Atatürk şiirleri

HAKAN

YalnıZ Kurt
Katılım
12 Şub 2009
Mesajlar
1,922
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Kürşat'ın narasıyla indik Tanrı Dağı'ndanruhumuzu
MUSTAFA KEMAL’ E MEKTUP BİR GEMİ YANAŞTI SAMSUN’A
Toroslardan selam sana Mustafa Kemal Bir gemi yanaştı Samsun’a sabaha karşı
Kır çiçeği, çam kokusu, kekik kokusu Selam durdu kayığı, çaparı, takası Yiğitçe çarpıyor yine yüreğim Selam durdu tayfası.
Deli rüzgarlar başımda...
Bir duman tüterdi bu geminin bacasından
Yıllarca evveli düşünüyorum bir duman
Usuma yer etmiş anıların var Duman değildi bu !
Duman duman dağlar gibi dimdik Memleketin uçup giden kaygılarıydı.
Aydınlığa özgürlüğe koşuyorum
Bu dünyada selam sana Mustafa Kemal Samsun limanına bu gemiden atılan
Vatanı, özgürlüğü, seni sevdik... Demir değil !
Sarılan anayurda
Yeter bir çakmak ateşi Kemal Paşa’ nın kollarıydı.
Parlayabiliriz birden
Selam yazabilirim Mustafa Kemal Selam vererek Anadolu çocuklarına
Yosun kokulu uzak denizlerden Çıkarken yüce komutan
Karadeniz ‘in halini bir görmeliydi.
Karadeniz yine dalgalı Mustafa Kemal Kalkıp ayağa ardısıra baktı dalgalar
Korkmayız, örneğim sensin. Kalktı takalar,
İzin verseydi Kemal Paşa
İnanma söylenenlere yalan yanlış Ardından gürleyip giderlerdi
Vatanın toprağı, havası, suyu Erzurum’a kadar...
Işıklı gökler, ağaçlar, kuşlar

Tanık olsun bu sözlerime ATATÜRK
Süpürürüz bulutları gök yüzünden Uçan kuşlar anlatır
Özgürüz dedik, deriz ya... Özgür
Ben seni anlatamam.
Yeter ya bir çakmak ateşi
Patlayabiliriz birden... Yağan yağmur, yeşeren dal anlatır
Yüce dağlar gibi başımız dimdik Bereket
Selam sana, saygı sana Mustafa Kemal Ben seni anlatamam.
Özgürlüğü, vatanı, bir de seni sevdik...
Yüce dağlar, uçsuz denizler anlatır
Büyük
Ben seni anlatamam.

Bu yurdun taşı, toprağı anlatır
Atatürk
Ben seni anlatamam.


ATATÜRK BİR MUSTAFA KEMAL DAHA
Ey! Kara günlerimizde ardına düştüğümüz Gün gelir, üfler vatanımın boruları
Yüce sevgisiyle dolup taştığımız ey!.. Kan kırmızısını saba
Ey! Omuz omuza cepheleşip Kılıçlar Bismillah der,
Cephe cephe bayraklaştığımız ey! Kalkar atlar şaha...
Ey! Bizi bize katan insan,
Canevlerimizde yatan insan, Feleğin kahpe yazısı okunur yeniden
Ey! İnsan vatan, Dağ başını duman alır kardeşim
Ey! Vatan insan, Bire bir olur,bire yüz bin olur
düşmanımız
Şöyle baksan, öz akardı gözünden, Ölüm yıldız yıldız girer günaha
Söz verdin mi, dönüş yoktu sözünden. Savaşın sonudur, bitti sanırsınız
Taşan şelale sendin, Manavgat’ın başından Vatan ve bayrak
Destanını yazardı Eskişehir taşından... Bir çocuk daha doğar
Kütahya’da çiniler, gözlerini işlerdi. Bir Mustafa Kemal daha...
Konya bozkırlarda iraden genişlerdi.

Niğde, Kars, Adıyaman, Sivas, Yozgat, Denizli MUSTAFA KEMAL KOCATEPE’DE
Vatanın her köşesi, bakışlarından izli. Şafaktı.
Seninle boy atardı Polatlı’ da başaklar, Mustafa Kemal uyanık.
Bu vatanın her yanı senden bir anı saklar. Çevik bir pars gibi gözleri kordu
Güneştin ya, her sabah bir yöreye doğardın Bir ulusun kaderiydi ağaran,
Yağmur bereketiyle toprağıma yağardın. Mustafa Kemal’in işi zordu.
Nemrut,Munzur,Binboğa,Palandöken ve Uludağ
Nevşehir’de üzümdüm, asma asma ve bağ bağ. Susuyordu komutanlar, paşalar
Antalya’da portakal, Zonguldak’ta kömürdün Susuyordu asker.
Bakırdın Ergani’de, Karabük’te demirdin. Durdu birdenbire Mustafa Kemal
Bir elin Edirne’de, diğer elin Van’daydı, Saati sordu
Kahraman Erzurum’da, yiğit Erzincan’daydı. Vakitti.
Ey! Kara günlerimizde ardına düştüğümüz
Yüce sevgisiyle dolup taştığımız ey!.. Gürledi Mustafa Kemal’in erkek sesi.
Ey! Omuz omuza mavzerleşip Gürledi dağlar-taşlar
Cephe cephe tanklaştığımız ey!.. “Ordular, ilk hedefiniz
Akdeniz’dir.” Diyordu.
Zafer,süngülerimizin ucunda parlıyordu.
Akıyorduk İzmir’e doğru
Akıyordur ordu-ordu...






SAYENDE HÜRÜZ ATATÜRK
Sapsarı saçlarla çevrili başın Türk’ ü ölümden
Gök rengi gözünde kaplan bakışın Odur kurtaran.
Şimşeğe benzermiş her atılışın Odur yeniden
Biliriz-sayende bugün hürüz biz. Türklüğü kuran.

En büyük güç vermiş Allah'ım sana Yaptığı ordu
Sen onu harcadın yalnız vatana Düşmanı kovdu.
İnançla, güvençle düştük arkana Ulusu, yurdu
ATATÜRK deriz de övünürüz biz. Odur yaratan.

Tevazu, asalet sende birleşsin Türk’ün dileği
Yurduna bağlılık canınla eşmiş, Onun ereği.
Varlığın gerçekten batmaz güneşmiş Yüce yüreği
Işıklı yolunda yürürüz iz iz... Türklüğe vatan.

Dönmeyiz yolundan bağlıyız sana Bu memleketi,
Dört elle sarıldık güzel vatana Cumhuriyeti
Bizler ki sahibiz en asil kana Canıyla eti
Adında birleşir dost ellerimiz Bize armağan.

