Atamız nasıl gömüldü(Kolay bulunmayan bişey)

SEPTAGH

New member
Katılım
18 Haz 2005
Mesajlar
1,771
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
44
Konum
MARDUK
Arkadaşlar CAn DÜNDAR'ın Yazısından alıntıdır.

Kefen sıırıldı ve...
Özel solüsıonla ıslatılmış pamuk kitlesi kaldırınca Ata'nın
ıüzü ortaıa çıktı.
Derisi kahverengi bir halalmış, ama hatları bozulmamamıştı.
Sanki uıuıordu...
8 Kasım 1953 Pazar gecesi saat 23.00'da Prof. Dr. Kamile Şevki
Mutlu'nun ev telefonu çaldı. Prof. Mutlu, Ankara Tıp Fakültesi
Histoloji ve Ambriıoloji Kürsüsü Baþkanı'ıdı. Patalogdu. Araıan ise, Ankara
Valisi Kemal Aygün'dü...
Aygün, "Hocam" dedi, "10 Kasım günü Atamızın naaşını
Anıtkabir'e taşııacağız. Bunun için bir komite kurduk. Naaşı geleneklere uygun
olarak toprağa defnedeceğiz. Ancak bozulmadan korunduğunu belgelemek için
muayene etmenizi rica ediıoruz."

Prof. Mutlu önce reddetti
Mutlu, o sırada 40 derece ateşle yatıyordu. Hastalığını
gerekçe göstererek bu görevi bir başka meslektaşının yapmasını rica etti.
Ancak Vali Aygün ısrarcıydı: "Ben sizi sarar sarmalar götürürüm, bu
tarihi bir görev" dedi.
Mutlu kabul etti ve 9 Kasım sabahı Etnografıa Müzesi'ne gitti.
Başbakan Adnan Menderes oradaydı. Meclis Başkanı Refik Koraltan ve
eski başkan Abdülhalik Renda da...
Mutlu, görevden affını istemekle ne büyük hata ettiğini o
zaman anladı. Gerçekten tarihi bir tanıklıktı bu...
Ata'nın gül ağacından tabutu, 4 Kasım günü, geçici kabrinden
çıkarılıp müzenin holündeki mermer katafalka konulmuştu. Bir hafta
boyunca sırayla öğrenciler, subaylar ve generaller katafalk başında
nöbet tutmuştu. Nihayet tabutun açılma günü gelip de komite üyeleri tamam
olunca Prof. Kamile Mutlu "Başlayın" talimatını verdi. Bunun
üzerine tabutun vidaları söküldü. Tahta tabutun içinde madeni bir sanduka
bulunuyordu. Bu sandukada gaz birikmiş olma ihtimali düşünülerek
önce bir burgu ile delik açıldı. Gaz ve koku çıkmadı.

Sandukanın içi, muhafaza solüsyonu ile ıslatılmış tahta talaşı
doluydu. Bu talaş, naaşın ayak yönüne doğru toplandı. Talaşın
arasında, ağzı kapalı ve içi sıvı dolu bir şile bulundu. Bu, cesedi muhafaza
için kullanılan solüsyondan bir numuneydi. Üzerinde terkibi yazılıydı.
Ata'nın naaşı beyaz kefene sarılmış, sonra kahverengi bir muşambayla
kaplanmıştı.
Sargıları açmaya başladılar. Herkes nefesini tutmuştu. Çünkü, "Naaş
çürüıüp bozulmuş, çıkan gazlar tabutu patlatmış, nöbetçi er,
kokudan bayılmış" diye bir sürü söylenti geziniyordu. Ve 15 yıl sonra ilk
kez Ata'nın yüzünü göreceklerdi.
Kefenin sargıları aralanınca Prof. Kamile Şevki Mutlu, orada
bulunanların yardımıyla katafalka çıktı ve Atatürk'ün yüzüne baktı.
Ata'nın derisi kahverengi bir hal almış, ama yüz hatları
bozulmamıştı Menderes sapsarı olmuştu
Prof. Mutlu, gördüğü tabloyu daha sonra şöyle anlatacaktı:
"yüzünü örten ıslak pamuk kitlesi kaldırılınca Ata'nın heykel gibi duran
yüzü ile karşılaştım. Uzun sarı saçlarından ince bir tutam, sol göz
kapağının üzerine düşmüştü. Atatürk, Dolmabahçe Sarayı'ndaki yatağında uyuyor
gibiydi."
Prof. Mutlu, kenarda bekleyen komite üyelerini tabutun başına
çağırdı. Onlar da tek tek tabutun içine baktılar.
En başta Başbakan Adnan Menderes vardı. Koyu renk takım
elbisesi içindeki Menderes de yanındakilerin yardımııla katafalka çıktı,
ürkek bir şekilde aşaıı, tabuta doğru baktı. O an ne olduğunu Prof. Kamile
Mutlu'dan aktaralım:
"Menderes çok heyecanlandı. Rengi sapsarı oldu. Bir de baktım
ki, müzenin kapısına doğru gidiyor. Atatürk'ün yüzüne bakmadı. Tahmin
ediyorum, kendinde o kuvveti bulamadı. En sona Abdülhalik Renda
kalmıştı. O da Ata'yla karşı karşıya gelir gelmez tabutun yanına
yığılıverdi."

