Allah, kişiye ancak gücünün yeteceği kadar teklif eder.

DayWalkerr

ABDUSSABUR



Allah kimseye gücünün yettiğinden başkasını yüklemez, yükleyemez değil, yüklemez. Allah'ın kendi kullarına yüklediği sorumluluk, kulların güç yetireceği kadardır ve hatta onun çok altındadır. Allah insanları zora koşmaz, güçlerini son sınırına kadar zorlamaz, sıkıntıya sokmaz, müşkülat ve meşakkat vermez.

Mükellef olan kullar o görevleri güçleri rahat rahat yetecek şekilde yapabilirler. Nitekim "Allah size kolaylık diler, zorluk dilemez..." (Bakara, 2/185) buyurmuştur. Hak din kolaylıktır, onda zahmet yoktur. Böyle olması da güç yetmez bir sorumluluğu yüklemeye Allah'ın kudreti olmadığından değildir, sırf fazl u kereminden ve rahmetindendir.

Bu suretle Allah'ın kullarına bahşettiği güç ve takat onlara emrettiği görevlerden daha fazladır. Bu sayede onlara görevlerini yaptıktan sonra dinlenecek, gezip dolaşacak, dünya ve maişet işlerinde çalışacak, hatta daha başka emredilmemiş olan hayır ve hizmet işleriyle ilgilenecek zaman ve imkan kalabilecektir. Nitekim kullar farzları yaptıktan sonra daha neler neler yapabilirler. Mesela günde beş vakit namazdan başka daha ne işler görebilirler. Gerçi sorumluluk iradeye bir anlamda zahmet yüklemek demektir, her zahmet de bir enerji tüketimini gerektirir. Bu hikmetten dolayı her yükletilen sorumluluk ona güç yetirebilme şartına bağlıdır. Fakat o yükün bu gücü zorlamaması da şarttır. Yani her bir ferdin sorumluluğu gücüyle ve kapasitesiyle ölçülmek gerekir. Bundan dolayı kişilerin güç ve takatleri farklı olduğundan, gücü ve kapasitesi fazla olanların sorumluluk dereceleri de fazla olacaktır ki, adalet ve eşitlik de bunu gerektirir. Mesela, hastalığından dolayı ayağa kalkamayan kişi oturarak namaz kılabilmektedir. Malı olmayan zekatla mükellef olmayacağı gibi, çeşitli zenginlerin zekatları da bir ölçü çerçevesinde değişik olur. Zenginlik derecesine göre kimi on, kimi yüz verir. Fakat hepsi de aynı nisbet dahilinde, mesela kırkta birdir.

Kudret hesaba katılmayarak, nüfus başına eşit olarak şu kadar verilecek demek, bu temele aykırı düşer. Yine bunun gibi, ümmete toptan yönelik olan farzı kifayenin fertlere ilişkisi de böyledir. Ayrıca bir şahsın uhdesine düşen sorumlulukların toplamı hesap edildiği zaman dahi onun gücünü aşmamalıdır. Bunun için bazı sorumluluklarda zahmetsiz ve külfetsiz kudret-i mümekkineden başka bir de kudret-i müyessire denilen, yani daha da kolaylık esasına dayanan bir kudret de şart olmuştur. Velhasıl bu âyet, hikmet-i teşrî'in en büyük esasını özet olarak ifade etmiştir. Sorumluluk onu yüklenecek olanın kapasitesi ile orantılıdır. Herkesin kesbettiği (kazandığı) kendi lehine (çıkarına), iktisap ettiği de kendi aleyhine (zararına)dir.
 

ruveyda

New member
Mükellef olan kullar o görevleri güçleri rahat rahat yetecek şekilde yapabilirler. Nitekim "Allah size kolaylık diler, zorluk dilemez..." (Bakara, 2/185)

ne kadar güzel dinimiz var ama hakkıyla yaşayamıyoruz....
 

HTML

Üst