ATATÜRK diyerek yeşerdik dal dal Atamızsın sen,
Kızımız Zübeyde, oğlumuz Kemal Adımız senden.
Olmazsak sorulsun bizlerden vebal Yürür izinden
Dün-bugün-yarın da hep izindeyiz... Sana inanan

Ülkün yürüsün
Türklük büyüsün
ATA’YA Sen Atatürk’sün
Tüm kötülüklere karşın Ata’ m Ey yüce başkan!
Çocuklar, çiçek gibi tertemiz

Büyüyorlar... ATATÜRK’E TEKMİL
Çocuklar,ateşini yakıyorlar Bizden iyilik-sağlık Paşam
Ata’ m; Unutmadık.
Omuz omuza hepsi Sözcük sözcük dilimizde adın
Yürüyorlar... Anlatıp duruyoruz.
Bırakıp gittiğin yerde Paşam
Bir yürek, Oturduk seni bekliyoruz.
Bir ağız olarak Ata’ m
Adını söylüyorlar...



YÜCE ATATÜRK
Toprağımda, taşımda sen varsın
Yurdun her köşesinde bir sır’ sın,
Eşi bulunmaz yüce varlıksın
Umudumsun sen Yüce Atatürk.

Ovası,bağı,yurdumun dağı
Yolunda bulmuşum ilimden çağı
Destanını söyler Türk’ün dudağı
Umudumsun sen Yüce Atatürk.

Çocuk bakışından doğan gelecek,
Gönlümde büyüyen muhteşem gerçek,
Barış ağacında yaprak ve çiçek
Umudumsun sen Yüce Atatürk.

Ay yıldızlı bayrağımda dalgadır,
Şu Kocaman’ a büyük dünyadır,
Gün yirmi dört saat hep adın vardır
Umudumsun sen Yüce Atatürk.



ATATÜRK’ ÜN NEFERİ
Bir Mehmet şehit olur,
Analar on doğurur.
Toprağım miras durur,
Köylüm onu yoğurur.
Bayrağını bilmeyen
Gölgesini göremez.
Vatanını sevmeyen
Sefasını süremez.
Gözlerinin renginde
Denizleri görürüm.
Rahat uyu kabrinde
Vatan için ölürüm.
Türk adıyla titresin
Taş olsun düşman eli
Sınırlarda kükresin,
Atatürk’ün neferi.



-TORUNUMDAN ATA’YA ÖVGÜ-
SENİ GÖRÜRÜM
Çevirip gözümü her gün maziye,
Bakınca hep Seni, Seni görürüm.
Bu bayrak benimdir! diyen gaziye
Bakınca hep Seni, Seni görürüm.

Al bayrağı göğe çeken direğe
Heyemola! diye, giden küreğe
Vatan vatan deyip coşan yüreğe
Bakınca hep Seni, Seni görürüm.

Nöbette bekleyen ere, teğmene
Yurt için can veren Dadaş, Seğmene
Çanakkale’deki kopuk düğmene
Bakınca hep Seni, Seni görürüm.

Bu güzel ülkenin dört bucağına
Hiç sönmeden tüten son ocağına
Barışla açılan dost kucağına
Bakınca hep Seni, Seni görürüm.

Özgürlüğe doğru uçan kanatta,
Çocuk gözlerime gülen hayata,
Kabına sığmayan Dicle, Fırat’a
Bakınca hep Seni, Seni görürüm.

Toros’ a, Kaçkar’ a, Ağrı Dağı’na,
Dünyayı kuşatan ilim ağına,
Önümde bekleyen bilgi çağına
Bakınca hep Seni, Seni görürüm.

Vermişim gönlümü Cumhuriyet’ e
Basmışım mührünü peyke, rokete
Göğsümde çırpınan bir toprak ete,
Bakınca hep Seni, Seni görürüm.

Seni örnek aldım, Ata’ msın! Diye
İsmini haykırdım dağa, vadiye
Gönlümü coşturan şu İrşadi’ ye
Bakınca hep Seni, Seni görürüm.



ATATÜRK GÜLÜMSEDİ
Atatürk gülümsedi, öğretmenim
Siz sınıfa girince,
Dağıldı kara bulutlar,
Açıldı gonca.

Baktı ki okul yenidir,
Siz yenisiniz, düşünceler yeni
Atatürk gülümsedi, öğretmenim
Saklayamadı sevincini.

Baktı ki gençsiniz, bilgili
Eğitiyorsunuz yolunca, yöntemince
Atatürk gülümsedi, öğretmenim
Sevindi onca.

Baktı ki karışmış aramıza
Çıkıyorsunuz yolu,
Atatürk gülümsedi, öğretmenim
Gözleri dolu dolu.

Anlaşılan bütün yaz
Atatürk gözünü kırpmamış,
Çünkü boşmuş sıralar
Çünkü harf okunmamış.

Kapkara bulutlar inmiş,
Işıklı gözlerine
Bora gibi, fırtına gibi Atatürk’ üm
Sanırım, yönelmiş bilgisizliğe.

Ama baktı ki gün doğmuş,
Bir koşu varmışız okula,
Özlemle açılmış kitaplar,
Bir iştah kızda, oğlanda.

Baktı ki zil çalmış sınıfa girmişsiniz
Bütün bakışlar sizde
Günaydın demiş, derse başlıyorsunuz
Sımsıcak bir sevgi gözlerinizde
Baktı ki Türkiye’si Türkiye’miz
Aydın ufuklara yürüyor hızla,
Atatürk gülümsedi, öğretmenim
Kürsüde kendini görünce.


ATATÜRK ARAMIZDA
Görüyorsunuz,
Görüyorsunuz, çocuklar
Görüyorsunuz değil mi?
Atatürk aramızda.

Bakışlar ilerde,
Düşünceler ışıklı,
Atatürk yanımızdadır çocuklar,
Şüphemiz yok,
Bu aklık ondan duygularımızda.

Yurdun dört bucağında değil sadece,
Odur sevgisiyle saran dünyamızı evrence,
Oncasına yüceltici
Başka güneş yok çağımızda.

Görüyorsunuz çocuklar, görüyorsunuz,
Belli artık fikir Atatürk,
Besbelli değil mi?
Geriyi, karayı silen aydınlık, dimağımızda.

Görüyorsunuz,
Görüyorsunuz çocuklar,
Söyleyin söyleyin hadi,
Atatürk vardır
Yüzyılımızdaki hızda.

Bitmez, bitmeyecek ona söylenecek söz
Ölmek ölümlüler içindir
Atatürk sonsuz yaşayışın, sonsuz sevincidir,
İşte, işte aramızda...



ŞU SONSUZ KOŞU

Samsun’a ayak başmış kahraman bugün,
Çayır, çimen yeşermiş zafer yolunda.
Davul zurna sesinde şahlanır düğün
Gönlüm coşup öter bir bahar dalında.

Ata’ nın rüyasına gelincikler sun,
Emek bahçelerinin güzel gülünü...
Biz sonsuz sabahtayız... O uyusun,
Sevincimiz coşturur onun gönlünü.

Nasıl çıkmış bir sabah Samsun’dan yola
Dağlardan dağlara o zafer türküsü,
Şahlanıp bayrak çekmiş her eski kola,
Taze bir bahar açmış yurdun gözünü.

