Alevilerin CHP'ye sevdası hastalıklı

  • Konbuyu başlatan Kutay Alp
  • Başlangıç tarihi
K

Kutay Alp

Guest
Alevilerin CHP'ye sevdası hastalıklı

Alevilik üzerine çalışan yazar Erdoğan Çınar gündeme bomba gibi düşen Dersim tartışmasını değerlendirdi: 'Dersim'de bir Alevi katliamı yapıldı. Başbakan Erdoğan'ın özrü takdir edilmeli. Ama yarayı deştikçe altından
başka şeyler çıkacak. Muhafazakarlar tarihle hesaplaşma sürecinde Alevileri de yanlarına almak istiyor'


Satır arası...

'Bu mesele nasıl tartışılmaya başlandı?' sorusunu soranlar için bu hafta bir özet yapmakta fayda var. Her şey Zaman gazetesi muhabirinin CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün ile yaptığı ve 10 Kasım'da bastığı röportajla başladı. Aygün, daha önce kitabında da dile getirdiği 'Dersim katliamını devlet yaptı, Atatürk'ün de bundan haberi vardı' tezini gazeteyle de paylaşmıştı. Aygün'ün gazeteye yaptığı açıklamalar CHP'de adeta deprem etkisi yaptı. Başbakan Erdoğan 'Devlet adına özür diliyorum' dedi. 'Ben de özür diliyorum' diyen CHP Diyarbakır İl Başkanı Muzaffer Değer görevden alındı. Dersimliler ve Alevuler şimdilik sessizce ne olduğunu ve kime nasıl tepki vereceklerini anlamaya çalışıyor gibi. Bu nedenle konuyu Aleviliğin Kökleri, Aleviliğin Gizli Tarihi, Aleviliğin Kayıp Bin Yılı gibi çok sayıda kitabın yazarı araştırmacı Erdoğan Çınar ile konuştuk. Kitaplarındaki tezleriyle hep tartışma yaratan Çınar'ın Dersim yorumları da çok konuşulacak türden.

Şenay YILDIZ/
[email protected]

Araştırmacı yazar Erdoğan Çınar'ın Dersim olayları ile ilgili AKŞAM'a yaptığı açıklamalar şöyle:

- Başbakanın yaptığı açıklama ile beraber Dersim gündemimizde bir numaraya oturdu. Siz nasıl karşıladınız açıklamasını? Şaşırdınız mı?
Şaşırmadım, bekliyordum. Çünkü başbakan bunun işaretlerini daha önceden verdi. Başbakanın bu çıkışı insani açıdan baktığımız zaman elbette çok güzel, takdir edilecek bir şey. CHP 60 yıldır Alevilerin oyları ile ayakta duruyor neredeyse ama böyle bir çıkışı yapma cesaretini gösteremedi. Tabi herkes kendi açısından bu çıkışı yapar. Başbakanın bu çıkışının altında elbette kendi siyasi hedefleri var.

BDP VE CHP'DEN OY ÇALMAK

- Başbakan Erdoğan'ın Dersim çıkışıyla siyasi hedefi nedir size göre?
Alevilerin bir kısmı CHP'de, bir kısmı da BDP'de toplanmış oylarını çalmak olabilir. Bu vardır mutlaka kafasında. Ama bunda haklıdır da. Yani siyaset adamı elbette böyle bir hedefi güdecek, böyle bir amacı olacak yani. Oy hesaplarını mutlaka yapacak.

- Sizce bu çıkış Alevileri etkiler mi?
Etkileyebilir çünkü Alevilerin CHP'ye olan ilgisi hastalıklı bir ilgi. Yani Alevilerin CHP'ye sevdası hastalıklı bir sevda.

