Avrupa'da Geçen Hafta : Hem De Ne Hafta!!!

  • Konbuyu başlatan SiR ReaLiST
  • Başlangıç tarihi
S

SiR ReaLiST

Guest
Milli maç arasının ardından kaldığı yerden devam eden Avrupa liglerini, her zamanki gibi babasının eline teslim ettik, bize anlatsın diye. İşte Ali Murat Baba'nın çiftliğinde bu hafta olup bitenler...

54628.jpg


Ne haftaydı ama. Muassır medeniyetler sise teslim olmadığından mıdır, görüntüler pek bir berrak geldi gözüme. Tevfik Fikret'in ölümsüz şiirini tavsiye ederek başlayacağımız panomuzda geleneksel olarak Ada sahillerine uğrayacağız. Ama haftaya İspanya'dayız, merak buyurmayınız!

PREMIER LEAGUE

Londra'da 9.1 şiddetinde deprem

Tottenham Wigan'ı yener diye bekliyorduk da rakibin dokuz doğuracağını tahmin etmiyorduk. Yedi dakikada hat-trick yaparak Premier Lig tarihinin Robbie Fowler'dan sonra en hızlı üçlemesine yapan Defoe'nun beş gol atarak tarih yazdığı maç unutulmayacak. Alan Shearer ve Andy Cole'dan sonra beş gol atan üçüncü futbolcu olmayı başaran 27 yaşındaki golcünün iştahı, Wigan'a kâbus yaşattı. Rekor mu diye soracaklara, Manchester United'ın Ipswich Town'u 1995'te 9-0'la parçaladığını anımsatalım. Maşallah diyor, lidere geçiyoruz.

61571hp2.jpg


Chelsea dört köşe

Premier Lig'in zirvesinde Chelsea'nin adı yazıyor. Londra'nın mavi yakalıları en yakın takipçisi Manchester United'ın beş puan önünde yüksek yüksek tepelere kurulmanın tadını çıkarıyor. Bu haftaki rakip Wolverhampton Wanderers, filelerinden çıkan dört topa razı kaderci bir kuzuydu âdetâ. Drogba'nın yokluğunda Malouda'nın uzaklardan yaktığı gol ateşinde, Essien iki sayıyla yıldızlaştı. Perdeyi kapatan Joe Cole Efendiyi özlemişiz doğrusu. Kerata nadastan çıkarsa, dünyanın en zengin adamlarından Roman Abramovich takımının birçok maçını izleyeceğine borç çorbası içer, Kievski yiyip. Nasılsa kazanırız havasına kapılmazlarsa ki başlarındaki İngilizcesi kıt, büyük takım yönetme kabiliyeti çok adam düşünülünce, bu da olmaz, Chelsea güle oynaya gider sanki yoluna.

Ancelotti. Bana göre efsane Milan kadrosunun en görkemsiz adamıydı o. Sinirli yapısı, derin devleti temsil eden duruşuyla pek bir dikkatimizi çeken futbol adamı, yıllarca Milan'da boşu boşuna kalmamış olmalıydı. Bir dostumun uzun bir zaman önce söylediği bu lafı artık kabul ettiğimin altını çizeyim. Kapak oldu bu satırların yazarına.

51514hp2.jpg


Şimdi bu kadroyla annem de bunu yapar diyeceklere de Dünya Şampiyonu apoletli Scolari diye bir adamı anımsatacağım da aslında onun neşesi yerinde. Özbek pilavı yiyip milyoner oluyor avantadan, çaktırmayın!

Fletcher'ın bazukası

Everton'a ağırlayan Manchester Unied üç puanı üç golle aldı. Perdeyi aralayan Fletcher'ın çektiği füze gözlerimizin pasını aldı. Carrick'in golüyle ilgili de bir klişeyi sığınmalı: Geliyorum diyen gol. Her şey Giggs'in korneriyle başladı. 'Kırmızı Şeytanlar'ın savunma oyuncuları yüklendi, top önünde biten golcü Rooney müsait durumda şutunu çekti. Fileler havalanacak diye beklenenler aldandı, zira meşin yuvarlek korner bayrağının orada bir yorgunluk kahvesi söylemiş 36 yaşındaki efsane Giggs'e geri dönmüştü. Portresi ülkesinin millî kütüphanesinde asılı olan solak usta, ölçtü biçti ve Carrick'i buldu. Gerisi ince bir sol ayak içi...

61460hp2.jpg


Valencia'nın golünde de kısmeti yanında olan Şeytanlar'ın aksine Arsenal ise pek bir talihsizdi Sunderland'de. Golsüz giden karşılaşma gol sesi bir karambolü müteakip çıktı İngiltere'nin kuzeyindeki 280 bin nüfuslu şehirden. Kornerde bilardo misali gidip gelen meşin yuvarlağın canı gol olmak istiyordu sanki. Bent fileleri havalandırınca, 'Topçular' pek bir mahzunlaştı doğrusu.

