Oralar yol geçen hanı değil. Bakın daha kısa bir süre önce oraya İnsan Hakları Komisyonu gitti. (Raporu göstererek) Şu gördüğünüz İnsan Hakları Komisyonu'nun inceleme raporudur. Gitmişlerdir, kamp ziyaretini yapmışlardır. Gene gidebilirler, gene talepleri oldu ama bunlar izin aldılar ve gittiler fakat biz bu kamp yerlerini bir şov merkezi haline dönüştürmeyiz. Sayın Kılıçdaroğlu eğer böyle bir şey arzu ediyorsa, bunun iznini talep eder. Ondan sonra biz de gerekli değerlendirmeleri yaparız. 'Şu kamp uygundur' deriz; oraya göndeririz. Öyle, 'ben şuraya girmek istiyorum, buraya girmek istiyorum...' yok öyle şey. Zabıta mısın sen? Öyle her istediğin yere gireceksin. Böyle şey yok. Çünkü buradaki insanların can güvenliği bizden sorulur.''
AYIPTIR
Başbakan Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun, Türkiye'den Suriye'ye silah gönderildiğine ilişkin iddialarına ilişkin, ''Siz kalkacaksınız, 'Türkiye'den Suriye'ye silah gönderiliyor, silah yardımı yapılıyor' diyeceksiniz. Ayıptır, böyle bir şeyi bu ülkenin anamuhalefet partisinin başı nasıl söyler. Buradan oraya yapılan insani yardımlar noktasında bunları farklı yerlere nasıl çeker. Yapmayacak mıyız insani yardım? Yapacağız'' dedi.
ESED'İ SAVUNUYOR
CHP'li bazı milletvekillerinin, ''Ahlaki olmayan bazı adımların Hatay'da atıldığına, oralarda gayrimeşru işlerin yapıldığı ve bunları Suriye'den gelenlerin yaptığına'' ilişkin iddialarına tepki gösteren Erdoğan, Hatay Valisinin bu iddiaların gerçek dışı olduğuna yönelik açıklamalarına dikkati çekti. Erdoğan, şunları söyledi:
''Bu ülkenin bir izzetinefsi var. Kalkıp da Türkiye'nin mevcut hükümetini bu noktada savunmak yerine gidiyor Beşşar Esed'i savunuyor. O rejimden yana. Ben de 'sen Baasçısın' deyince kızıyor. Niye kızıyorsun, niye rahatsız oluyorsun. Onunla aynı şekilde hareket ediyorsun. Hatay'da toplantı düzenliyorlar. Toplantıya katılanlar bu ülkedeki aşırı uçlar. Terörle kucak kucağa olanlar. Kimle beraber yapıyorlar bunu, CHP'yle beraber yapıyorlar. Bunu yaparken de neyse 300 kişi, 500 kişi bir salonda toplanıyorlar. Beşşar'ın resimleriyle beraber Beşşar'a mesaj gönderiyorlar. Beşşar da 'Türk halkı benim yanımda' diyor. Buna kargalar bile güler. Nerede senin yanında. Biz Suriye halkının yanındayız.''
SURİYE POLİTİKASINA DESTEK
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yaptırdıkları ankette, ''Türkiye'nin güvenliğini tehdit edecek bir gelişme olması durumunda sizce Türkiye Suriye'ye bir müdahalede bulunmalı mı?''sorusunun vatandaşlara yöneltildiğini belirterek, şöyle dedi:
''Halkımızın ortalama vermiş olduğu cevap yüzde 58 bu işe 'evet' diyor. Ayrıca Suriye politikasına yönelik olarak ortalama olarak ele aldığımızda yüzde 49 'evet' diyor. Yüzde 14 diğer seçmen, ondan sonrası diğerleri kararsız zaten. Özellikle medyanın takındığı tavır bu süreci çok daha farklı kılabilir. Ama medya tabii burada maalesef bu malum medya Beşşar'a adeta destek verenler olursa iş bu noktaya gelir. Biz şu anda sadece bu işin gerçekten hassasiyetini düşünen Suriyeli kardeşlerinin yanında olanlarla beraber bu mücadeleyi sürdürüyoruz.''
TATİL İDDİASI YALAN
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, ''Erdoğan ve Esed Türkiye'de birlikte tatil yaptı'' iddiasının da gerçeği yansıtmadığına dikkati çeken Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Ben Sayın Beşşar Esed'i o zaman buraya davet ettik, misafirimiz oldular ailece ama ben yazlıkta değildim. Hiçbir zaman yazlıkta da beraber olmadık sadece buraya geldikten sonra orada kendilerini ayrıca bir ziyaret ettim o kadar. Orada olarak değil, oraya giderek kendisini ziyaret ettim. Bunu Sayın Kılıçdaroğlu'nun bilmesi lazım. Bu iftiralarına da son vermesi lazım. Çünkü akşam başka, sabah başka. Bu, böyle çirkin oluyor, yakışmıyor. Doğru konuş, dürüst konuş.''
YEREL SEÇİMLER
Başbakan Erdoğan, 2014 yılı içinde bir taraftan mart ayında yerel seçimin, hemen arkasından Cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılacağını, bunun hem siyasi partiler hem de vatandaş açısından da sıkıntı olacağını belirterek, ''Ekim gibi olursa 4-5 ay geri alma durumu var. Sayın Bahçeli de açıklama yaptı biliyorsunuz, onun da olumlu yaklaşımı var'' dedi.
Kurmaylarına, 'MHP ve CHP ile görüşün' talimatı verdiğini ifade eden Erdoğan, ''Ona göre burada tarihi mutabakatımızı da sağlarsak, yerel seçimleri şöyle 4-5 ay öne almamız mümkün''dedi.
YENİ ANAYASADA SON DURUM
Yeni anayasa için çalışmaların yürüdüğünü vurgulayan Erdoğan, her zaman, ''Masadan kalkan veya masadan kaçan parti asla olmayacağız'' dediklerini anımsattı. Erdoğan, şunları kaydetti:
''İlla 4 parti burada dayanışma içinde olacak diye bir şey yok. Masada kaç parti kalırsa onunla bitiririz. Yani bu iki parti de olabilir ama 'iki parti' derken tabii anayasal değişikliği yapabilecek iki partiyi kastediyorum ki bu CHP olabilir, MHP olabilir. Oturalım konuşalım, azami müştereklerimizi tesis edebilirsek iş biter. Asgari müşterek değil. Çünkü azami müşterek sağlanırsa güzel bir anayasa, yeni bir anayasa çıkar.''
Başbakan Erdoğan, yeni anayasa konusunda çalışma yapan kurmaylarına, ''Sizler sonuna kadar gerekeni yapacaksınız. Oldu oldu, olmadı mevcut anayasayla yolumuza devam edeceğiz'' dediğine değinen Erdoğan, ''Çünkü zaman kaybına da tahammülümüz yok'' diye konuştu.
EVLATLARA İHANET
Bu işe karşı bir kampanya var. Gidip rapor alanlar var. Bunları evlatlarına ihanetle vasıflandırıyorum. Bu çocuklar geri zekalı mı? 66 ay derken rastgele atmadık. İncelemesini yaptırdık. Bir an önce okullarına başlasınlar, hayata geçsinler. Bu süreçte bir takım eksikliklerimizi olabilir. Tamamlamak, 2 senemizi de alabilir. Bazı kanallar ideolojik yaklaşıma insanları konuşturuyorlar.
BUGÜN