azadgirl
New member
Artık aldanmak istemiyorum. Beni sevgilerinin ölümsüzlüğüne inandır, korkulardan, şüphelerden kurtar. Hiç aldanmamışların o engin iç rahatlığına hasretim. Ayıkla, arıt beni... Bütün insanlar aldanıyormuş, sürekli bir aldanmaymış yaşamak... Ne çıkar? Ben artık aldanmak istemiyorum ya! Sen ona bak... Onun için seni erişemeyeceğin bir yere çıkarmayacağım, olduğun gibi seviyorum seni. Olmanı istediğim gibi değil... Hiç olamayacağın gibi değil... Neredeysen orada dur... Nasılsan öyle kal...
Bütün mevsimleri bir günde, bütün yılları bir mevsimde yaşamaya razıyım seninle. Yanımda olduğun zamanlar nasıl apaydınlık oluyorum, nasıl içim huzurla doluyor, görmüyor musun? Gözlerimin derinliğine bakma; başın dönmesin... Gelecek günleri düşünme, korkma büyük hazlar yaşamaktan. Erişemeyeceğin hiç bir mutluluk yok. "Yaşadım" diyemeyeceğin hiç bir günün olmayacak benimle...
Hiç aldatma beni, hiç yalan söyleme... Bir gün aldatsan bile; aldandığımı senden öğrenmeliyim önce. O zaman ölsem de mutlu ölürüm, inan... Biraz da olsa inanmış ölürüm.
Aldanmak..
En büyük yıkıntısı iç dünyamızın...
Aldanmak...
Ses veren üç telimizden birinin kopması...
Aldanmak...
O en son fakat en kesin kabullendiğimiz gerçek...
Sen hiç aldatma ne olur!..
Yıkılışım da sevgim kadar büyüktür benim. Bırak, kalbimden ses veren bütün teller ben yaşadıkça sana inanmayı söylesin. Sana kayıtsız, şartsız inanmak olsun; bütün kazancım yaşamaktan. O zaman her şeye katlanırım. Korkulardan, endişelerden uzakta her saniye yaşadığımı bilirim. Çaresizlikler beni korktumaz. Şu aşağılık dünyanın hiç bir acısı seni sevmeyi unutturamaz bana artık.
İnanmak; seni düşündükçe söylediğim bir şarkı olmalı dudaklarımda...
İnanmak; gökyüzünün en karanlık zamanında bile görebileceğim bir yıldız olmalı...
Dağlardn, denizlerden esen serin rüzgarlar gibi, senden gelen bir şey olmalı inanmak. Kimi gün kalem olmalı parmaklarımda, kimi gün kulağımda musuki, gözlerimde ışık olmalı. İçtiğim suda, yediğim ekmekte sana tüm inanmanın tadını duymalıyım. Her sabah ilk ışık, sana inanarak yaşayacağım mutlu bir gün getirmeli bana. İşte o zaman yokluğuna bile dayanabilirim, özlemlerim daha derin bir anlam kazanır. Seni beklerken şüphelerin o kahredici zehiri ile, geciktiğin her saniye bir defa ölmem.
Artık aldınmak istemiyorum. Seni aldatmak zevkinden sonuna kadar mahrum edeceğim. Beni aldatmanın acısını da, sevincini de hiç tattırmayacağım sana. Çünkü, aldattığın zaman; yemin ediyorum yeryüzünde olmayacağım. İnanmışlığım ölüme kadar sürsün, bırak...
Zarımı son defa senin için atıyorum!..
Bu iklimi sevdim sevgili. Eylül ya bu; orda da güzel, bur da bir başka. Doğa kabullenmiş yeniden uyanmak üzere uyumayı bir süre, hazırlanıyor işte kara bir kışa. Ben hüzün insanıyım, bu besbelli de, nedendir bilmem böyle bir son buluşta sevinişim benim. İnandığımdandır belki de yeniden doğacağına.