Bu golü izledikten sonra akıllara haliyle, vakt-i zamanında Wear nehri üzerinde hayat bulan demir köprünün üstünde yazan Latince 'Nil desperandum auspice deo' (Umutsuzluğa kapılmayın, Tanrı'ya inanın) sözü düştü. Demek ki umudu kaybetmeyince, bu iş oluyormuş, kimi camialara duyurulur!

Çanlar Benitez için çalıyor

Liverpool'a gönül veren bünyelerin 'istifa da bir hizmettir' adlı veciz sözü söyledikleri İspanyol teknik direktör Rafael Benitez'in bu sezonki acıları bir türlü dinmiyor. Manchester City'yi konuk eden 'Kırmızılar', sakatlıklardan boynu bükük bir şekilde mücadele ettikleri maçtan bir puan çıkarabildi. Sakatlıktan dönen kaptan Gerrard'ın gölgesinin bile takıma bir vites attırdığını gören Liverpool taraftarları kahrolmakta bugünlerde. Lider Chelsea'nin 13 puan gerisine düşen camiada, yarın akşam Şampiyonlar Ligi'nde oynanacak Debreceni karşılaşması bekleniyor. Macaristan'dan gelecek kötü bir sonuçta Benitez gulaş olur, olmadı salam olur, söylemedi demeyin.

Manchester City sağlam bir takım olma yolunda gitse de daha zamanı ihtiyacı var. Sermayenin getirdiklerini bir de ruhla süsleyemediniz mi kumdan kale gibi oluyor sanki. Sahi, harika bir gruptu değil mi onlar!

LA LIGA

Hovardalık Bilbao'dan döner

La Liga'da liderin adı değişti cumartesi akşamı. Racing Santander'i Higuain'in ayağıyla devirip üç puanı alan Real Madrid, haftaya oynanacak dev randevu öncesinde 'oh' diyip koltuğu sallanan Pellegrini'yi rahatlatırken, Bilbao'dan gelen sonuçla bir anda kendisini zirveye kurulmuş buldu. Sakatlığı süren Cristiano Ronaldo'nun izlemekten sıkılıp Blackberry'sine takıldığı maçtan sonra oynanan karşılaşmaya gelirsek...

24 Eylül 1983'ten beri kan davası var desek Athletic Bilbao ile Barcelona arasında, yanılmayız. İspanya tarihinin Real Madrid'den sonra en başarılı iki takımının o gün Camp Nou'da oynanan karşılaşmasında sahne alan Bilbao Kasabı Andoni Goikoetxea Olaskoaga, Maradona'nın ayağını kırmıştı. Bernd Schuster'in dizini eline verdikten bir yıl sonra Katalanların mabedinde gerçekleşen ve sokakta yapılsa en az 10 yıldan başlayacak harekete hakem sessiz kalmış, Maradona da sahalara tam 4 ay boyunca dönememişti.

Elbet söz konusu Arjantinlilerin futbol ilâhı olunca, bu hareketin bir intikamı olmuş ve Maradona'nın attığı rövaşata, kasabın kafasında patlamıştı. Sonrası deseniz, Kral Carlos'un önünde cereyan eden bir koşu yarışı... Maradona'nın İspanya topraklarını terk edip Napoli'ye geçmesinin en büyük etkeni olan Bilbao Kasabı, 369 maçta 44 gol attıktan sonra Atletico Madrid'de takılmış, sonradan lacileri çekip teknik adamlığa başlamıştı. İşte o günden beri aralarında oynanan maçlarda vukuat olmasına alıştıklarımız, geçen sezonun yine Kral Kupası finalinde birbiriyle buluşmuşlar, 2009'un harika takımı Barça gülmüştü.

61114hp2.jpg


Maça Katalanlar iyi başladı. Bu sezon önemli fırsatları harcama konusunda pek bir bonkör davranan Guardiola'nın öğrencileri, Alves'le öne geçitlerse de, gerisini getiremediler. Bask mıntıkasından Gaizka Toquero'nun golüyle koltuktan olan Barça'da ölenle ölünmeyeceği aşikâr. Zira kıyamet haftası Bilbao'daki son düdükle çoktan başladı bile. Kulaklar sakatlanan Messi'de!

Kıyamet haftası, bizim için bayram havası!