Al bayrağım Ankara kalesinde hür,
Dalgalanmakta altın bir çağa doğru.
Yeni kahramanlar kol kol, boy boy yürür
Şu karlı dağlardaki bayrağa doğru.

On dokuz mayısın hür başına çelenk,
Kiraz mevsimi, gençlik ay’ ı, gül ay’ ı,
Bir bahar bahçesinde gönüller renk renk,
Şu sonsuz koşuya bak, sarmış yaylayı.


ATATÜRK’Ü SEVMEK
Atatürk’ü sevmek değildir
Söylevlerde adını kullanmak
Ya da Kasım’larda anıtının önünde
Saygı duruşunda bulunmak salt
Atatürk’ü sevmek
Atatürk’te birleşmek demektir
İlkelerinde, devrimlerinde.

Atatürk’ü sevmek değildir
Rozetini taşımak göğüslerde
Ya da övgüler düzenlemek yıldızlı
Atatürk’ü sevmek
Atatürk’ü sevmek
Atatürk’te birleşmek demektir
Çağdaş uygarlıkta, kardeşlikte.




ATATÜRK BIRAKTI
I
Acıktığımız zamanlarda
Kurulu sofralar bulduk
Nereden gelmişti bize?
Kimdi hazırlayan?
Anlamıyorduk.

Okullarımız vardı ak boyalı,
Oturduğumuz sıralar temiz.

Nereye uzansak kucağını açıyordu
Anamızın sütü kadar helal
Güzel memleketimiz.
Dumanı doğru tüten evler,
Özgürlüğü özgürlüğünce yoğuran eller
Bizimdi.
Alfabenin birinci harfiyle
Yüreğimize Atatürk girdi.

II

Gücümüz söylenmiş yedi düvelde,
Her karış toprağına kanımız akmış,
Bu güçlü yapıyı, uygar düzeni
Bizlere
Atatürk bırakmış.




ATA’YA SESLENİŞ

Şimşek bakışlı, güneş başlı Ata’m,
Seni gönlümce anlatamam.
Kaskatı kesilmiş gecelerden,
Aydınlığa sen çıkardın sen bizi.
İşimizde, düşümüzde, başımızda sen,
Artık şaşırır mıyız yolumuzu?



SEN ATAMSIN
Sen,
Gökteki parlak yıldız,
Sen gençliğin taşıdığı
Meşale;
Ninemin dudağında
Bir dua,
Sen, Mehmetçiğin elindeki
Sancaksın, bayraksın
Sen Türk’ü Türk yapan
Cansın, kansın
Sen, Atamsın.

Sen,
Milletinin önünde
Pırıl pırıl bir yolsun.
Sen, dünkü tarih
Bugünkü varlığımız,
Yarınlarda güneşsin
Sen, başak dolu
Topraksın, vatansın
Sen Türk’ü Türk yapan
Cansın, kansın
Sen, Atamsın.


ATATÜRK İÇİMİZDE

İşte uyandık ya her sabah,
İşte çiçekler açtı ya bahçelerde.
İşte okuyor, yazıyor, geziyoruz ya;
Atatürk her yerde.

İşte düşünüyoruz ya özgürce,
İşte bayrağımız dalgalanıyor ya göklerde
İşte canımızı veriyoruz ya seve seve
Atatürk içimizde.


ATATÜRK’E


Göğümüzden ışığın çekildikçe
Bak bir loş ortalık
Şaşkınız yitik yönlerimiz
Bir de ilerliyor gece.

Neyin nesi bu yaban sesler?
Bölündük, hangi dağa çıkalım?
Bir yanımız uçurum
Önümüzde bilmece.

Yoksun, en acısı bu
Gün günden daha yakıcı
Öksüzlüğün
Gittikçe.


YİTİK

Sen arıydın,
Balını alamadık.
Kaçırdık elimizden,
Açız...

Sen çeşmeydin,
Suyunu sebil ettik,
Yanıyoruz...

Sen doğan gündün,
Uyuyakalmışız,
Karanlıktayız...

Güç verirdin içimize,
Duanı eksik etmezdin üstümüzden,
Nimettin nimettin bize,
Kadrini bilemedik...


ATATÜRK’E
O doğdu...
Işıdı yeryüzü birdenbire
Güneş bir başka parladı
Bir başka türlü ısıtmağa başladı yeryüzünü
Bir başka türlü aydınlatmağa...
Bir başka mutluluk başladı evrende
Bir başka huzur,
Bir başka insanlık sevgisi
Bir başka barış...

O doğdu...
Analar daha başka sever oldu çocuklarını
Babalar daha başka mutluluklar duyar oldular
Yuvalarında...

O doğdu...
Yeni bir ulus getirmek için yeryüzüne...
Yeni bir barış
Yeni bir ulus sevgisi
Yeni bir kardeşlik...


ATATÜRK YOLUNDA
Gözlerimiz çakmak çakmak
Sana uzanan yollarda.
Yüreklerimiz kıvanç dolu
Gür ışığının ardında.

Uygarlık savaşında
Güvercinli barışta
Birleştirici özlem
İlkelerinde yaşamada.

Saçlarını her telinde
Aydınlığın en güzeli
Çelik mavi gözlerinde
Erir karanlığın seli.

Hiç yoktan var’ ettiğin
Ulusun zindedir
Yüreklerde tek çarpan
Atatürk sevgisidir.

Kurdun Cumhuriyeti
O senin eserindir
Onu yaşatacaklar
Atatürk erleridir.

İlkelerin her geçen gün
Başlarda gelişecek
Buyrukların kuşaklarca
Serpilecek, güçlenecek.


ATATÜRK’E DİLEKÇE
Ay fethedildi, uzay fethedilecek
Tüm uluslar uzay yarışında
Bizim Anıtkabir’e dönük
Başlarımız, eğik
Ve, yüzümüz yok bir şey istemeye senden
Biliyoruz,
Biliyoruz ama, gene de
Yakınlarımız sanadır
Sanadır Atatürk !

Bir doğrul, bak Anıtkabir’den,
ne haldeyiz
Uzay çağında, kalkınma döneminde
Ve sonra söyle bize gizlerini
Çilemiz ne zaman bitecek?



ATATÜRK
Andık adını selam durduk
Gene aramızdasın, başımızda
Gene bizimlesin
Biliyorduk.

İşte gözlerin mavi mavi bakar
İşte o sarı saçların
Sen ölmedin
Biliyorduk.

Daima dilimizdesin
İşimizde, aşımızda, ekmeğimizde
Bitmemiş bir destansın
Biliyorduk.

Ne söylesek anlatamazdık ki seni
Sade “Atatürk” dedik
En büyük dedik
Sustuk.



MAVİ AYDINLIK
Yakından görmüştüm gözlerini
Mavi bir ışık akmıştı içime
Bu büyük aydınlıkta
Dopdoluyum yine.

Kara bir çağ kapandı
Aydınlık bakışlarınla.
Mutlu yarınlar müjdeleyen sesin
Kulaklarımızda hala.

