- Katılım
- 11 Mar 2008
- Mesajlar
- 20,694
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Alex de Souza, dünyanın en iyi 10 numaralarından biri. Ama en entelektüel, en efendi, en alçakgönüllü ve en çalışkan unvanlarının da sahibi
Tarih 15 Mayıs 2011, Pazar. Yer, Kadıköy. Ve kendimi bildiğimden beri Galatasaraylı olan ben, bir grup Fenerbahçeli (FB) arkadaşımla FBAnkaragücü maçını izlemek üzere Şükrü Saraçoğlu yollarındayım. Fenerbahçe Stadında daha önce de maç izlemişliğim var elbette, ancak rakip takım sıralarında, bir avuç olarak ve çoğunlukla hüzünlü dönüşlerle.
İlk kez FB sıralarında oturuyorum ve kazananın kim olacağından ziyade, izlemek istediğim sadece iyi futbol. Ama maç çıkışında yayın yönetmenimiz Elçin Yahşiye e-mail atarken buluyorum kendim: Bu hafta Alex portresi yazsam? Şimdi okuyacağınız yazı, bu temenninin vücut bulmuş halidir.
Alex de Souza bir hayranının kurduğu Heteroseksüel bir erkek olarak kendisinden resmen hoşlanıyorum, cümlesinin dahi ilham kaynağı ve hayalgücüne fazlasıyla inanan biri.
YOKSUL BİR ÇOCUKLUK Yedi yıldır sadece FBli değil Türkiyeli futbolseverlerin gönlüne taht kuran Alex de Souza, 14 Eylül 1977de Coritibada doğdu ama çocukluğu komşu şehir Colomboda geçti. Yoksul bir ailenin çocuğuydu ve bunu hiç unutmadı, milyon dolarlara transfer olduğunda bile.
Şöyle anlatıyor çocukluğunu: Bana bebekliğimden itibaren aynı zamanda vaftiz annem olan anneannem baktı. Çünkü annem ile babam ailenin geçimiyle uğraşıyorlardı. Hep ekonomik zorluklar yaşadık.
Sekiz yaşıma geldiğimde Coritibanın minik takımında oynamaya başladım. Bir yandan okuluna devam ederken, bir yandan da amatör olarak futbol oynar. Şimdi hâlâ elinden düşürmediği kitaplar o yıllara dair yarım kalan okuma aşkının izlerini taşır.
Liseyi bitirmesine bir yıl kala profesyonel olduğu için okumak içinde hep ukde kalmıştır: Küçüklüğümden beri annem-babam her zaman beni okumaya yönlendirdi. Okul, karakterimin gelişmesine yardımcı oldu ve bilinçli biri olmamı sağladı.
Küçüklüğünden beri ailenin önemini fark eder: Önce anne-babası ve kardeşleriyle oluşturduğu büyük ailesinin, daha sonra karısı Daianneyle ve üç çocuğuyla oluşturduğu kendi çekirdek ailesini hayatının merkezi haline getirmesi bundandır.
Doğruluk, dürüstlük, saygı gibi birçok değeri ailesinden öğrendiğini ve her şeyi ailesinin daha rahat bir yaşamı olsun diye yapmayı hayatının ilkesi haline getirdiğini anlatacaktır sonraları. Söz aileden açılmışken, Daianneden bir tek cümleyle bahsetmek haksızlık olacaktır: Çünkü o yoksul de Souza ailesinin, rüyalarında görmeyeceği bir gelindir ve bunun tek bir anahtar sözcüğü vardır:
Çünkü o yoksul de Souza ailesinin, rüyalarında görmeyeceği bir gelindir ve bunun tek bir anahtar sözcüğü vardır: Aşk. Kolay mı kulüp başkanının kızını almak? Alex de Souzanın prestijli bir futbol kariyeri var. Coritibada tersliklere rağmen kendisini ispatlama imkanı buldu. Palmeirasa gittiğinde Libertadores, Mercosul ve Brezilya kupaları geldi. Üstelik Libertadores kupasında en çok gol atan futbolcuydu.