Malum bayram başlıyor. Halbuki futbolseverin bayramı daha önce geliyor. Yarın akşam Inter'i ağırlayacak olan Camp Nou, pazar günü de Real Madrid'i konuk edecek. Guardiola'yı uykusuz geceler beklerken bizi de bu maçların heyecanı çoktan sardı. Lider Inter'e mağlup olması halinde devler arenasına veda etme olasılığı bulunan Messi ve şürekâsı iki suareye çıkacak bu hafta. Abidal, Yaya Toure'den sonra Rafael Marquez'in de domuz gribi belirtileri gösterdiği camiada bu haftanın z raporunda yazacak olan, geçen sezonun kupa canavarı Guardiola'nın fiyakasını söndürebilir. İki maçı da kazanan bir Pep Amca'nın satacağı caka ise tonla ölçülemez, söylemedi demeyin.

Yarın akşamdan sonra, pazar günü de kimselere söz vermeyin. El Clasico'nun ateşi yaktı beni deyin, anlayana sivrisinek saz, anlamaya filarmoni orkestrası gönderin. Berlin Filarmoni'nin güzel kayıtları çıktı, isteyenlere onlardan gönderin, arif olan anlar, understand yapar. Ben 'oha' olmadan, müdür diyecek, müsaadenizle kısa kesiyorum.

Tenerife'ten üç puanla dönen Sevilla tepedekileri pek yakından izliyor, Endülüslüler sezon sonu raks eder mi, işte o apayrı bir soru. Ancak La Liga'nın içine limon sıkılmaması adına bile son haftaya kadar şanslarının sürmesi, bayram arefesinde futbolsever duasına kulak ver Yarabbi!

SERIE A

Çizme'de Inter dalgası

Serie A'nın tepesindeki Inter, Bologna'da rahat kazandı. Kornerden gelen topa müthiş dönüp tavana çivileyen Arjantinli golcü, Avrupa'da takıldıkça tangodan uzaklaşıyor galiba. Yoksa bu yetenekteki bir oyuncunun milli takımında kaybolmasını anlamak mümkün değil. Elindeki harika malzemeden nohutlu pilav yapsa, ikinci turu rahat görecek futbol ilahının biraz yemek kurslarına takılması, bir başka temenni olarak bayram arifesinde geliyor bu satırların yazarından yukarılara doğru.

61464hp2.jpg


Cesar'ın sanat eseri olarak güzel sanatlar fakültesinde gösterilebilecek pasıyla buluşan Zalayeta'nın vuruşu skoru eşitlerken, Süper Mario Balotelli'nin kaçırdığı gol de tiyatro okullarında komedi başlığında okutulabilirdi. Berber koltuğunda geçirdiği vakit merak edilen yetenekli futbolcu, kaleciyi yatırdıktan sonra pek ince vurunca, top, karşısındaki file bekçisine takıldı. Stankovic'in tek bir şutla iki direği dövdüğü pozisyondan sonra sahne alan Super Mario, Mourinho'yu rahatlattı. Milito'nun Semih Saygıner'ın ıstakasından çıkmışı andıran pasında da skoru perçinlemek Cambiasso'ya düştü. Yarın akşam Katalunya'da kopacak kıyamet öncesi Inter'in tadı yerinde, dosta düşmana duyurulur.

Sağ bek Caceres'in ortasına sol bek Grosso vurunca üç puan Juventus'un oldu. Atıp üstüne yatmanın kralını yapan Yaşlı Kadın, Milano'nun mavilerini beş puan geriden takibini sürdürüyor.

Inter'in ezeli rakibi Milan ise Cagliari'yi 4-3 devirirken Brezilyalıların yaptığı şov gözlerimizi okşadı. Galiptir bu yolda mağlup diyerek Cagliari'yi alkışlıyor, Bari'yi üçleyip gol krallığında liderlik koltuğuna oturan Roma kaptanı Totti'ye şapka çıkartıyoruz.

LIGUE 1

Fransa'nın tepesinde Auxerre

44 yıl takımın başında kalan Guy Roux ile tanıdığımız Auxerre; Cantona, Blanc gibi efsanelerle Djibril Cisse, Mexes gibi gençleri yetiştirmiş, 1990'larda 1 defa şampiyon olmuş, 4 kez de Fransa Kupası'nı kaldırmıştı. İşte yıllardır 'mazi kalbimde yara' chansonunu söyleyen ekip, üst üste yedinci galibiyetine imza attığı Monaco zaferiyle zirveye çıktı. Şampiyonluk adaylarından Bordeaux, Valenciennes karşısında morarırken, Lyon Grenoble'dan bir puanla evine döndü. Mâlûm, onların devler arenasında maçları var, annelerinin ligine konsantre olmakta zorluk çekmiş olabilirler.

BUNDESLIGA

Enke unutulmadı

Bundesliga'daki maçlar Enke için yapılan saygı duruşlarıyla başladı. Tabiî ki çıt çıkmadan. File bekçisinin Lara'sıyla buluşmasının ardından sahaya ilk defa çıkan Hannover, Schalke deplasmanından 2-0'lık mağlubiyetle döndü.