Silemez mavi aydınlığını
Atatürk’ leşen gönüllerden
Ne yobazlaşan karanlık
Ne kızıl kefen.

Ellerin geçti anlımızdan
Umutla, zamanla içindeyiz.
Dağılacak bu alaca karanlıklar
Çizdiğin yolda olacak Türkiye’miz

Mutlu bir ışıksın ufkumuzda
Bitmeyen, eksilmeyen
Dualar taşır sana kuşlar
Sımsıcak Afrika’dan
Ve uzak Çin’den.

Bunca yıl geçti aradan
Daha dünmüş gibi taptaze anın
Yaprakları her mevsim yeşil
İçimize diktiğin ağacın.


CAN YOLDAŞIMA MEKTUPLAR
Atlılar gördüm
Yağız atlar...doru atlar...kır atlar...
Ta ötelerden gelir gibiydi
Atlıların ayaklarında zaman
Ezilir gibiydi.

Nal sesleri vardı zamanda
Uzak yakın...
Geceden sabaha doğru sesler
Akın akın
Artar, eksilir gibiydi

Bir avuç asker gördüm
Delik deşik bağırları...
Al kan değil yaralarından akan
Kara sarı
Zehir gibiydi.

Tel örgülerde diken dikendi kader
Sakarya, Sakarya değildi artık.
Serpilivermiş ovaya üçer beşer
Mehmetler...Savaş

Süngülerine esir gibiydi.

Gazi’ yi gördüm
Bir tümseğe dayanmış sağ ayağı,
Başında bir kara kalpak.
Kocatepe’ de kalkan parmağı
Akdeniz’ i gösterir gibiydi.

Bir vatan şahlanmıştı balam.
Devir tarihe hükmeden devir gibiydi.
Bu millet ölür mü, ölür müydü hiç
Baksan ki Gazi’ nin gözlerinde
Ölmekle yaşamak bir gibiydi.


İSTİKLAL SAVAŞI’NDA MUSTAFA KEMAL
Şöyle bir doğruldu Mustafa Kemal
Kır atının üstünde göklere doğru
Dağlar arasından yükselen
Tunçtan bir heykele benziyordu
Bakışları vardıkça mesafeler ötesinde
Belliydi kaynaştığı gözlerinde
Masmavi okyanus dalgalarına benzer
Düşünce dalgalarının

Zafer diyordu da başka bir şey demiyordu,
Yüzünün bütün çizgileriyle bu kahraman.

Hissetmişti zaferin kokusunu kır at bile
Yerinde duramıyordu.
Mağrurdu diğer atlara karşı
Bir Mustafa Kemal taşıdığından üstünde
Dünyalara bedel.

Şöyle bir doğruldu kahramanlar kahramanı
Kır atının üstünde göklere doğru
Sabah oluyorken güneşin ilk ışıkları altında
Tunçtan bir heykele benziyordu.


MUSTAFA KEMAL’İN ELLERİ
Mustafa Kemal’in elleri
Selam verdi dağa taşa
Öyle bir güneş doğdu ki sormayın
Aydınlandık baştan başa

Yollara hey hey dedi elleri
Düşmanlara ölüm dedi
Sarışın saçlarında rüzgarlar
Özgürlüğün türküsünü söyledi.


UYANIK UTKU
I
Mustafa Kemal kar üstünde atmış uyur.

Gece vakti
Karınca gibi yıldız üşümüş gökyüzüne
Kar inmiş de az öncesi
Ufacık-tefecikten kar inmiş
Uzanmış-yatmış kar üstünde Mustafa’m
Samur kalpak başında
Sırtında bir asker kaputu
Tiril-tiril incecikten.


Top arabaları geçer uykusundan
Mehmetler-Mustafalar-bir ordu
Elleri bayrak-elleri süngü-elleri tüfek
Süvariler geçer yalın kılıç
Şimşekler çakar gözlerinden.

Uyuyor uyanık uyku içinde
Maviler,siyahlar,lacivertler
Üçe karşı beş,beşe karşı on
Nasıl akıldan çıkar,nasıl dilden düşer
Sabahın erinde doğan gün
Kötü günlerin sonu,iyi günlerin başlangıcından.


MUSTAFA KEMAL’İN ŞEHİTLERİ
Tepelerden inen sessizlikle beraber
Al al doldu şehitlerin uykusu
Doğruldular, onlarla doldu her taraf.

Yüzleri neden böyle gülümser
Alınları batan bir güne benziyordu
Vuruldular öyle temiz,öyle saf.

Ansızın sallandığı yer
Yaklaştığı şehitlerin ordusu
Ellerinde musaf.

İğildiler, iğildiler
Dağların doruklarına doğru
Saf saf.
Yeryüzüne onlarla iner
Göklerin,göklerin soluğu
Barışı,af.


MUSTAFA KEMAL’İ GÖRDÜM
Daha dün gördüm Mustafa Kemal’i...
Işıl ışıldı sabah güneşinde,
Mavi gözlerinde vatan parlıyordu
Vatan parlıyordu yine.

Daha dün gördüm Mustafa Kemal’i...
Kolları çepeçevre sarmış vatanı,
Nabzını yokluyordu milletinin,
İçindeki eski günlerin heyecanı.

Daha dün gördüm Mustafa Kemal’i...
Dudaklarında gülüyordu vatan
Bir zafer türküsü O’ nun dilinde,
İçinde O vardı bir yandan.

Daha dün gördüm Mustafa Kemal’i...
Daha dün ışıklar içinde,
Yudum yudum içmiş memleket sevgisini
Yudum yudum sinmiş her yere.


ATATÜRK
Üstümüze gece gündüz kol geren
Bize güzel,iyi günler gösteren,
Türk iline yeni baştan can veren,
Kimdir,diye sorarlarsa;Atatürk.

Yurdumuzu aydınlatan sabahlar,
Düşmanlara korku veren silahlar,
Tersaneler,fabrikalar,tezgahlar,
Göze çarpan her ne varsa;Atatürk.

Tanrı gibi görünür her yerde,
Topraklarda,denizlerde,göklerde,
Gönül tapar kendisinden geçer de,
Hangi yana göz dalarsa;Atatürk.

Öğretir oğluna Türk kadını
Babasından önce onun adını
Ondan aldık yaşamanın tadını
Bahtiyarız,bahtiyarsa Atatürk...


ATATÜRK AKDENİZ KIYISINDA
Sesini enginlerden getirdi mavi sular;
Mavi sular bu sabah bir cihan getiriyor.
Sevincinden ağlayan,gülen,haykıran rüzgar
Kalplere sevinç,umut ve insan getiriyor.


Getiriyor en büyük konuğunu Akdeniz
Şelale diyarına bu sabah ıraklardan.
Ve bu sabah mavi bir nurla yanan her beniz
Güneşi seyrediyor gözlerini kırpmadan.

İçimizde doğuyor altın rengi bir bahar,
Coşuyor hislerimiz,içimiz sellere eş.
Sevin Antalya sevin,en büyük konuğun var,
Gözlerin aydın anam,gözlerin aydın,kardeş.


