EVET ARKADAŞLAR BURDA SİZLERE ARKADAŞLARIMIN ŞİİRLERİNİ VERMEK İSTİYORUM . VEYA BEĞENDİĞİM ŞİİRLER OLACAK NETTE BULDUKLARIM FELAN YANI BURDA VERDIKLERIM BENIM DEĞİLLER AMA BENCE ÇOK GÜZELLER OK ? 
*********
KORKU
korku
hiç terketmeyecek bir sevgili gibi
çöreklense de yüreğime
gitme kal demek mümkünken hele
gelemiyorsam
yalnızlık yüreğime yer ettiğindendir
senin azlığından değil
benim yokluğumdan
kimbilir belki de
sevginin çokluğundan
UNUTMUŞUM.
Bu sabah uzaklara
yürüdüm
Uzun uzun yürüdüm
Nereden
Nereye bilmeden
Güneşin doğuşuna
yürüdüm
Eskiyi tanıdım
Yeniyi ezberledim
Yorgunluğu hatırladım
Ama aksamadan yürümeyi
Unutmuşum
Telaşsız ve özgürce
Belki de saatlerce
yürüdüm
Maviyle yeşilin arasından
Tek başıma yürüdüm
Sandalları tanıdım
Balıkları ezberledim
Açlığı hatırladım
Ama diz çöküp denizi tutmayı
Unutmuşum
Dizime nispet yürüdüm
İnadına inadına
Dik yokuşlara
tepelere yürüdüm
Hatta
Yol kenarında
Patlak bir topa vurdum
Nereden
Nereye bilmeden
Güneşin batışına yürüdüm
Kedileri tanıdım
Köpekleri ezberledim
Bir çocuğu hatırladım
Ama öylesine koşmayı
Unutmuşum
DÖNÜŞÜ OLMAYAN GİDİŞ
Giderken
Ne bir uğurlayan var
Bu evde beni
Ne / döndüğümde
Karşılayan bakışlar.
Sadece
Özleminin
Yalnızlığımla kesiştiği yerde
Asılı duran hüzün var.
Kalkmış göçün
Yükünü indirdiğin
Her duraktan.
Bana kalan
Fırtınaya yakalanmış
Kuru çiçekler yığını / hatıralar.
Kayıp gidiyor toprak
Ayaklarımın altında
Nereye bassam.
Irmakta / suya düşen öpüşlerimiz
Kırağı düşmüş saçaklarda
Gülüşlerimiz üşümekte.
Adı batsın
Yazgısı değişsin
Bu / dönüşü olmayan gidişin.
Ya da / öğretsin sabrı
Nafile
Çaresiz
Yüreğime dağları deviren bekleyişin.
KEHRİBAR
yalnızlığa seğirir hücresi
tespihlik sabırlar emzirir karantinada
gittiği yerden dönemeyişin öyküsü bu
soylu ve hazin
an mühürlü
ıssız bir resimdir yaşamak
muğlak tutkulara dönüşür
eskilerden yansıyan
kemirgen ölüm
fısıltıyla konuşur zaman
içli bir destan kanar tasvirlere şeffaf dudağından
sevgiyi nakşeder bir renktir artık
eflatun hüzün
hoyrattır sesi suskun gecelerin
tek bir yere geçer acının nazı böyle
tut
der
tut ellerimi!...
sonrası ruhta açan güller
ki miski amber
buruk tebessüm
aah! kehribar
nasıl da erir endamında
daracık kafesler
Azâd eyleme beni, uçamam artık
Ey, benim gönül yaram,
onmaz sevdam.
Azâd eyleme beni
uçamam artık.
Yasaklama bana
gönül semalarını.
Yedi kat ellerde
kanat çırpamam artık...
Ey, benim denizim,
dalgam, sahilim.
Yabancı ummanlarda
çağlayamam artık.
Yasaklama bana
nehirleri.
Boz-bulanık sulara
akamam artık...
Ey, benim helâlim,
günâhım, sevâbım.
Senden gayrısına yâr
diyemem artık.
