Anayasal Düzene Başkaldırı

Vtnsvr

New member
Gündüz AKGÜL


Sendikaların 1 Mayıs’ı Taksim meydanında kutlamak istemeler üzerine yetkililer bunu önlemek için demeç üstüne demeç vermeye başladılar.
Görevde olduğum dönemlerde atamamı yapan, beni terfi ettiren, gerektiğinde hakkımda soruşturma açan, disiplin cezası verebilen Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanı Adalet Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin’in demeci ilgimi çektiğinden yazımın başlığını oluşturdu.
Sayın Şahin’in Genel Başkanının “Ayakların başları yönettiği bir yerde kıyamet kopar” diyerek “ayak takımı” olarak aşağıladığı, temeli köylülüğe dayanan ve büyük ATATÜRK tarafından “Türk milletinin hakiki efendisi gerçek üretici olan köylüdür” diye ödüllendirdiği emekçi sınıfı, Mehmet Ali Şahin’in demeci ile Anayasa’ya baş kaldıran terörist bir grup gibi gösterilmesi hiç şık olmamıştır.
Sayın Şahin demecinde “İstanbul’da açık hava toplantılarının nerede yapılacağını Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası, buna bağlı Yönetmelik ve İstanbul Valiliği’nin kararında açıkça belli olduğu halde, ben yasa tanımam, yönetmelik tanımam, Valiliğin kararını tanımam, ben bildiğimi okurum denirse bu açıkça TÜRKİYE’DEKİ MEVCUT ANAYASAL DÜZENE BİR BAŞKALDIRIDIR”
Sayın Şahin’in demecinde gerçek payı olmakla birlikte, 1 Mayıs’ta emekçilerin taksimde kutlama yapmak istemeleri ile pek bağdaşmamaktadır.
Çünkü 1 Mayıs için Sendikalar Valilikten gerekli izni almış, sadece toplantının yapılacağı yer konusunda anlaşmazlığa düşülmüştür. İzinsiz olarak yasa dışı bir gösteri ve yürüyüş söz konusu değildir. Valilik yer konusunda her zaman değişiklik yapabilme yetkisine sahiptir. Ne yazık ki iktidarın emir ve talimatları doğrultusunda Sayın Vali bu yetkisini kullanmamış, gerilimin tırmanmasına yardımcı olmuş ve İstanbul sokaklarında emekçilere karşı terör estirmiştir.
Çünkü iktidar partisi emekçilerin dört bir yandan oluk oluk akarak Taksim meydanını doldurmalarından ürkmüş ve bu nedenle de gerilim yaratmaktan çekinmemiştir.
Sonuçta sendika yetkililerinin sağduyulu davranmalarıyla, Taksimde toplanmaktan vazgeçilmiş ve olabilecek olayların önüne geçilmiştir.
Adalet Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin’e çok sert, acımasız ve suçlayıcı demeci karşısında birkaç sözüm olacaktır.

Sayın Bakan;