- Neden böyle diyorsunuz?
Maktulün katiline aşık olma sendromu gibi. Yani şimdi CHP 60 yıldır Alevilerin oyları ile ayakta duruyor ve 60 yıldır Aleviler için hiçbir şey yapmış değil! Parti programında Alevi adı bile yok! Öyle ya da böyle AK Parti, Alevi adını telaffuz etmeye başladı. Ben ne kadar etkili olur, bunu bilemiyorum. Ama mutlaka olacaktır. Şimdi şöyle deniyor 'Başbakan özür diledi, ama samimi mi?' Özür başlı başına aslında bir erdemdir. Bu erdemliği, yürekliliği gösterdiği için Başbakan Erdoğan'ı kutlamak lazım. - Samimiyet sorgulanması yapmamak lazım diyorsunuz yani, öyle mi?
Önce CHP kendisini sorgulasın samimi mi diye! CHP Alevilere karşı samimi olabildi mi? Tabi, Başbakan'ın Alevilerle ilgili geçmişi birazcık kirli. Yani İstanbul Belediye Başkanlığı sırasında burada Karacaahmet Sultan Dergahı'nı yıkmaya yeltenmesi, daha sonra meydanlarda Kılıçdaroğlu için 'Alevi' deyip yuhalatması, arkasından yüksek yargıdaki Alevileri tasfiye için girişimde bulunması... bunlar eksi puanları. Bunlar tabi Alevilerin hatırlarında. Ama yine de samimiyet sorgusu yapılmadan önce yapılan işin takdir edilmesi lazım. Belki şimdi devlet adamlığı kıvamına geldi Tayyip Erdoğan. Bundan sonra Alevilere bakışını değiştireceğini düşünmek ve umut etmek istiyoruz. Erdoğan'ın bu özür dilemesinde onun Dersim'de olanlarla ilgili üzüntü duymamış olmamasını arayamayız. Mutlaka insan olarak üzüntü duyuyordur. Ama asıl hedefi CHP'den ve BDP'den Alevi oylarını çalmak olabilir.

- Başbakan'ın açıkladığı belgeler sizin için yeni değil anladığım kadarıyla?
Hepsi eski, hiçbir yeni belge yok.

- Ama yine de sembolik değeri yüksek bir açıklama Başbakan'ınki. Bu süreçte Alevi kitle örgütleri sessizlik içerisindeler. Neden sizce?
Alevilerin Cumhuriyet'e, Kemalist harekete ve CHP'ye bakışları biraz hastalıklı. Hakikaten sorunlu. Çünkü burada esası görmekten uzaklar. Ya görmek istemiyorlar veyahut da unutmak istiyorlar. Başbakan Erdoğan kadar bu konuya net açık ve berrak bir şekilde yaklaştı ve çok açık bir şekilde özür de diledi. Bunu bugüne dek Türkiye'de yapan bir Alevi önderi de olmadı şimdiye kadar. Aleviler şu anda mensubu olduklarını düşündükleri cenahın aslında kendilerine geçmişte çok da dostça davranmadıklarını hatırlamaya başladılar. Ancak AK Parti'ye de güvenemiyorlar. Onun için sessizler. Nerede olacaklarını nerede duracaklarını bilemiyorlar bence.

- Aleviler açısından bakınca Yavuz dönemi, Sivas, Maraş olayları gibi pek çok karanlık süreç var. Neden Dersim'le başladık?
Çok açık. AK Parti'nin siyasi emelleri hedefleri oradan başlamayı daha uygun kılıyor da onun için. Yani, o bizim takdirimiz değil. Tayip Erdoğan'ın takdiri o yönde. Onun için Dersim'i konuşuyoruz.

YARAYI KAŞIYIP BIRAKTI
- Dersim olaylarına baktığımız zaman hassas bazı şeyler var. Biri CHP'nin, bir diğeri de Atatürk'ün ve yakın arkadaşlarının konumu ve mesuliyeti. Siz bu konuya nasıl bakıyorsunuz?
Tayip Erdoğan yarayı kaşıyıp bıraktı, aslında yara daha deşilmedi. Şu anda bu konu ile ilgili fikir beyan edenler de zülfü yare dokunmadan bir şeyler söylemeye çalışıyorlar ve Atatürk'ü bu meselenin dışında tutmak için de çaba sarf ediyorlar. Köşelerde Atatürk'ün Seyit Rıza'nın idamına engel olmaya çalışacağı için ona haber verilmediğini falan yazanlar var. Bunlar doğru değil. Bu konu kazındığı zaman altından mutlaka Atatürk çıkacak. Çünkü 50 bin kişilik bir ordunun iki yıl boyunca Dersim dağlarında hareket yapması, uçakların bombalar yağdırmaları....

