- Katılım
- 11 Mar 2008
- Mesajlar
- 20,694
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Bünyamin Gezer, Türk futbolundaki hakem atamalarına kimlerin yön verdiğini açıkladı.
Türkiyede değişmeyen bir düzen var. Büyük takımların lehine hata yaparsanız, bir dahaki hafta maçınız hazır olur.
Fakat aleyhine bir kararda onlar bağırır ve sen maç alamazsın. Büyük takım bağırıyor diye maç yönetemedik.
Oysa MHK Başkanı da, Uilenberg bile Musleraya verdiğim kırmızı kart için Doğru karar yorumunda bulundular.
Müdür Yardımcımız Tayfun Bayındırla keyifli bir sohbet gerçekleştiren Bünyamin Gezer, bundan sonra yorumculukla devam edeceği bu yolda kesinlikle geri adım atmayacağının altını çizdi.
Son günlerde futbolumuzda en çok konuşulan isim haline geldi Bünyamin Gezer.. Aktif hakemlik kariyerini bir anda noktalaması ve diğer hakem hocaları Ahmet Çakar ve Erman Toroğluna göndermeler yaparak rakip olması, yorumculuğunun çok renkli geçeceğinin ilk göstergesiydi sanki.. Gezeri aradım ve buluşmak istedim. Neden hakemliği bıraktığına dair daha net bilgilerdi istediğim.. Ve istediğimi elde etti.. İşte Gezer ve cümleleri:
Bırakmadan önce çok düşündüm. Yaşadığımız haksızlıklar var. Ama bardak en son yönettiğim Karabük-G.Saray maçından sonra taştı. O maçın sonrasındaki yanlızlığım, MHKden bekleyip de görmediğim destek bu kararı almama neden oldu. Keşke benim MHK başkanımın, Erman Toroğlu karşısında onu üzmemek için verdiği cevapları izlemeseydim. Bu, kararı almama sebep oldu. Hem onu üzmeyeceksin hem bana farklı konuşacaksın hem de bana maç vermeyeceksin.
HAKEMİ KORUYACAKSIN
Bazı haftalar vardır hakeme maç vermek gerekir. Kamuoyu baskısı oluşmuştur. Hakemin hakkıdır, o hafta her ne şartta olursa olsun hakeme maç verilir. Bu hakemini korumaktır. Bazen yapacağın açıklamayla, bazen eylemle, bazen de maç vererek hakemini korursun.
Sayın MHK Başkanı Yusuf Namoğlu televizyonda, Musleraya verdiğim kırmızıyla ilgili Gri pozisyon açıklamasını yaptıktan sonra gelip bize, yani kalabalık hakem grubu içinde bana Kırmızı kartta doğru karar verdin dedi. Televizyona çıktığının ertesi günü.. Bunu üstlerine söyleyemezsin. Ondan sonra kötü kişi oluruz..
Şimdi ilk 5 haftadaki atamalara bakın. Birileri fazla maç alırken, diğerleri az alıyor. Peki kriter nedir? Son maçımda gözlemciden 8.5 gibi yüksek bir puan aldım. Bu sene MHK bana göre de doğru bir uygulama başlattı. Dedi ki, Biz maçları TVden izliyoruz.. Gözlemcilerin verdiği notları değerlendireceğiz. Biz notunuzu beğenmezsek size uyarı göndereceğiz ve Notunuzun arkasında mısınız? diye soracağız.
UILENBERG DOĞRU DEDİ
Benim gözlemcime sormamışlar 8.5un arkasında mısın? diye. Maçtan sonra hakem gelişim müdürü Burçin Keskin, Fransada Uilenberg ile seminerde benim maçımı izliyor ve O pozisyon için harika bir uygulama, Bünyamini tebrik edelim.. Bunu seminere alalım diyor. Bunu daha sonra mail ile bana iletti. İşte benim isyan noktam buruda. Uilenberg Doğru diyor, MHK Başkanı Kırmızı kart doğru diyor.. Peki bana neden maç verilmiyor? Büyük takım biraz bağırdı diye mi? Türkiyede hakemlik işte bu.
Bakın aynı hafta büyük takımın lehine hata yapan bir arkadaşımız sonraki hafta başka maça verildi. Yani sen eğer büyük takım lehine hata yaparsan sonraki hafta maç alırsın.