Tabuta konulacak mektup
Salondaki herkes Atatürk'ü tek tek gördükten sonra naaş,
tekrar solüsyonla ıslatıldı. Ata'nın başı pamuklarla örtüldü ve vücudu
beyaz kefenle sarıldı. Bu sırada bir komiser, orada görevli adli tıp
doçenti Dr. Cahit Özen'in yanına yaklaşıp avucunda taşıdığı bir kâğıdı
gösterdi ve şöıle dedi: "Bu kâğıdı, Atatürk'ün hemşiresi Makbule Hanım
gönderdi. Kefenin içine Atatürk'ün göğsü üstüne konmasını istiyor."
Doç. Özen, kâğıda bir göz attı. Eski Türkçe bir şeyler
yazılıydı.
"Böyle bir kâğıdı Atatürk kabul etmez. Bize kızar, darılır" dedi.
Komiser kâyıdı katlayıp cebine koydu ve uzaklaştı.
Bütün işlemler bittikten sonra salonda bulunanlar naaşın iki
yanından geçip hep bir ağızdan besmele çektiler ve cesedi yeni
tabuta yerleştirdiler. Bu tabut da 15 yıl içinde yattıpı büyük gül ağacı
tabutun içine konuldu. Üzeri bayrakla örtüldükten sonra kapağı kapatıldı.
Ve 10 Kasım sabahı, Ata'nın naaşı 15 ııl önce onu
Dolmabahçe'den Ankara'ıa taşıyan top arabasınaıerletirilip son durağı olacak
Anıtkabir'e taşındı. Artık ebediyen orada kalacaktı...

Bilindiği gibi, Anıtkabir yapılana dek, Atatürk'ün
naaşının korunabilmesi için "tahnit" denilen bir işlem yapılmıştı. Gülhane
Patolojik Anatomi profesörü Dr. Lütfi Aksu tarafından
gerçekleştirilen bu işlem sırasında naaşa, şırıngyıla özel bir formül enjekte edilmiş
ve üzerine formüllerin yapıştırılığı iki küçük ilaç şişesi, Ata'nın
koltuk altlarına yerleştirilmişti. Bu işlem sayesinde Ata'nın naaşı da -
dıyelim bugün Lenin'in mozolesinde olduðu gibi - öldüğü günkü haliyle
korunabilirdi. Ancak ıslam dini, ölünün defnini şart koştuğundan,
geçici tahnitin bozulması şarttı.
Nakilden önce, bu işlem için bir komite kuruldu. O komite,
törenden bir gün önce, Başbakan Adnan Menderes'in huzurunda Atatürk'ün
tabutunun açılmasını kararlaştırdı.
Tabut açılınca tahnit bozulacak ve ceset çürümeıe
baþlaıacaktı. Bir başka değiþle Atatürk'ün (mumyalanmış gibi) korunmuş naaşını son
görenler, o törene katılanlar olacaktı.