Alevilerin CHP'ye sevdası hastalıklı - TOPLUMSAL HAFIZA haberi
.
 
Cevap yazmaya bile gerek yok ama :
(Alıntı yaptığım arkadaşa teşekkür ederim)

Dersim’de isyan mı oldu, katliam mı?

CHP’li Hüseyin Aygün’ün ortaya attığı ve Başbakan’ın ısrarla suçladığı “Dersim olayının” şifresi Ceviz Kabuğu’nda çözüldü.
Duayen gazeteci Hulki Cevizoğlu’nun hazırlayıp sunduğu programın konuğu Prof. Dr. Ramazan Demir, Dersim’de bir katliamın söz konusu olmadığını belirterek, “Burada devlete isyan vardır. Devlet her isyan edenden özür dileyecekse bizim işimiz çok zor” diye Erdoğan’ı eleştirdi. ‰ 8’de

Dersim’de isyan mı oldu
yoksa katliam mı?
CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün ortaya attığı ve Başbakan Erdoğan’ın ısrarla suçladığı “Dersim olayının” şifresi Ceviz Kabuğu’nda çözüldü.

Dersim olayının tartışıldığı Ceviz Kabuğu’na Araştırmacı-Yazar Sinan Meydan, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve “Feodalizmin Devlete İsyanı ve Dersim Olayları” kitabının yazarı Prof. Dr. Ramazan Demir ve Dersim Dernekleri Federasyonu Başkanı Özkan Tacer canlı yayın konuğu olarak katıldı.

Duayen gazeteci Hulki Cevizoğlu’nun Karadeniz TV (KRT) Ankara stüdyolarında hazırlayıp sunduğu Ceviz Kabuğu’nda “Dersim’de isyan mı oldu, yoksa katliam mı” sorusunun yanıtı arandı. İki yıl önce yine Kasım ayında siyasilerin hararetle tartıştığı Dersim konusu bir kez daha gündemde. Daha önce CHP’li Onur Öymen’in sözleriyle alevlenen Dersim tartışması bugün yine bir başka CHP’li Hüseyin Aygün tarafından dile getirildi. CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün ortaya attığı ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ısrarla suçladığı “Dersim olayının” perde arkası deşifre oldu. Tartışmalarının şifresi Ceviz Kabuğu’nda çözüldü.

“Dön baba dönelim”
Ceviz Kabuğu’nun canlı yayın konukları Araştırmacı-Yazar Sinan Meydan, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve “Feodalizmin Devlete İsyanı ve Dersim Olayları” kitabının yazarı Prof. Dr. Ramazan Demir ve Dersim Dernekleri Federasyonu Başkanı Özkan Tacer idi. Hulki Cevizoğlu, Türkiye’de pek çok olayda olduğu gibi Dersim konusunun da tekrar tekrar gündeme getirildiğine dikkat çekti. “Türkiye’de konuşulan konular dön baba dönelim şeklinde oluyor” diyen Cevizoğlu şunları söyledi: “Kendi kitaplarımıza baktığımızda iki yıl önce yine Kasım ayında Dersim konusunu tartıştığımızı görüyoruz. O zaman da Başbakan ‘Dersim’de katliam yapıldı, CHP özür dilesin’ demişti. Malum medya aynı şeyleri söylemiş. Demek ki iki sene sonra da Türkiye Cumhuriyeti kalırsa, hala devam ederse konuşulacak, Türkiye Cumhuriyeti’nin yapısı değişirse bitecek diye düşünüyoruz. Önce Atatürk’ün diktatör olduğu tartışmaları çıktı. Üstelik bu tartışmaları yapanlar, yavuz hırsız rolüne savundular, ’Konuşamıyoruz, tabular var’dediler. Şimdi ise katliamcı olmakla suçluyorlar Atatürk’ü.”