SELAM
Yaprak daha yeşil,bulut daha ak,
Bugün daha pembe uyanan ufuk,
Kanatlı bir alev sanki her bayrak,
Yollara dökülen insanlar çocuk...
Selam üstümüze doğan güneşe,
Selam göğsümüzü süsleyen aya!
Bizimçin bereket,bizimçin neşe,
Selam bayram günü toprak anaya!
Selam yolumuza eğilen dala,
Selam şarkımızı söyleyen kuşa.
Erişti cumhurluk yirminci yıla,
Selam eşe,dosta,selam kardaşa!
Yıkadı içleri yağan serin nur,
Eridi gökleri karartan rüya.
Bizimçin başak,gül,bizimçin yağmur
Selam,harman sonu Anadolu’ya.
Selam,selam sana ey Meçhul Asker!
Selam ufkumuzda beliren çağa.
Bizimçin çelenk,taş,bizimçin zafer
Selam Atatürk’e,selam sancağa!..


GÜNAYDIN
Gün doğuyor
Gün doğuyor arkasından karanlıkların
Hür sabahların aydınlığındayız
Bileklerimizde gücü
Birbirine karışan ırmakların
Gün doğuyor


Günaydın
Şimdiden eşe dosta
Şimdiden aydın başım
Günaydın
Ekmeğim,suyum,aşım.

Günaydın
Birbirine karışan ırmakların
Suyuna hasret
Günaydın
Ufuklardan dökülecek bereket

Günaydın doğruya bağlı
Günaydın güzele vurgun
Günaydın mertliğe aşık
Günaydın bahtımızı
Yıkayan ışık

Fikirde başak
Alındaki ak
Gözlerdeki nur
Gönülde huzur
Günaydın Türkiye’m
Günaydın Atatürk’üm


ATATÜRK KOCATAPE’DE
“Gümüş dere durmaz akar
Atatürk’üm durmaza büyür”

Gecenin sonunda Kocatepe’ de Gazi dimdik
Ağarmaya başladı doğu
Gün vuruyor kayalara dağlara
Bu koca gün
Çevresinden büyüdü Atatürk’üm

Kocatepe’ de Gazi düşünceli ama kavi
Taşlar otlar insanlar
Burda ve ötelerde;
O’ ndan büyük kahraman görmedi.

Şimdi deniz kıpır kıpır
Vatan gecelerinde
Şehirler aydınlık
Okullarda çocuklar
Gazi’nin ismini yazıyor
Büyük harflerle


ATATÜRK’Ü DUYMAK
Ulu rüzgarlar esmedikçe
Yaşamak uymak gibi,
Kişi ne zaman dinç?
Dalgalanırsa bayrak,bayrak gibi.

Ne var şu dünyada ekmekten daha kutlu
Sürdüğün tarlalara sevinçle serpildik.
Ekmek olmak için önce
Buğday olmak gibi.

Silinir sözlüklerden sen hatıra geldikçe
Cılız sözler;usanmak,yorulmak,durmak gibi.
Kuvvettir yaptıkları her yeni yetişene,
Bir ışık-kaynak gibi.

En yakınlar zamanla yüzyıllarca uzak gibi:
Bir sen varsın kalacak,bir sen ölümsüz;
Daha da yakınsın,daha da sıcak
Bıraktığın toprak gibi.

Kaç Türk var şu dünyada,bir o kadar susuz:
Hepsinin gönlünde sen,bir pınar bulmak gibi:
Ancak senin yolunda sağlıklar,esenlikler
“Olmaya devlat cihanda” Atatürk’ü duymak gibi.



ELİF’İN KAĞNISI
Elif’ in kağnısındaydı vatan
Elif’ in kağnısında doğuyordu güneş

Türkiye’min fikir ustası
Mustafa Kemal çiziyordu
Zaferin yolunu mucizelerden mucizelere

Namustu vatan, vatan yüreği gibi işliyordu
Elif’ in kağnısındaki tıp mermileri
Hele bir yetiştirseydi Elif
top mermilerini Mehmetçiğe
Bacılığını,analığını,eşliğini,evlatlığını

Helal derdi vatan
Vatan şehitlerle kurtulacaktı
Toprak şehitlerle yeşerecekti
Elif bu inançla ölüme hazır.

Bir asker kızıydı
Bir asker anasıydı
Bir asker eşiydi
Bir asker ninesiydi

Elif’ ler yok olsa da
Elif’ in damarlarında
İstiklal ve hürriyet fışkıracaktı toprağa
Elif bu inançla
Bir çift sarı öküzle koşuyordu düşmana
Kendisi yemiyor içmiyordu
Bir çift sarı öküzü düşünüyordu
Canından çok
Yeter ki koşsundu bir çift sarı öküz
Kemiklerinden daha çok koruyordu kağnısını Elif
Kağnısı canı olmuştu canı kağnı.


ATATÜRK’E DÜNYA SELAM DURUYOR
Yurdumuz beşiğidir uygarlığın cihanda
Atatürk aşığıdır Türk gençliği, vatanda
Kararan düşünceler adıyla aydınlanır
Atatürk’ü dünyada her ülke-bilir tanır.

Askere marş,bebeğe ninni oldu Atatürk
Dünya tarihlerinde yazıldı büyük-büyük
Adını rehber etti her Türk ömrü boyunca
Dünya selam duruyor Atatürk’ü duyunca.

O coştu-millet coştu,baştan kuruldu vatan
Sözlere sığdıramaz O’ nu gerçek anlatan
Her doğan Türk,ilk önce Atatürk’ü tanır,
O’ nun ilkelerine ta yürekten bağlanır

Yurdumda dört yörede ayağınızın izi var
Bize rehber olacak bin bir gerçek sözü var.
Türk’e tek ışık O’ dur ebediyete kadar
Anıtkabir bir sembol Atam kalplerde yatar.


19 MAYIS MEŞ’ALESİ
1919’ da Samsun
Samsun’da 19 Mayıs.
Mustafa Kemal
Geniş ufuklardan
İleriye
Baktı ha baktı...

O Mustafa Kemal ki,
Karanlıklar içinden,
Aydınlığa,
Kurtuluş penceresinden
Anadolu’ ya.
Baktı ha baktı...

Karadeniz’de kürekler
Kurtuluş ümidiyle,
Çarpan yürekler,
Mustafa Kemal’ce
Attı ha attı....

Samsun’dan doğan
Mustafa Kemal güneşiyle
Düşmanların
Hayal gemileri
Battı ha battı...


ATATÜRK KURTULUŞ SAVAŞI’NDA
Edirne’den Ardahan’a kadar
Bir toprak uzanır,
Boz kanatlı üveyik’ ler üstünden uçar
Ardahan’dan Edirne’ye
Edirne’den Ardahan’a kadar.


Kop Dağında akar bir çeşme var
Serçe parmak kalınlığında suyu.
Haram etmiş gece gündüz uykuyu
Akar da akar.

