Anayasanın ilk üç maddesini değiştirmelerine izin verecek miyiz?

1001Design

330i ///M3 Design
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
25,561
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Shut up and train!
app_full_proxy.php


Anayasanın “değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez” denilen ilk üç maddesini seçimden sonra değiştirmek istiyorlar. Yani yeniden hükümet olurlarsa bu kez Kemalist Cumhuriyetin genleri ile oynayacaklar…

Peki, ne var o üç maddede? Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletinin tanımı var.

Başka ne var? Türkiye Devletinin, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün, dilinin Türkçe,
bayrağının, beyaz ay yıldızlı al bayrak, Millî marşının “İstiklal Marşı”, başkentinin Ankara olduğu yazılı.

Bunları “İstemezük” diyorlar.

Şeriatçının vatanı, ulusal bayrağı, ulusal marşı olur mu? Ümmetçinin ulusu, ulus devlet olur mu?

Bu adamların anayasaya konan “Atatürk Milliyetçiliği” yazısına bile tahammülleri yok. Yakında İstiklal Marşının okunmasına yasak getirip, “Türk” sözcüğünü kullanım alanından kaldırırlarsa kimse şaşmasın. Sıra onlarda çünkü. Hukuku “guguk” yaptılar, Türk ordusunun şanlı generallerini zindanlara attılar. Şimdi sıra şeriatçı İslam cumhuriyetine giden yolda bazı engellerin temizlenmesine geldi. Onu da seçim sonrasına bıraktılar.

Bıkmadan usanmadan yazdık, çizdik , “yapmayın”, “etmeyin” dedik, referanduma “evet” demeyin, “Bunlar 12 Eylül’den, Kenan Evren’den falan hesap sormazlar”, ilk işleri yargının, Yargıtayın, Anayasanın HSYK’nın yapısını değiştirip yandaş hukuk yaratmak olacaktır” dedik. Sonucu gördük.


Şimdi birer birer gazetecileri, generalleri toplayıp hapishanelere dolduruyorlar. Dikensiz gül bahçesi yaratmaya çalışıyorlar.

Eğer bu kez de seçimi onlar kazanırlarsa, Ortaçağ karanlığına yeniden döneriz ve o zaman kimsenin sızlanmaya, şikâyet etmeye hakkı, hukuku kalmaz.

Vakit doluyor. Kısa konuşalım. Öz konuşalım: Söz bitti artık.

Eylem zamanı şimdi. Direniş zamanı… Ulusalcı partilerin birleşme, bütünleşme zamanı. Güçbirliği zamanı. Demokratik hakları sonuna kadar kullanma zamanı… Propaganda zamanı… Halkın arasına karışıp, bölünmeyi parçalanmayı, talanı, yağmayı, ihaneti ve olacakları anlatma zamanı…

Çünkü kimse oynanan oyunun farkında değil… Yandaş medyayla, televizyonlarla, dizilerle, “vur patlasın çal oynasın” programları ile halk uyutulmak isteniyor. Sadaka ekonomisi ile kul köle yapılmak isteniyor.

Aslında söz bitmez. Söz, aydınlanma – aydınlatma çalışmalarında en güçlü araçtır. En güçlü silahtır.

Peki, nedir biten öyleyse? Hangi söz geçerliliğini yitirmiştir?

Kapalı kapılar arkasında, sanal âlemde gevezeliğe, dedikoduya, “sen ben kavgası”na dönüşen söz bitmiştir. Ağız dalaşı bitmiştir.

“Peki, Ali Eralp bilgisayardan, internetten, sanal dünyadan vaz mı geçelim demek istiyorsun?” .

Hayır, asla böyle bir şey söylemiyorum. “Elektronik iletişim ve haberleşmeden, TV’den, basından sonuna dek yararlanalım, ama aydınlanma, aydınlatma, bilinçlendirme çalışmalarını bununla sınırlı tutmayalım. Biraz da halkın arasına karışalım” diyorum.

