Bölünmüşlük!

icemen

New member
Katılım
7 Şub 2007
Mesajlar
20,136
Reaction score
0
Puanları
0
Orhan Yıldırım, hakem hatalarının Beşiktaş´ın makus talihi olmasının en önemli faktörünü açıklıyor.
Yönetimin pek çok konuda suçu var. Ancak muhalefet de görevini değil, kendi reklamını yapma peşinde. Camia Osmanlı’nın son dönemi gibi. Sen böyle paramparça olursan, düştüğünde tabii herkes tekme vurur.

Yıllardır hakem hataları nedeniyle şampiyonluklar, kupalar ve prestij kaybeden Beşiktaş, bugünlere nasıl geldi? Neden hep hatalara maruz kalan, hakkı yenen kulüp oldu? Bize göre bunun bir çok nedeni var. Ancak en önemli faktör, muhalefet. Evet, yönetimler değil muhalefet... Çünkü başkan ve yönetim seçimle göreve geliyor. Yani demokrasi var. Demokrasilerin olmazsa olmazının ilk kuralı da muhalefettir. Muhalefetin olmadığı yerde iktidar da olmaz! Süleyman Seba, Serdar Bilgili ve son olarak da Yıldırım Demirören’de bunu göremedik. Kısa bir nostalji yapalım isterseniz:

Kırmızıyı görmedi
1995-96 sezonu... Milli takımda birlikte çalışan hocalardan Fatih Terim Galatasaray, Rasim Kara ise Beşiktaş’ın başına geçti. Kara’nın kurduğu takım oynadığı futbolla lige damgasanı vurmaya başladı. Avrupa çeyrek final kapısını aralayıp tarihe geçti. Terim’in ekibi ise ağır aksak ilerledi. Van’da Metin Tokat, Sergen’in son dakikalarda kullandığı faul atışına Aykut’un, hem de elindeki kırmızı eldiven ile yaptığı smaçta penaltı çalmadı. Son derece ketum olan Seba, “Şerefli ikincilik, böyle şampiyon olmaktan iyidir” diyerek göndermelerde bulundu. Ardından, Altay maçı için İzmir’e gittik. Kara ile birlikte Galatasaray’ın İstanbulspor ile yaptığı maçı izliyoruz. Rakibin bariz penaltısını vermedi Vahap Beyaz. Dönen topta Arif, olimpik havuza atlar gibi kendini yere attı. Beyaz, 60 metreden penaltı çaldı. Bu kez Kara, “Biz gönüllerin şampiyonuyuz” dedi.
Bilgili döneminde 11 puan önde olan Kartal, İnönü’de Samsunspor maçında Cem Papila’ya takıldı. Arkası geldi ve yönetim, takım dağıldı.

Yol göstersenize
Demirören göreve geldi, aynı tas, aynı hamam sürüp gitti. Geçen yıl 15 puan gasp edildi. Şimdilerde, Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzonspor’un maçları ortada. Bütün bunlar olup biterken, muhalefetten ses seda çıkmadı. Yönetim zaten acz içinde. Hakeme olan tepkini maçtan önce ortaya koyacaksın. Yoksa, üç puan elinden alınmış, oyuncun atılmış, olan olmuş sahaya insen ne yazar ki! Muhalefet deyince siyaha, beyaz demeyeceksin, eleştirip yol göstereceksin. Ama böyle yaparsan reklam yok, öne çıkma yok, herkes kabuğunda. Derbiden bir gün önce Milliyet’te seçimi kılpayı kaybeden Fikret Orman’ın beyanı herşeyi açıklıyordu aslında. Orman, “Mali kongrede bu yönetimi ibra etmem hataydı. Sözümde durmadım” türünden açıklama yaptı. Yahu, takımın yarın tarihi maçı var. Hakem belli. Onu gündeme getirsene... Hani bir lâf vardır, ‘Koyun can, kasap et derdinde’ diye, işte ta kendisi...

Tam destek gerekli
Böyle bir camia olur mu? Bu kadar bölünmüşlük, ancak Osmanlı’nın çöküş dönemindeki iç çekişmelerde vardı. Sen birlik kuramayıp yere düşersen, bir tekme de başkasından yersin. Başkan Yıldırım Demirören ve ekibinin büyük hataları var elbette. Ama bunun yeri seçimdir. Bakıyoruz rakipler dalga geçiyor. Önce, ‘Ahmet Dursun, Seba gitsin’ diye. Sonra ‘S.....r ol git Bilgili’, şimdi de ‘Yeter Yıldırım Demirören.’ Peki yarın ne olacak? Rakip seyirciler Beşiktaş tribünlerinin tezahüratını yapıp dalga geçiyor. 2010 Ocak, yani bir yıl sonra olağan kongre var. 23 bini aşan kongre üyesi mevcut. Her şey orada belli olacak. Üyeler devam ederse Demirören ya da ortaya çıkacak diğer adaylar arasından yeni başkanı belirleyecek. Gerçek Beşiktaşlılar bu bilinçle başkanı, yönetimi, hocayı hacıyı bir kenara koyup, takıma destek olurlarsa şampiyonluk gelir. Ne hakem engel olabilir ne de başka faktörler. Yok böyle devam edilirse, ne köy olur ne kasaba!

Kaynak: Fanatik
 
Geri
Üst