Atatürkçülük

Vtnsvr

New member
Öztin AKGÜÇ

Sözde herkesin Atatürk'e sahip çıktığı, gerçekte Atatürkçülüğün tasfiyeye çalışıldığı bir ülkede, nesnel bir değerlendirme yapabilmek için, Atatürkçülüğün esaslarını, ilkelerini ortaya koymak gerekir.




Aksi halde sözde, düzmece, gardırop, Anıtkabir hatta emperyal güçlerle işbirlikçiliğine kadar uzanan değişik Atatürkçülük anlayışıyla karşılaşabiliriz. Nitekim en azından son 60 yıldır Atatürkçülüğü yozlaştırma girişimleriyle karşılaşıyoruz.

Atatürkçülüğü kapsamlı, yetkin biçimde ortaya koymak gerçekte beni aşar. Bununla bereber Nutuk'u, Atatürk'ün konuşmalarını, T. Tarih Kurumu'nun bazı yayınlarını dikkate alarak ana ilkelerini belirlemeye çalışayım:


• Atatürkçülük, emperyalizme karşıdır.

Atatürk, sömürü sorununun, esas çatışmanın emperyal güçlerle mazlum uluslar arasında olduğunu yerindelikle görmüş, emperyal güçlere karşı tutum almıştır. Atatürk sadece T. Cumhuriyeti'nin değil, tüm mazlum ülkelerin önderidir. Emperyal güçler bu gerçeği bildikleri için, yerli işbirlikçilerle birlikte gerçek Atatürkçüleri ve Atatürkçülüğü tasfiyeye çalışmakta ya da sulandırmaktadırlar. Emperyal güçlerle kol kola, el ele Atatürkçülük olmaz.


• Atatürkçülük tam bağımsızlıktır.

Ülkenin tam bağımsızlığı, Atatürkçülüğün ana amacıdır. Bu amaçtan, karşılıklı bağımsızlık alalaması ile ödün verilemez. Saygın yaşamanın, saygın bir ülke olmanın temel koşulu bağımsızlıktır. Bağımsızlık savaşı bu amacı gerçekleştirmek için yapılmıştır. Bu nedenle Atatürkçüler, ABD ve AB ile ilişkilerde son derece dikkatli ve titizdirler. Türkiye'nin ABD ve AB ile günümüzdeki ilişkileri, Atatürkçülük ile bağdaşmaz.


• Laiklik Atatürkçülüğün tam bağımsızlık gibi ana ilkesidir.

Laiklik düşünce özgürlüğünün, aydınlanmanın, kalkınmanın, çağa yetişmenin, gerçek demokrasinin temelidir. Türkiye, dünya sıralamasında Arap ülkelerinden, İslam ülkelerinden daha farklı bir konuma gelmişse, gelişmiş ise bunun ana nedeni laikliktir. Günümüzde laiklik sağından solundan, demokrasi, insan hakları alalaması ile çomak sokularak yıkılmaya çalışılmaktadır. Dinciler ve emperyal güçler, bu konuda da ortak hareket etmektedirler.

Laiklik ilkesi, dinci kesimi, dinin ardına gizlenerek ekonomik, politik, çıkar sağlayan, hatta toplumda ayrıcalıklı yer tutmayı amaçlayan geniş bir kesimi rahatsız etmekte, en önemli çıkar aracı ellerinden alınmaktadır. Bu kesim, çıkarlarını koruyabilmek için laikliğe karşı çıkmakta, öç alma duygusu ile de Atatürk'e saldırmaktadır.

Emperyal güçler, Türkiye üzerindeki emellerini en iyi şekilde dincileri destekleyerek gerçekleştirebileceklerinin bilincindedirler. Emperyal güçler, dincileri bağımsızlık savaşı sırasında kullandıkları gibi, günümüzde de istedikleri doğrultuda yönlendirmektedirler; laiklikten ayrılışın, Türkiye'nin bağımsızlığını, bütünlüğünü tehlikeye düşüreceğini gördüklerinden, bu konuda da kundakçılık yapmaktadırlar.


• Atatürkçülük halkçılıktır.

Halkın yaşam kalitesinin yükselmesi, yalnız maddi gönencinin artması değil, manevi değerlerini, erdemlerini koruması, Türkiye'nin bağımsızlığı, egemenliğin kayıtsız şartsız halka ait olması, egemenliğin etkin bir şekilde kullanılabilmesi için, halkın aydınlanması, etik değerlere sahip çıkması, maddi gönencinin artması, bilgi düzeyinin yükselmesi gerekir. Bazen Atatürkçüler, Fransız İhtilali sonrası oluşan Jakoben (Jacobin) kulübüne benzetilir. Burada da yanılgı vardır. "Halka karşı halk için" değil, "Halkla beraber halk için" anlayışı Atatürkçülüğün temel ilkelerindendir.


• Atatürkçülükte özgüven esastır.

Sorunların çözümünde dış güçlerden medet, yardım beklenemez; bu yolla bağımsızlık korunamaz.

Atatürk diyor ki, kaynağı dışarıda bulunan örgütlere uymakla, bir vatanın, bir milletin bağımsızlığı kurtulamaz. Tarih böyle bir olay yazmamıştır. Türkiye işte böyle yanlış görüşlere, yanlış anlayışlara sahip olanlar yüzünden her yüzyıl, her gün, her saat biraz daha gerilemiş, biraz daha çökmüştür.


• Atatürkçülük, planlı, programlı bir ekonomik kalkınmayı benimser.

Atatürk, TBMM dördüncü toplantı yılı açış konuşmasında şunları söylüyor: "Ciddi bir programa dayanarak millet ve memleketin kalkındırılması, zenginleşmesi, uygar ve bilgili olarak yetişmesi, sağlık içinde yaşaması başta gelen görevdir."

Altyapının, büyük kamu kuruluşlarının özelleştirilmesi, neoliberal politikalar, Atatürkçülükle bağdaşmaz.


• Atatürkçülük, ilericilik, devrimciliktir.

Türkiye hızla kalkınabilmek, çağa uymak için devrimci olmak zorundadır.
 

komancii

New member
ne yazık! biz kaç kişiyiz diye meydanlar doldu gövde gösterileri yapıldı bilmem kaç şehirde..hepimiz bu kadar mıyız bütün elimizden gelen bu mu.öyleyse eğer yazık..öyle kara bir tablo var karşımızda nereye gittiğimiz belli değil anlamsız ihalelerle boşaltılan bir devlet, kaç yıl daha amorti etmeyi sürdürebilir?topraklar artık meydanlarda değil yuvarlak masalarda kaybediliyor.mermi top tüfek gerekmiyor bir kalem bir kağıt kafi.bir şey yapmalı ama nasıl?
 

HTML

Üst