ArkadaŞlar LÜtfen Yardim!!! Orhan Veli

KaaN

New member
Orhan Veli Kanık'ın hayatı,siir anlayışı ve türk edebiyatına yaptıgı yenilikler.

Arkadaşlar çok acil lazım ödev son 3 günüm kaldı ama bulamadım lütfen yardım!!!
 

MAJESTE

Kadim Dost
Orhan Velİ Kanik

1914-1950

HAYATI
İstanbul'da doğmuştur (1914) . Cumhurbaşkanlığı Bando Heyeti şeflerinden Veli Kanık'ın oğludur. İlk öğrenimini Galatasaray Lisesi'nin ilk kısmında yapmış, dördüncü sınıfı burada tamamlamış (1925) , ilkokulu Ankara'ya gittikleri için Gazi İlkokulu'nda bitirmiştir (1926) . Daha sonra Ankara Erkek Lisesi'ne yatılı girmiş, burayı bitirdikten sonra (1933) İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümüne girmiştir. Ancak Fakülte'yi bitirmeden Ankara'ya dönmüş (1936) , PTT Genel Müdürlüğü Telgraf İşleri Reisliği Nizamlar Bürosu'na memur olarak girmiştir. Daha sonra askere gitmiş (1942-1944) , terhis olunca da Milli Eğitim Bakanlığı Tercüme Bürosu'na girmiştir. Reşat Şemsettin Sirer'in Milli Eğitim Bakanlığı'na getirilmesi üzerine, Bakanlığa egemen olan 'tutucu havaya uyamayacağını anlayarak' görevinden istifa eder. Türk yazınında olduğu kadar dönemin düşünce yaşamında da önemli yeri ve etkisi olan Yaprak dergisini yayımlamaya başlamış (1 Ocak 1949) ,28 sayı çıkarmıştır. Oktay Rıfat ve Melih Cevdet Anday'la birlikte, Nâzım Hikmet'in serbest bırakılması için üç gün açlık grevi yapmış (1950) , eylem geniş yankı uyandırmıştır.

Ankara'da bir gece sokakta Belediye'nin açtırdığı bir çukura düşmüş, başından yaralanmış (10 Kasım 1950) , iki gün sonra da İstanbul'a gitmiştir. İstanbul'da bir arkadaşının evinde öğle yemeği yerken fenalık geçirmiş, hastaneye kaldırılmıştır (14 Kasım 1950) . Alkol zehirlenmesi teşhisiyle tedavi edilmiş, ancak sonradan beyin kanaması geçirdiği anlaşılmıştır. Aynı gün akşama doğru komaya giren Orhan Veli, geceleyin saat 23.20'de hayata gözlerini yummuştur (14 Kasım 1950) .

36 yaşında, en verimli çağında ölen Orhan Veli, özgeçmişini, şiirine içselleşmiş olan humour'uyla şöyle özetlemiştir: '1914'te doğdum.1 yaşında kurbağadan korktum.9 yaşında okumaya,10 yaşında yazmaya merak sardım.13'te Oktay Rıfat'ı,16'da Melih Cevdet'i tanıdım.17 yaşında bara gittim.18'de rakıya başladım.19'dan sonra avarelik devrim başlar.20 yaşından sonra da para kazanmasını ve sefalet çekmesini öğrendim.25'te başımdan bir otomobil kazası geçti. Çok aşık oldum. Hiç evlenmedim, şimdi askerim'.

Yazın Yaşamı

Orhan Veli'nin edebiyata ilgisi daha ilkokul sıralarında başlamış, lise öğrencisiyken Oktay Rıfat ve Melih Cevdet Anday ile arkadaş olmuş, bu dostluk Türk şiirinde bir dönemin başlangıcını oluşturmuştur. Lise sıralarında öğretmenleri olan Ahmet Hamdi Tanpınar, Rıfkı Melul Meriç, Halil Vedat Fıratlı ve Yahya Saim Sinanoğlu'nun yakın ilgisini görmüştür. Lisede Oktay Rıfat ve Melih Cevdet'le Sesimiz diye bir dergi çıkarmıştır. Orhan Veli, daha ilk okul beşinci sınıfta iken yazmaya başlamış, ilk öyküsü, eski yazıyla yayımlanan Çocuk Dünyası adlı dergide çıkmıştır. Orhan Veli'nin düzyazıdan şiire dönmesinde, kendisinden iki sınıf önde olan Hıfzı Oğuz Bekata'nın etkisi olduğunu bildirmektedir kardeşi Adnan Veli. Kanık'ın ilk şiirleri Nahit Sırrı Örik'in teşvikiyle Varlık dergisinde yayımlanmış, şair bu şiirlerin bazıların Mehmet Ali Sel imzasını kullanmıştır. Kanık, dönemin İnsan, Ses, Gençlik, Küllük, İnkılâpçı Gençlik gibi dergilerinde de yazmıştır (1936-1942) .