Öğrenelim, öğretelim. Bilinçlenelim, bilinçlendirelim. Anlayalım, anlatalım. Köylülerle, esnafla, işçiyle kaynaşalım. Bütünleşelim. Tek vücut olalım.

Halktan ayrı düşmüş aydınların, devrimcilerin, demokratların devrimci mücadelede hiç yeri yoktur. Onlar, kuşdiliyle söylevler veren papağanlara dönüşmüşlerdir.

Toplum karşısında sorumluluk duyan, onun aydınlanmasına öncelik veren herkes yığınlarla bütünleşmeli, önce onların öğrencisi olmalı, sorunlarını dinlemeli daha sonra bilinçlendirme çalışmalarına geçmelidir. Her yazar, her sanatçı, her aydın, her devrimci dilini, bilincini, deneyimini halkın zengin kültürü ile yoğurup birleştirerek, yeniden onlara bilinç taşımalıdır.

Bu işi şeriat ordusunun fedaileri, neferleri çok iyi başarmaktadırlar. Birbirlerine düşmeden, bölünmeden, parçalanmadan, kenetlenmiş bir biçimde, ruh ikizleri gibi anlaşarak ev ev, apartman apartman, sokak sokak, cadde cadde, köy köy dolaşıp kendilerine kul köle olabilecek mücahitlerin sayılarını artırmak için çaba harcıyorlar. Sadaka dağıtıyorlar. Onları ölünceye dek açlığa, köleliğe mahkûm ediyorlar.

Bir zamanlar devrimciler birbirini yerken, onlar, 2002’lerden de önce planlı programlı, bilinçli adımlarla ve sabırla yollarına devam ettiler, bugünlere geldiler.

Yani AKP, gökten zembille inmedi iktidara. Özveriyle çalıştılar.

Bizim tatlısu aydınları ise tatillerini, yazlıklarını, denizlerini, bırakıp bir oylamaya bile gelmediler. Geleceğimizi Amerika’ya ve ılımlı İslamcılara teslim ettiler. AKP kazanırsa bir daha denizin yüzünü, tatili, güneşi, mayoyu da zor görürler.

Türkiye bugün, Namık Kemal’in deyişi ile

Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,

Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini (anne)?
“ diye sorma günlerine döndü yeniden.

Bu şiiri “Kurtuluş Savaşı” yıllarında Millet Meclisi kürsüsünden okuyan bir milletvekiline Atatürk şöyle yanıt vermişti:

Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,

Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini!


Namık Kemal’in deyişi ile “Kara bahtlı anneyi”, yani vatanı kurtarmak için çok geç kalmadan, birleşip, bütünleşmeli, güçbirliği yapmalı, uzun, ince mücadele yollarına düşüp, dördüncü bir gücü meclise sokmalıyız.

ABD’yi, AB’yi emperyalist devlet olarak kabul eden, tam bağımsızlığı savunan, emperyalizmle hiçbir alanda uzlaşmayan, sol olsun, sağ olsun tüm partiler, gruplar, bireyler güç birliği temelinde bir araya gelip; antifaşist, antiemperyalist cephede, ulusal çizgide birleşmeli, vatanın kurtuluşu yolunda gerektiğinde bir sıra neferi gibi mücadele etmesini de bilmelidirler.


ANAYASANIN İLK ÜÇ MADDESİNİ DEĞİŞTİRMELERİNE İZİN VERECEK MİYİZ? - İlk Kurşun Gazetesi
 
S: Anayasanın ilk üç maddesini değiştirmelerine izin verecek miyiz?

C: İradeyi elinde bulunduranlar buna çoktan tamam dediler... Hatta bi ara üstü kapalı halka sordular halkta "Evet" dedi. Neye dediklerini bilmeden...
 