Atatürk'ü son görenler anlatııor:

Yüzünde iki günlük sakal vardı'

Osman Ersoy 10 Kasım 1953'te Etnografıa
Müzesi'nde asistan olarak çalışıyorlardı. O yüzden 50 yıl önceki o töreni ve
tabutun içindeki Atatürk'ü son kez görme fırsatı buldular. ızlenimlerini
şöyle anlattılar:


· OSMAN ERSOY: "Sağlığında görmemiştim Atatürk'ü... Korkunç
heyecanlıydım. Biz çalışanlar, asistanlar, memurlar sıra ile
katafalka çıktık. Oldukça sararmış ve küçülmüş bir çehre... 1 - 2 günlük
sakalı vardı. Kaşları fevkalade iyi şekilde fark ediliyordu." Gözleri aralıktı
 
Ben Bu Kisi Icin Herseyi Yaparim Iste
Gerckten Kendimi Cok Mutlu Hissettim Boyle Bir Yaziyi Okuma Serefine Layik Oldugun Icin

"atam Herzaman Izindeyim Biliyorum Beni Duyuyorsun Su Anda Sana Binlerce Dua Ediyorum Keske Yanimda Olsaydin Diye Ama Biliyorum Herzaman Yanimdasin. Bende Sana Layik Bir Turk Genci Olarak Herzaman Gorevimi Yerine Getirecegim."
 
Adamlar için bir an ürperdim doğrusu ama ne kadar şanslı olduklarını da kabul etmek zorunda kaldım...
 
off yaa varya ölürüm Atam için, bana ve benim gibi Türk gençlerine emanet ettiği ülkem için. keşke reankarnosyon olsada Atamla tanısabilsem.. hatta onun kızı olabilsem.. dünyanın en büyük şerefi bu olurdu heralde.. tüylerim diken diken oldu okurken..

Ne mutlu Türk`üm diyene , Ne mutlu Türk`üm diyebilene...
 
balalayka' Alıntı:



arkadaşım yukarıda teşekkür butonuna
tıklasaydın daha iyi olurdu boşuna
konulmamışya dimi

bak şimdi kalktım sabah yine okudum
yine tüylerim diken diken oldu çok
seviyorum ya Mustafa Kemal i
 
evet abi aynen içim ürperdi...
 
SEPTAGH bu bilgi için saol çok yararlı bende orda olmak isterdim adam lar çok buyuk bişey tanıklık etmişler .
 
saol ya tuglerim dikendiken oldu
 
ahh be keşke bende orda olsaydımda Atamızın naaşını bi görebilseydim yaw.harbiden adamlar bayağı bi şanslıymış hee Atamızı görebildikleri için.bide onun zamanında onun ülkeyi yönetişini görmek,onunla yan yana,onun emri altında savaşmak ne kadar büyük bi onurdur Türk askeri için.Allah mekanını Cennet etsin.
 
septagh bu can dündar hakkında bilgi verrmisin dostum ...
bu adamın Allah 1 deddiine inanırım sadece ...
ananemin başörtüsüne dil uzatanların en başında gelmiyo mu bu adam ?
 
Bu tip şeylere girmek istemiyorum dostum.Benim için önemli olan ATAMIZ hakkında sundukları.Ama sen de haklısın...
 
Birde Can Dundarin Sari Zeybek Adinda Bi Belgeseli Vardi Ataturkun Son Bilmem Kac Gunu

O Filmi De Ekleyebilir Misiniz Izlemek Nasip Olmadi
 
Bulursam eklerim harika bir belgeseldi..
 
Yazıyı okuyup ta yorum yapan arkadaşlarımın birçoğunun TÜYLERİM DİKEN DİKEN OLDU dediğini görüyorum. Evet sanırım yazının en büyük etkisin bu. Benimde TÜYLERİM DİKEN DİKEN OLDU.
Teşekkür ederim bunu bizimle paylaştığın için.
 
walla orada olmak için herşeyi yapardım
 
BU yazıyı BEN 1-2 HAFTA ÖNCE YAYINLAMIŞTIM

sarı zeybek mms://213.74.22.21/archive/belgesel/zeybek/zeybek.asf
 
Geri
Üst