Orhan Veli, Moliere'den Rimbaud'ya La Fontaine'den Musset'ye uzanan bir çok da çeviri yapmıştır.

(Kaynak: Kültür Bakanlığı)


ESERLERİ
Şiir:

Garip, (1941- O. Rıfat ve M. Cevdet ile birlikte) , Vazgeçemediğim (1945) , Destan Gibi (1946) , Yenisi (1947) , Karşı (1949) , Nasrettin Hoca Hikâyeleri (1949) , Bütün Şiirleri (1951) .

Düzyazı:

Nesir Yazıları (1953) , Edebiyat Dünyamız (1975) , Bütün Yazıları (1982- 1. Cilt 'Sanat Edebiyat Dünyamız',2. Cilt 'Bindiğimiz Dal') .

Çeviri:

Bir Kapı Ya Açık Durmalı Ya Kapalı (1943- A. De Musset'den) , Scapin'in Dolapları (1944- Moliere'den) , Fransız Şiiri Antolojisi (1947) , W.Shakespeare, Hamlet Ve Venedikli Tüccar (1949- C. Labm'dan - Ş. Erdeniz'le) , Saygılı Yosma (1961- J. P. Sartre'den) , Batıdan Şiirler (1963) .

ORHAN VELİ KANIK ÜZERİNE BİR ÇALIŞMA



Gıyasettin AYTAŞ

Şiir, güzel sanatlar içinde kendine has yeri ve özelliği olan bir edebî türdür. Kimi zaman duygularımızın sırdaşı, kimi zaman güzel sohbetlerimizin ziyneti, kimi zaman da isyanlarımızın aracısı olan şiir, günümüzde yeterine rağbet görememektedir. Şiirin yeteri kadar ilgi görmemesinin bazı sebepleri olduğu muhakkak. Gerçek şiir okuyucusu azalmış, şiirler ise işportaya düşmüştür. Böyle bir ortamda da şiir estetik yönü bir kenara bırakılarak, bir­takım moda söyleyişlere. popülariteye ve ideolojiye yöneldi. Estetik kaygı olmayınca da, gerçek şiirden bahsetmek zaten mümkün değildir.

Orhan Veli, Türk edebiyatının önemli şairlerinden biridir. Yaşadığı devir­de ve daha sonraki dönemlerde, adından sıkça söz ettirmiş ve bazı şairlere de ilham kayna~ı olmuştur. Onunla ilgili çalışmaların büyük bir ekseriyeti bili­nenlerin tekrarı olurken. bir kısmı da bazı sübjektif değerlendirmelerden öteye geçememiştir. Dikkate değer çalışmaların sayısı ise bir elin parmaklarını aşmayacak sayıdadır. İşte bunlardan biri de Bilge Ercilasun'un Orhan Veli'yi farklı bir gözle değerlendiren burada sözünü edeceğimiz kitabıdır.

Orhan Veli'yi Cumhuriyet devrinin dikkate değer şairlerinden biri olarak değerlendiren Bilge Ercilasun, bu eseriyle şairi bilinen ve bilinmeyen bütün yönleriyle ortaya koymaya çalışmıştır. Ercilasun'un bu konudaki görüşü şöyledir:

"Orhan Veli başarılı ve usta bir Cumhuriyet devri şairidir. Türk şiirine yeni bir bakış getirmiştir. Ayrıca şiirin yapısını, dilini ve üslûbunu da değiştirmiştir. Orhan Veli, Türkçe’yi çok iyi bilen ve kullanan şairlerdendir. Bu yüzden hayat görüşünü şiirinde ustaca ifade edebilmiştir." (s. 5)

Ercilasun, altı bölümden meydana gelen eserin birinci bölümünde, Orhan Veli'nin "Hayatı, Sanatı ve Eserleri" hakkında bilgi vermiştir. Bu bölümde sanatçının kimliğini oluşturan mizacı üzerinde duran ve. Orhan Veli'nin eser­lerini hangi şartlar altında kaleme aldığını belirten Bilge Ercilasun, buna bir örnek olması bakımından onun içkiye olan düşkünlüğü konusunda bilgi­lere yer verir.