İsyancıdan özür dilenmez
“Feodalizmin Devlete İsyanı ve Dersim Olayları” adlı kitabın yazarı Prof. Dr. Ramazan Demir, Dersim’de yaşananlar için özür dileyen Başbakan Tayyip Erdoğan’ı eleştirdi. Prof. Dr. Demir, “Katliamın anlamı, uluslararası düzeyde soykırım demektir. Dersim neden isyan etti? Rejime karşı bir isyan mıdır? Gerçekten rejime karşı mı insanlar? Rejime karşı değil! Osmanlının baskısından kurtulduğu için Cumhuriyete müteşekkirler. Orada yaşayan insanlar Cumhuriyetle derin nefes almışlardır. Hayranlıkları ve CHP’ye oy vermeleri de bunun kanıtıdır” diye konuştu.

Bölge talan edildi
Prof. Dr. Ramazan Demir şöyle devam etti: “Seyit Rıza’nın etrafında suçlular, asker kaçakları var. Talan ediyorlar bölgeyi. Devlet her isyan edenden özür dileyecekse bizim işimiz çok zor. Dersimdeki isyana karşı tavrımız farklı olacak da diğer Konya’daki, Yozgat’taki isyanlara ne diyeceğiz? Atatürk, 9 cephede savaştı. Kalkıp da İngilizler’den Yunanlıar’dan özür mü dileyeceğiz?” Bölgedeki feodal yapının korunmaya çalışıldığını söyleyen Ramazan Demir, “Seyit Rıza imanı bütün bir insandı. Ama doğru dürüst okur-yazarlığı olmayan bir insandır. Vatandaşı cahil bırakmak için o feodalizm duruyordu. 8 bin Ermeni’nin 9 okulu varken, 22 bin Müslüman’ın 9 okulu vardı. Devlet neden Konya’ya ya da başka bir yere bomba atmadı da Dersim’e attı. Orada devlete karşı bir isyan var, bir olay var” dedi.

Bilgi ve belgeler ortaya çıksın
Dersim’deki olaylar “isyan” ya da “katliam” olarak değerlendirilirken, gerçek bilgi ve belgelerin ortaya konulması gerektiğini ifade eden Cevizoğlu, “Kimlik ve düşüncelerden sıyrılarak tarihi ortaya koymak gerekiyor. ’Resmi tarih’ya da ’gayrı resmi tarih’diye bir şey olmaz. Yalan tarih ya da gerçek tarih olur. O yüzden ‘Resmi tarih’ diye suçlamayalım da ‘yalan tarih’ diyelim. Gayri resmi denen tarihin de yalanı olur. Niyet önemlidir” dedi. Hulki Cevizoğlu, “Cumhuriyet kurucuları Dersim’de katliam yapmıştır” diyen CHP Tunceli milletvekili Hüseyin Aygün’ü ve bu iddialara suskun kalan CHP’yi şu sözlerle eleştirdi: “Konuşmayacaksanız niye milletvekili oluyorsunuz? Bu siyasetin dışında, delikanlılıktır da. Delikanlıysanız sözünüzün arkasında durursunuz. Siyasetçiyseniz zaten sözünüzün arkasında durmalısınız. İddialar dedikodu değilse, ortaya atıp kaçmayın. Bunu niye tartışıyoruz. O zaman 1514’e kadar gidelim.” Cevizoğlu, “Bir şey diliyoruz Allah’tan. Rabbim, AKP döneminde aklımıza mukayyet ol” diye dua etti.