Biliyor musun, nazlanıyorum dokunmaya denize. Üşüyeceğimi düşünüp, bana kıyamayacağına getiriyorum olayın bir ucunu da. Ben bu iklimi sevdim sevgili, sevdim sevmesine de; gel gör ki, o sevmesin beni diye, yağıyorum elimden gelen her şeyi, sevip de alıkoymasın diye. Önce saçlarımı darmadağın toplayıp tepemde, ojelerimi çıkararak koyuldum işe. Düşünmeden, elime geçen ilk şeyleri giymeye başladım üzerime ve vazgeçemediğim tüm takılarımı koydum bir kenara. En ilginç olanı da ne biliyor musun sevgili, her seferinde kendimi bir kez daha sevdiğim aynaya bakmaz oldum.
Bir yanan meltem rüzgarı değerken tenime usul usul, burnumda yosun kokusu ve ben bir kar tanesinin saflığıyla yere düşmeyi bekliyorum salına salına. Şehrimin caddelerinin kimsesiz kalabalıklarını mı özlüyorum, kaçıyor muyum bu iklimin beni benden alışına alışmaktan anlayamıyorum ama bana yaraşmaz buralar öyle uzun zamanlar bilirim. Bilirim bu sakinlik koparır beni yaşamımdan, yaklaştırıp da kendime.
Komşumun her sabah denizden çıkardığı kafeste çırpınan balıklar gibi hissediyorum kendimi. Anlayacağın sevgili, stoklar sandığımdan daha çabuk tükenecek gibi.
Saatlerce çiçek tohumları topluyorum bahçeden; akşam sefası, top kadife, aslan ağzı ve daha adını bilemediğim bir sürü renk renk çiçek, büyütüp sana hediye edeceğimi hayal ederek. Ve hepsine birer isim koyarız diye geçiriyorum içimden, gözlerim parlıyor. İşte böyle böyle oyalıyorum kendimi sevgili.
Rüzgarın karşısına dikildiğim zamanlarda, sen şefkatle izleyeduruyorsun öylece dalgalanan saçlarımı. Ve sesin yankılanıyor ağızlardan çıkan her sözde. Deniz gözlerinden çalıyor, ay yüzünden geceleri sevgili. Sen bana bakma sevgili, bakma; eğer istesen, inan, ben de senin baktığın yerdeyim.
Gülen bir güne kavuşmayı bekleyen bir gecenin tam orta yerinde, alacakaranlık bir zamandayım yine sevgili. Ve griye çalıyor tüm beyazlar, ki karaları göremiyorum, Allah'tan gece rengi. Alışılmış bir hüzne bulanmışım yine.
N’olur yumma gözlerini sevgili, çağırdığım bu güneş ısıtmayacak beni. Aç avuçlarını da, içlerini öpmeyi özledim. Gülüm gülüm gülümse n’olur, açarım o zaman ben yüzünde. Ah sevgili, unutma beni...
gecenin tarifi imkansız...
acıların en koyusu yüreğimde,elime aldığım basit bir kalemle
asilce seni anlatmaya,seni yaşamaya çalışıyorum..
SEN..deli mavi hoyrat esinti..
SEN..yüreğimin üstüne kapanmaz yaralar açan
VE SEN.. aşk nedir bilmeyen yalancı varlık..kimbilir kimlerin dizinde uyuyorsun şimdi..
ben bu gece biraz daha yorgun,huysuzum halbuki bu gece sensizliğin bilmem kaçıncı gecesi unutmalıyım seni öyle değil mi?
hatırlamamalı,ismini anmamalıyım..
ne zordur ki ! böyle bir ihtimal bile yok..
şimdi buraya yazıyorum seni benden sonra bir kaç kişi okuyup ellerine,yüreğine sağlık diyecekler..
bilmeyecekler ki bunlar benim sessiz çığlıklarım,sana yakınlığım,hepsi senden bir alıntı bir parça,ve bilmeyecekler ki..
ben günlerce yitik rüzgarlarla uyandım..
geceleri sen diye kapattım gözlerimi..
ve nihayetinde uykuda terk etti beni..şimdi yapayanlızım
gitmek neyi değiştirdi söylesene?
o gördüğün düşler gerçeğe dönüştümü,ben karaları bağlarken
sen pembe günler mi yaşıyorsun..
peki mutlumusun söylesene..?
tamam..
al işte bütün rüyaların gerçekleşti birer birer
oysa ne sözler verilmişti değil mi???
mutluluk denen o zavallı varlığı yutan feleğe bir çomakta biz sokucaktık
yıkıcaktık umutsuz yolları
yerine yeni ümitler yapacaktık..
yürekler dolusu isyanım var sana anlasana..??
affetmiyeceğim seni..
sana her yazışımda birkez daha,
bir kez daha nefret edeceğim senden..
sen beni kimlere,nelere değiştin..
oysa sen canım,sevdiğim,sevgilim nelere değmiştin..
