Vtnsvr
New member
Arıtma firmalarına pazar açmak amacıyla yaratılan "arsenikli su
aldatmacası" amacına ulaşmak üzere.
Başta İzmir olmak üzere çok sayıda belediyenin kapısında "arıtma
tesisi" kurmak isteyen firmalar kuyruğa girmiş durumda.
Neresinden baksanız 500 milyon Euro'nun üzerinde bir rakam var ortada.
Kim kuyruğa girmez ki?
****
Ne yazık ki, arsensenik arıtmasının gerekliliği konusunda derin kuşkular
var.
Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) aldığı karar bilimsel verilerden çok uzak
bulunuyor.
İçme suyunda izin verilen arsenik miktarını durup dururken 50 ug'dan
10'a düşürmesi, arıtma firmalarının bir "etkisi" gibi değerlendiriliyor.
Canım, koskoca DSÖ üzerine böyle bir baskı olabilir mi? diye sorarsanız,
evet olabilir diye yanıtlama şansına sahibim.
Çünkü bir dönem, Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü
olarak çalışmış biri olarak, DSÖ'nün hangi etkilere(!) açık olduğunu
biliyorum.
Çünkü, 50 birimi 10 birime düşürürken, dünyada 4-5 milyar Euro'luk
arıtma tesisi satılmasının önünü açtığını herkes gibi DSÖ de biliyordu.
Yani Dünya Sağlık örgütü'nün kararı "şaibeli" bir karardı.
****
Gelelim işin bilimsel yanına ve Ege Üniversitesi'nden Prof. Dr. Salih
Cengiz'e bir kulak verelim.
" Bu Arsenik sorununa ben ve enstitümüz vakıf olduğundan bir kaç söz
söyleme hakkını kendimizde görüyoruz.
1- İzmir'in arsenikli su kaynakları yerin 250- 300 metre altından gelen
arteziyenlerdir.
2- Bunlardan 22 kaynakta enstitümüzün yaptığı ilk analizlerde saptadığı
arsenik miktarı,
sözü edilen Çiğli ve civarindaki üc kaynakta 12-17 ug arasında,
diğerlerinde ise 10 ug ve altında idi.
3- Yaptığımız ikinci seri analizde ise bulduğumuz en yüksek değer 15
idi.
4- Şimdi de dünya gerçeklerine bir göz atalım.
a- "Disposition of Toxic Drugs & Chemicals in Man" adlı temel
kitaba göre, ABD de 4 eyalet 65-75 ug arsenikli suyla gül gibi
yaşayip durmaktadır.
b- Yine aynı kitaba göre, arsenigin vücutta yarilanma ömrü sadece 7
saattir. Birikse dahi toksik doza ulasmasi için 60-70 yıl bu suyun içilmesi
gerekir.
c-Bir kisi bir patlıcan yemeği yediğinde veya 2 sigara içtiginde bu
değerin en az iki katı kadar arsenik alacagını bilmelidir.
5- Yeraltı suyundaki arsenik sürekli midir?
Merak etmeyin ilk yağmurla birlikte bu 15-17 ug düzeyi seyrelmeye
(düşmeye) başlayacaktır.
6- Hıfzıssıhha'nın değerleri doğru mu?
Değil, zira akredite bir laboratuvar değil.
7- Bizim değerler doğru mu?
Doğruluğuna inanıyoruz, çünkü Alman DAR- DAP akreditasyonlu bir
laboratuvarda teyit edildi.
Sonuç olarak, amacının yüceliğinden şüphe ettiğimiz bu arsenik
fırtınasının koparilmasına bilimsel bir anlam yüklemekte çok zorlanıyoruz."
İşte böyle diyor Prof. Dr. salih Kılıç.
Para her zaman bilimi yönetmiş, bilimsel verilere yön vermiştir.
Hele de ortada 4-5 milyar Euro'luk bir pasta varken...
http://www.haberkapisi.com/yazi/arsenik-uzerinden,-aritma-vurgunu-2604.htm
aldatmacası" amacına ulaşmak üzere.