CIA’nın 88 sayfalık raporunun girişinde şu cümleler dikkat çekiyor: "İslam Dünyası kendi değerlerini ve doğasını tanımlamanın kavgasını yaşıyor. Peki ABD’nin bu kavgadaki öncelikleri neler? Önce İslamiyet’ten kaynaklanan şiddetin önlenmesi, sonra ABD’nin İslamiyet’e karşı olduğu imajından kaçınılması ve daha sonra da İslam dünyasının demokratikleştirilmesine yönelik atılacak radikal adımların planlanması...İslam dünyası şu an gelişme yoksunluğu ve globalleşme ile uyumsuzluk sorunlarıyla boğuşuyor ve bugüne kadar İslam dünyasında çare için bulunan milliyetçilik, Pan-Arabizm, İslam devrimi vb. kavramların da bu çözümde yetersiz kaldıkları görülüyor."

Bu tanımlamadan sonra raporda İslam dünyası 4 başlıkta şöyle kategorize ediliyor:

"1) Köktendinciler: Demokratik değerleri redderler ve İslami değerlerle yönetilen otoriter bir devlet biçiminden yanadırlar.
2) Tutucular: tutucu bir toplum isterler ve modernleşme ve değişim konularına kuşkulu yaklaşırlar.
3) Ilımlılar: İslam dünyasının, globalleşmenin bir parçası olmasından yanadırlar ve İslam’da reform ve modernleşme isterler.
4) Laikler: Din ve devlet işlerinin ayrışmasından yanadırlar. Batı türü demokrasiden yanadırlar ve dini kişi düzeyine indirgemeye çalışırlar."

Bu kategorilendirmenin ardından ABD yönetiminin yapması gerekenler raporda şöyle sıralanıyor:

"Önce "Ilımlı İslamcılar" desteklenecek: Çalışmaları ve görüşlerinin yayınlanması ve dağıtılmasına maddi katkı yapılacak, daha geniş kitlelere ve özellikle gençlere ulaşmaları teşvik edilecek, sivil toplum kuruluşları kurmalarına, eğitim için yer bulmalarına ve politik süreç içinde gelişmelerine destek olunacak, görüşlerini yaymak için web sitesi, okul, enstitüler kurmalarının önü açılacak ve Ilımlı İslam’ın kitlelerin alternatifi olması sağlanacak. Köktendinciler'e karşı tutucular desteklenecek: Bu amaçla, her iki grubun ittifak kurmalarının önüne geçilecek, tutucular'la Ilımlı İslamcılar'ın ittifak kurmaları sağlanacak ve tutucu eğitim kurumlarında Ilımlı İslamcılar’ın görüşlerinin yayılmasına çalışılacak, tutucu İslamcılar arasında özellikle Sufizm’in taban bulması için uğraşılacak. Laikler, duruma göre desteklenecek: Laikler’in köktendinci tehlike karşısında ABD ile aynı görüşte olmaları için uğraşılacak ve bu durum laiklerin milliyetçilik ve sol akımlara yanaşması önlenerek gerçekleştirilecek. Köktendinciler'le etkili mücadele edilecek: bu konuda da köktendincilerin terör eylemleri sürekli gündemde tutulacak, gazetecilerin köktendinci akımlar içindeki yolsuzlukları, baskıları, moralsizliği sürekli gündemde tutmaları sağlanacak, aralarındaki bölünmeler hızlandırılacak."

Raporun daha sonraki bölümlerinde kategoriler daha detaylı olarak anlatılıyor ve Türkiye’yi ilgilendiren bölümler başlıyor. Örneğin Köktendinci gruplar arasında El Kaide ile birlikte Kaplancılar da sayılıyor. Laik kategoriye en iyi örnek olarak Türkiye’deki Kemalistler gösteriliyor ve aslında milliyetçilik vb akımlar nedeniyle aslında laiklerin ABD"ye çok yakın bakmadıkları da raporda yer alıyor. Peki bu durumda en iyi ittifak olarak kim kalıyor? Rapora göre bu durumda en iyi ittifak Ilımlı İslamcılar’la yapılabilir...

Ve sıkı durun raporun 38. sayfasında, Ilımlı İslamcı olarak Türkiye”den Fethullah Gülen’in adı örnek olarak veriliyor. 39. sayfada da Ilımlı İslamcılar’ın en büyük eksikliklerinden birinin "ekonomik güç" olduğu vurgulanıyor ve maddi açıdan desteklenmeleri isteniyor. Raporda Türkiye’nin Ilımlı İslam için iyi bir maden oluşturduğu tespitinde bulunularak, bu konuda Türkiye’deki iktidarın desteklenmesinin altı çiziliyor.

