Atatürk'ün Din ve Laiklik Anlayışı.

poll1965

New member



Atatürk, dine bakış açısını açıkça ortaya koymuştur: “Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkan yoktur. Yalnız şurası var ki, din Allah ile kul arasındaki bağlılıktır. Softa sınıfın din simsarlığına müsaade edilmemelidir.Dinden maddi menfaat temin edenler iğrenç kimselerdir. İşte biz bu vaziyete karşıyız ve buna izin vermiyoruz. Bu gibi din ticareti yapan insanlar saf ve masum halkımızı aldatmışlardır. Bizim ve sizlerin asıl mücadele edeceğimiz ve ettiğimiz bu kimselerdir. Hangi şey ki akla, mantığa, halkın menfaatine uygundur; biliniz ki o bizim dinimize de uygundur. Eğer bizim dinimiz aklın mantığın uyduğu bir din olmasaydı, mükemmel olmazdı, son din olmazdı.” (Ahmet Taner Kışlalı, Atatürk’e Saldırmanın Dayanılmaz Hafifliği, 11. baskı, sayfa 69)

Atatürk’ün yaklaşık 80 yıl önce din hakkında söylediği sözlerin değeri bu gün daha iyi anlaşılıyor. Bu söylemde dikkati çeken en önemli husus, "bilerek ve mantık kullanılarak inanmaktır." Ama maalesef bu sözleri dikkate almadan Atatürk’ü din düşmanı olarak görenlerin sayısı hiç de az değil. Özellikle bu günlerde demokratik ortamdan ve iktidar partisinden cesaretlenerek sesleri daha çok çıkmaktadır.

Tarih boyunca bütün devrimciler, din ile değil, din adamları ile karşı karşıya gelmişlerdir. Çünkü eski düzenle çıkarları bütünleşmiş olan bir kısım din adamları, kendilerinin etkisini ve ağırlığını azaltacak her girişimi dinsizlik olarak nitelemişlerdir. Laiklik ilkesinin kabulüyle birlikte toplum içindeki etkinliklerinin azalacağından korkan bir kısım din adamlarının saldırısına rağmen Atatürk, demokratik bir toplum yaratmak için gerekli ilkelerden en önemlisi olan laiklik ilkesinden ödün vermemiştir. Atatürk Devrimlerinin hayata geçirmesi sırasında en çok laiklik ilkesine karşı dirençle karşılaşılmıştır. Atatürk bu ilkeyi toplum ve devlet yaşamına sokmakla dünyada bir ilke imza atmıştır. İslamiyet’le laiklik ilkesinin çatışmayacağını kanıtlamıştır. Bu gün laikliğin İslam’a ters düştüğünü savunanlar olsa da, ters düşmediği kanıtlanmıştır. Bundan rahatsız olan bir kısım din adamları ile onlara kananlar sürekli laikliğin dinsizlik olduğu tezini ileri sürmektedir. Atatürk öldükten ve özellikle 1950’den sonra siyasi partiler içinde etkinliklerini artıran laiklik karşıtı unsurlar, iktidar olduklarında en çok bu ilkeyi etkisizleştirmek için çaba sarf etmişler, etmektedirler.

Laiklik aynı zamanda demokrasinin de ön koşuludur. Çünkü; laiklik olmadan gerçek bir düşünce özgürlüğü, gerçek bir özgür seçim olamaz. Bütün dünyada özgürlük ve demokrasi rüzgarları eserken, bundan en az etkilenen laik olmayan Müslüman ülkeler olmuştur. Çünkü laik olmayan bir ülkede önem taşıyan öge ulus değil, inanan insanların oluşturduğu “ümmet”dir.

Atatürk’ün hemen hemen her ilkesinden taviz verilmiş olmasına rağmen laiklik ilkesinden taviz verilmemiştir. Bu gün, demokratik toplum ve demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan laiklik ilkesini etkisizleştirme çabalarına karşı, büyük bir direnç ortaya konmaktadır.



KAYNAK http://www.turkforum.net/showthread.php?t=757786
 

uLash

Kaleidoscope
Sonuclar , bazı seylerın cevabıdır . Hıc bır ımansız ınsan ataturkun elde ettıgı basarıyı elde edemez.! ozellıkle bu cografyada ...

Ataturk ıle ıLgıLi Bu soru bıle cok yanlıs bır sorudur hatta cok talıhsız bır sorudur .Ataturk sayesınde , Bır cok nesiL HrıstıyanlıktaN oLmaktan Kurtulup Muslumanlığı Yaşayabilme fırsatı BuL mustur ..bunun ıcındırkı sonuç herseyın cevabıdır ...!
 

HTML

Üst