Eğer büyük takım aleyhine hata yaparsan, onların bağırmasına neden olursan maç alamazsın. Bu ne yazık ki yıllardır böyle. Artık dayanacak gücüm kalmamıştı. Ben bugüne kadar A takımı, B takımı ayırt etmedim. Hakem zeki insandır, mesajları iyi alır. Atamalardan hemen ne istendiğini anlar. Hiç ne istendiğine bakmadım. Çünkü her maçıma Bu son diye çıktım.
Yanlış penaltıyı, yine penaltıyla telafi etmem
Benim geçmişimde hata yaptığım maç vardır. Ama kontrolü kaybettiğim, maçı A takımından alıp B takımına verdiğim, hataları arka arkaya yaptığım maçı bulamazsınız. Bir penaltıya atlamış olabilirim, ofsayttan gol attırmış olabilirim ama penaltıyı penaltıyla telafi etmedim. YANLIŞ penaltının etkisinde kalıp da karşı takımı okşamadım. Kontrolü kaybettiğim bir tane maç hatırlamıyorum.
Emreye kart vermeyip yanlış yaptım
Geçen yıl Emrenin ellerini kollarını sallayarak üzerime doğru gelişi çok eleştirildi. O pozisyonu çok iyi hatırlıyorum. Seyredenler için Emre, Bünyamin hocaya bağırıyor anlamı çıkmış olabilir. Ama Emre orada bana itiraz ederken, Bünyamin abi sen Türkiyenin en iyi hakemisin. Bu faulü nasıl vermezsin dedi.
Şimdi insana böyle bir yaklaşımla gelince, kart yerine hoşgörüyle karşılıyorsunuz. Omzuna dokunup oyuna göndermiştim. Ama sonra seyredince o pozisyonda kart vermeliymişim.
F.Bahçe yenilince müdürü eşime kızdı
Biliyorsunuz eşim de polis.. Eşimin müdürü F.Bahçeliydi. Birgün yönettiğim maçta F.Bahçe yenildi. Onun üzerine eşimin müdürü Söyle kocana yarın işe gelmesin demiş. Böyle ilginç durumlarla karşılaşıyorduk.
Taraftarın karara tepkisi size sinyal verebilir
13. sezonumda Bursa-Yozgat maçı sonrası Ben hakem oldum dedim. 20 bin seyirci vardı ve onların önünde maç yönettim. Yüzümün akıyla çıktım. O günden sonra beni hiç bir seyirci etkilemedi. Ben seyirciyi hiç duymam. Ama bazı istisnai durumlar vardır.
Seyirci özellikle 3 Büyüklerin statlarında verdiğiniz karardan sonra yoğun tepki gösterirse o sinyal olabilir. Her zaman doğru çıkmaz ama hata yaptığınızı düşündürür size..
Aziz Yıldırımla diyaloğu..
Trabzon maçının 2. yarısına çıkarken Aziz Yıldırım bana Vermediğin faul sonucu etkiledi dedi.. Bu isyan normal.
Benim soyunma odamı kimse basmaya kalkmadı, sadece teşekküre gelirlerdi.. Ama koridorda rastlıyorduk zaman zaman. Örneğin Trabzon-F.Bahçe maçında çok yazıldı. İkinci yarıya tam çıkarken F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım benim önümden geçiyordu. Durdu ve sadece şunu söyledi: Hocam şu dakikada vermediğin faul sonucu etkiledi. Bakacağım eğer sen haklıysan hiçbir şey demeyeceğim ama yüzde yüz ben haklıyım. Buna eminim.
Söylediklerinin hepsi bu.. Sonra bu kısa konuşma çok abartıldı. Penaltı ofsayt falan değil, bir faul kararını söyledi. Bence bunu söyleme bir yöneticinin hakkı olmalı. Bu kadar da isyan normal karşılanmalı.
Şike soruşturmasıyla polisliği bıraktım
Yarın bir gün yorum yaparken önüme şike dosyası gelse, şike konusunda konuşmam gerekse bir polis olarak nasıl konuşabilirim ki? Bu ihtimal çok yüksek. O nedenle bıraktım. Ama çok üzüldüm. Çok zor oldu bırakmak. Bu teşkilat bana çok sahip çıktı. 16 yıl dolu dolu çalıştım..
