Avcı ve Agop’un torunu___

LOOPUSED

Altın Üye
Katılım
6 Haz 2008
Mesajlar
12,048
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
54
Konum
€z€Ld€n €b€d€
Avcı ve Agop’un torunu


Hanefi Avcı gündemin yine birinci maddesi.

Bu kadar gündem olmayı hayatında bir dönem daha başarmıştı. Hatırlanacağı üzere 28 Şubat günlerinde hukuksuz uygulamalara direnmesiyle tüm kamuoyunun takdirini toplamıştı Avcı.

Cuntayı deşifre etmesiyle…

Şimdilerde adı terör örgütleriyle anılıyor:

Devrimci Karargah…

Devrimci Karargah, THKP-C ve Dev-Yol gibi örgütlerin mirası üzerine kurulu bir örgüt.

Aslında istihbaratın başındayken bu örgütlere karşı operasyonlar yapmış olan Hanefi Avcı, bunu hepimizden daha iyi bilecek durumda.

Konumuz bu değil tabii ki…

Avcı’nın kitabı da değil.

Çünkü kitabın nasıl ve hangi psikolojiyle yazıldığı ortada.

Ben bir ayrıntıdan bahsetmek istiyorum.

Şaşırtıcı bir ayrıntı bu.

Kitabın basıldığı yayınevi...


Diyeceksiniz ki kitabın hangi yayınevinde basılmasının ne önemi var?

Bakın şöyle soralım: Avcı’nın kitabının yayınlandığı Angora Yayınevi’nin terör örgütü listesinde bulunan THKP-C ile bir bağlantısı var mı?

Ya da şöyle: Angora Yayınevi’nin sahipleri Cahit Akçam ve Cumhur Özdemir THKP-C ile nasıl bir ilişkiye sahip?
İşte Avcı’nın ilişkileri de bu sorularda saklı.

Soruları cevaplamadan önce Angora Yayınevi sahiplerinin kimlerle ya da Avcı’nın kimlerle ilişkide olduğuna bakalım.

Cumhur Özdemir’in, Ergenekon’da ismi geçen Yalçın Küçük ve Amerika’dayken vefat eden Erhan Göksel ile dostluğu bulunuyor. Özdemir’in kimlerle dost olup olmadığı bizi ilgilendirmez elbette.

Hatta onun Küçük ve Göksel’le ilişkili olması suç da değil.

Bizi asıl ilgilendiren Özdemir’in THKP-C ile bağlantısı. Çünkü Özdemir 1981'de THKP-C üyeliğinden 1 yıl hapis yatmış.

Yayınevi’nin öteki sahibi Cahit Akçam da eski bir toprak ağasının torunu. Ermeni kökenli, Agop’un torunu…

Akçam’ın Müslüman ya da Ermeni olması da önemli değil. Çünkü, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı herkes, hangi din ve ırktan olursa olsun eşittir ve de olmalıdır.

Cahit Akçam’a dikkat çektiren olay onun da tıpkı ortağı Özdemir gibi THKP-C ile ilişki içinde olması…

Akçam’ın THKP-C üyeliğinden hala devam eden bir davası bulunuyor. Sadece bu dava değil, Akçam’ı örgüte götüren…

80’lerde de yine örgüt üyeliğinden 90 gün tutuklu kalmış Akçam.

Ayrıca Akçam soyadı Avcı ile gündeme gelmiş değil.

Ağabeyi Taner Akçam kamuoyu tarafından tanınan biri.

Ağabey Akçam eserlerinde Osmanlı’nın Ermenilere soykırım yaptığını iddia ediyor.

Bu konuda eserlerinde tarihi belgeleri tahrif ettiği Türk Tarih Kurumu’nca tespit edilmiş.

1975'te Kıbrıs Harekatı’nı protesto ettiği gerekçesiyle tutuklanmış.

1977'de de örgüt üyeliğinden 9 yıl hapis cezasına çarptırılmış.

12 Mart 1977'de kapalı cezaevinden kaçarak Almanya'da mülteci olarak yaşamaya devam etmiş.

Ağabey Akçam ayrıca THKP-C ve Dev Yol gibi örgütlerin yurt dışı sorumluluğunu da yürütmüş.

Avcı’nın kitabının basımını emanet ettiği Özdemir ve Akçam’dan sonra evini sevgilisiyle buluşmak için kullandığı Nejdet Kılıç’a gelince…

Kılıç’ın THKP-C ile yakınlığı Emniyet çevrelerince biliniyor.

Hatta ‘Haşmet’ kod ismiyle tanınıyor örgütte.

Kılıç’ın 80 öncesinde sıkı bir THKP-C militanı olduğunu hatırlatmaya gerek yok sanırım…

Şimdi bu isimleri ve faaliyetlerini bir kez daha gözden geçirip Avcı’nın nasıl bir ilişki içerisinde olduğunun adını koymak gerekmez mi?

Gerekir elbet. Ancak yine de savcılık soruşturması sürecinde mahkemenin vereceği karar ortaya çıkmadan Avcı’ya haksızlık yapmak istemem.



kaynak
 
bir zamanlar avcının elindeki tüfeğin namlusu askere doğrultulmuşken avcıyı yere göğe sığdıramayanlar, namulunun ucu kendilerine doğrultulunca avcının herşeyini deşmeye başladılar.

o suç değil bu suç değil ama şunlar suç. sen kimsin ki neyin suç olup olmadığı hakkında hüküm yürütüyorsun.

madem birileriyle arkadaşlık yapmak suç değil neden mahkemelerde suçlularla kol kola çekilmiş fotoğrafı olanalara o fotoğraflar soruluyor?

avcıya ve yazdıklarına bişey söyleyemeyenler avcıyı bırakmış şimdi de kitabı basan yayın evinin sahiplerine ve hatta avcının yazdığı kitabı basan yayın evinin sahibinin kardeşine laf söylüyorlar.

bu kadar da olmaz.

yahu çıkın bari diyin ki "avcının söyledikleri avcı hikayesi gibi uydurmadır". ama yok bunu demek yerine avcıya, yakınalarına, yayınevi sahiplerine ve hatta yayınevi sahibinin kardeşine laf söylüyorlar.

şimdi sorarım size: bir adam bir kitap yazdığında yayınevi sahibinin ve sahibinin kardeşinin bu kitap üzerinde nasıl bir dahli olabilir?

ya da olabilir mi?

o zaman şöyle yapabiliriz. timaş yayınevinin sahipleri fetullahçı diye yayınevinden çıkan bütün kitaplara fetullahçı damgası vurabiliriz. ya da nt kırtasiyesinin sahipleri fetullahçı diye o kırtasiyede satılan bütün kalem ya da defterlere ve hatta yapıştırıcılara fetullahçı damgası vurabiliriz.

ne kadar gerçekçi olur? kim inanır?


sadece kendinizi kandırıyorsunuz. hatta kandıramıyorsunuz sadece avutuyorsunuz.


geçiniz artık bunları.

türkiye halkı yavaş yavaş sizin gerçek yüzünüzü görmeye başladı.

ali bayramoğlu bile yazıyor artık.

biraz da kendi içinizdeki muhalifler ve vicdan sahiplerini okuyun.
 
Geri
Üst