- Katılım
- 11 Mar 2008
- Mesajlar
- 20,694
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Beşiktaşın elindeki ikinci kart da düştü. Ligden sonra UEFA Avrupa Liginde de hayaller ilk durakta İnönüde bitti!
Oysa başlangıç dakikalarında hayalleri besleyen ümitler de vardı. Beşiktaş savunmasını da ileri çıkararak oyunu Dinamo Kiev üzerine yıkıyor, Guti, Quaresma ve Nobre ile etkili ataklar yapıyordu. Bu oyuna Bobonun kale ağzında eşlik edememesi Beşiktaşın neşesini kaçıran bir arızaydı.
Dinamo Kiev, taa Lobanovski döneminden beri yani 30 yılı aşkın bir süredir hiç değişmiyor. Takımca oyun disiplini, pres... Yardımlaşma ve hem alan daraltan, hem de alanı ve zamanı akıllıca kullanan bir oyun anlayışı... İlk yıllarında takımın yıldızı Blochindi. Dün de yorgun, karizmatik ve deneyimli yıldızları Shevchenko ile sahadaydılar. Bir takımın böylesine kolektif bir kimlik oluşturması, o kimliği her dönemde koruması ve geliştirmesi elbette takdire değer... Beşiktaş ise böyle bir gelenek oluşturma şansını yirmi yıl önce yakaladı, kaybetti. Şimdiki trend sürekli transfer... Her dem tazelenen bir heyecan dizisi... Guti, Quaresma, Almeida da o diziye uygun biçimde rollerini oynuyorlar. Ligde de Simao ve Fernandes katılıyorlar oyuna... Seyrederken heyecanlanıyorsunuz ama, yolun sonunda ışık göremiyorsunuz.
Her neyse maça dönelim. Onca hücumcuya rağmen Beşiktaşın belli bir hücum planı yok! Sadece Quaresmanın attığı golde Guti, Nobre, Bobo, yeniden Nobre ile iyi bir hücum organizasyonu vardı. Quaresmanın golü sol ayağı ile atması da ilginç...
İsmail Köybaşı ve sonradan oyuna alınan Erhan Güvenin böylesine orta seviyedeki bir uluslararası maçı dahi kaldıramadıklarına tanık olduk. Çok yazık. Hem kademe yanlışları yaptılar, hem de kazandıkları topların çoğunu inanılmaz durağanlıkla rakiplerine kaptırdılar.
Bu oyunun patronu Schuster... Kriz dönemlerini iyi yönetemediğini hafta içinde bir kez daha görmüştük. Dün savunmayı kurarken Toramanı yedek bekletmesini anlayışla karşılıyoruz. Neredeyse unutulan Ferrari ile kurulan savunmanın yapacağı da bu kadar oluyor. Yani hiçbir şey!
Bu maç, zor koşullar altında Beşiktaşın dirençsizliğini, kırılganlığını, etkisizliğini ve verimsizliğini bir kez daha ortaya koydu. Quaresma bile hayal kırıklığına daha fazla dayanamıyor. Gördüğü kırmızı kart başka nasıl açıklanabilir?
Schuster mi ? Hiç dilemem ve önermem ama... Galiba bu aşk bitti. Ayrılık var çıkan falda!
Atilla Gökçe - Ayrılık var çıkan falda! - Milliyet.com.tr
Oysa başlangıç dakikalarında hayalleri besleyen ümitler de vardı. Beşiktaş savunmasını da ileri çıkararak oyunu Dinamo Kiev üzerine yıkıyor, Guti, Quaresma ve Nobre ile etkili ataklar yapıyordu. Bu oyuna Bobonun kale ağzında eşlik edememesi Beşiktaşın neşesini kaçıran bir arızaydı.
Dinamo Kiev, taa Lobanovski döneminden beri yani 30 yılı aşkın bir süredir hiç değişmiyor. Takımca oyun disiplini, pres... Yardımlaşma ve hem alan daraltan, hem de alanı ve zamanı akıllıca kullanan bir oyun anlayışı... İlk yıllarında takımın yıldızı Blochindi. Dün de yorgun, karizmatik ve deneyimli yıldızları Shevchenko ile sahadaydılar. Bir takımın böylesine kolektif bir kimlik oluşturması, o kimliği her dönemde koruması ve geliştirmesi elbette takdire değer... Beşiktaş ise böyle bir gelenek oluşturma şansını yirmi yıl önce yakaladı, kaybetti. Şimdiki trend sürekli transfer... Her dem tazelenen bir heyecan dizisi... Guti, Quaresma, Almeida da o diziye uygun biçimde rollerini oynuyorlar. Ligde de Simao ve Fernandes katılıyorlar oyuna... Seyrederken heyecanlanıyorsunuz ama, yolun sonunda ışık göremiyorsunuz.
Her neyse maça dönelim. Onca hücumcuya rağmen Beşiktaşın belli bir hücum planı yok! Sadece Quaresmanın attığı golde Guti, Nobre, Bobo, yeniden Nobre ile iyi bir hücum organizasyonu vardı. Quaresmanın golü sol ayağı ile atması da ilginç...
İsmail Köybaşı ve sonradan oyuna alınan Erhan Güvenin böylesine orta seviyedeki bir uluslararası maçı dahi kaldıramadıklarına tanık olduk. Çok yazık. Hem kademe yanlışları yaptılar, hem de kazandıkları topların çoğunu inanılmaz durağanlıkla rakiplerine kaptırdılar.
Bu oyunun patronu Schuster... Kriz dönemlerini iyi yönetemediğini hafta içinde bir kez daha görmüştük. Dün savunmayı kurarken Toramanı yedek bekletmesini anlayışla karşılıyoruz. Neredeyse unutulan Ferrari ile kurulan savunmanın yapacağı da bu kadar oluyor. Yani hiçbir şey!
Bu maç, zor koşullar altında Beşiktaşın dirençsizliğini, kırılganlığını, etkisizliğini ve verimsizliğini bir kez daha ortaya koydu. Quaresma bile hayal kırıklığına daha fazla dayanamıyor. Gördüğü kırmızı kart başka nasıl açıklanabilir?
Schuster mi ? Hiç dilemem ve önermem ama... Galiba bu aşk bitti. Ayrılık var çıkan falda!
Atilla Gökçe - Ayrılık var çıkan falda! - Milliyet.com.tr