2001- 2002 sezonunda Parmaya transfer olur, ligin ikinci yarısında Flamengodadır, diğer sezon ise Cruzeiroda. Ancak gelmeden önce 2003te takımın gol kralı olarak ve kulüp tarihinin bir sezonda en fazla gol atan futbolcusu olarak adını kulüp tarihine yazdırır.
3000. GOLÜ ATTI Başarıları ve golcülüğüyle birçok Avrupa takımının transfer listesine giren ve 2004 yılında Copa Americayı kazanan futbolcu, aynı yıl bütün teklifleri reddederek, FBli yıllara merhaba der. Gelir gelmez taraftarın sevgilisi haline gelen Alex, ilk sezonunda şampiyonluk yaşar, diğer sezonda ligde asist kralı olur. 2006-2007 sezonunda FBnin 100. yıl kadrosunda şampiyon olarak yer alır ve takımının lig tarihinde ilk yabancı gol kralı olur.
2007-2008 sezonunda artık takımın kaptanıdır ve taraftarlar için adı artık Kralelextir. Aynı sezonda takımının ilk kez UEFA Şampiyonlar Liginde çeyrek final oynamasında lider rol ondadır ve aynı sezon asist kralıdır. 2009-2010 sezonunda ise FBnin Avrupa kupaları tarihinde, en çok oynayan ve en çok gol atan futbolcusudur.
2010da ise FB tarihinde en çok forma giyen yabancı futbolcu unvanının sahibidir. Aynı yıl 100 gol barajını geçen ilk yabancıdır. FBnin lig tarihinde 3000. golünü atan Alex de Souza, şimdilerde nedense uzak tutulduğu Brezilya milli takım formasını ilk kez 15 yaşındayken 1992 yılında giyer. Sonraki yıllarda 19 kez mavi-sarılı formayı giyen futbolcu, 49 kez de A Milli olmuştur.
Milli takımda; Romario, Rivaldo, Ronaldo, Roberto Carlos, Ronaldinho gibi tüm dünyanın yakından tanıdığı isimlerle top koşturan Alex, futbol başarılarının yanı sıra, düzenli özel hayatı, iş ahlakı, alçakgönüllüğü, entelektüelliği ve ünlü gülümsemesiyle taraftarların ve bütün futbolseverlerin gönlüne taht kuran bir futbolcu.
Evet, Alex de Souza alıştığımız yabancı futbolculardan çok farklı. Yıllardır bize futbolcunun nasıl olması gerektiğini öğretiyor. FBye geldiğinden bu yana ne yurtdışında piyasasını artırmak röportajlar verdi, ne zırt pırt sakatlandı, ne gece hayatında gezip durdu.
DURUŞUNU HİÇ BOZMADI Maçlarda sürekli hakeme itiraz eden, karşı takımın oyuncularını provoke eden çirkef oyunculardan olmadı hiç. Maçına çıktı, oyununu oynadı. Yedek beklediği, oyundan hak etmediği şekilde çıkarıldığı, hatta taraftar tarafından ıslıklandığı maçlarda bile duruşunu hiç bozmadı. FByle parada anlaşamadı, söylentileri çıkmadı, sözleşmesini yinelemesi olay olmadı.
Alex de Souza, futbol teorisi konusunda da kafa yoruyor ve dünyada futbol kalitesinin düştüğüne inanıyor ve bu yüzden futbolcuların markasyon, taktiksel ve fizik gücünün öne çıktığını vurguluyor. Maçlardan sonra hep koltuğunun altında bir kitap ve gözlüğüyle görülen kendisine sorulan bir soruyu şöyle yanıtlamıştı: Eğitim sadece futbolcu için şart değildir, herkes için şarttır.