Başta İzmir olmak üzere çok sayıda belediyenin kapısında "arıtma
tesisi" kurmak isteyen firmalar kuyruğa girmiş durumda.
Neresinden baksanız 500 milyon Euro'nun üzerinde bir rakam var ortada.
Kim kuyruğa girmez ki?
****
Ne yazık ki, arsensenik arıtmasının gerekliliği konusunda derin kuşkular
var.
Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) aldığı karar bilimsel verilerden çok uzak
bulunuyor.
İçme suyunda izin verilen arsenik miktarını durup dururken 50 ug'dan
10'a düşürmesi, arıtma firmalarının bir "etkisi" gibi değerlendiriliyor.
Canım, koskoca DSÖ üzerine böyle bir baskı olabilir mi? diye sorarsanız,
evet olabilir diye yanıtlama şansına sahibim.
Çünkü bir dönem, Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü
olarak çalışmış biri olarak, DSÖ'nün hangi etkilere(!) açık olduğunu
biliyorum.
Çünkü, 50 birimi 10 birime düşürürken, dünyada 4-5 milyar Euro'luk
arıtma tesisi satılmasının önünü açtığını herkes gibi DSÖ de biliyordu.
Yani Dünya Sağlık örgütü'nün kararı "şaibeli" bir karardı.
****
Gelelim işin bilimsel yanına ve Ege Üniversitesi'nden Prof. Dr. Salih
Cengiz'e bir kulak verelim.
" Bu Arsenik sorununa ben ve enstitümüz vakıf olduğundan bir kaç söz
söyleme hakkını kendimizde görüyoruz.
1- İzmir'in arsenikli su kaynakları yerin 250- 300 metre altından gelen
arteziyenlerdir.
2- Bunlardan 22 kaynakta enstitümüzün yaptığı ilk analizlerde saptadığı
arsenik miktarı,
sözü edilen Çiğli ve civarindaki üc kaynakta 12-17 ug arasında,
diğerlerinde ise 10 ug ve altında idi.
3- Yaptığımız ikinci seri analizde ise bulduğumuz en yüksek değer 15
idi.
4- Şimdi de dünya gerçeklerine bir göz atalım.
a- "Disposition of Toxic Drugs & Chemicals in Man" adlı temel
kitaba göre, ABD de 4 eyalet 65-75 ug arsenikli suyla gül gibi
yaşayip durmaktadır.
b- Yine aynı kitaba göre, arsenigin vücutta yarilanma ömrü sadece 7
saattir. Birikse dahi toksik doza ulasmasi için 60-70 yıl bu suyun içilmesi
gerekir.
c-Bir kisi bir patlıcan yemeği yediğinde veya 2 sigara içtiginde bu
değerin en az iki katı kadar arsenik alacagını bilmelidir.
5- Yeraltı suyundaki arsenik sürekli midir?
Merak etmeyin ilk yağmurla birlikte bu 15-17 ug düzeyi seyrelmeye
(düşmeye) başlayacaktır.
6- Hıfzıssıhha'nın değerleri doğru mu?
Değil, zira akredite bir laboratuvar değil.
7- Bizim değerler doğru mu?
Doğruluğuna inanıyoruz, çünkü Alman DAR- DAP akreditasyonlu bir
laboratuvarda teyit edildi.
Sonuç olarak, amacının yüceliğinden şüphe ettiğimiz bu arsenik
fırtınasının koparilmasına bilimsel bir anlam yüklemekte çok zorlanıyoruz."
İşte böyle diyor Prof. Dr. salih Kılıç.
Para her zaman bilimi yönetmiş, bilimsel verilere yön vermiştir.
Hele de ortada 4-5 milyar Euro'luk bir pasta varken...
http://www.haberkapisi.com/yazi/arsenik-uzerinden,-aritma-vurgunu-2604.htm