"İçkiye çok düşkünlüğü. Hiç durmadan günlerce şarap içebilirdi. Bununla beraber, ne kadar içki içerse içsin, ağır başlılığını kaybetmez, gülümsemesini unutmazdı. Ankara'da Şükran ve Macar Lokantalarına, İstanbul'da nadiren Degüstasyon'a, sık sık da Balıkpazarındaki Lambo'ya giderdi." (s. 19)

Orhan Veli'nin edebî şahsiyetini Garip öncesi (1936-1941), Garip devresi ve Garip sonrası olmak üzere üç bölümde değerlendiren Bilge Ercilasun. Garip öncesi döneme ait şiirlerinin de "eski ve yeni şiir olmak üzere iki farklı karakterde" (s.21) olduğunu belirtir. Eski şiirlerini I936-1937 yılları arasında, yeni şiirlerini de 1937-1941 yıları arasında yazdığını belirten Ercila­sun, onun "1937'den itibaren eski söyleyişinden uzaklaşmış, tamamen yeni bir şiir tarzına yönelmiş" olduğunu belirtir. (s.21)

Bilge Ercilasun, Orhan Veli'nin Garip devresini (1941) değerlendirirken. Melih Cevdet ve Oktay Rifat'la birlikte yayımladıkları Garip adlı şiir kitabının ön sözünde ileri sürülen görüşleri ve bu görüşlerin uyandırdığı olumlu ve olumsuz tepkileri değerlendirir. Orhan Veli'nin "bu devrede yazdığı şiirlerinde ferdî konuların yanında sosyal konulara da yer vermis" oldu~unu ve onun "sosyal meseleleri, biraz değişik, daha ferdî ve şahsî tavır içinde ele aldığını" ifade eder. (s.23)

Orhan Veli'nin Garip sonrası sanat anlayışını ise, Bilge Ercilasıırı şöyle değerlendirir:

"Uçüncü devrede yazdığı şiirlerinde görülen ortak özellik, halk kültüründen faydalanma ve toplumsal muhtevadır. Bunların yanında tabiat sevgisini işleyen lirik ve ferdî şiirleri de yer almaktadır." (s.26)

Bilindiği gibi, Garip şiirinin önemli temsilcilerinden olan Melih Cevdet, Oktay Rifat ve Orhan Veli'nin kendilerinden önceki şiire yönelttikleri eleştiriler, kendi şiirlerinden daha çok etkili olmuş, uzun müddet tartışılmıştır. Zaten bu şiir anlayışı pek uzun ömürlü olmamış, belli bir noktada tıkanınca, Vlelih Cevdet ve Oktay Rifat kısa bir müddet sonra bu anlayışı terk etmek zo­runda kalmışlardır. Ancak şurası unutulmamalıdır ki, Garip şiirinin Türk şiirine kazandırdığı tenkidî yaklaşım ve nükte mantığı kendinden sonraki şiir anlayışlarının da zeminini hazırlamada önemli rol oynamıştır. Şiirin salt li­rizm olmadığı gerçeğinin Garip şiirinden sonra daha iyi anlaşıldığını söyleyebiliriz.

Bilge Ercilasun, Orhan Veli'nin bir diğer yönüyle Yahya Kemal'le birlikte Türk şiirinin sayılı İstanbul şairlerinden olduğunu söyleyerek; "Nedim ve Yahya Kemal gibi onda da İstanbul başlıca temlerdendir. Şairin İstanbul şiirleri, edebiyatımızda kendi türünün en güzel örneklerindendir. Yahya Kemal gibi Orhan Veli de İstanbul'un coğrafyasını işlemiştir." (s.27) der.