ALEXE ÖZEL * Alexin futbol dünyasındaki idolü Zico. * Gece hayatından hoşlanmamasına rağmen, futbolcuların özel hayatına saygı duyulması gerektiğini savunuyor. * Kamp dönemlerinden hoşlanmıyor ve yararına inanmıyor. * Türkiyede tek özlediği şey tiyatroya gitmek, dil bilmediği için tiyatroya gidemiyor. * Futbolcu olarak en iyi çalıştığı teknik direktör: Luxembourgo.
* İnançlı bir Hıristiyan. Maçlardan önce her sabah yataktan dua ederek kalkıyor. * Tam bir tarih düşkünü. Türkiye ve dünya tarihi külliyatını yakından takip ediyor. Brezilyada çok satan kitapları kaçırmıyor. * En çok Samba ve Brezilya müziği dinlemeyi seviyor. Uluslararası müzikten pek hoşlanmıyor. Türkiyedeki ise favorisi Sezen Aksu.
* İstanbula aşkla bağlı. İnsanlarımızın sıcaklığını çok seviyor. Ve dünyadaki en güzel yerin Kapadokya olduğunu düşünüyor. * Atatürke büyük saygı duyuyor ve hakkındaki birçok şeyi merak ediyor. Ama iddia edildiği gibi evinde bir Atatürk köşesi yok.
* FB taraftarı için Alexin çiklet çiğnemesi bir totem. Alex çiklet çiğniyorsa, kazandık, diyorlar. * FBnin basketbol ve voleybol takımlarının maçlarını da yakından izliyor. Aynı zamanda Türk Milli Takımını da izlemeyi ihmal etmiyor. * Alexin Türkiyede en çok özlediği şeyin Brezilya kahvaltıları.
* Salon futbolunu çok seviyor ve Türkiyenin salon futboluna yatırım yapması gerektiğini söylüyor. * Alexin annesi ve teyzeleri de futbol oynuyor. Dünyanın en iyi kadın futbolcusu olarak gösterilen Brezilyalı Marta da Silvayı çok beğeniyor. * Lefterdan sonra yaşarken heykeli dikilecek ikinci FBli futbolcu olacak.
EKŞİ SÖZLÜKTE ALEX * Bu adam sadece futboluyla değil, insanlığıyla, adamlığıyla, takımını sahiplenişiyle de hoşuma gidiyor benim. * Parti kursa meclise rahatlıkla girer, o derece... * Alenen haksız rekabet unsuru arkadaş. Emekli olacağı günü bekliyoruz sabırla.
* Bu adam gol atmayı, attırmayı çok iyi biliyor. * Biz boşuna demiyoruz bir futbolcuyu eleştirirken bir Alex değil diye. * Maç bitiminden hemen sonra duşunu alıp, stattan ayrılıp belki yoldayken yani en fazla bir saat sonra sosyal medya organlarından taraftarına teşekkür eden adamdır.
* Türkiyede futbol oynamayı bıraktığı gün fanatik yanım sevinecek, ancak futbolu seven yanım da hüzünlenecektir. * Bu adam fazla yetenekli ama bu adam yetenekli olduğu kadar da zeki. Oyunu aklıyla oynuyor. Gücünün veya yeteneğinin yetmediği yerde zekasını ortaya koyuyor.
* Naif insan, iyi futbolcunun sadece oyunuyla değil aynı zamanda karakteriyle olacağını herkeslere göstermiştir. Golünü atar adam gibi taraftarına gider, onlarla paylaşır. * Maçın veya takımın durumu ne olursa olsun, top Alexe geldiğinde FBlilerin içi rahatlıyor. Çünkü top ya güvenli bir yere taşınır, ya faul yaptırır, ya dikine pas verir ya da gol olur.
* O futbola, futbol ona âşık. O topun 1.90lık adamlar arasından onun kafasına varışını başka türlü açıklamak zor. İki sevgilinin kavuşması gibi. Dokunuşu sevdiceğe dokunuşu gibi. Ayrılışları ise hep umut dolu, canım sen şimdilik git şu köşeye, der gibi.
