asabi
New member
- Katılım
- 7 Ocak 2006
- Mesajlar
- 82
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0

Bir gün Yunus Emre Tabduk Emre'nin dergahında iken kendinde bir şey hissetmeyince başka kapılar aramaya baslar, dergahtan ayrılır. Yolculuk yaparken iki kisi ile yoldas olur. Bunlar yolculuk yaparken yemek molalarinda bu iki kisi birini sefaatci kilarak Allah'tan yemek isterler ve ilahi bir sofra her seferinde onlerine gelir. Sira Yunus Emre'ye gelir. Yunus Emre'de soyle dua eder.
“Allahim! Bu iki kisi kimi sefaatci kilarak senden nimet istedilerse ben de ayni kisiyi sefaatci kilarak senden nimet istiyorum” der.
Aninda Ilahi sofra onlerine gelir. Yunus Emre'nin yol arkadaslari bu duruma sasirir ve sorarlar sen kimi sefaatci kildin da bu nimet onumuze geldi derler. O da kendinde bir sey gormedigi icin soyle cevap verir;
“Ben sizi sefaatci kildiginiz kisiyi sefaatci kilarak bu maide-i Ilahiyeyi istedim. Siz kimi sefaatci kilmistiniz.”
Onlar da “Tabduk'un halis bir muridi var. Kendinde bir sey gormuyor. O'nu sefaatci kilarak Allah'tan nimet istemistik.” derler.
Kendinde bir sey gormemek, Yunus Emre'ye haslik, halislik kazandiran durustur. Dupdurudur Yunus Emre, seffaftir. Bakildiginda Allah'i gosterir. Kendinde bir sey gormenin diger adi olan benlik o tertemiz suyu bulandiramamistir. Erimistir, su olmustur.
Evet, yapilan iyilikler, guzellikler, kemalat Allah'tandir.
Yapilan kotulukler ise nefistendir.
Yunus Emre'yi Yunus Emre yapan yaptigi tum kemalati Allah'a vermesiydi. Kendine paye vermeyisi olaylarin arkasinda Allah'i gormesindendi. Bu hal ayirmisti Yunus Emre'yi Tabduk'un dergahindan. Kendinde eksIklik gordugu hal aslinda zirvede oldugu haldir.
işte bunu anlayan Yunus Emre, Tabduk Emre'nin kapisina koşar. Kapıyi calar, Tabduk Emre evde yoktur. Hanimi cikar ve der ki;
“Sen basini esige koy. Kendisi kordur. Buradan gecerken ayagi sana takilir. Bu kimdir der. Yunus deriz. Bizim Yunus mu derse bil ki seni affetmistir, kabul etmistir. Hemen kalk etegine saril.”
Tabduk Emre gelir, ayagi takilir. Bu kimdir der. Yunus derler. Bizim Yunus mu der ve Yunus Emre ayagina sarilir.
işte biz de zaman zaman günahlarla Allah'tan uzaklaşıyoruz. Günlük yaşantımız, haramın ve günahın bu kadar burnumuzun dibine kadar gelmiş olması ayağımızın altını daha kaygan yapıyor.
Hiç günaha girmemenin pek de mümkün olmadığı bu ortamda bize duşen ne kadar günah işleyip Allah'tan uzaklaşmış da olsak tekrar geri dönüp başımızı eşiğe koyabilmeliyiz.
Bir kere günah işledim ya da ben bir kere daldim bu günah bataklığına daha dönüşü olmaz mulahazalarinin bir şeytan tuzağı oldugunu bilmemiz gerekiyor.
çunku bizim; kullarindan bir kuluna
“Gel ne olursan ol yine gel;
Bin kere tovbeni bozmus olsan da yine gel.” dedirten, Tevvab (tovbeleri seven-kabul eden), Gafur (bagışlamayı seven) isimlerine sahip bir Mevlamız var.
Rahim olan Allah, israrci olanlara bağıslama kapılarını açacaktır.
O yüzden basımız gözyaşlarımızın ıslattığı eşikte olmalı ve kabul edildiğimizin nişanı olan “Benim kulum mu” cevabını almadan o eşikten başımızı kaldırmamalıyız...
dua ile..