Orhan Veli'nin şiirinde ele alınan temleri ironi, lirizm ve ferdîlik seklinde değerlendiren Ercilasun, onun "herkesle ve herşeyle, dünyayla. Hayatla, hatta kendisiyle alay eden'' (s.28) bir şair olduğunu söyleyerek, bu hayat görüşünün “inançsızlık, boşluk ve hiçlik duygusu” üzerine oturduğunu belirtir.

BiIge Ercilasun, Orhan Veli'nin eserlerini, şiirleri, nesirleri, tercümeleri ve Türkiye dışında yayımlanan eserleri olmak üzere dört grupta ele almıştır. Eserlerinin muhtevası üzerinde ayrıntılı bilgilerin yanında ayrıntılı künyelerini ve baskı sayılarını da belirtmiştir.

Ercilasun, Orhan Veli'nin şiirlerinden Seçmeler yaparken, kronolojik bir sıra takip etmiştir. İlk şiirlerinin yer aldığı birinci bölümde Orhan Veli'nin ( 1936-1937) yılları arasında yayımlanmış şiirlerine, ikinci bölümünde de, (1937-1941) yılları arasında yayımlanmış toplam on beş şiirine yer veril­miştir. Kitabın diğer kısımlarında ise, şiirlerinden yapılan seçmelerin yanında onun çok başarılı olduğu Nasrettin Hoca Hikâyeleri ve La Fontaine Masal­ları'na ait örnekler yer alır. Bu arada Ercilasun'un, Orhan Veli'nin başka dillerde yayımlanmış şiir örneklerine yer verdiği görülür. Eserin son bölümünde, Orhan Veli ile ilgili çeşitli seçme yazılar yer almıştır.

Türk edebiyat tarihinin yazılmasında biyografilerin önemli bir yeri olduğu muhakkak. Gözden kaçan veya matbaa ve dizgi problemlerinden kaynaklanan ufak tefek hatalar bir kenara bırakılacak olursa, Bilge Ercila­sun'un yaptığı bu çalışmanın ilgililerine çok faydalı olacağı kanaatindeyiz.



Bilge Ercilasun, Orhan Veli Kanık (Hayatı, Sanatı ve Eserlerinden Seçmeler), :Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul 1994.



Türk Dili S. 255, Eylül 1995
 

MAJESTE

Kadim Dost
Orhan Velİ Kanik

1914-1950

HAYATI
İstanbul'da doğmuştur (1914) . Cumhurbaşkanlığı Bando Heyeti şeflerinden Veli Kanık'ın oğludur. İlk öğrenimini Galatasaray Lisesi'nin ilk kısmında yapmış, dördüncü sınıfı burada tamamlamış (1925) , ilkokulu Ankara'ya gittikleri için Gazi İlkokulu'nda bitirmiştir (1926) . Daha sonra Ankara Erkek Lisesi'ne yatılı girmiş, burayı bitirdikten sonra (1933) İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümüne girmiştir. Ancak Fakülte'yi bitirmeden Ankara'ya dönmüş (1936) , PTT Genel Müdürlüğü Telgraf İşleri Reisliği Nizamlar Bürosu'na memur olarak girmiştir. Daha sonra askere gitmiş (1942-1944) , terhis olunca da Milli Eğitim Bakanlığı Tercüme Bürosu'na girmiştir. Reşat Şemsettin Sirer'in Milli Eğitim Bakanlığı'na getirilmesi üzerine, Bakanlığa egemen olan 'tutucu havaya uyamayacağını anlayarak' görevinden istifa eder. Türk yazınında olduğu kadar dönemin düşünce yaşamında da önemli yeri ve etkisi olan Yaprak dergisini yayımlamaya başlamış (1 Ocak 1949) ,28 sayı çıkarmıştır. Oktay Rıfat ve Melih Cevdet Anday'la birlikte, Nâzım Hikmet'in serbest bırakılması için üç gün açlık grevi yapmış (1950) , eylem geniş yankı uyandırmıştır.

Ankara'da bir gece sokakta Belediye'nin açtırdığı bir çukura düşmüş, başından yaralanmış (10 Kasım 1950) , iki gün sonra da İstanbul'a gitmiştir. İstanbul'da bir arkadaşının evinde öğle yemeği yerken fenalık geçirmiş, hastaneye kaldırılmıştır (14 Kasım 1950) . Alkol zehirlenmesi teşhisiyle tedavi edilmiş, ancak sonradan beyin kanaması geçirdiği anlaşılmıştır. Aynı gün akşama doğru komaya giren Orhan Veli, geceleyin saat 23.20'de hayata gözlerini yummuştur (14 Kasım 1950) .