Alex'in bilinmeyenleri - Takvim - Galeri - Spor
Tarih 15 Mayıs 2011, Pazar. Yer, Kadıköy. Ve kendimi bildiğimden beri Galatasaraylı olan ben, bir grup Fenerbahçeli (FB) arkadaşımla FBAnkaragücü maçını izlemek üzere Şükrü Saraçoğlu yollarındayım. Fenerbahçe Stadında daha önce de maç izlemişliğim var elbette, ancak rakip takım sıralarında, bir avuç olarak ve çoğunlukla hüzünlü dönüşlerle.
İlk kez FB sıralarında oturuyorum ve kazananın kim olacağından ziyade, izlemek istediğim sadece iyi futbol. Ama maç çıkışında yayın yönetmenimiz Elçin Yahşiye e-mail atarken buluyorum kendim: Bu hafta Alex portresi yazsam? Şimdi okuyacağınız yazı, bu temenninin vücut bulmuş halidir.
Alex de Souza bir hayranının kurduğu Heteroseksüel bir erkek olarak kendisinden resmen hoşlanıyorum, cümlesinin dahi ilham kaynağı ve hayalgücüne fazlasıyla inanan biri.
YOKSUL BİR ÇOCUKLUK Yedi yıldır sadece FBli değil Türkiyeli futbolseverlerin gönlüne taht kuran Alex de Souza, 14 Eylül 1977de Coritibada doğdu ama çocukluğu komşu şehir Colomboda geçti. Yoksul bir ailenin çocuğuydu ve bunu hiç unutmadı, milyon dolarlara transfer olduğunda bile.
Şöyle anlatıyor çocukluğunu: Bana bebekliğimden itibaren aynı zamanda vaftiz annem olan anneannem baktı. Çünkü annem ile babam ailenin geçimiyle uğraşıyorlardı. Hep ekonomik zorluklar yaşadık.
Sekiz yaşıma geldiğimde Coritibanın minik takımında oynamaya başladım. Bir yandan okuluna devam ederken, bir yandan da amatör olarak futbol oynar. Şimdi hâlâ elinden düşürmediği kitaplar o yıllara dair yarım kalan okuma aşkının izlerini taşır.
Liseyi bitirmesine bir yıl kala profesyonel olduğu için okumak içinde hep ukde kalmıştır: Küçüklüğümden beri annem-babam her zaman beni okumaya yönlendirdi. Okul, karakterimin gelişmesine yardımcı oldu ve bilinçli biri olmamı sağladı.
Küçüklüğünden beri ailenin önemini fark eder: Önce anne-babası ve kardeşleriyle oluşturduğu büyük ailesinin, daha sonra karısı Daianneyle ve üç çocuğuyla oluşturduğu kendi çekirdek ailesini hayatının merkezi haline getirmesi bundandır.
Doğruluk, dürüstlük, saygı gibi birçok değeri ailesinden öğrendiğini ve her şeyi ailesinin daha rahat bir yaşamı olsun diye yapmayı hayatının ilkesi haline getirdiğini anlatacaktır sonraları. Söz aileden açılmışken, Daianneden bir tek cümleyle bahsetmek haksızlık olacaktır: Çünkü o yoksul de Souza ailesinin, rüyalarında görmeyeceği bir gelindir ve bunun tek bir anahtar sözcüğü vardır:
Çünkü o yoksul de Souza ailesinin, rüyalarında görmeyeceği bir gelindir ve bunun tek bir anahtar sözcüğü vardır: Aşk. Kolay mı kulüp başkanının kızını almak? Alex de Souzanın prestijli bir futbol kariyeri var. Coritibada tersliklere rağmen kendisini ispatlama imkanı buldu. Palmeirasa gittiğinde Libertadores, Mercosul ve Brezilya kupaları geldi. Üstelik Libertadores kupasında en çok gol atan futbolcuydu.
