MozoLe Miяach
Çǿκ کε√díκ طę ∂طí
- Katılım
- 25 Eki 2006
- Mesajlar
- 12,862
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 121
TAŞIYORUZ !!!
GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ HAYALİ CİHAN DEĞER... BUYRUN SEYREYLEYİN GÜNÜN OLAYINI...
O gün Ali Sami Yen stadı tarihi günlerinden birini yaşıyordu...Ligin 16'ncı haftasına gelinmiş, 4 takım kıyasıya puan mücadelesi veriyordu... Haftanın maçı İstanbulspor - Beşiktaş maçıydı... Zirveye daha da yaklaşabilmek adına Beşiktaş için çok önemli bir maçtı... Ha keza İstanbulspor da ilk 6 için şans kovalamaktaydı...
Maça ilgi çok büyük oldu... Beşiktaş tarftarına ayrılan kısıma yaklaşık 3000 taraftarımız doluyordu yavaş yavaş..
Tarafların hemen hemen hiç gol pozisyonuna giremedikleri bir kısır maç oluyordu... KaraKartallarımız saldıryor, İstanbulspor da 1 puan için sahaya çıkmış görüntüsü içinde direniyordu... Takımımız sonuç alma çabası ile telaşlanıyor, telaşlandıkça da düzgün pozisyon üretemiyordu...
İlk yarı içinde bu telaşlı oyundan yararlanmaya çalışan İstanbulspor bir iki tehlike yaratsa da kalemize, sonlara doğru iyice geriye yaslanıyor, bir puanı alıp gitmekten başka bir düşünce içine giremez oluyordu... Bizim açımızdan ise maçın ilk yarısının en önemli pozisyonları ise Davut ve Faruk'un kafa şutlarının auta çıkması oluyordu...
Bu sıkıntılı dakikalar içinde tribün kaynar hale geliyordu... Tribüne girmiş olan 3000'i geçkin taraftarımız arasında izdiham
yaşanıyor, stadın eski açık tarafında yer alan taraftarlarımız devre arası olduğunda kendilerini engelleyen tel örgüleri yıkarak sahaya atlıyorlardı..
Saha görevlilerinin şaşkın bakışları arasında, demir kapıları kırarak izdiham nedeniyle sahaya giren taraftarlarımız, oyundan çıkmakta olan bazı oyuncularımızı kucaklıyor, omuzlarına alıyor ve tezahüratta bulunuyorlardı...
Sonra da sahada kalan toplarla "futbol" oynamaya başlıyorlardı...
O topluluğun içinde sahaya girenlerden biri olan, "Osman Toprak" olayları şöyle anlatıyordu;
Ben Osman Toprak… Biz Şişli’deki aportumanların Kapucu çocukları, stada kaçak girdük...Hayatımuzda böyle bir zevk yaşamaduk. Maç öncesi tribünler yükünü almıştu. Devre arasına doğru sıkışanlar olunca, tel örgüleri aşan kendini sahaya atıyordu...
Biz kapıcu çocukları stada kaçak girdiydük... Millet sahaya çullanınca biz de dalduk... Hemi de takla atarak...
Bir saatte yakın top oynaduk. Maç yapacak takımları bir saat sahaya sokmaduk. Yöneticiler yalvardı biz gene sahadan çıkmaduk… Stadın dört bir yanından sahaya dolanlar, futbol topu bulunca peşinden koşmaya başladu. Karşı köşedekiler de bir futbol topu bulunca onlar da aralarında maç yapmaya başladu. Maçımız devam ediyordu. Askerler geldi. Yöneticiler geldiler.
“Çıkın maç yarım saat gecikti” dediler. Çıkmaduk... Biz dinlemedik. Bir de devre arası yaptuk. Devre arasında Askerler bize yönetici gibi davrandu. Mataraları ile su verdü...
Maçın başlaması gerekiyormuş. Biz tam kırk dakika oynamıştuk. Maçı oynayacak Beşiktaş ile İstanbulspor futbolcuları sahaya çıkıp, bizi kovalayıp tartaklamaya başladular. Biz dayaktan kaçtuk. Hakem maçı 40 dakika gecikmeli başlattu.
Sarı-Siyahlı kaleci Yılmaz’ı öpmeye başladu.
Yılmaz “Çekil gol yiyeceğim” diye bağırıyordu.
Arkadaşım aldırmadı. Yılmaz’ı öpmeye devam etti.
Bu sefer hakem Zeki Gürkan geldi onu kovaladu.
Hey gidi günler hey... Henüz 14 yaşındayduk... Tam 30 yıl geçmiş aradan... Ben şimüdü Tüccarım....Diğer arkadaşım Arçelik bayiü...
Hele hele Nişantaşı Topağacından gelen kapucu çocuğu bir arkadaşumuz vardı... Onu heç mi heç sormayın.... O inşaatçı oldu....
Maçka’da devletin Saray arazüsüne kaçak aportuman diktü... Bu kadarla kalmadı.... Kaçak girdüğümüz stadın böyük takumuna futbol sorumlusu oldu.... Malum Hocayı besliyor... Hoca onu bir partinin listesine koydurup, Bakan yapacak…
İkinci yarı Beşiktaşımız oyuna ağırlığını koyuyordu... Sürekli saldırıyor, golü arıyordu... Dakika 64 de Sanlı'nın dömivolesi direkten dönüyordu... Ve taraftar çılgınca gol olduğunu sanarak coşuyordu...
Oyuncumuz Saim, sürekli olarak İstanbulspor'un ortasaha oyuncularından Kasaboğlu'nun üstüne oynuyor, Kaya İstanbulsporlu Cemili gölge gibi takip ediyor, Sanlı ise K.Ahmeti zaman zaman marke ediyor ve üstünlüğümüzü sağlamaya çalışıyorlardı...
Dakika 88'i gösterdiğinde oyuncumuz Davut korner kullanmak üzere köşe gönderine gidiyordu...
Davut'un soldan kullandığı korner atışına, Sanlı kafa vurmaya çalışıyor, başından seken top Küçük Ahmet Özaçarın önüne düşüyor, Ahmetin düzgün vuruşu ile takımımız 0-1 öne geçiyordu...
Gol sonrası yine taraftarlarımız seviniyor ve kendine hakim olamayan bir Beşiktaşlı sahaya atlıyordu...
Galibiyet golünü kutlamaya çalışan taraftarımız, iki takım oyuncularınca kovalanıyor, yakalanıp saha dışına çıkarılıyordu...
Ve tarihi maç K.Ahmet'in bu golü ile son buluyordu... Maç esnasında düzeni sağlamaya çalışan askeri birliklerin maç sonrası dağılma görüntüleri, biraz savaş alanını terk, biraz da ihtilalin ayak seslerini andırıyordu...
BİTMEDİ DAHA...
SÜRÜYOR O KAVGA...
VE SÜRECEK....
SELAM OLSUN SÜRDÜRENLERE ... !!!
Derleyen: Mehmet Yücegönül
Kaynak: Futbolda 50 Yıl Yaşadıklarım / Dr.Necati Karakaya
SeLam oLsun tüm beşiktaşLıLara..