36 yaşında, en verimli çağında ölen Orhan Veli, özgeçmişini, şiirine içselleşmiş olan humour'uyla şöyle özetlemiştir: '1914'te doğdum.1 yaşında kurbağadan korktum.9 yaşında okumaya,10 yaşında yazmaya merak sardım.13'te Oktay Rıfat'ı,16'da Melih Cevdet'i tanıdım.17 yaşında bara gittim.18'de rakıya başladım.19'dan sonra avarelik devrim başlar.20 yaşından sonra da para kazanmasını ve sefalet çekmesini öğrendim.25'te başımdan bir otomobil kazası geçti. Çok aşık oldum. Hiç evlenmedim, şimdi askerim'.

Yazın Yaşamı

Orhan Veli'nin edebiyata ilgisi daha ilkokul sıralarında başlamış, lise öğrencisiyken Oktay Rıfat ve Melih Cevdet Anday ile arkadaş olmuş, bu dostluk Türk şiirinde bir dönemin başlangıcını oluşturmuştur. Lise sıralarında öğretmenleri olan Ahmet Hamdi Tanpınar, Rıfkı Melul Meriç, Halil Vedat Fıratlı ve Yahya Saim Sinanoğlu'nun yakın ilgisini görmüştür. Lisede Oktay Rıfat ve Melih Cevdet'le Sesimiz diye bir dergi çıkarmıştır. Orhan Veli, daha ilk okul beşinci sınıfta iken yazmaya başlamış, ilk öyküsü, eski yazıyla yayımlanan Çocuk Dünyası adlı dergide çıkmıştır. Orhan Veli'nin düzyazıdan şiire dönmesinde, kendisinden iki sınıf önde olan Hıfzı Oğuz Bekata'nın etkisi olduğunu bildirmektedir kardeşi Adnan Veli. Kanık'ın ilk şiirleri Nahit Sırrı Örik'in teşvikiyle Varlık dergisinde yayımlanmış, şair bu şiirlerin bazıların Mehmet Ali Sel imzasını kullanmıştır. Kanık, dönemin İnsan, Ses, Gençlik, Küllük, İnkılâpçı Gençlik gibi dergilerinde de yazmıştır (1936-1942) .

Orhan Veli, Moliere'den Rimbaud'ya La Fontaine'den Musset'ye uzanan bir çok da çeviri yapmıştır.

(Kaynak: Kültür Bakanlığı)


ESERLERİ
Şiir:

Garip, (1941- O. Rıfat ve M. Cevdet ile birlikte) , Vazgeçemediğim (1945) , Destan Gibi (1946) , Yenisi (1947) , Karşı (1949) , Nasrettin Hoca Hikâyeleri (1949) , Bütün Şiirleri (1951) .

Düzyazı:

Nesir Yazıları (1953) , Edebiyat Dünyamız (1975) , Bütün Yazıları (1982- 1. Cilt 'Sanat Edebiyat Dünyamız',2. Cilt 'Bindiğimiz Dal') .

Çeviri:

Bir Kapı Ya Açık Durmalı Ya Kapalı (1943- A. De Musset'den) , Scapin'in Dolapları (1944- Moliere'den) , Fransız Şiiri Antolojisi (1947) , W.Shakespeare, Hamlet Ve Venedikli Tüccar (1949- C. Labm'dan - Ş. Erdeniz'le) , Saygılı Yosma (1961- J. P. Sartre'den) , Batıdan Şiirler (1963) .
 

MAJESTE

Kadim Dost
2.sayfa

ORHAN VELİ KANIK ÜZERİNE BİR ÇALIŞMA



Gıyasettin AYTAŞ

Şiir, güzel sanatlar içinde kendine has yeri ve özelliği olan bir edebî türdür. Kimi zaman duygularımızın sırdaşı, kimi zaman güzel sohbetlerimizin ziyneti, kimi zaman da isyanlarımızın aracısı olan şiir, günümüzde yeterine rağbet görememektedir. Şiirin yeteri kadar ilgi görmemesinin bazı sebepleri olduğu muhakkak. Gerçek şiir okuyucusu azalmış, şiirler ise işportaya düşmüştür. Böyle bir ortamda da şiir estetik yönü bir kenara bırakılarak, bir­takım moda söyleyişlere. popülariteye ve ideolojiye yöneldi. Estetik kaygı olmayınca da, gerçek şiirden bahsetmek zaten mümkün değildir.