2001- 2002 sezonunda Parmaya transfer olur, ligin ikinci yarısında Flamengodadır, diğer sezon ise Cruzeiroda. Ancak gelmeden önce 2003te takımın gol kralı olarak ve kulüp tarihinin bir sezonda en fazla gol atan futbolcusu olarak adını kulüp tarihine yazdırır.
3000. GOLÜ ATTI Başarıları ve golcülüğüyle birçok Avrupa takımının transfer listesine giren ve 2004 yılında Copa Americayı kazanan futbolcu, aynı yıl bütün teklifleri reddederek, FBli yıllara merhaba der. Gelir gelmez taraftarın sevgilisi haline gelen Alex, ilk sezonunda şampiyonluk yaşar, diğer sezonda ligde asist kralı olur. 2006-2007 sezonunda FBnin 100. yıl kadrosunda şampiyon olarak yer alır ve takımının lig tarihinde ilk yabancı gol kralı olur.
2007-2008 sezonunda artık takımın kaptanıdır ve taraftarlar için adı artık Kralelextir. Aynı sezonda takımının ilk kez UEFA Şampiyonlar Liginde çeyrek final oynamasında lider rol ondadır ve aynı sezon asist kralıdır. 2009-2010 sezonunda ise FBnin Avrupa kupaları tarihinde, en çok oynayan ve en çok gol atan futbolcusudur.
2010da ise FB tarihinde en çok forma giyen yabancı futbolcu unvanının sahibidir. Aynı yıl 100 gol barajını geçen ilk yabancıdır. FBnin lig tarihinde 3000. golünü atan Alex de Souza, şimdilerde nedense uzak tutulduğu Brezilya milli takım formasını ilk kez 15 yaşındayken 1992 yılında giyer. Sonraki yıllarda 19 kez mavi-sarılı formayı giyen futbolcu, 49 kez de A Milli olmuştur.
Milli takımda; Romario, Rivaldo, Ronaldo, Roberto Carlos, Ronaldinho gibi tüm dünyanın yakından tanıdığı isimlerle top koşturan Alex, futbol başarılarının yanı sıra, düzenli özel hayatı, iş ahlakı, alçakgönüllüğü, entelektüelliği ve ünlü gülümsemesiyle taraftarların ve bütün futbolseverlerin gönlüne taht kuran bir futbolcu.
Evet, Alex de Souza alıştığımız yabancı futbolculardan çok farklı. Yıllardır bize futbolcunun nasıl olması gerektiğini öğretiyor. FBye geldiğinden bu yana ne yurtdışında piyasasını artırmak röportajlar verdi, ne zırt pırt sakatlandı, ne gece hayatında gezip durdu.
DURUŞUNU HİÇ BOZMADI Maçlarda sürekli hakeme itiraz eden, karşı takımın oyuncularını provoke eden çirkef oyunculardan olmadı hiç. Maçına çıktı, oyununu oynadı. Yedek beklediği, oyundan hak etmediği şekilde çıkarıldığı, hatta taraftar tarafından ıslıklandığı maçlarda bile duruşunu hiç bozmadı. FByle parada anlaşamadı, söylentileri çıkmadı, sözleşmesini yinelemesi olay olmadı.
Alex de Souza, futbol teorisi konusunda da kafa yoruyor ve dünyada futbol kalitesinin düştüğüne inanıyor ve bu yüzden futbolcuların markasyon, taktiksel ve fizik gücünün öne çıktığını vurguluyor. Maçlardan sonra hep koltuğunun altında bir kitap ve gözlüğüyle görülen kendisine sorulan bir soruyu şöyle yanıtlamıştı: Eğitim sadece futbolcu için şart değildir, herkes için şarttır.
