Avrupalı Gibi Düşünmek !..
Mersin Televizyonu adına Belgin kızımız program yapıyor.
Sokakta dolaşan insanların yana yanaşıp onlarla konuşuyor, onları konuşturuyor.
Onun Programını hep keyifle izlerim.
Bir programında sokaktaki adam bir laf etti: “Avrupalı gibi düşünmek lazım...”
Bu lafı iyi niyetle ettiği kesin.
Çünkü ona her iyi şeyin Avrupa’da olduğu, her iyi fikrin de Avrupa’dan geldiği öğütlendi.
Başta yazılı ve görsel basın olmak üzere (medya lafını sevmiyorum), politikacılar, sanatçılar, kendine aydın diyen alnı karalılar, ve adlarını sayamayacağım daha pek çok kişi ve kuruluş, Avrupa’ya öykünmenin iyi olduğunu öğretti insanımıza. En başta, Avrupa’nın demokrasisi iyiydi. İnsanlar dilediği gibi konuşuyor, dilediği gibi düşünüyordu. 301. Madde diye bir dertleri yoktu. Bizde vardı. Ama kara kafalılarla sarı kafalılar konusu da vardı. Hele şimdi, seyahat ederken fişlenmek var.
Dini inancı ve derisinin, saçının onlara göre biraz koyu renk olması yüzünden olası suçlu olarak görülmek de var.
Ama 301’leri yok. (Ya da bize böyle söyleniyor.)
Sanatın en iyisi onlardaydı. Ama, Mozart’ın en güzel bestelerinden birini bir Türk için bestelediğini söylemiyorlardı. Öyküye göre, babası Mozart’ı daha çocuk yaşında oradan oraya sürükleyip konserlere çıkarırken, bir ormanda yolları kesilir. Yol kesenlerden bir Türk’tür. Mozart’ın sanatçı olduğunu öğrenince, arkadaşlarının önüne geçer ve Mozart’ı kurtarır. Bu olay üzerine Mozart o güzelim Türk Marşı’nı besteler. Belki de Avrupalılar, Mozart’ın 40. Senfonisini, bu Türk sayesinde dinleyebiliyorlar…
Felsefe dedin mi Avrupa’daydı…
Ders kitaplarımıza, çocuklarımızın kafasını karıştırmak için giren nice Avrupalı filozoftan 400 yıl önce İbni Haldun’un bu üstatlara nal toplattığının sözünü etmezler bu alnı karalılar. Doğulu, tembel’di. Beceriksizdi. Bir işe yaramazdı. Avrupa’dan da öğrenmese, bir yere varacağı yoktu. Kendi insanı küçümseyen bu alnı karalı aydınlar, Ne tıpta batılının ufkunu açan İbni Sina’dan, ne Behçet hastalığını bulup ona adını veren Türk doktorundan, ne de dünyanın saydığı Matematikçi Prof. Dr. Cahit Arf’tan söz ederler. Son zamanda ondan İyisi çıktı mı bilmem, ama Almanya’nın en iyi kalp doktoru Mersin’li; Yeni Mahalle’nin çocuğu Yaşar Bilgin’di. Türkiye, mevzuat gereği diplomasını kabul etmeyince Almanya’da kaldı. Bu da onlar için önemli değildir.
Türk insanı, bağımsız ve egemen olduğunda neler yapabileceğini Türkiye Cumhuriyetini kurmakla ve Cumhuriyetin ilk 15 yılındaki başarılarıyla göstermiştir. Kanıtlamıştır sözcüğünü özellikle kullanmadım. Türk insanının kimseye bir şey kanıtlamak ihtiyacı yoktur. O halde niye Avrupalı gibi düşünmek ?..
Avrupalı gibi düşünürseniz, Kopenhag Kriterleri en iyisidir. Yani etnik ayrımcılığı en iyisi bellersiniz.
Türkiye’nin parçalanması, üniter devlet’ten daha iyidir.
Çünkü Avrupalı bu işi bizden iyi bilir.
Bu demokrasidir.
Avrupalı gibi düşünürseniz, Küresel liberalizm; sizi işsizliğe, yoksulluğa, hatta açlığa mahkum etse de korumacı bir ekonomi politikasından daha iyidir.
Niye ?..
Avrupa’da var. Özgür birey olmanın kaynağı liberalizmdir.
Avrupalı gibi düşünürseniz, Türk gibi düşünemezsiniz.
Tıpkı KKTC Cumhurbaşkanı Talat gibi, en yakın dostunuz, Türk düşmanı Hıristofyas olur.
Devletinizi istemezsiniz.
Bir an önce sizi Cumhurbaşkanı yapan devletinizden kurtulmaya bakarsınız.
Türk gibi düşünemezseniz, bir ulus olmaktan çıkarsınız.
Avrupalı olmak şöyle dursun, hiçbir şey olamazsınız.
Çünkü Avrupalının size tanıdığı alan düşünceyle sınırlıdır.
Avrupalı gibi düşünmeniz onlar için pek hoştur.
Avrupalı olmaya kalktınız mı iş değişir.
Avrupa’da serbest dolaşmak…
Kim ?..
Siz mi ?..
Ne işiniz var ?..
Oturun oturduğunuz yerde…
Avrupa’ya ağzı soğan kokan adam yakışmaz.
Ama Taner Akçam gibi onlara çalışacaksanız o başka…
Avrupalıya gereken, Avrupalı gibi düşünüp Türk gibi düşünmekten vazgeçmenizdir.
Ülkenizin parçalanmasına göz yumarak Anadolu’nun bir kısmında sıkışıp kalırsanız,
Avrupalının en iyi Avrupalısı sizsiniz.
Avrupalının size biçtiği Avrupalılık donu budur.
Amerikalı için nasıl eskiden en iyi Kızılderili ölü bir Kızılderili idiyse, Avrupalı için de en iyi Türk, Avrupalı efendisi için düşünen ve davranan Türk’tür. Avrupalı, bu yüzden de Ufuk Uras, Nazlı Ilıcak, Ahmet Atlan, Orhan Pamuk, Perihan Mağden, Can Dündar, Baskın Oran, ve -burada adlarını sayamadığım için gücenmesinler- pek çok alnı karalı aydını çok sever. Pek çoğuna bahşiş bile verdiği olur.
Ender ERDEMİL