Bütün mevsimleri bir günde, bütün yılları bir mevsimde yaşamaya razıyım seninle. Yanımda olduğun zamanlar nasıl apaydınlık oluyorum, nasıl içim huzurla doluyor, görmüyor musun? Gözlerimin derinliğine bakma; başın dönmesin... Gelecek günleri düşünme, korkma büyük hazlar yaşamaktan. Erişemeyeceğin hiç bir mutluluk yok. "Yaşadım" diyemeyeceğin hiç bir günün olmayacak benimle...
Hiç aldatma beni, hiç yalan söyleme... Bir gün aldatsan bile; aldandığımı senden öğrenmeliyim önce. O zaman ölsem de mutlu ölürüm, inan... Biraz da olsa inanmış ölürüm.
Aldanmak..
En büyük yıkıntısı iç dünyamızın...
Aldanmak...
Ses veren üç telimizden birinin kopması...
Aldanmak...
O en son fakat en kesin kabullendiğimiz gerçek...
Sen hiç aldatma ne olur!..
Yıkılışım da sevgim kadar büyüktür benim. Bırak, kalbimden ses veren bütün teller ben yaşadıkça sana inanmayı söylesin. Sana kayıtsız, şartsız inanmak olsun; bütün kazancım yaşamaktan. O zaman her şeye katlanırım. Korkulardan, endişelerden uzakta her saniye yaşadığımı bilirim. Çaresizlikler beni korktumaz. Şu aşağılık dünyanın hiç bir acısı seni sevmeyi unutturamaz bana artık.
İnanmak; seni düşündükçe söylediğim bir şarkı olmalı dudaklarımda...
İnanmak; gökyüzünün en karanlık zamanında bile görebileceğim bir yıldız olmalı...
Dağlardn, denizlerden esen serin rüzgarlar gibi, senden gelen bir şey olmalı inanmak. Kimi gün kalem olmalı parmaklarımda, kimi gün kulağımda musuki, gözlerimde ışık olmalı. İçtiğim suda, yediğim ekmekte sana tüm inanmanın tadını duymalıyım. Her sabah ilk ışık, sana inanarak yaşayacağım mutlu bir gün getirmeli bana. İşte o zaman yokluğuna bile dayanabilirim, özlemlerim daha derin bir anlam kazanır. Seni beklerken şüphelerin o kahredici zehiri ile, geciktiğin her saniye bir defa ölmem.
Artık aldınmak istemiyorum. Seni aldatmak zevkinden sonuna kadar mahrum edeceğim. Beni aldatmanın acısını da, sevincini de hiç tattırmayacağım sana. Çünkü, aldattığın zaman; yemin ediyorum yeryüzünde olmayacağım. İnanmışlığım ölüme kadar sürsün, bırak...
Zarımı son defa senin için atıyorum!..
Bu iklimi sevdim sevgili. Eylül ya bu; orda da güzel, bur da bir başka. Doğa kabullenmiş yeniden uyanmak üzere uyumayı bir süre, hazırlanıyor işte kara bir kışa. Ben hüzün insanıyım, bu besbelli de, nedendir bilmem böyle bir son buluşta sevinişim benim. İnandığımdandır belki de yeniden doğacağına.
Biliyor musun, nazlanıyorum dokunmaya denize. Üşüyeceğimi düşünüp, bana kıyamayacağına getiriyorum olayın bir ucunu da. Ben bu iklimi sevdim sevgili, sevdim sevmesine de; gel gör ki, o sevmesin beni diye, yağıyorum elimden gelen her şeyi, sevip de alıkoymasın diye. Önce saçlarımı darmadağın toplayıp tepemde, ojelerimi çıkararak koyuldum işe. Düşünmeden, elime geçen ilk şeyleri giymeye başladım üzerime ve vazgeçemediğim tüm takılarımı koydum bir kenara. En ilginç olanı da ne biliyor musun sevgili, her seferinde kendimi bir kez daha sevdiğim aynaya bakmaz oldum.
