MARCUSX
New member
Annesine söylemeyin Başbakan kendini siyasetçi sanıyor
Başbakan “Ben Ergenekon’un savcısıyım” demişti ya, şimdi de yargıçlara “Siyasetçi olmak isterseniz cübbenizi çıkarıp parti kurun” diyor.
Başbakan da takım elbisesinin üstüne cübbe giyip savcı olmalı. Bunu başbakanın annesine söylemeyin. O, oğlunu siyasetçi zannediyor, halbuki aslında o bir savcıdır.
Bu paragrafın Pikasso’nun resimlerine benzediğini fark ediyorum. Ne yapayım, başbakan öyle söylüyor. Hem savcıyım diyor hem de başbakanlık ediyor.
* * *
Hâşâ huzurdan, şizofrenik bir toplum olma yolunda (bu gidişle) hızla ilerlememiz mukadder. Bu gerçeklerden hangisine inanacağımızı bilmiyoruz. Muhalefetin yapacağı, yapmakta olduğu muhalefet görevini iktidar da yapıyor. Hem de muhalefete karşı. Muhalefete muhalefet eden bir iktidar, oysa iktidar iktidardır, muhalefet de muhalefet. İktidar muhalefet ederse muhalefet de iktidar olurdu o zaman.
Üstelik muhalefeti de muhalefet gibi yapmıyorlar. Muhalefetleri, ayağılamaya, mantıksızlığa, zorbalığa ve yalana dayanıyor.
Baykal’ı yumurtalatıyorlar ki, bunu benim bildiğim ve bütün demokrasilerin bildiği, muhalefet güçleri yapar. Baykal’ı, bu yumurtalayanların, onların iddia ettiği gibi PKK’lılar veya BDP’liler değil, Genel Başkan Yardımcısı Vanlı Hüseyin Çelik’in her halde aşireti, değilse partilileri olduğu duyumu alınıyor, bu sefer de durumu “yalan” lıyorlar. Yetmiyor, dava açacaklarını söylüyorlar.
Başbakanın “parti kurun, siyaset yapın” harika tavsiyesi üzerine HSYK Başkanvekili Kadir Özbek’in ödül töreninde üç beş avukat çıkıp pankart açarak buna da muhalefet ediyorlar. Genç siviller denen insanlar da birkaç kişi toplanıp yürüyerek ve pankart açarak muhalefet ediyor, hatırlarsanız veya rastlamışsanız. Böyle şeyler iktidarlara karşı yapılmaz mı? Avrupa ülkelerini üzerimize güldürüyoruz yani.
Bu durumda Başbakanın annesine, “onun siyasetçi olduğunu söylemeyin o kendisini savcı sanıyor” gibi çeşitlemeler de yapılabilir. Hatta şöyle bir çeşitleme daha eğlenceli olabilirdi:
“Annesine söylemeyin, başbakan kendisini iktidar zannediyor.” Çünkü gerçek iktidarlar zorbalık yapmaz. Zulüm yapmaz. Hukuksuzluk yapmaz.
Bu yüzden de o kadar korkmaz. Çünkü korkunun ecele bir faydası olmadığını bilir.
* * *
Neydi o işçilere yapılanlar. İnsanları şehirlerine, evlerine sokmamalar! Asayişi bozanlar varsa, önlem alırsınız. Daha önce de kitleleri kışkırtmazsınız.
Balyoz harekatı denilen komediden, komutanlar tahliye edildi diye, yandaş medya ve yandaş hukuk kıyameti koparıyor. Komutanlar aynı öyle, toplu halde tutuklandığı zaman kimsenin gıkı çıkmamıştı. Zorbalık dedim de aklıma bu geldi.
Başbakan gene “Bakanım” dedi. Kürşat Tüzmen’den bahsederken. Hep öyle söyler, bilirsiniz. Dolmabahçe kahvaltılarını da biliyorsunuz artık, benim söylememe lüzum yok.
Emine Hanım da Katar’a Ata uçağıyla düğün yapmaya gidiyor.
Yani “annesine söylemeyin, Başbakan kendisini padişah zannediyor.”
