Ariel Şaron'u ailesi bile kabul etmedi

ahmert

New member
İsrail eski Başbakanı Ariel Şaron'u, üç yıldan beri komada yattığı hastane ailesine teslim etti ancak aile kabul etmedi.

İsrail eski Başbakanı Ariel Şaron'u üç yıldan beri komada yattığı Tel Aviv'deki Şeba hastanesi yönetimi evine göndermek istiyor. Tedavisinin mümkün olmaması sebebiyle Şaron'u hastane yönetiminin çıkarmaya çalışması üzerine, ailesi karara itiraz etti. Şaron ailesinin itirazı, krize sebep oldu.

Hastane yöneticileri, gözeticiler eşliğinde Şaron'un bakımının evinde devam ettirilmesini istiyor.

Hastanenin hesaplarına göre Şaron'un masrafları, 1948 yılından bu yana her hangi bir hastaya yapılan ödemenin çok ama çok üstüne çıkmış durumda. İsrail Sağlık Bakanlığına hastane tarafından yazılan yazıda, Şaron'un durumundaki bir hastaya, kendilerinen en fazla üç ay bakabileceği belirtiliyor.

Öte yandan Şaron'un oğlu Cal'ad'ın babasının bulunduğu odayı ofis haline getirdiği, işlerini hastaneden idare etmeye başladığı, hatta iş toplantıları bile düzenlediği bildiriliyor. Bu durumunda da hastane yönetimini rahatsız ettiği kaydediliyor.

Şaron üç yıldan bu yana komada yatıyor. 2006 yılı Ocak ayında geçirdiği bir beyin kanaması sonucunda komaya girmişti.
 

=SP4WN=

- нєℓℓ кє&#110
Toprakta kabul etmez o şerefsizi... Yatacak yeri yok daha...
 

udede

New member
az bile ailesi değil toprak bile kabul etmez o kadar insanın günahı vardır kolay ölüm olur mu hiç!
 
"Toprak bile kabul etmez", ağır olmamış mı biraz? Hani sempati beslediğimden filan değil asla, yanlış anlamayın.
 

meydey44

New member
mescid-i aksaya ayakkabısı ile girmesi ile basladı tekrar catısmlar o zamndan beri 5000 kişi öldü

öbür tarafta daha beteri var
 

emre.89

New member
Allah'ım sen ne kadar büyüksün.Adamın ne canını alıyor ne de yaşatıyor.böyle rezil rüsva ediyor.başbakanımızı burdan pereze olan tepkisinden dolayı tebrik ediyorum.

zalimin zulmünü yüzüne vurmak sadakadır''
 

iso9003

New member
Düşünüyorum da, acaba öldürdüğü savunmasız insanlar şimdi zihninden geçiyor mu? Parça parça ettirdiği bedenler, yakıp yıktığı şehirlerin enkazında can verenler, evinin önünde oynarken kurşuna dizilen çocuklar aklına geliyor mu? Yaşamı zihninden geçiyor mu? Uğruna bunca katliamlar yaptığı, insanlık suçları işlediği ülkesi ve milletinin vefasızlığını nasıl hissediyor?

Bunca çirkinliğine rağmen "Barış adamı" ilan edilebilen, 20. yüzyılın en önemli insanlık suçlusu olmaya aday biri.. Öldürmeye, yok etmeye, soykırıma, hukuksuzluğa, acımasızlığa, vahşete ayarlı bir hayat… Askerken de, siyasi liderken de, ölüm döşeğindeyken de terörist olan, bir çete lideri gibi düşünüp hareket eden, hiçbir zaman devlet adamı olamayan kişi.

Dünya ondan çok şey öğrendi. Terörizmin ne olduğunu, soykırımın nasıl planlandığını, okul çocuklarının nasıl kurşunlandığını, masum insanların evlerinin başlarına nasıl yıkılabildiğini, mahallelerin nasıl toplu mezarlara dönüştürülebildiğini, en iğrenç suikast yöntemlerini, uluslararası ilişkilerdeki arsızlıkları, çete yöntemlerini, hukuk ve teamüllerin nasıl çiğnendiğini… 14 yaşından üç yıl öncesine kadar hep kötülük yöntemleri geliştirdi ve uyguladı. Tutuklanma korkusuyla bir çok ülkeye gidemez oldu. Kendisi ve subayları hakkında davalar açıldı. Ama hep korundu.
 

HTML

Üst