Yasaklama bana
Sıratını.
Nâ-mahrem köprülerden
geçemem artık...
*********
KORKU
korku
hiç terketmeyecek bir sevgili gibi
çöreklense de yüreğime
gitme kal demek mümkünken hele
gelemiyorsam
yalnızlık yüreğime yer ettiğindendir
senin azlığından değil
benim yokluğumdan
kimbilir belki de
sevginin çokluğundan
RAHMİ ÇEÇEN.
UNUTMUŞUM.
Bu sabah uzaklara
yürüdüm
Uzun uzun yürüdüm
Nereden
Nereye bilmeden
Güneşin doğuşuna
yürüdüm
Eskiyi tanıdım
Yeniyi ezberledim
Yorgunluğu hatırladım
Ama aksamadan yürümeyi
Unutmuşum
Telaşsız ve özgürce
Belki de saatlerce
yürüdüm
Maviyle yeşilin arasından
Tek başıma yürüdüm
Sandalları tanıdım
Balıkları ezberledim
Açlığı hatırladım
Ama diz çöküp denizi tutmayı
Unutmuşum
Dizime nispet yürüdüm
İnadına inadına
Dik yokuşlara
tepelere yürüdüm
Hatta
Yol kenarında
Patlak bir topa vurdum
Nereden
Nereye bilmeden
Güneşin batışına yürüdüm
Kedileri tanıdım
Köpekleri ezberledim
Bir çocuğu hatırladım
Ama öylesine koşmayı
Unutmuşum
LEVENT ÜMİT TEMİZ
DÖNÜŞÜ OLMAYAN GİDİŞ
Giderken
Ne bir uğurlayan var
Bu evde beni
Ne / döndüğümde
Karşılayan bakışlar.
Sadece
Özleminin
Yalnızlığımla kesiştiği yerde
Asılı duran hüzün var.
Kalkmış göçün
Yükünü indirdiğin
Her duraktan.
Bana kalan
Fırtınaya yakalanmış
Kuru çiçekler yığını / hatıralar.
Kayıp gidiyor toprak
Ayaklarımın altında
Nereye bassam.
Irmakta / suya düşen öpüşlerimiz
Kırağı düşmüş saçaklarda
Gülüşlerimiz üşümekte.
Adı batsın
Yazgısı değişsin
Bu / dönüşü olmayan gidişin.
Ya da / öğretsin sabrı
Nafile
Çaresiz
Yüreğime dağları deviren bekleyişin.
KAMURAN ESEN
KEHRİBAR
yalnızlığa seğirir hücresi
tespihlik sabırlar emzirir karantinada
gittiği yerden dönemeyişin öyküsü bu
soylu ve hazin
an mühürlü
ıssız bir resimdir yaşamak
muğlak tutkulara dönüşür
eskilerden yansıyan
kemirgen ölüm
fısıltıyla konuşur zaman
içli bir destan kanar tasvirlere şeffaf dudağından
sevgiyi nakşeder bir renktir artık
eflatun hüzün
hoyrattır sesi suskun gecelerin
tek bir yere geçer acının nazı böyle
tut
der
tut ellerimi!...
sonrası ruhta açan güller
ki miski amber
buruk tebessüm
aah! kehribar
nasıl da erir endamında
daracık kafesler
NAİME ERLAÇİN
Azâd eyleme beni, uçamam artık
Ey, benim gönül yaram,
onmaz sevdam.
Azâd eyleme beni
uçamam artık.
Yasaklama bana
gönül semalarını.
Yedi kat ellerde
kanat çırpamam artık...
Ey, benim denizim,
dalgam, sahilim.
Yabancı ummanlarda
çağlayamam artık.
Yasaklama bana
nehirleri.
Boz-bulanık sulara
akamam artık...
Ey, benim helâlim,
günâhım, sevâbım.
Senden gayrısına yâr
diyemem artık.
Yasaklama bana
Sıratını.
Nâ-mahrem köprülerden
geçemem artık...
Seynur İnal