Cumhuriyet psikopat mı?
Dersim Dernekleri Federasyon Başkanı Özkan Tacer, “Dersimde isyan vardı, devlet bastırdı” görüşlerine şiddetle karşı çıkarak Dersim olaylarının Kürt Alevilerinin soykırımı olduğunu iddia etti. Alevileri yok etmeye yönelik pek çok hareket olduğunu savunan Tacer, 1937 ve 1938’deki olayların bunların en ağırı olduğunu söyledi. Belirli alanlardaki münferit olayların tek ulus, dek dil, tek millet oluşturmaya yönelik asimilasyona yönelik kullanıldığını söyleyen Özkan Tacer, “Bölgede isyan olduğuna dair bilgi-belge yok” dedi. Tacer’e göre ağa, şeyh, şıh gibi kişilerin genç bir cumhuriyete, düzenli bir orduya karşı çıkması mümkün değildi. Bu nedenle bölgede isyan olmasına da imkan yoktu? Özkan Tacer’in bu sözleri karşısında Sinan Meydan, “İsyan yoksa, Cumhuriyet psikopat mı neden gidip de orayı bombaladı?” diye sordu. Tacer ise bu konuda “Birkaç tane olay vuku bulmuş olabilir, bunların araştırılması lazım” dışında net bir yanıt veremedi.

Şehir efsanesi yalanları
Dersim’de yaşananlar hakkında Genelkurmay arşivlerinin açılmasını isteyen Tacer, “Şu anda katliam olduğu yönünde en ciddi kanıtımız yaşayan tanıklardır” dedi. Sinan Meydan arşivler açıldığında Dersim’le ilgili faklı bir şeyler çıkacağı fikrinin bir şehir efsanesi olduğunu söyledi. Meydan, Dersim’de öldürülenlerin sayısının farklı kaynaklarda 12 binle 90 bin arasında değiştiğine dikkat çekerek, bunun yalan olduğunu kaydetti. Meydan, bu tespitini 1935 ve 1940 nüfus sayımları arasında büyük bir fark olmamasına bağladı.

Tacer: Bizden katledilen
ya da sürülen kimse yok
“Sabiha Gökçen, Fevzi Çakmak, Abdullah Akdoğan gibi Dersim katliamında adı geçen kişilerin isimleri Türkiye’deki yerlerden silinsin”

Dersim Dernekleri Federasyonu Başkanı Özkan Tacer , Hulki Cevizoğlu’nun sorusu üzerine Dersim Dernekleri Federasyonu olarak isteklerini şöyle sıraladı: “Dersim meselesi partiler üstü tartışılmalı. Bunun ne siyasete ne partilere faydası var. Dersim adı iade edilsin, arşivler açılsın, Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yerleri açıklansın. Kendimizi Zazaca ve Kırmançi ile ifade edebilelim. Kızılbaş Alevi kimliği tanınsın. Sabiha Gökçen, Fevzi Çakmak, Abdullah Akdoğan gibi Dersim katliamında adı geçen kişilerin isimleri Türkiye’deki yerlerden silinsin.” Hulki Cevizoğlu, Özkan Tacer’e “Atatürk, İnönü ve Bayar’ın isimleri de silinsin mi?” diye sorunca, Tacer, bu konunun diğer istekler gerçekleştikten sonraki aşamalarda konuşulabileceğini söyledi. Tacer, “Atatürk isminin silinmesi de ileriki aşamada konuşulabilir. Onun da hataları da olabilir. Osmanlı padişahlarının da hataları olduğunu kabul ediyoruz, Türkiye de tarihiyle yüzleşmeli” dedi.

Kritik soru
Bu arada, bir başka gerçek de deşifre edildi. Hulki Cevizoğlu, “Dersim” adıyla dernek ve federasyon kurarak kampanyalar düzenleyen ve “Dersim’de 1937 ve 1938’de katliam yapıldı” diye ortaya çıkan Özkan Tacer’e kritik bir soru sordu: “Sizin dedeniz, neneniz de mi katledildi? Ailenizden kaç kişi sürüldü?” Tacer’in yanıtı bütün oyunları ortaya çıkardı: “Benim dedem, nenem ya da herhangi aile büyüğüm katledilmedi. Bizden katledilen ya da sürülen kimse yok!..”