Kayank
Türkiyede değişmeyen bir düzen var. Büyük takımların lehine hata yaparsanız, bir dahaki hafta maçınız hazır olur.
Fakat aleyhine bir kararda onlar bağırır ve sen maç alamazsın. Büyük takım bağırıyor diye maç yönetemedik.
Oysa MHK Başkanı da, Uilenberg bile Musleraya verdiğim kırmızı kart için Doğru karar yorumunda bulundular.
Müdür Yardımcımız Tayfun Bayındırla keyifli bir sohbet gerçekleştiren Bünyamin Gezer, bundan sonra yorumculukla devam edeceği bu yolda kesinlikle geri adım atmayacağının altını çizdi.
Son günlerde futbolumuzda en çok konuşulan isim haline geldi Bünyamin Gezer.. Aktif hakemlik kariyerini bir anda noktalaması ve diğer hakem hocaları Ahmet Çakar ve Erman Toroğluna göndermeler yaparak rakip olması, yorumculuğunun çok renkli geçeceğinin ilk göstergesiydi sanki.. Gezeri aradım ve buluşmak istedim. Neden hakemliği bıraktığına dair daha net bilgilerdi istediğim.. Ve istediğimi elde etti.. İşte Gezer ve cümleleri:
Bırakmadan önce çok düşündüm. Yaşadığımız haksızlıklar var. Ama bardak en son yönettiğim Karabük-G.Saray maçından sonra taştı. O maçın sonrasındaki yanlızlığım, MHKden bekleyip de görmediğim destek bu kararı almama neden oldu. Keşke benim MHK başkanımın, Erman Toroğlu karşısında onu üzmemek için verdiği cevapları izlemeseydim. Bu, kararı almama sebep oldu. Hem onu üzmeyeceksin hem bana farklı konuşacaksın hem de bana maç vermeyeceksin.
HAKEMİ KORUYACAKSIN
Bazı haftalar vardır hakeme maç vermek gerekir. Kamuoyu baskısı oluşmuştur. Hakemin hakkıdır, o hafta her ne şartta olursa olsun hakeme maç verilir. Bu hakemini korumaktır. Bazen yapacağın açıklamayla, bazen eylemle, bazen de maç vererek hakemini korursun.
Sayın MHK Başkanı Yusuf Namoğlu televizyonda, Musleraya verdiğim kırmızıyla ilgili Gri pozisyon açıklamasını yaptıktan sonra gelip bize, yani kalabalık hakem grubu içinde bana Kırmızı kartta doğru karar verdin dedi. Televizyona çıktığının ertesi günü.. Bunu üstlerine söyleyemezsin. Ondan sonra kötü kişi oluruz..
Şimdi ilk 5 haftadaki atamalara bakın. Birileri fazla maç alırken, diğerleri az alıyor. Peki kriter nedir? Son maçımda gözlemciden 8.5 gibi yüksek bir puan aldım. Bu sene MHK bana göre de doğru bir uygulama başlattı. Dedi ki, Biz maçları TVden izliyoruz.. Gözlemcilerin verdiği notları değerlendireceğiz. Biz notunuzu beğenmezsek size uyarı göndereceğiz ve Notunuzun arkasında mısınız? diye soracağız.
UILENBERG DOĞRU DEDİ
Benim gözlemcime sormamışlar 8.5un arkasında mısın? diye. Maçtan sonra hakem gelişim müdürü Burçin Keskin, Fransada Uilenberg ile seminerde benim maçımı izliyor ve O pozisyon için harika bir uygulama, Bünyamini tebrik edelim.. Bunu seminere alalım diyor. Bunu daha sonra mail ile bana iletti. İşte benim isyan noktam buruda. Uilenberg Doğru diyor, MHK Başkanı Kırmızı kart doğru diyor.. Peki bana neden maç verilmiyor? Büyük takım biraz bağırdı diye mi? Türkiyede hakemlik işte bu.
Bakın aynı hafta büyük takımın lehine hata yapan bir arkadaşımız sonraki hafta başka maça verildi. Yani sen eğer büyük takım lehine hata yaparsan sonraki hafta maç alırsın.