*Bağımsız Mahkemelerce verilen kararlara müdahale ederek “Mahkemenin bu konuda söz söyleme hakkı yoktur. Söz söyleme hakkı din ulemasınındır.” (RTE) demeyi,
*Yine bağımsız yargının sıkmabaş konusunda verdiği bir karar sonrasında “Efendi bu senin değil, Diyanet’in işi” (RTE) diyerek yargı kararlarını hiçe saymayı,
*Cumhurbaşkanı seçimi için gerekli olan 367 toplanma oranı konusunda Anayasa Mahkemesince verilen karar sonrasında, "Yargı açısından yüzkarasıdır. (RTE) diyerek Yüksek yargıya hakaret etmeyi,
*Derdini anlatmak isteyen yurttaşa “Lan artistlik yapma, terbiyesizlik yapma, hadi ananı al git buradan.”(RTE) diyerek yurttaşa hakaret etmeyi,
* Uluslararası teröristler listesinde bulunan biri için "Ben Yasin Bey’i tanıyorum ve kendime inandığım gibi inanıyorum. Yasin Bey’in bir terör örgütüyle münasebet kurması, ona destek vermesi mümkün değildir.” (RTE) demeyi,
*Partiniz hakkında kapatma davası açan Yargıtay Başsavcısına, Araf suresinin 179. ayetindeki “İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır." Bölümünü atlayarak "Kulakları vardır duymazlar, gözleri vardır görmezler, dilleri vardır gerçekleri söyleyemezler" (RTE) diyerek hakaret etmeyi,
*Türkiye Cumhuriyeti laik bir devlet olmasına karşın, “İslam yaşamın her aşamasında yaşamalı, o zaman Hâkim bir karar vermeden önce Kuran’daki ayete bakmalı, Türkiye toplumu Allah’la kul arasına, Allah’ın emriyle kanunun emri arasında sıkıştırılmamalı (C.Çiçek)” söylemiyle şeriata davetiye çıkarmayı,
*Sıkmabaş hakkında karar veren Danıştay’a dairesi üyelerine yapılan alçak saldırıda hedef saptırmak adına “Saldırıda gladyo türü bir yapılanma var. Sürprizlere hazır olun!” (M.A. Şahin) demeyi,
* Yargıtay Üye sayısının azaltılması nedeniyle Yargıtay Yasasında yapılmak istene değişikliğin eleştirilmesi üzerine, iş yoğunluğu altında ezilen ve özveri ile işin altından kalkmaya çalışan Yargıtay mensuplarını aşağılayacak şekilde “Millet adına sorumluluk üstlenenlerin gerekirse gecelere kadar çalışıp sorumluluklarının gereğini yerine getirmeleri gerekir. Sabah 9, akşam 5 yok. Bu mazeretlerin arkasına kimse sığınmasın.” (M.A. Şahin) demeyi,
*Laik bir devlet olan Türkiye Cumhuriyetinde ''Yine başlangıçta kurulurken ortaya atılan cumhuriyet ilkesinin de zayıfladığını ve işlevini kaybettiğini görüyoruz. Halk için ve halk adına yönetim diye tarif edilen cumhuriyet kavramının aslında artık bizim için çok fazla bir mana ifade etmediğini söylememiz de mümkündür. Türkiye Cumhuriyeti'nin başlangıçta ortaya koyduğu laiklik, cumhuriyet ve milliyetçilik gibi birçok temel ilkenin yerini daha çok katılımcı, daha âdem-i merkezi, daha Müslüman bir yapıya devretmesi zorunluluğunu ve artık bunun zamanının geldiği düşüncesini taşıyorum.'' (Ö. Dinçer) söylemi ile şeriat çağrısı yapan birini önce bürokrasinin en üst kademesine getirmeyi, sonrada Milletvekili yapmayı,

Acaba hangi yasaya, yönetmeliğe, emir ve talimatlara uygun gördüğünüzü merak ediyorum.
Sayın Bakan, Siz adaleti temsil eden bir kurumun başındasınız, tarafsız, adil, gerçekçi davranmak diye bir zorunluluğunuz var. Nalıncının keser gibi hep kendine yontmak adalet ilkeleri ve tarafsızlıkla bağdaşmaz.
Gerçekten yukarda yazdığım, yasa, kural tanımaz, “Ben söylersem olur” anlamındaki sözleri hangi kategoriye uygun göreceğinizi merak ediyorum.
Lütfedip bir açıklama yaparsanız, beni ve benim gibi düşünen yurttaşları rahatlatmış olursunuz.
Bütün dünyada bayram ve şenlik havasında kutlanan Emekçiler günü, ülkemde şiddet altında, burukta kutlansa, ben 1 Mayıs Emekçilerin bayramını yürekten ve coşku ile kutlarım.
Emeğe saygı gösteren iktidarlar ve yöneticiler göreceğimiz günler dileğiyle… 2.5.2008

Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
 

HTML

Üst