Samsun’un evleri denize bakar
Sokakları yosun içinde
Çaparlar,takalar,mavnalar
Bilyalar gibi suyun yüzünde
Bir iner bir kalkar.

İstanbul’dan bir yar sevdim
Adamı günaha sokar.

Savaştepe köprüsünden geçen trenler
Sel olur İzmir’e akar,
İzmir’in denizi kız,kızı deniz
Sokakları hem kız,hem deniz kokar.

Güneyde mis kokulu bir ağaç
Yuvarlak yaprakları ince,
Yaz gelip te güneş vurunca
Dallarından bal akar.

Bu toprak bizim yurdumuzdur
Deli gönül yücesine çıkar.
Bir üveyik olur,uçar gider
Ardahan’dan Edirne’ye
Edirne’den Ardahan’a kadar.

Bir gün kara bulutlar
Göklerimizde konaklamıştı.
Yaylılar gelip geçiyordu güneyden
Örtük kara perdeler sallanıyordu.
Utanıyordu Anadolu’dan gelip geçen,
Milletin yüreği kan ağlıyordu.

Askerler gelip geçiyordu güneyden
Yaralı,hasta,yorgun askerler.
Akşam olmuştu, yurda toplanıyordu.
Sağ kalan yiğitler birer birer.


Analar haber soruyordu güneyden
Tarlalar kadar, ırmaklar kadar durgun analar.
Örtük kara perdeler sallanıyordu.
Utanıyordu Anadolu’dan gelip geçen.

Ama kalanlar anayurtta toplanıyordu.
Gökyüzünde kara kara bulutlar
Başımıza nerden geldiniz?
Bizler konuk severiz ama
Düşmanları sevmeyiz.

Gökyüzünde kara kara bulutlar
Harmanlar çürüdü yüzünüzden
Sizinle görecek işimiz yok
Gidin üstümüzden.

Mavi değil artık denizlerimiz
Tarlalar sürülmez oldu.
Sütü kesildi davarların
Öksüz kaldı bebelerimiz
Gökyüzünde kara kara bulutlar.

Hain mi hain!..
Bir gün gelir hesabını sorarız
Buralarda durmayın

Ne bulutlar gitti,ne göklerden
Bir haber geldi
Bu sefer de millet padişahlara seslendi:

Biz yoksul bir milletiz
Göklerimizde solgun ışıklar yanar
Nasılsa yenilmişiz bir kere
Ama uzun sürmez o kadar

Biz yüce umutları umut etmişiz kendimize
Gerdeğe girmedik kızlar,tüy gibi çocuklar
Yiğitler,ihtiyarlar,
Bu toprak için yaşıyoruz
Yol verin bize

Bu toprak bizim yurdumuzdur
Deli gönül yücesine çıkar
Bir üveyik olur uçar gider
Ardahan’dan Edirne’ye
Edirne’den Ardahan’a kadar.

Ne bulutlar gitti,ne padişahlardan
Bir haber geldi.
Kemal Paşa derler bir yiğit vardı.
Bu sefer de millet türkülerle Kemal Paşaya
Haber saldı.

Kemal Paşa,yenilmez yiğit,şanlı komutan
Savaşa girer gibi yetiş bize
Yetiş bize,çöllerde bile olsan
İnanç doldur, güç doldur içimize

Bin kere yurdumuzu kurtaran
Bir görseydin ağlardın halimize
Kuşun kanadında türküler
Kemal Paşa’ nın gönlüne vardı,
Cevabından önce kendi geldi.

Bir gemi yanaştı Samsun’a sabaha karşı
Selam durdu kayığı,çapası,takası
Selam durdu tayfası.

Bir duman tüterdi u geminin bacasından bir duman
Duman değildi bu
Memleketin uçup giden kaygılarıydı.
Samsun limanına bu gemiden atılan
Demir değil
Sarılan anayurda
Kemal Paşa’ nın kollarıydı.

Selam vererek Anadolu çocuklarına
Çıkarken yüce komutan
Karadeniz’in halini görmeliydi.
Kalkıp ayağa ardısıra baktı dalgalar

Kalktı takalar,
İzin verseydi Kemal Paşa
Ardından gürleyip giderlerdi
Erzurum’a kadar.

Bu ne inançtı ki,Kemal Paşa
Atının teri kurumadan
Sürüp geldin yeni yeni savaşların peşinde.

Bir selam gibi gitti Erzurum’a,
Bin selam gibi geldi Sivas’a Erzurum’dan.
Dağlar alçaldı yol vermeğe
Temizlendi ılkımından karından

Analar babalar yola döküldü
Cephane taşıdı arkasından
Irmaklar suyundan faydalandı
Ağaçlar dallarından.

Yer gök inledi bir yol daha
Kurtuluş savaşından

Biz biliriz bizim işlerimizi
İşimiz kimseden sorulmamıştır.
Kılıçla,mızrakla,topla,tüfekle
Başımız bir kere eğilmemiştir.

Kuzumuz var,yaylalarda meleşir
Çeşmemiz var, gece gündüz söyleşir,
Yazımız var, pehlivanlar güreşir,
Bu toprağa kimse girememiştir.

Davranı da deli gönül davranı
Kemal paşa dinlemiyor fermanı
Anası,bacısı,kızı,kızanı
Bizim gibi millet görülmemiştir.

İnönü’de iki kılıç gibiydik düşmanla biz
İnönü’de iki kılıç karşı karşıya
Aşk olsun birinciye su veren kılıççıya
İnönü’de iki kılıç karşı karşıya
Aşk olsun birincisinin yapıldığı çarşıya

Birinci kılıca su veren usta
Hakkı, yiğitliği, sevgiyi
Bu kılıcın kabzasına işlemiş tek nakışta.


Birinci kılıçla döğüşen, yiğit vur ki
Anandan emdiğin süt helal ola

Birinci kılıçla döğüşen yiğit, vur ki
Gelinler, çocuklar ağlamıya

Birinci kılıçla döğüşen yiğit vur ki
Önü al önlüklü yüzü peçeli
Hanım kızlar nişanlısız kalmıya
Vur ki anam babam, vur ki kardaşım
Hain düşman yurdumuzu almıya

Bizim süvarimiz amma da ata biner
Ayağı yere değer, başı göğe değer,

Bizim piyademiz yola yeğin gider
Bastığında toprağı ezer
Bizim topçumuzun narası hay babam hay
Gülleden beter.
Sağdıçlarım sizin gibi yiğitler oldukça
Bu millet yaşar.
Sakarya’da düşman koymuş meydanlar kaçıyordu

Kattı Kemal Paşa’ nın ordusu düşmanı önüne
Pişman etti anasından doğduğuna.
Çevirdi Sakarya, çevirdi süvariler,
Ver yansın etti topçu
Ver yansın etti piyadeler.

Kattı Kemal Paşa’ nın ordusu sürdü gitti
Yetiştikçe vurdu düşmana,
Hain düşman sarhoş gibi sallana sallana
On beş günde İzmir’i dar buldu,
Ölen kurtuldu, sağ kalan teslim oldu.

