- Katılım
- 25 Haz 2005
- Mesajlar
- 9,652
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 40
Allah Arapların mı?
Allah’ı kainatın yaratıcısı ve sahibi olarak bilir, inanırız. En azından bu yüce gücün varlığını inkâr edenler olsa bile kainattaki bu dengenin nasıl sağlandığı hâlâ açıklanamadığına göre, bunu gizleyen güce biz Allah diyoruz.
Ona inananlar, onun sözleri olup olmadığını tartışmadan, o yüce varlığın tarihin en eski çağlarından yeryüzüne gelen ilk canlıdan bu yana onun, “Bu kainatta gördüğünüz her şeye can veren benim, onların canını da ben alırım” dediğini biliyor ve inanıyoruz.
Yine inançlarımıza ve bize tebliğ edilenlere göre, o yüce varlığın yani Allah’ın, affetmediği günahların başında kul hakkı, kendisine şirk koşulmasının olduğunu da biliriz.
Peki Araplara ne oluyor?
Bu durumda, vatandaşımız olan berber Sabri Boğday, Mısırlı bir fellahla kavga veya münakaşa ederken, Allah’a küfrettiği gerekçesiyle, şeriat kanunlarına göre idama mahkum ediliyor ve bu cezası da onaylanıyor.
Vatandaşımızın ailesi, bunun, Sabri’nin Türk olmasından kaynaklanan bir Arap komplosu olduğunu açıklıyor ve savunuyor ama onları ne duyan ne de dinleyen olmuş.
Sonuç itibarıyla; Cumhurbaşkanı ve Başbakanımızın özel ihtimam göstererek havalimanında karşıladıkları sonra da devlet protokolünü bir kenara iterek kaldığı otelde ayağına giderek ziyaret ettikleri Suudi Arabistan Kıralı’nın iki dudağının arasından çıkacak lafa kalmış Sabri’nin durumu.
Arapların tarih boyunca biz Türkleri arkadan hançerlediğine ve bunu devam ettirdiklerini de biliyoruz. Devlet yöneticilerimizin, “Dostumuz” dedikleri Kıral’ın onları dinlemeye niyeti olmadığı tespitimizi güçlendiriyor.
Araplar ne hikmetse kanunlarına Allah’a küfredenin idam edilmesi cezasını koymuşlar. Kainatın yaratıcısı ve sahibi olan ve böylesine güçlü olduğuna inandığımız bu yüce varlığı korumak ve sahiplenmek neden Araplara kalmış, bunu anlamıyorum.
Allah, dünyanın neresinde olursa olsun semavi dinlere mensup olan ve olmayan tüm insanların inandığı ve onların yaratıcısıdır. Bu nedenle Allah’ı korumak bu Araplara kalmamalıdır.
Ancak tarih boyunca Türk düşmanı olan ve İslamiyeti dinden çıkarıp “Arabizme” dönüştüren Arapların bu davranışının bence Allah’ı korumaktan çok Türk düşmanlığının devamı ve bir Türk’ün öldürülmesinden ibaret olduğunu düşünüyorum. Allah kendisine şırk koşanları affetmediğine göre, hakaret edenlere ne yapacağını da bilir sanıyorum. O nedenle hep, “Allah’la kul arasına girilmez” ve onun takdirine bırakılan bazı şeyler için, “Görelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler” demiyor muyuz?
Ayrıca bu durumu şeriat meraklılarının ve onları destekleyenlerin de dikkatine sunmak isterim.
( Mustafa Dolu - 06.05.2008 )
Allah’ı kainatın yaratıcısı ve sahibi olarak bilir, inanırız. En azından bu yüce gücün varlığını inkâr edenler olsa bile kainattaki bu dengenin nasıl sağlandığı hâlâ açıklanamadığına göre, bunu gizleyen güce biz Allah diyoruz.
Ona inananlar, onun sözleri olup olmadığını tartışmadan, o yüce varlığın tarihin en eski çağlarından yeryüzüne gelen ilk canlıdan bu yana onun, “Bu kainatta gördüğünüz her şeye can veren benim, onların canını da ben alırım” dediğini biliyor ve inanıyoruz.
Yine inançlarımıza ve bize tebliğ edilenlere göre, o yüce varlığın yani Allah’ın, affetmediği günahların başında kul hakkı, kendisine şirk koşulmasının olduğunu da biliriz.
Peki Araplara ne oluyor?
Bu durumda, vatandaşımız olan berber Sabri Boğday, Mısırlı bir fellahla kavga veya münakaşa ederken, Allah’a küfrettiği gerekçesiyle, şeriat kanunlarına göre idama mahkum ediliyor ve bu cezası da onaylanıyor.
Vatandaşımızın ailesi, bunun, Sabri’nin Türk olmasından kaynaklanan bir Arap komplosu olduğunu açıklıyor ve savunuyor ama onları ne duyan ne de dinleyen olmuş.
Sonuç itibarıyla; Cumhurbaşkanı ve Başbakanımızın özel ihtimam göstererek havalimanında karşıladıkları sonra da devlet protokolünü bir kenara iterek kaldığı otelde ayağına giderek ziyaret ettikleri Suudi Arabistan Kıralı’nın iki dudağının arasından çıkacak lafa kalmış Sabri’nin durumu.
Arapların tarih boyunca biz Türkleri arkadan hançerlediğine ve bunu devam ettirdiklerini de biliyoruz. Devlet yöneticilerimizin, “Dostumuz” dedikleri Kıral’ın onları dinlemeye niyeti olmadığı tespitimizi güçlendiriyor.
Araplar ne hikmetse kanunlarına Allah’a küfredenin idam edilmesi cezasını koymuşlar. Kainatın yaratıcısı ve sahibi olan ve böylesine güçlü olduğuna inandığımız bu yüce varlığı korumak ve sahiplenmek neden Araplara kalmış, bunu anlamıyorum.
Allah, dünyanın neresinde olursa olsun semavi dinlere mensup olan ve olmayan tüm insanların inandığı ve onların yaratıcısıdır. Bu nedenle Allah’ı korumak bu Araplara kalmamalıdır.
Ancak tarih boyunca Türk düşmanı olan ve İslamiyeti dinden çıkarıp “Arabizme” dönüştüren Arapların bu davranışının bence Allah’ı korumaktan çok Türk düşmanlığının devamı ve bir Türk’ün öldürülmesinden ibaret olduğunu düşünüyorum. Allah kendisine şırk koşanları affetmediğine göre, hakaret edenlere ne yapacağını da bilir sanıyorum. O nedenle hep, “Allah’la kul arasına girilmez” ve onun takdirine bırakılan bazı şeyler için, “Görelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler” demiyor muyuz?
Ayrıca bu durumu şeriat meraklılarının ve onları destekleyenlerin de dikkatine sunmak isterim.
( Mustafa Dolu - 06.05.2008 )