Gururlarımız sıradanlaştırılıyor
Sabiha Gökçen’in isminin hava limanından silinmesi önerileriyle ilgili olarak Sinan Meydan şunları söyledi: “Türkiye’de ne kadar gurur duyduğumuz isim varsa birer birer sıradanlaştırılmaya çalışılıyor. Bunlardan biri de Sabiha Gökçen’dir. Sabiha Gökçen linç edilmektedir. Sabiha Gökçen katılmıştır bu harekâta. Bir isyan bastırılırken kadını erkeği yok bunun. Erkek pilotlar da var, onlardan kimse bahsetmiyor. Vurun Sabiha Gökçen’e!.. Bu haksızlıktır. Cumhuriyet ilk kez Dersim’de uçak kullanmış gibi özellikle gösteriliyor. Bilinçlidir bu... Şeyh Sait isyanında kullanılan anlatılmaz. Çünkü Dersim’in etkisi artırılmaya çalışılıyor.” Meydan, Dersim olayları hakkında Başbakan’ın özür dilerken gösterdiği belgenin içler acısı bir belge olduğunu söyledi. Başbakanın Şair Necip Fazıl’ı kaynak gösterdiği belge hakkında Meydan şunları söyledi: “Başbakan’ın gösterdiği kaynak içler acısı bir kaynaktır. Necip Fazıl üstattır ama neyin üstadıdır? Şiirin üstadıdır. 37-38’de orada mıdır Necip Fazıl? Anlattıkları anılardır, masal anlatır... Başbakan aslında Necip Fazıl’ı çürütmüştür. Çünkü, onun kitabında Başbakan’ın söylediklerinden farklı rakamlar var. Biz tarihçiler araştırdıktan sonra siyasiler özür dileyecekse dilesin. Olayı biz anlamadık. Siz neyin özrünü diliyorsunuz? O zaman peşinen kabul oluyor.”
Sinan Meydan, Dersim olaylarında Genelkurmay Başkanı olan Fevzi Çakmak’ı eleştirenlere de sert bir şekilde karşı çıktı. Meydan, “Fevzi Çakmak olmasaydı, o Dersim olayı da olmayacaktı. Büyük Taarruzu kaybetmiş olsaydı, ne bu ulus, ne tarih olacaktı, ne Dersim olacaktı. İşi Dersim’e kitleyip çarpıtma bilgilerle, Necip Fazıl’ın masallarıyla bu halkı uyutmak bana acı veriyor” dedi. Hulki Cevizoğlu da bir yandan “katliam yapıldı” derken diğer yandan Fevzi Çakmak’a dindar diye ilgi gösterilmesini eleştirdi. Cevizoğlu, “Bu Fevzi Çakmak vardı başında. Bu katliamsa dindar asker vardı başında. Bu mu gerçek o mu gerçek? İnsanların zekâsıyla dalga geçmenin gereği var mı” diye konuştu.

Atatürk’ün
Dersim’den
haberi
var mıydı?
Sinan Meydan, 1937’deki ilk Dersim harekâtıyla ilgili Atatürk ve İsmet İnönü’nün belgelerde imzaları olduğunu söyledi. Meydan, buna karşın, Haziran 1938’de başlayan ikinci Dersim harekatının Atatürk’ün hastalığının en ağır dönemine denk geldiğini belirtti. Ayrıca Atatürk’ün bu dönemde Dersim’den daha çok Hatay meselesi üzerinde düşündüğünü de kaydeden Meydan, önemli bir konuya daha vurgu yaptı:

Kimse duymadı mı?
“Bu nasıl bir katliamdır ki dünyanın gözü önünde böyle bir katliam gerçekleşiyor? Hiçbir bilgi yok, tek satır yok dünya kaynaklarında bu olay hakkında. Dünya neden haberdar değil? Dünyanın bütün gazetecileri, ajanları buradayken neden haberleri yok? Böyle bir Kürt katliamı söylenmiyor. Bir türlü ortaya çıkmıyor da şimdi şimdi propaganda olarak konuşulmaya başlandı. Çünkü biz kendi ayağımızın altına taş koyuyoruz. Anılar dışında tek satır belge bilgi yok. Dünya uyuyor muydu bu olay olurken? Türkiye’yi bir kaşık suda boğmak isteyenler varken Türkiye ne kadar başarılı bir katliam yapmış ki dünyanın haberi yok!”
 
Geri
Üst