Kaçtı gemiler

Alnı sargılı,kolu sargılı,boynu sargılı,
Ahmetler,Bekirler,Aliler,
Mahmutlar,Kazımlar,İsmailler
Peşlerinden yettiler,
Diz çöküp Kordon boyuna
Ta yürekten çekip tetiği
Gemilere yaylım ateş ettiler.

Bu ne inançtı ki,Gazi Paşa
Atının teri kurumadan
Sürüp gittin yeni yeni savaşların peşinde.

Sana borçluyuz ta derinden
Çünkü yurdumuzu sen kurtardın,
Hasta, yorgun düşmüştük,
Yaralarımızı iyice sardın.

Yiğittin,inanç doluydun,yapıcıydın
Sanatkardın,denizler kadar engin
Kimsenin görmediğini görürdü
Sevgiyle bakan gözlerin.

Dedin ki:Bu millet, büyük millet
Yüzyıllar boyunca geri kalmış;
Bu yurt,bu güzel yurt,bizim yurdumuz
Her yanından yaralar almış.

Dedin ki:Bir güzel savaşmalı
Kurmak için yeniden;
Bilgiyle,inançla,çoşkunlukla
“Öğün,çalış,güven”

Sana borçluyuz ta derinden
Işığısın bu yurdun
Dilimizi,ulusallığımızı öğrettin bize,
Çünkü Cumhuriyetimizi sen kurdun.

Hürriyeti sen yaydın içimize,
Halkçıyız dedin halk içinden
İnançla hür yetiştirdin bizi,
Borçluyuz sana ta derinden

Devrimlerle yüceltti,çok yüceltti
Bu milleti temiz ellerin.

Sana borçluyuz ta derinden
En büyüğü Mustafa Kemallerin

Davullar zurnalar döğende
Biz seni hatırlarız
Binip trene gezende
Biz seni hatırlarız

Önce adını öğrenir çocuklarımız
Eli kalem tutup yazanda

Binler yaşa, yurdumuza hizmeti büyük
Kemal Paşa,ölümsüz insan...Şanlı Atatürk



MUSTAFA KEMAL’İ DÜŞÜNÜYORUM

Mustafa Kemal’i düşünüyorum;
Yeleleri alevden al bir ata binmiş
Aşıyor yüce dağları,engin denizleri.

Altın saçları dalgalanıyor rüzgarda,
Işıl ışıl yanıyor mavi gözleri.

Mustafa Kemal’i düşünüyorum;
Yanmış,yıkılmış savaş meydanlarında
Destanlar yaratıyor cihanın görmediği,
Arkasından dağ dağ ordular geliyor
Her askeri Mustafa Kemal gibi.

Mustafa Kemal’i düşünüyorum;
Gelmiş geçmiş kahramanlara bedel
Hükmediyor uçsuz bucaksız göklere.
Al bir ata binmiş yalın kılıç

Koşuyor zaferden zafere...

Mustafa Kemal’i düşünüyorum;
Ölmemiş bir Kasım sabahı !
Yine bizimle beraber her yerde,
Yaşıyor dört köşesinde vatanın.
Yaşıyor damar damar yüreklerde.

Mustafa Kemal’i düşünüyorum;
Altın saçları dalgalanıyor rüzgarda
Mavi gözlerini ışıl ışıl,görüyorum
Uykularıma giriyor her gece
Ellerinden öpüyorum...


BİR RESİMDE ATATÜRK
İzmir’e girişini Atatürk’ün
Bir kahve duvarındaki resimde gördüm

Bir ılık göz öğlesinde
Şanlı haki urbası üstünde

Koymuştu kılıcını içine kınının
Yürüyordu arasında sevgili halkının
Ayağında Anadolu’dan getirdiği toz
Bir inanç gözlerinde tükenmez
Alabildiğine insan kalabalığı ardı
Bir aydınlık geleceğe bakıyordu

Işıktı sevinçli türküydü
Görseydiniz o resimde Atatürk’ü...


ATATÜRK’ÜN GÜNEŞİ
Merhaba köyüne, iline
Hayran kaldığım birlik.

Sağlık gözüne, diline
Kurban olduğum dirlik

Yakışır insan eline
Yurtta günlük güneşlik.

19 Mayıs yine,23 Nisan yine
Defne yeşili sağlık,iyilik.

Kutsal bir çağrıdır bilene
Güvercin mavisi kardeşlik.

“Ne mutlu Türk’üm diyene !”
Barış,özgürlük,erdemlik.

Atatürk güneşi doğmuş ülkeme
Aydınlık,uygarlık,düzenlik...


ATATÜRK

Sen Atatürk’ü tanımazsın çocuğum
Ne insandı O,ne insandı.
İzmir’e gelişini görseydin
Ne şanlıydı O, ne şanlıydı.

Benzerdi sana, bana
Bizim gibiydi eli, ayağı
Ama bir yol baksaydın yüzüne
İçin sevgiyle dolardı.

Vapura biniyorsak dilediğimizde
Sokakta geziyorsak hür,
İyi bak dört yana
Atatürk’ün aklı görünür.

Arı Türkçe konuşuyorsak,
Türkçe konuşuyorsak bugün
Her işimizde O’ nun gücü
Büyük öğretmeni Türk’ün.

Halkımızın arasında,halktan,
Davul vurur dengi dengine.
Dünya rastlamış mıdır?
Atatürk’ün dengine...


ATATÜRK
Uygarlıktır yolumuz
Önderimiz Atatürk.
Bükülür mü kolumuz?
Cevherimiz Atatürk.
Bayrakların alıdır,
Sonsuzluğun dalıdır,
Barışın kartalıdır
Her erimiz Atatürk.
Tüm yüreklerde atan,
Bir damardır bu vatan.
Gücümüze güç katan
Hislerimiz Atatürk.
Özlemdir dinmeyecek,
Bayraktır inmeyecek
Işıktır sönmeyecek
Seherimiz Atatürk.



MUSTAFA KEMALLER TÜKENMEZ

Tükenir elbet
Gökte yıldız,denizde kum tükenir
Bu vatan,bu topraklar cömert
Türk analar,Türk babalar cömert
Kutsal bir ateşim ki ben sönmez
İnanın Mustafa Kemaller tükenmez...

Ben de etten,kemikten elbet
Ben de bir gün göçecektim elbet
İki Mustafa Kemal var iyi bilin
Ben işte o ikinci,sonsuzlukta
Ruh gibi bir şey görünmez
İnanın Mustafa Kemaller tükenmez...

Hep kardeşliğe,bolluğa giden yolda
Bilimin,yapıcılığın aydınlığında
Güzel düşünceler,soyut fikirlerde ben
Evrensel yepyeni buluşlarla
Geriliği kovmuşum ben dönmez
İnanın Mustafa Kemaller tükenmez...

Başın mı dertte, beni hatırla
Duy beni en sıkıldığın an
Baştan-sona her şeyiyle bu vatan
Sakın ağlamasın kasımlarda

Fatihler,Kanuniler ölmez
İnanın Mustafa Kemaller tükenmez...