Eğer büyük takım aleyhine hata yaparsan, onların bağırmasına neden olursan maç alamazsın. Bu ne yazık ki yıllardır böyle. Artık dayanacak gücüm kalmamıştı. Ben bugüne kadar A takımı, B takımı ayırt etmedim. Hakem zeki insandır, mesajları iyi alır. Atamalardan hemen ne istendiğini anlar. Hiç ne istendiğine bakmadım. Çünkü her maçıma Bu son diye çıktım.
Yanlış penaltıyı, yine penaltıyla telafi etmem
Benim geçmişimde hata yaptığım maç vardır. Ama kontrolü kaybettiğim, maçı A takımından alıp B takımına verdiğim, hataları arka arkaya yaptığım maçı bulamazsınız. Bir penaltıya atlamış olabilirim, ofsayttan gol attırmış olabilirim ama penaltıyı penaltıyla telafi etmedim. YANLIŞ penaltının etkisinde kalıp da karşı takımı okşamadım. Kontrolü kaybettiğim bir tane maç hatırlamıyorum.
Emreye kart vermeyip yanlış yaptım
Geçen yıl Emrenin ellerini kollarını sallayarak üzerime doğru gelişi çok eleştirildi. O pozisyonu çok iyi hatırlıyorum. Seyredenler için Emre, Bünyamin hocaya bağırıyor anlamı çıkmış olabilir. Ama Emre orada bana itiraz ederken, Bünyamin abi sen Türkiyenin en iyi hakemisin. Bu faulü nasıl vermezsin dedi.
Şimdi insana böyle bir yaklaşımla gelince, kart yerine hoşgörüyle karşılıyorsunuz. Omzuna dokunup oyuna göndermiştim. Ama sonra seyredince o pozisyonda kart vermeliymişim.
F.Bahçe yenilince müdürü eşime kızdı
Biliyorsunuz eşim de polis.. Eşimin müdürü F.Bahçeliydi. Birgün yönettiğim maçta F.Bahçe yenildi. Onun üzerine eşimin müdürü Söyle kocana yarın işe gelmesin demiş. Böyle ilginç durumlarla karşılaşıyorduk.
Taraftarın karara tepkisi size sinyal verebilir
13. sezonumda Bursa-Yozgat maçı sonrası Ben hakem oldum dedim. 20 bin seyirci vardı ve onların önünde maç yönettim. Yüzümün akıyla çıktım. O günden sonra beni hiç bir seyirci etkilemedi. Ben seyirciyi hiç duymam. Ama bazı istisnai durumlar vardır.
Seyirci özellikle 3 Büyüklerin statlarında verdiğiniz karardan sonra yoğun tepki gösterirse o sinyal olabilir. Her zaman doğru çıkmaz ama hata yaptığınızı düşündürür size..
Aziz Yıldırımla diyaloğu..
Trabzon maçının 2. yarısına çıkarken Aziz Yıldırım bana Vermediğin faul sonucu etkiledi dedi.. Bu isyan normal.
Benim soyunma odamı kimse basmaya kalkmadı, sadece teşekküre gelirlerdi.. Ama koridorda rastlıyorduk zaman zaman. Örneğin Trabzon-F.Bahçe maçında çok yazıldı. İkinci yarıya tam çıkarken F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım benim önümden geçiyordu. Durdu ve sadece şunu söyledi: Hocam şu dakikada vermediğin faul sonucu etkiledi. Bakacağım eğer sen haklıysan hiçbir şey demeyeceğim ama yüzde yüz ben haklıyım. Buna eminim.
Söylediklerinin hepsi bu.. Sonra bu kısa konuşma çok abartıldı. Penaltı ofsayt falan değil, bir faul kararını söyledi. Bence bunu söyleme bir yöneticinin hakkı olmalı. Bu kadar da isyan normal karşılanmalı.
Şike soruşturmasıyla polisliği bıraktım
Yarın bir gün yorum yaparken önüme şike dosyası gelse, şike konusunda konuşmam gerekse bir polis olarak nasıl konuşabilirim ki? Bu ihtimal çok yüksek. O nedenle bıraktım. Ama çok üzüldüm. Çok zor oldu bırakmak. Bu teşkilat bana çok sahip çıktı. 16 yıl dolu dolu çalıştım..
Kayank