Orhan Veli, Türk edebiyatının önemli şairlerinden biridir. Yaşadığı devir­de ve daha sonraki dönemlerde, adından sıkça söz ettirmiş ve bazı şairlere de ilham kayna~ı olmuştur. Onunla ilgili çalışmaların büyük bir ekseriyeti bili­nenlerin tekrarı olurken. bir kısmı da bazı sübjektif değerlendirmelerden öteye geçememiştir. Dikkate değer çalışmaların sayısı ise bir elin parmaklarını aşmayacak sayıdadır. İşte bunlardan biri de Bilge Ercilasun'un Orhan Veli'yi farklı bir gözle değerlendiren burada sözünü edeceğimiz kitabıdır.

Orhan Veli'yi Cumhuriyet devrinin dikkate değer şairlerinden biri olarak değerlendiren Bilge Ercilasun, bu eseriyle şairi bilinen ve bilinmeyen bütün yönleriyle ortaya koymaya çalışmıştır. Ercilasun'un bu konudaki görüşü şöyledir:

"Orhan Veli başarılı ve usta bir Cumhuriyet devri şairidir. Türk şiirine yeni bir bakış getirmiştir. Ayrıca şiirin yapısını, dilini ve üslûbunu da değiştirmiştir. Orhan Veli, Türkçe’yi çok iyi bilen ve kullanan şairlerdendir. Bu yüzden hayat görüşünü şiirinde ustaca ifade edebilmiştir." (s. 5)

Ercilasun, altı bölümden meydana gelen eserin birinci bölümünde, Orhan Veli'nin "Hayatı, Sanatı ve Eserleri" hakkında bilgi vermiştir. Bu bölümde sanatçının kimliğini oluşturan mizacı üzerinde duran ve. Orhan Veli'nin eser­lerini hangi şartlar altında kaleme aldığını belirten Bilge Ercilasun, buna bir örnek olması bakımından onun içkiye olan düşkünlüğü konusunda bilgi­lere yer verir.

"İçkiye çok düşkünlüğü. Hiç durmadan günlerce şarap içebilirdi. Bununla beraber, ne kadar içki içerse içsin, ağır başlılığını kaybetmez, gülümsemesini unutmazdı. Ankara'da Şükran ve Macar Lokantalarına, İstanbul'da nadiren Degüstasyon'a, sık sık da Balıkpazarındaki Lambo'ya giderdi." (s. 19)

Orhan Veli'nin edebî şahsiyetini Garip öncesi (1936-1941), Garip devresi ve Garip sonrası olmak üzere üç bölümde değerlendiren Bilge Ercilasun. Garip öncesi döneme ait şiirlerinin de "eski ve yeni şiir olmak üzere iki farklı karakterde" (s.21) olduğunu belirtir. Eski şiirlerini I936-1937 yılları arasında, yeni şiirlerini de 1937-1941 yıları arasında yazdığını belirten Ercila­sun, onun "1937'den itibaren eski söyleyişinden uzaklaşmış, tamamen yeni bir şiir tarzına yönelmiş" olduğunu belirtir. (s.21)

Bilge Ercilasun, Orhan Veli'nin Garip devresini (1941) değerlendirirken. Melih Cevdet ve Oktay Rifat'la birlikte yayımladıkları Garip adlı şiir kitabının ön sözünde ileri sürülen görüşleri ve bu görüşlerin uyandırdığı olumlu ve olumsuz tepkileri değerlendirir. Orhan Veli'nin "bu devrede yazdığı şiirlerinde ferdî konuların yanında sosyal konulara da yer vermis" oldu~unu ve onun "sosyal meseleleri, biraz değişik, daha ferdî ve şahsî tavır içinde ele aldığını" ifade eder. (s.23)
 

MAJESTE

Kadim Dost
bu da son sayfa :)

Orhan Veli'nin Garip sonrası sanat anlayışını ise, Bilge Ercilasıırı şöyle değerlendirir:

