Ayarlı Yargıİddiasına BDP Paravanı
Anonymous bildirdi: "İçişleri Bakanı Atalay ile ilgili önerge görüşülürken,
iktidarın iyi hazırlandığı ortaya çıktı. İyi hazırlanmanın içini elbette “BDP”
ile işbirliğine gittikleri anlamında söylüyorum.
“Habur’da mahkeme ayarlanmıştı” diyen, Hatip Dicle’nin iddiası, hem
yargının siyasallaştığı hem de Habur rezaletinin perde arkasına ışık tutması
bakımından ilginçti. PKK ile aynı kulvarda koşan BDP, elbette “İçişleri Bakanının
o anlama gelen sözü olmadığını” söyledi. “Kürtler üzerinden politika yürütmeyin “
diyen Sakık “CHP’nin kendileri ile seçim işbirliği kurmak istediğini” belirtti.
İşte o sözler “Habur”u arka plana itti. Ki gaye zaten oydu.
“Ayarlı Yargı” iddiasında AKP - BDP el eleydi.
AKP ve BDP işbirliğinden, BDP rolünü ezberlemiş, AKP ile aynı şeyleri söyleyen
tavır içinde idi. “CHP’nin kendilerine seçim işbirliği teklif ettiğini, hatta 20 militan”
istediği iddiası, önerge görüşmesine yön değiştirtti.
İktidarın konuşmacıları ise İç İşleri Bakanı dahil Başbakanın
“Gördüklerimden umutlandım” cümlesini,
henüz 20 Ekimde, Habur görüntüsünden önce söylediğini belirtti.
Oldukça tuhaf geldi doğrusu. PKK’lılar 19 Ekimde giriş yapmış, ertesi gün
Başbakan grup toplantısında o cümleyi kurmuştu. Erdoğan’ın o sahneyi
görmeden, umutlandığı şey neydi diye sormak gerekir.
Ülkenin Başbakanı Habur girişini seyrederken “PKK militan kıyafetlerini,
Öcalan posterlerini, üç renkli PKK paçavrasını” görmemesinin, görmediyse
kendisine iletilmemesinin ihtimali var mıdır? Yok, görmediyse büyük zaaftır.
O sahneden infial duymayan yokken, Başbakan niye umutlanmıştı?
PKK militanlarının kırmızı kuşağının anlamını ise bilmiyordum.
MHP Grup başkan vekili Vural anlatınca anladım. En az yedi Türk askeri
öldürenler takıyormuş. “Türk askerlerini Kürdistan için katlettim” cümlesini
belindeki kuşakla bağıran o teröristlerin “ayarlı” mahkeme ile bırakıldıkları
iddiası elbette TBMM’de açığa çıkmazdı, öylede oldu.
İç İşleri Bakanı Atalay’ın cezaevindeki bir kişinin söylediği cümleyi doğru
kabul ediyorsunuz demesi yine ilginçti. İmzasız şikayet mektupları ve doğruluğu
meçhul fasarya planlarla devletin askeri soruşturmaya tabii tutuluyorsa, bu işlerin
içindeki Hatip Dicle’de doğruyu söylediği kabul görür.
“İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın kapatılan DTP Genel Başkanı Ahmet Türk’e,
‘Hakim ve savcılar ayarlandı. Geldikler gibi geçecekler’” diyen Hatip Dicle avukatı
aracılığı ile yaptığı açıklamada söylediğini yalanlamak yerine bakın ne diyordu:
“Bu açıklamayı yapmamdaki amacım, yargının siyasallaştığını ve bir siyasi
parti gibi hareket ettiğini belirtmekti.” ( Hürriyet – 16 Şubat 2010)
Hatip Dicle, Habur’dan giren PKK’lıları serbest bırakan yargının,
KCK mensubu oldukları gerekçesi ile kendilerini tutukladığını anlatıyor devamında.
Ne tarafa çevirirseniz çevirin, iş dönüp dolaşıp Hatip Dicle’nin
“hakim ve savcılar ayarlandı” cümlesine geliyor.
Ayarlı yargı” iddiası TBMM’de BDP tarafından paravan-landı denilebilir, özet olarak.
* * *
PKK’lılar Niye Geldi?
Hatip Dicle “Habur’dan geçen PKK’lıları bıraktınız, onlarla bağlantı kuran
bizleri niye yargılıyorsunuz?” anlamındaki o çıkışında, mahkeme huzurunda
söylediklerini ispat edemeyecektir. Fakat Türk Kamuoyu biliyor ki, teröristin
ayağına hakim gönderilmiştir. Yine bilinen PKK’lıların “pişman olmadıklarını”
söyledikleridir.
O PKK’lılar şimdi “PKK propagandasından” yargılanacak.
ABD Irak’tan çekiliyor diye, PKK’lıları bağrımıza mı basacağız?
Bu yapılamaz mı? Yapılır. Fakat “pişman” olduklarını, Türkiye üzerinde
hesapları olmadığını açıkça beyan edip Türk yargısına teslim olduklarında.
PKK hedefinden vazgeçmedikçe, Türkiye’ye niye geliyor? Habur sınır
kapısında yaşananları çözmek için, önce o soru cevaplanmalı.
Cevaplanması gereken diğer soru AKP’yi sevk ve idare edenlere.
PKK terörünü, hangi arada derede “Kürt Sorunu” haline getirip, Türkiye’nin
başına çuval gibi geçirdi?
“Habur Rezaleti”,
“yargısı, siyaseti ve BOP”
çerçevesinde düşünülecek ilişkiler yumağı gibi duruyor.
