Arınma uzlaşması

_bozkurt_

New member
Katılım
12 Nis 2006
Mesajlar
2,689
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
kanlı SıRt
İKİ çok önemli gelişme oldu.
Bunlardan biri, Genelkurmay Başkanlığı'na bir kopyası yollanan "Balyoz Darbe Planı belgeleri". Genelkurmay'ın "bilirkişi heyeti" tarafından incelendi ve bununla ilgili bir rapor hazırlanarak İstanbul'daki ilgili savcılığa gönderildi.
Diğerinde ise "İrtica ile Mücadele Eylem Planı"nın altında bulunan ve Dursun Çiçek'e ait olup olmadığı ve ıslak olup olmadığı araştırılan imzayla ilgili Jandarma Kriminal tarafından yapılan inceleme tamamlandı.
Her ikisinde de sonuçlar
ilginç.
Balyoz Darbe Planı ile ilgili hazırlanan raporda, "Böyle bir plan var mı ve bizim incelediğimiz belge gerçek mi bilmiyoruz" deniyor ama şu tespit de yapılıyor: "Eğer bu belgeler gerçekse ve plan 1. Ordu'da hazırlandıysa bu bir darbe planıdır."
Genelkurmay'ın bu raporu önce "belirli" gazetelere sızdırıldı. Sonra zaten herkesin eline geçti.
Genelkurmay da bu "sızdırmadan" duyduğu rahatsızlığı dile getirdi.
Şimdi mesele bu planın gerçek olup olmadığının, 1. Ordu'da hazırlanıp hazırlanmadığının tespitine geldi.
Diğer olayda ise Jandarma Kriminal'in, İrtica ile Mücadele Eylem Planı'ndaki imzanın ıslak ve Dursun Çiçek'e ait olduğu yolunda bir rapor hazırlayıp bunu da savcılığa iletmesi çok önemli bir gelişme.
Benim bütün bu gelişmelerden anladığım şudur:
Türkiye'de "asker-sivil" gerilimi artık noktalanmak üzere.
Ya Çankaya Köşkü'nde ya da başka bir yerlerde uzlaşmaya varıldı.
Bu uzlaşma sonucunda Türk Silahlı Kuvvetleri kendi içinde bir "arınma" yapılmasına en üst düzeyde yeşil ışık yakmış olmalı.
Bu yüzden de TSK, artık bazı şeyleri halının altına süpürmek yerine bünyesinden dışarı çıkarma kararı vermiş gibi görünüyor.
Doğrusunu isterseniz, bu Türk Silahlı Kuvvetleri açısından bir ilk değil.
1960 ve sonrasında binlerce TSK mensubu, benzer şekil ve nedenlerle TSK'dan uzaklaştırıldı. Bu sayının binlerle ifade edildiğini, bazen neredeyse bir dönemin toptan uzaklaştırıldığını biliyoruz.
Bu bazen TSK için bir hesaplaşmaydı, bazen sivil otoritenin de etkisi vardı.
Ama bu kez fark şu: TSK bu işi bir iç hesaplaşmaya gitmeden, tamamen sivil otoritenin isteği ve yönlendirmesiyle yapıyor.
Bu stratejik bir tercihtir.
TSK'nın imajını güçlendirecek önemli bir tercih.


Fatih Altaylı
 
Geri
Üst