"Uçüncü devrede yazdığı şiirlerinde görülen ortak özellik, halk kültüründen faydalanma ve toplumsal muhtevadır. Bunların yanında tabiat sevgisini işleyen lirik ve ferdî şiirleri de yer almaktadır." (s.26)

Bilindiği gibi, Garip şiirinin önemli temsilcilerinden olan Melih Cevdet, Oktay Rifat ve Orhan Veli'nin kendilerinden önceki şiire yönelttikleri eleştiriler, kendi şiirlerinden daha çok etkili olmuş, uzun müddet tartışılmıştır. Zaten bu şiir anlayışı pek uzun ömürlü olmamış, belli bir noktada tıkanınca, Vlelih Cevdet ve Oktay Rifat kısa bir müddet sonra bu anlayışı terk etmek zo­runda kalmışlardır. Ancak şurası unutulmamalıdır ki, Garip şiirinin Türk şiirine kazandırdığı tenkidî yaklaşım ve nükte mantığı kendinden sonraki şiir anlayışlarının da zeminini hazırlamada önemli rol oynamıştır. Şiirin salt li­rizm olmadığı gerçeğinin Garip şiirinden sonra daha iyi anlaşıldığını söyleyebiliriz.

Bilge Ercilasun, Orhan Veli'nin bir diğer yönüyle Yahya Kemal'le birlikte Türk şiirinin sayılı İstanbul şairlerinden olduğunu söyleyerek; "Nedim ve Yahya Kemal gibi onda da İstanbul başlıca temlerdendir. Şairin İstanbul şiirleri, edebiyatımızda kendi türünün en güzel örneklerindendir. Yahya Kemal gibi Orhan Veli de İstanbul'un coğrafyasını işlemiştir." (s.27) der.

Orhan Veli'nin şiirinde ele alınan temleri ironi, lirizm ve ferdîlik seklinde değerlendiren Ercilasun, onun "herkesle ve herşeyle, dünyayla. Hayatla, hatta kendisiyle alay eden'' (s.28) bir şair olduğunu söyleyerek, bu hayat görüşünün “inançsızlık, boşluk ve hiçlik duygusu” üzerine oturduğunu belirtir.

BiIge Ercilasun, Orhan Veli'nin eserlerini, şiirleri, nesirleri, tercümeleri ve Türkiye dışında yayımlanan eserleri olmak üzere dört grupta ele almıştır. Eserlerinin muhtevası üzerinde ayrıntılı bilgilerin yanında ayrıntılı künyelerini ve baskı sayılarını da belirtmiştir.

Ercilasun, Orhan Veli'nin şiirlerinden Seçmeler yaparken, kronolojik bir sıra takip etmiştir. İlk şiirlerinin yer aldığı birinci bölümde Orhan Veli'nin ( 1936-1937) yılları arasında yayımlanmış şiirlerine, ikinci bölümünde de, (1937-1941) yılları arasında yayımlanmış toplam on beş şiirine yer veril­miştir. Kitabın diğer kısımlarında ise, şiirlerinden yapılan seçmelerin yanında onun çok başarılı olduğu Nasrettin Hoca Hikâyeleri ve La Fontaine Masal­ları'na ait örnekler yer alır. Bu arada Ercilasun'un, Orhan Veli'nin başka dillerde yayımlanmış şiir örneklerine yer verdiği görülür. Eserin son bölümünde, Orhan Veli ile ilgili çeşitli seçme yazılar yer almıştır.

Türk edebiyat tarihinin yazılmasında biyografilerin önemli bir yeri olduğu muhakkak. Gözden kaçan veya matbaa ve dizgi problemlerinden kaynaklanan ufak tefek hatalar bir kenara bırakılacak olursa, Bilge Ercila­sun'un yaptığı bu çalışmanın ilgililerine çok faydalı olacağı kanaatindeyiz.

Bilge Ercilasun, Orhan Veli Kanık (Hayatı, Sanatı ve Eserlerinden Seçmeler), :Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul 1994.

Türk Dili S. 255, Eylül 1995

umarım işine yarar kardeşim
 

MAJESTE

Kadim Dost
İŞine yaradğına Sevindim valla Celta ne diim gönlünden kopmamış :) yada bilmiodur arkadaşımız benim nikimin atındaki teşekkür er butonuna basmayı
 

HTML

Üst