Bir yanan meltem rüzgarı değerken tenime usul usul, burnumda yosun kokusu ve ben bir kar tanesinin saflığıyla yere düşmeyi bekliyorum salına salına. Şehrimin caddelerinin kimsesiz kalabalıklarını mı özlüyorum, kaçıyor muyum bu iklimin beni benden alışına alışmaktan anlayamıyorum ama bana yaraşmaz buralar öyle uzun zamanlar bilirim. Bilirim bu sakinlik koparır beni yaşamımdan, yaklaştırıp da kendime.
Komşumun her sabah denizden çıkardığı kafeste çırpınan balıklar gibi hissediyorum kendimi. Anlayacağın sevgili, stoklar sandığımdan daha çabuk tükenecek gibi.
Saatlerce çiçek tohumları topluyorum bahçeden; akşam sefası, top kadife, aslan ağzı ve daha adını bilemediğim bir sürü renk renk çiçek, büyütüp sana hediye edeceğimi hayal ederek. Ve hepsine birer isim koyarız diye geçiriyorum içimden, gözlerim parlıyor. İşte böyle böyle oyalıyorum kendimi sevgili.
Rüzgarın karşısına dikildiğim zamanlarda, sen şefkatle izleyeduruyorsun öylece dalgalanan saçlarımı. Ve sesin yankılanıyor ağızlardan çıkan her sözde. Deniz gözlerinden çalıyor, ay yüzünden geceleri sevgili. Sen bana bakma sevgili, bakma; eğer istesen, inan, ben de senin baktığın yerdeyim.
Gülen bir güne kavuşmayı bekleyen bir gecenin tam orta yerinde, alacakaranlık bir zamandayım yine sevgili. Ve griye çalıyor tüm beyazlar, ki karaları göremiyorum, Allah'tan gece rengi. Alışılmış bir hüzne bulanmışım yine.
N’olur yumma gözlerini sevgili, çağırdığım bu güneş ısıtmayacak beni. Aç avuçlarını da, içlerini öpmeyi özledim. Gülüm gülüm gülümse n’olur, açarım o zaman ben yüzünde. Ah sevgili, unutma beni...
gecenin tarifi imkansız...
acıların en koyusu yüreğimde,elime aldığım basit bir kalemle
asilce seni anlatmaya,seni yaşamaya çalışıyorum..
SEN..deli mavi hoyrat esinti..
SEN..yüreğimin üstüne kapanmaz yaralar açan
VE SEN.. aşk nedir bilmeyen yalancı varlık..kimbilir kimlerin dizinde uyuyorsun şimdi..
ben bu gece biraz daha yorgun,huysuzum halbuki bu gece sensizliğin bilmem kaçıncı gecesi unutmalıyım seni öyle değil mi?
hatırlamamalı,ismini anmamalıyım..
ne zordur ki ! böyle bir ihtimal bile yok..
şimdi buraya yazıyorum seni benden sonra bir kaç kişi okuyup ellerine,yüreğine sağlık diyecekler..
bilmeyecekler ki bunlar benim sessiz çığlıklarım,sana yakınlığım,hepsi senden bir alıntı bir parça,ve bilmeyecekler ki..
ben günlerce yitik rüzgarlarla uyandım..
geceleri sen diye kapattım gözlerimi..
ve nihayetinde uykuda terk etti beni..şimdi yapayanlızım
gitmek neyi değiştirdi söylesene?
o gördüğün düşler gerçeğe dönüştümü,ben karaları bağlarken
sen pembe günler mi yaşıyorsun..
peki mutlumusun söylesene..?
tamam..
al işte bütün rüyaların gerçekleşti birer birer
oysa ne sözler verilmişti değil mi???
mutluluk denen o zavallı varlığı yutan feleğe bir çomakta biz sokucaktık
yıkıcaktık umutsuz yolları
yerine yeni ümitler yapacaktık..
yürekler dolusu isyanım var sana anlasana..??
affetmiyeceğim seni..
sana her yazışımda birkez daha,
bir kez daha nefret edeceğim senden..
sen beni kimlere,nelere değiştin..
oysa sen canım,sevdiğim,sevgilim nelere değmiştin..