Ayrımcılığın ne olduğu ilkokulda zaten öğreniliyor

MG_eVİL

New member
Katılım
20 May 2008
Mesajlar
3,623
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Sevsenizde sevmesenizde sonuna kadar Atatürk ve fi
Sayın Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu; Kürt açılımını fırsat bilip, katkı sağlamak amacıyla bu yıl ilköğretim kurumlarında çocuklara ayırımcılık hakkında bilgi verilmesini, derslerde bu konunun işlenmesini istediniz.

Yeni öğretim yılının başladığı gün ziyaret ettiğiniz bir okulda da ilk dersi siz vererek ayrımcılığın ne olduğunu çocuklara anlattınız.

Elbette hoş bir girişim ama Sayın Bakanım yanıldığınız bir nokta var.

İlköğretime başlayan her çocuk zaten ayrımcılık yapılmaması gerektiği konusunda ders alıyor. Son yıllarda kaldırılmış olabilir mi, zannetmiyorum ama ben ilkokula 1960 yılında başladığımda öğrendiğimiz ilk konulardan biri İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ydi.

Birleşmiş Milletler’in hazırladığı bu beyannamenin demokratik tüm dünya ülkeleri tarafından kabul edilmiş ilkelerini su gibi ezbere bilirdik. Bu beyannamenin en önemli maddesinde “Herkes din, dil, ırk ve cinsiyet ayrımına bakılmaksınız eşittir” der. Ve biz daha küçücük çocukken kimseye karşı bir ayrımcılık yapmamamız gerektiğini öğrenmiştik.

Tabii şimdiki gibi bir başbakanımız olmadığı için “Kürt, Laz, Çerkez, Boşnak, Azeri, Gürcü” gibi etnik kimlikler kimsenin pek aklına gelmezdi.

Biz o yıllarda öncelikle “zengin-fakir ayrımı yapılmamasını” öğrenmiştik. Sınıfımızda kentin en zengin ailesinin çocuğu olduğu gibi ayakkabı alamayan arkadaşlarımız da vardı. Ne kimsenin fakirliği ne de zenginliği hiçbirimiz için sorun değildi. Birlikte oynar, birlikte güler ve ağlardık.

Şimdi siz minicik çocukların aklına “ayrımcılığa karşı” adı altında bir tür “ayrımcılık” sokmuş olmuyor musunuz? Sizin bu tavrınız nedeniyle aklıevvel yöneticilere sahip ünlü bir okulda öğrenciler güya ayrımcılığı öğretmek adına üzerlerine Kürt, Türk, Laz gibi etiketler yapıştırılarak ayrımcı yapılıyor.

Çocuklar bugüne kadar hiç olmamış biçimde birbirlerine “Sen nesin, Kürt müsün, Çerkez misin?” gibi sorular soruyor. Üstelik bunların ne anlama geldiğini de bilmiyorlar.

Bu minik beyinlere şimdiden ayrımcılığın dik âlâsını yüklediğinizi düşünüyorum. Ne yazık ki bunun zararını 20 yıl sonra çekmeye başlayacağız. O sırada acaba siz nerede olacaksınız?

*****

Ordu ‘darbe girişimi yoktu’ derse ne olacak?

Ergenekon savcıları mahkemeye başvurarak “Silahlı Kuvvetler’den 2003-2007 döneminde bir darbe hazırlığı yapılıp yapılmadığının” sorulmasını istemiş. Ergenekon yargıçları da savcılardan gelen bu talebi haklı bularak konunun Genelkurmay’dan sorulmasını istemiş. Peki, Genelkurmay “Hayır böyle bir darbe girişimi söz konusu bile değildir” cevabını verirse ne olacak?

Eğer Genelkurmay böyle bir cevap verirse, haklarında “darbe girişiminde bulunmak için örgüt kurmak” iddiasıyla dava açılmış kişiler hakkındaki iddiaların geri çekilmesi gerekir. Çünkü olmayan bir darbe girişimi için biri nasıl suçlanabilir ki?

Tabii Genelkurmay “Evet, maalesef belirtilen dönemde bu tür hazırlıklar yapılmış ama akamete uğramıştır” cevabını da verebilir. Ama bu kez de başka bir sorun çıkacak ortaya. O dönemin tüm komutanları bu nedenle sorumlu olacak. Halen ordunun en başındaki beş komutan da aynı dönemde yine üst düzey komutada bulundukları için darbe davası onları da kapsayacaktır. Acaba eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün “Ne var derim ne yok derim” açıklamasının ardından Ergenekon savcılarına ifade vermesi ve “Tarihi bir iş yapıyorsunuz, sizi kutluyorum” demesinin bu sorunun sorulmasında etkisi olmuş mudur? Asker doğru söyleyip söylememe konusunda bir teste mi tabi tutuluyor?

*****

32. Gün’de futbol konuşacağız

Bugün hem Fenerbahçe’nin hem de Galatasaray’ın UEFA liginde maçları var. 32. Gün yönetmeni Mehmet Ali Birand “Hep sorunları konuşmaya bu hafta ara verip gelin bu maçlardan sonra toplanıp değerlendirme yapalım” dedi.

Bu gece Galatasaray maçı bitip özetler yayınlandıktan sonra Fenerbahçeliler ve Galatasaraylılar olarak maçları konuşacağız.

Bu arada yarın akşam saat 23.10’da da Kanal 7’de bu sezonun ilk İskele Sancak programına katılacağım. Erhan Çelik’in sunduğu programda Meclis’in açılmasını, günün gelişmelerini ele alacağız.

*****

3. Köprü

Başbakan 3. Köprü’ye karşı çıkanlara çok kızdı. “İlk köprüye bile karşı çıkmışlardı. Şimdi utanmadan kullanıyorlar” dedi.

Tarihi bir bilgi vermek istiyorum. İlk köprü 1973 yılında açıldı. O zaman Türkiye bugüne kıyasla çok daha fakirdi, olanakları sınırlıydı. Anadolu’da pek çok yere zor gidiliyordu. O tarihte köprüye karşı çıkanlar ülke bu kadar sıkıntı yaşarken milyarlarca liranın köprüye harcanmasını istemiyordu. Gerçi bu yanlış bir bakış açısıydı orası ayrı. Ama şu anda İstanbul’un daha fazla tahrip olması, doğanın katledilmemesi için karşı çıkılıyor. Başbakan’ın öfkesi pek yerinde değil gibi göründü bana.

...::CAN ATAKLI::..
 
Geri
Üst