Bayern Münih, haftaya lider başlayan Bayer Leverkusen'i ağırlıyordu. Ribery ve Robben'in yokluğunda son 14 yılın en kötü başlangıcını yapan ev sahibinin alacağı sonuç merakla bekleniyordu. Maç öncesi evinde oynadığı altı maçtan üç galibiyet, üç beraberlik çıkaran Bavyeralılar karşısında deplasman takımının da istatistiği aynıydı; Leverkusen de dışarıda yenilmemiş, üç galibiyet, üç beraberlik almıştı. Uzun lafın kısası istatistikler beraberlik diyordu.

61011hp2.jpg


Klose'nin yerde kaldığı pozisyonda hakem avantajı oynatınca sol pabucunun dışını kullanan Gomez öne geçirdi Bayern'i. Kiessling'le geldi Bayer'in cevabı. Gerisi deseniz Bayern baskısı, Adler'in oyunu 1-1'de tutma başarısı. Bu performansından sonra Almanya'nın kalesini 10 sene başkasına teslim etmezler, söyleyeyim.

Sakatlar bir tarafa bomboş toplara Berlin istikametine yollayan, paslaşarak kullanılacak bir serbest vuruşun bile içine limon sıkan Bayern'de bir şeyler ters gidiyor. Maç sonunda yükselen ıslıklar her şeyi anlatıyor.

27 puanlı Leverkusen böylece zirveyi korurken, bir puan gerisinde Freiburg'u altılayan 'Bremen Mızıkacıları' ikinci, Schalke 25 puanda. Liderle sekizinci arasında bulunan altı puan belki de her şeyi anlatıyor.

DE NIGRIS KARDEŞLER

Abiye armağan

Antonio De Nigris'in Yunanistan'da duran kalbi, dünyanın dört bir köşesindeki futbolseverleri üzmüştü. İşte ekmek parası için sahaya çıkmak zorunda olan Aldo De Nigris, ülkesi Meksika'da America ağlarını Monterrey formasıyla havalandırdığında olanlar oldu. Yaşanan duygu seli, gözleri yaşarttı. Adı büyük takımlarla da anılan kaleci Ochoa'yı avlayan Aldo, sadece golünü değil hayatını abisine adadığını söyledi maçtan sonra. Hayatındaki en zor karşılaşmayı golle kapayan futbolcunun abisini yine rahmetle analım, maskemizi takarken, önümüzü saygıyla ilikleyelim.

Zeki Çol'un Zaman'da da anlattığı gibi sezon öncesi dört sağlık kurumuna giden ve hepsinde kalp adalesinde kalınlaşma teşhisi konduğu halde, bu raporlara kulak asmayan Meksikalı golcü için Taraf gazetesinde yazan sevgili dostum, abim Fikret Doğan'la bitirelim, bizim geyikten ötesine yaramayan küt kalemin ucunu sivrileştirelim:

“...Ankaraspor’un kendisini katakulliye getirdiğini sanmış. Böyle bir düşünceye kapıldığı için onu kim ayıplayabilir ki? Hele de Gökçekspor’un Hikmet Karaman’ı kapının önüne koyarken sergilediği marifetler ortadayken! De Nigris haklı! Bu adamlar Allah birdir deseler inanmayacaksın! “Bunların lafına inanacağıma geberir giderim daha iyi” diye düşünmüştür herhalde. Mübadelenin yönettiği bir toplumda kaybolan ilk şeydir: Güven.

Meslek – Futbol para basan bir iş koluna dönüştüğünden beri futbolculuk da başlı başına bir meslek haline geldi, hem de her türlü kazığı yemeye müsait bir meslek; oysa maç spikerlerinin, çok değil, daha seksenli yıllara kadar topçuların günlük hayattaki asıl mesleklerini sayıp dökmeleri adettendi, falanca itfaiyecidir, filanca fırıncıdır diye. Şimdi hepsi gladyatörlük şemsiyesi altında toplandı; hangi futbolcu neresinden sakattır, onlar bir bir sayılıyor ki, organ mafyasının işi kolaylaşsın!

Deus ex Machine – Futbolcu antikçağ tiyatrosunda havada asılı olarak gösterilen makineden tanrıdır. Asla ve asla orası burası bozulamaz. Diyelim ki hurdaya çıktı, hiç endişeye mahal yok, yenisi piyasada bolca miktarda bulunur, kelepir maldır, kiloyla tartılır, hatta bazen bir inek karşılığında alınıp satılabilir. İşte bu yüzden onun aynı zamanda Deus mortalis oluşu bir zorunluluktur. Ölümlü tanrının ömür süresi transfer sözleşmesinde yazılıdır.”

44490hp2.jpg


logo_hp.png


 
Geri
Üst