ALEXE ÖZEL * Alexin futbol dünyasındaki idolü Zico. * Gece hayatından hoşlanmamasına rağmen, futbolcuların özel hayatına saygı duyulması gerektiğini savunuyor. * Kamp dönemlerinden hoşlanmıyor ve yararına inanmıyor. * Türkiyede tek özlediği şey tiyatroya gitmek, dil bilmediği için tiyatroya gidemiyor. * Futbolcu olarak en iyi çalıştığı teknik direktör: Luxembourgo.
* İnançlı bir Hıristiyan. Maçlardan önce her sabah yataktan dua ederek kalkıyor. * Tam bir tarih düşkünü. Türkiye ve dünya tarihi külliyatını yakından takip ediyor. Brezilyada çok satan kitapları kaçırmıyor. * En çok Samba ve Brezilya müziği dinlemeyi seviyor. Uluslararası müzikten pek hoşlanmıyor. Türkiyedeki ise favorisi Sezen Aksu.
* İstanbula aşkla bağlı. İnsanlarımızın sıcaklığını çok seviyor. Ve dünyadaki en güzel yerin Kapadokya olduğunu düşünüyor. * Atatürke büyük saygı duyuyor ve hakkındaki birçok şeyi merak ediyor. Ama iddia edildiği gibi evinde bir Atatürk köşesi yok.
* FB taraftarı için Alexin çiklet çiğnemesi bir totem. Alex çiklet çiğniyorsa, kazandık, diyorlar. * FBnin basketbol ve voleybol takımlarının maçlarını da yakından izliyor. Aynı zamanda Türk Milli Takımını da izlemeyi ihmal etmiyor. * Alexin Türkiyede en çok özlediği şeyin Brezilya kahvaltıları.
* Salon futbolunu çok seviyor ve Türkiyenin salon futboluna yatırım yapması gerektiğini söylüyor. * Alexin annesi ve teyzeleri de futbol oynuyor. Dünyanın en iyi kadın futbolcusu olarak gösterilen Brezilyalı Marta da Silvayı çok beğeniyor. * Lefterdan sonra yaşarken heykeli dikilecek ikinci FBli futbolcu olacak.
EKŞİ SÖZLÜKTE ALEX * Bu adam sadece futboluyla değil, insanlığıyla, adamlığıyla, takımını sahiplenişiyle de hoşuma gidiyor benim. * Parti kursa meclise rahatlıkla girer, o derece... * Alenen haksız rekabet unsuru arkadaş. Emekli olacağı günü bekliyoruz sabırla.
* Bu adam gol atmayı, attırmayı çok iyi biliyor. * Biz boşuna demiyoruz bir futbolcuyu eleştirirken bir Alex değil diye. * Maç bitiminden hemen sonra duşunu alıp, stattan ayrılıp belki yoldayken yani en fazla bir saat sonra sosyal medya organlarından taraftarına teşekkür eden adamdır.
* Türkiyede futbol oynamayı bıraktığı gün fanatik yanım sevinecek, ancak futbolu seven yanım da hüzünlenecektir. * Bu adam fazla yetenekli ama bu adam yetenekli olduğu kadar da zeki. Oyunu aklıyla oynuyor. Gücünün veya yeteneğinin yetmediği yerde zekasını ortaya koyuyor.
* Naif insan, iyi futbolcunun sadece oyunuyla değil aynı zamanda karakteriyle olacağını herkeslere göstermiştir. Golünü atar adam gibi taraftarına gider, onlarla paylaşır. * Maçın veya takımın durumu ne olursa olsun, top Alexe geldiğinde FBlilerin içi rahatlıyor. Çünkü top ya güvenli bir yere taşınır, ya faul yaptırır, ya dikine pas verir ya da gol olur.
* O futbola, futbol ona âşık. O topun 1.90lık adamlar arasından onun kafasına varışını başka türlü açıklamak zor. İki sevgilinin kavuşması gibi. Dokunuşu sevdiceğe dokunuşu gibi. Ayrılışları ise hep umut dolu, canım sen şimdilik git şu köşeye, der gibi.
Alex'in bilinmeyenleri - Takvim - Galeri - Spor