YAY BEDENLİ ADAM

-Kocatepe üstünde-

Çıkıyordu bir dağ yamacında
O gök-gözlü,o kalpaklı adam
O kara çizmeler ayağında
O pırıl-pırıl mahmuzlu
Ezip-çiğniyordu şimdi
Toprağı usanmadan
O gçk-gözlü, o kalpaklı adam

O ne düşünüştü o Tanrım
Vatanca
O ne dağ bedendi öyle
Yaylar gibi

Kaçmazdı artık düşman
Kaçsaydı iyiydi ya
Kurtulamazdı pençesinden ölümün
Öyle kolay-kolay
Durulur muydu karşı?
Hiç o yay bedenli adama
Kocatepe’de...

Bir daha kestirmişti gözüne
“-Ordular ilk hedefiniz...”
Akdeniz...



ATATÜRK
Sen karımda namus
Kısrağımda hilal
Sen matramda su,torbamda ekmek
Sen mavzerimde fişek
Ben on dokuzuncu fırka
Yetmiş birinci alaydan Mehmet.



MUCİZE

Genişleyen lekeleri gösteren
Üstümüzden,başımızdan değil de,
İçimizdeki cevheri gösteren
Nurlu gözlerimizden bakan bize!
Doğuyu batıyla çerçeveleyen,
Dermansızlıktan kuvveti eleyen,
Teredüdü kararla sürmeleyen
Gözleri benzerdi engin denize.

O’ ydu uykuyu hareketlendiren,
Korurken yurdu bereketlendiren,
Yaraları saran,derdi dindiren
Ve bir nur gibi yağan içimize.

Her yerde hatırası dizi dizi,
Ufuklarımızın şanlı çeyizi,
İrademizi ve günlerimizi
İşleyip tarihi yapan mucize !



ATATÜRK
Sevinelim övsünler seni
Güneş saçlı,deniz gözlü diye
Övünelim değil mi?
Saçların siyah da olsaydı kumral da
Yine aydınlatırdın yolumuzu;
düşüncenin ışığında

Düşüncenin ışığında dedim de
Aklıma “Ne Mutlu Türk’üm Diyene”
sözü geldi
Ardından istiklalim hürriyetim
Sonra,kılık,kıyafetim
Yazmam,okumam, öz dilim

Hepsi de özdü,türeydi;
Kafesin kırılması,peçenin atılması
Hepsi de Türk’e yakışan şeylerdi
Kadındı,erkekti düşünmeden
Okuyup,çalışmamız;aklındaki güneşti !..

Ektiğin tohumun meyvasıdır
İçteki emniyet dıştaki güven
“Durmayalım Düşeriz” sözü
İnandığımız bir şarkıdır gayrı

Yurdumuzda söyleyen !..

Sevinelim övsünler seni
Güneş saçlı,deniz bakışlı diye
İzin verirsen Atam söyleyeyim
Sen yeni bir ruh verdin bize
“Hayatta En Hakiki Mürşit İlimdir” diye

İlmin ışığında,sanatın güzelinde
Yürüyenlerle beraber ruhun
Mevsimler zamanlar üstünde
Bizimle,her zaman bizimle,güzel,aydınlık
İşte böyle tanıdık seni Atam;izinden ayrılmadık



PAŞAM “KÖROĞLU” ÇEŞMESİNDE

Bulutlar yığın yığın
Mustafa Kemal Paşam
Düşüne düşüne...
Çamlıbeli duman sarmış,
Paşam hafiften
Efkar bağlamış...
İşler sıradağlar gibi zincirli
Aşılması güç;
İçten düşman
Dıştan düşman...
Ama öyle azimli ki Paşam...
Varır Köroğlu Çeşmesine...
Yiğitler içer buradan
Bu gelen üstün,
Hepsinden...
Çeşme her günden gür
Sanki der:
“Bugünkü gördüm,çok şükür”...
Paşam içer suyunu,
Doğrulur
Başı parıldar
Sisler sıyrılır,
Bayırlar aydınlanır
Kafile marşla düşer yollara:
“Gümüş dere durmaz akar,
Yürüyelim arkadaşlar!”
Eylim eylim uzanır dağlar,
Bir şeyler olur,
Köroğlu çeşmesine:
Paşanın ardından gidemez
Erkektir,yaş dökemez,
Yasından susar...



10 KASIM YOLCULUĞU
Omzunda bir alev pelerin
On sekiz kızın işlediği bayrak
On sekiz numaralı top arabasıyla
Efem,Rasattepe’ ye çıkacak.

Ağır-ağır geçiyor halkın içinden,
Pelerini rüzgarda alev alev
Eli,kılıç kabzasında olmalı...
Karargahına gidiyor sarışın Dev.

Bürümcük gömleği atmış sırtından
Kurşun tabutları zırh diye giymiş
Yolunda selama durmuş ağaçlar
Bayraklar önünde başını eğmiş.

Yeni karargahına gidiyor O,
Rasattepe:Yeni idare yeri.
Ankara yolları mahşer-mahşer
Yanında Mehmetçikleri.

Omzunda bir alev pelerin,
On sekiz kızın işlediği bayrak.
On sekiz numaralı top namlusundan
Efem, gene konuşacak.


ZÜBEYDE’ YİM

Şahit olsun,şahit olsun
Yağız yer, mavi gökler
Vatan için, bayrak için
Fedadır canım,kanım,her şeyim
Mis gibi Atatürk kokar
İşim,aşım,ekmeğim...
Ben tarihe destanlar yazan
Efsaneyi doğuran Zübeyde’ yim...
Şahit olsun, şahit olsun
Eşya, doğa, tüm varlıklar
Ülkem için, ulus için
Fedadır canım,kanım, her şeyim
Cephede ya gazi olur,ya şehit olur erkeğim
Ben Türk kadınıyım dostlar
Fatma’yım, Zübeyde’ yim...


ANITKABİR’DEYİM

Anıtkabir’deyim
Başkentin yüksek bir tepesinde;
Vatan kokusu getiriyor rüzgar,
Çiziyor bulutlar vatan haritasını,
Ata içimde bu gün, bir daha...

Anıtkabir’deyim
Ata’ nın yüceliğine,
İnsanlığına karşı küçülürken,
Büyüyorum,
Türk olmanın kıvancıyla.

Anıtkabir’deyim,
Ellerim bulutlarca saf
Tanrı’ ya açık Ata için...
Ruhum evrenlerce
Ata sevgisiyle dopdolu,
Donuklaşmış yaşlar gözlerimde
Eğiliyorum
Dualar büyüyor,
Devleşiyor dudaklarımda...

Anıtkabir’deyim,
Çırpınan bayrak içinde,
Her rüzgarlarda ben varım...
Ucunda süngülerin
Defne yapraklarında
Ben varım tüm kalbimle...
Anıtkabir’deyim,
Ölümlü bir garip insan olarak;
Anıtkabir’desin
Fakat ölümsüzlüğe eşsin...
 
Geri
Üst