Afet ILGAZ
Başbakan “Ben Ergenekon’un savcısıyım” demişti ya, şimdi de yargıçlara “Siyasetçi olmak isterseniz cübbenizi çıkarıp parti kurun” diyor.
Başbakan da takım elbisesinin üstüne cübbe giyip savcı olmalı. Bunu başbakanın annesine söylemeyin. O, oğlunu siyasetçi zannediyor, halbuki aslında o bir savcıdır.
Bu paragrafın Pikasso’nun resimlerine benzediğini fark ediyorum. Ne yapayım, başbakan öyle söylüyor. Hem savcıyım diyor hem de başbakanlık ediyor.
* * *
Hâşâ huzurdan, şizofrenik bir toplum olma yolunda (bu gidişle) hızla ilerlememiz mukadder. Bu gerçeklerden hangisine inanacağımızı bilmiyoruz. Muhalefetin yapacağı, yapmakta olduğu muhalefet görevini iktidar da yapıyor. Hem de muhalefete karşı. Muhalefete muhalefet eden bir iktidar, oysa iktidar iktidardır, muhalefet de muhalefet. İktidar muhalefet ederse muhalefet de iktidar olurdu o zaman.
Üstelik muhalefeti de muhalefet gibi yapmıyorlar. Muhalefetleri, ayağılamaya, mantıksızlığa, zorbalığa ve yalana dayanıyor.
Baykal’ı yumurtalatıyorlar ki, bunu benim bildiğim ve bütün demokrasilerin bildiği, muhalefet güçleri yapar. Baykal’ı, bu yumurtalayanların, onların iddia ettiği gibi PKK’lılar veya BDP’liler değil, Genel Başkan Yardımcısı Vanlı Hüseyin Çelik’in her halde aşireti, değilse partilileri olduğu duyumu alınıyor, bu sefer de durumu “yalan” lıyorlar. Yetmiyor, dava açacaklarını söylüyorlar.
Başbakanın “parti kurun, siyaset yapın” harika tavsiyesi üzerine HSYK Başkanvekili Kadir Özbek’in ödül töreninde üç beş avukat çıkıp pankart açarak buna da muhalefet ediyorlar. Genç siviller denen insanlar da birkaç kişi toplanıp yürüyerek ve pankart açarak muhalefet ediyor, hatırlarsanız veya rastlamışsanız. Böyle şeyler iktidarlara karşı yapılmaz mı? Avrupa ülkelerini üzerimize güldürüyoruz yani.
Bu durumda Başbakanın annesine, “onun siyasetçi olduğunu söylemeyin o kendisini savcı sanıyor” gibi çeşitlemeler de yapılabilir. Hatta şöyle bir çeşitleme daha eğlenceli olabilirdi:
“Annesine söylemeyin, başbakan kendisini iktidar zannediyor.” Çünkü gerçek iktidarlar zorbalık yapmaz. Zulüm yapmaz. Hukuksuzluk yapmaz.
Bu yüzden de o kadar korkmaz. Çünkü korkunun ecele bir faydası olmadığını bilir.
* * *
Neydi o işçilere yapılanlar. İnsanları şehirlerine, evlerine sokmamalar! Asayişi bozanlar varsa, önlem alırsınız. Daha önce de kitleleri kışkırtmazsınız.
Balyoz harekatı denilen komediden, komutanlar tahliye edildi diye, yandaş medya ve yandaş hukuk kıyameti koparıyor. Komutanlar aynı öyle, toplu halde tutuklandığı zaman kimsenin gıkı çıkmamıştı. Zorbalık dedim de aklıma bu geldi.
Başbakan gene “Bakanım” dedi. Kürşat Tüzmen’den bahsederken. Hep öyle söyler, bilirsiniz. Dolmabahçe kahvaltılarını da biliyorsunuz artık, benim söylememe lüzum yok.
Emine Hanım da Katar’a Ata uçağıyla düğün yapmaya gidiyor.
Yani “annesine söylemeyin, Başbakan kendisini padişah zannediyor.”
Afet ILGAZ