Raporun daha sonraki bölümlerinde kategorilendirilen İslami grupların, kadın, evlilik, cihad, demokrasi, eğitim vb. konulara nasıl baktıkları da ayrıntılarla inceleniyor.

Raporun son bölümünde "Derin Strateji" başlığı altında da, ilk başta verilen "Yapılacaklar" daha da detaylandırılıyor. Burada en ilgi çekici olanı da, "Ilımlı İslami bir lider oluşturulması" başlığı altında ortaya çıkıyor: "Ilımlı İslamcılar’ın cesur sivil liderler olmasına çalışılmalı ve demokrasi, insan hakları, kadın hakları konusunda etkili politikalar geliştirmeleri sağlanmalı. İslam’ın bir üst kimlik olduğundan çok, insanlarının kimliklerinin bir parçası olduğu işlenmeli, sivil toplum örgütleri oluşturarak Ilımlı İslamcı liderlere yardım edilmesine çalışılmalı..."

Tabii raporda Türkiye’yi, Irak’ı ve tüm İslam dünyasını ilgilendiren bölümler ve hepimize tanıdık gelecek "uygulama önerileri" bulunuyor... Biz burada sadece raporu kısaca özetledik...

Bilmek sabır ve araştırma istiyor. Bilen, bulmacayı daha kolay çözüyor...

Kaynak: Rand.org "Cıvıl Democratıc Islam: Partners, Resources and Strategıes

islam ile gözümüz boyandığı sürece,biz daha çoooook evet deriz.
 
2011 Haziranından sonra; son darbe indirilecektir. Planlamalar saat gibi işliyor. Sonuç alma zamanı geldiğinde uyardığımız ama kendi düşmanlarının sözlerine itibar edenler ölüm anı geldiğinde neden öldüklerini bilmeyecekler, bilemeyecekler. Evet Haziran da ötenazi yapacaklar. Merak ediyorum; Ülkemde ne kadar et yığını var acaba. Kasap vitrinindekileri demiyorum tabii ki. Sonuç olarak; Türkiye'de toprak üstünde yaşayan hiç bir canlının; bizim için hiç bir değeri yoktur. Kaynak: Okyanus ötesi.
Ben bir karıncayım. Ağzımdaki suyla, ateşi söndürmek için yollardayım. Bilirim sönmez ama Vatanım için canım kanım binlerce kez feda olsun. Ey! et yığınları bu sözüm size değil. Siz anlamazsınız; anlamadınız, anlayamayacaksınız.
 
ülkedeki bu kaosu ve kargaşayı, bu satılmışlığı, bu gerici düşüncenin ülkeyi mahvettiğini nedense 80 yıldır ülkede söz sahibi olupta... 8 yıldır muhalefette olanlar ( CHP - MHP ) söylüyor. acaba siz mi çok ileri görüşlüsünüz? millet mi kör?

yada gerçek cumhuriyetçi rejim (halkın kendi kendini yönetmesi) sizin inandığınız atatürk cumhuriyetiyle örtüşmüyor mu?

Allahın izni ve inayetiyle 12 haziranda en az %48-50 ile geliyoruz...!
 
yine Atatürkcülük elden gidiyor şeriat gelebilü daş düşebilür zırıltısı baydı artık :) bir şeyde dikatimi cekti adam bu kadar kederli konuşuyor ama yandıgı yere bak mayoyuda zor görürüz :lol: :lol: :lol: :thumbup: allah belanı vermesin yaa söz alıcam secimden sonra buna bir tane mayo huhahaha
 
Değiştirilemezzzzzz, değiştirtmeyizzzz diye bas bas bağıranlar kenan evren gibi bir darbeci gelip değiştirtmeyizzzzz dedikleri anayasayı kompe çöpe atarken hiç seslerini çıkarmazlar!!!

Çok garip!
 
Geri
Üst