Neval Kavcar
Bozok.org - Bozok Yayın Grubu 2003-2010 - Ayarlı Yargıİddiasına BDP Paravanı
Anonymous bildirdi: "İçişleri Bakanı Atalay ile ilgili önerge görüşülürken,
iktidarın iyi hazırlandığı ortaya çıktı. İyi hazırlanmanın içini elbette “BDP”
ile işbirliğine gittikleri anlamında söylüyorum.
“Habur’da mahkeme ayarlanmıştı” diyen, Hatip Dicle’nin iddiası, hem
yargının siyasallaştığı hem de Habur rezaletinin perde arkasına ışık tutması
bakımından ilginçti. PKK ile aynı kulvarda koşan BDP, elbette “İçişleri Bakanının
o anlama gelen sözü olmadığını” söyledi. “Kürtler üzerinden politika yürütmeyin “
diyen Sakık “CHP’nin kendileri ile seçim işbirliği kurmak istediğini” belirtti.
İşte o sözler “Habur”u arka plana itti. Ki gaye zaten oydu.
“Ayarlı Yargı” iddiasında AKP - BDP el eleydi.
AKP ve BDP işbirliğinden, BDP rolünü ezberlemiş, AKP ile aynı şeyleri söyleyen
tavır içinde idi. “CHP’nin kendilerine seçim işbirliği teklif ettiğini, hatta 20 militan”
istediği iddiası, önerge görüşmesine yön değiştirtti.
İktidarın konuşmacıları ise İç İşleri Bakanı dahil Başbakanın
“Gördüklerimden umutlandım” cümlesini,
henüz 20 Ekimde, Habur görüntüsünden önce söylediğini belirtti.
Oldukça tuhaf geldi doğrusu. PKK’lılar 19 Ekimde giriş yapmış, ertesi gün
Başbakan grup toplantısında o cümleyi kurmuştu. Erdoğan’ın o sahneyi
görmeden, umutlandığı şey neydi diye sormak gerekir.
Ülkenin Başbakanı Habur girişini seyrederken “PKK militan kıyafetlerini,
Öcalan posterlerini, üç renkli PKK paçavrasını” görmemesinin, görmediyse
kendisine iletilmemesinin ihtimali var mıdır? Yok, görmediyse büyük zaaftır.
O sahneden infial duymayan yokken, Başbakan niye umutlanmıştı?
PKK militanlarının kırmızı kuşağının anlamını ise bilmiyordum.
MHP Grup başkan vekili Vural anlatınca anladım. En az yedi Türk askeri
öldürenler takıyormuş. “Türk askerlerini Kürdistan için katlettim” cümlesini
belindeki kuşakla bağıran o teröristlerin “ayarlı” mahkeme ile bırakıldıkları
iddiası elbette TBMM’de açığa çıkmazdı, öylede oldu.
İç İşleri Bakanı Atalay’ın cezaevindeki bir kişinin söylediği cümleyi doğru
kabul ediyorsunuz demesi yine ilginçti. İmzasız şikayet mektupları ve doğruluğu
meçhul fasarya planlarla devletin askeri soruşturmaya tabii tutuluyorsa, bu işlerin
içindeki Hatip Dicle’de doğruyu söylediği kabul görür.
“İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın kapatılan DTP Genel Başkanı Ahmet Türk’e,
‘Hakim ve savcılar ayarlandı. Geldikler gibi geçecekler’” diyen Hatip Dicle avukatı
aracılığı ile yaptığı açıklamada söylediğini yalanlamak yerine bakın ne diyordu:
“Bu açıklamayı yapmamdaki amacım, yargının siyasallaştığını ve bir siyasi
parti gibi hareket ettiğini belirtmekti.” ( Hürriyet – 16 Şubat 2010)
Hatip Dicle, Habur’dan giren PKK’lıları serbest bırakan yargının,
KCK mensubu oldukları gerekçesi ile kendilerini tutukladığını anlatıyor devamında.
Ne tarafa çevirirseniz çevirin, iş dönüp dolaşıp Hatip Dicle’nin
“hakim ve savcılar ayarlandı” cümlesine geliyor.
Ayarlı yargı” iddiası TBMM’de BDP tarafından paravan-landı denilebilir, özet olarak.
* * *
PKK’lılar Niye Geldi?
Hatip Dicle “Habur’dan geçen PKK’lıları bıraktınız, onlarla bağlantı kuran
bizleri niye yargılıyorsunuz?” anlamındaki o çıkışında, mahkeme huzurunda
söylediklerini ispat edemeyecektir. Fakat Türk Kamuoyu biliyor ki, teröristin
ayağına hakim gönderilmiştir. Yine bilinen PKK’lıların “pişman olmadıklarını”
söyledikleridir.
O PKK’lılar şimdi “PKK propagandasından” yargılanacak.
ABD Irak’tan çekiliyor diye, PKK’lıları bağrımıza mı basacağız?
Bu yapılamaz mı? Yapılır. Fakat “pişman” olduklarını, Türkiye üzerinde
hesapları olmadığını açıkça beyan edip Türk yargısına teslim olduklarında.
PKK hedefinden vazgeçmedikçe, Türkiye’ye niye geliyor? Habur sınır
kapısında yaşananları çözmek için, önce o soru cevaplanmalı.
Cevaplanması gereken diğer soru AKP’yi sevk ve idare edenlere.
PKK terörünü, hangi arada derede “Kürt Sorunu” haline getirip, Türkiye’nin
başına çuval gibi geçirdi?
“Habur Rezaleti”,
“yargısı, siyaseti ve BOP”
çerçevesinde düşünülecek ilişkiler yumağı gibi duruyor.
Neval Kavcar
Bozok.org - Bozok Yayın Grubu 2003-2010 - Ayarlı Yargıİddiasına BDP Paravanı