AKP'nin İktidarsızlığı...
AKP imkanları heba eden, kararsız, sürekli söylem ve hedef değiştiren; dik durmasını beceremeyen, asker karşısında tırsak davranan bir partidir, hükümettir...
AKP'nin İktidarsızlığı!
AKP kendini mevcut partilerle kıyasladığı için başarılı görüyor olabilir. İşin doğrusu biz de AKP hükümetlerini muhalefete kıyasen başarılı buluyoruz. Yaptıkların küçümsüyor değiliz. Ancak biz AKP’yi diğer partilerle kıyaslamıyoruz. Tarihin AKP iktidarına biçtiği role, önüne çıkan fırsatları hangi ölçüde değerlendirebildiğine göre hüküm veriyoruz.
Sayın başbakanın Özal’a kıyaslanmaktan hazzetmediğini biliyoruz. Ama eğer AKP biriyle karşılaştırlacaksa Özal hükümetleri ile karşılaştırılabilir. Maalesef böyle bir karşılaştırmada AKP geniş imkan ve desteğe rağmen ancak nal toplayabilir. Özal bir darbeden sonra, askerlerin çok etkin olduğu bir dönemde, yetişmiş, güvenilir kadro sıkıntısı çekmesine, ekonomik imkansızlıklara, altyapı yetersizliklerine vs rağmen tarihin inkılap çapında işler yapabilmişti. Özal milleti çelikten bir çeper içine hapseden, içte ve dışta iflah etmemek üzere kurulmuş bulunan katı kuşatmayı millet namına kırdı ve milletin önünü açtı. Demokratikleşme adına dönülemez adımlar attı. AKP hükümetinin bu günkü başarısının altında Özal döneminde oluşturulan, ekonomik, siyasi, hukuki altyapının etkisi inkar edilemez. Özal etrafındaki bir sürü çakala, masona, beyaza rağmen, nitelikli siyasetçiler, bürokratlar, hatta gazeteciler yetiştirmeyi ve bunları etkin hale getirdi. O dönemde çok daha güçlü olan aristokratik-beyaz azınlığın hışmından bu kadroları korumasını bildi. Özal döneminde TSK’nın toplum ve devlet kurumları üzerindeki etkisi çok daha fazlaydı ve ordu içinde demokrat subaylar pek nadirdi; ama Özal TSK’nın burnunu kışladan dışarı çıkarmasına fırsat vermedi. Kenan Evren gibi bir cumhurbaşkanına rağmen yetkisini aşan komutanları elimine edebildi. Bu gün AKP’nin yapmaya cesaret edemediği radikal değişiklikleri daha güçsüz ve kadrosuz olmasına rağmen yapabilmişti.
AKP hükümetleri başarılıdır ve Kasımpaşalı başbakanımız Demirel’e, Mesut Yılmaz’a, Tansu Çiller’e kıyasla gayet cesur ve ataktır. AKP hükümetleri pek çok sıkıntılı işe, yolsuzluğa, kayırmacılığa vs bulaşmasına rağmen, mezkur şahısların hükümetlerine göre gayet temiz ve dürüsttür. Ama kul hakkı tanıdığını, millete dayanandığını, liyakati esas aldığını, demokrasiyi ve hukuku referans kabul ettiğini söyleyen AKP, Özal kadar cesur ve dirayetli, Ecevit kadar dürüst ve lekesiz olamamıştır.
Eğer AKP’yi ara rejim hükümetleri ile kıyaslarsak oldukça demokrat, dirayetli ve başarılıdır. Ama tarihin ona verdiği imkanlar ve biçtiği role göre bir kıyaslama yapacak olursak; AKP imkanları heba eden, milletin verdiği destek ve yetkiyi kullanamayan, sandığın antidemokratik güçler karşısında kendisine tanıdığı krediyi tüketen; kararsız, sürekli söylem ve hedef değiştiren; dik durmasını beceremeyen, milletin asgari demokratik taleplerini bile tabandan gelen güçlü baskıya rağmen karşılayamayan; ezici bir çoğunluğa sahip olmasına rağmen yasal- anayasal demokratik değişiklikler yapamayan, kapatma davasının önünü alacak değişikliklere bile imza atamayan, TSK içinden verilen demokratik desteğe rağmen asker karşısında tırsak davranan, insan kaynaklarını planlayamayan bir partidir, hükümettir.
Eğer AKP hükümetini şartların müsaitliği, milletin desteği, parametrelerin lehine olması, antidemokratik- aristokratik güçlerin güç ve itibar kaybı ile birlikte değerlendirir ve bu imkânlara rağmen yapabildiklerini göz önüne alırsak rahatlıkla İKTİDARSIZ bir hükümet olduğunu söyleyebiliriz.
· AKP 7 yıldır iktidardadır ve milletin e-muhtırada verdiği marj ortadayken, içeriden cesur subaylar herşeyi göze alarak darbe-eylem planlarını deşifre ederken, AKP iktidarı bırakın bir generali, rütbeliyi görevden almayı bir başçavuşa bile dokunamamıştır. Şemdinli vakasının failleri bu gün görevi başındadırlar. 9 aydır tutuklu olan Cemal Temizöz görevde tutulmakta, maaşı ödenmekte, avukat masrafları TSK’nca verilmekte, ama sivil-demokrat hükümetin ve Kasımpaşalı başbakanın gıkı çıkmamaktadır. Islak belgede, Dursun Çiçek vakasında da olayları tribünden seyretmekle yetinmiştir. Tarih-kader-şartlar hükümete devleti ve toplumu militarizmden, darbecilik belasından kurtarma fırsat ve sorumluluğu vermiş, ama hükümet irade gösterememiş, üç maymunları oynamıştır.
· AKP 7 yıldır iktidardadır ama bu süre zarfında dürüst, becerikli, cesaretli kendi tabanıyla uyumlu bir avuç üst düzey bürokrat yetiştirememiştir. Bu ölçülere uyan TRT genel müdürü İbrahim Şahin gibi bir kaç bürokrat vardır. Hükümetin atadığı üst düzey bürokratlar arasında beceriksiz, niteliksiz, alabildiğine politize olmuş kimseler yanında; başbakana söven, görevi başında iken hükümete ve bakanlarına açık şekilde hakaretler eden, askerleri gördüğünde “daha ne zaman ihtilal yapacaksınız” diye onları cesaretlendiren, başka partilerden ve zihniyetlerden emanet alınmış yığınla memur vardır. AKP hükümetinin büyük şehirlere atadığı valilerin tamamı hükümeti eleştiren, başka güç odaklarıyla flört eden, AKP zaafa uğradığında anında satacak elemanlardır. Derin ilişkileri ile bilinen ve bu ilişkilerini sürdüren pekçok vali-üst düzey bürokrat hala görevleri başındadır. 28 şubat sürecinde meslektaşlarını askerlere fişleme karşılığı vali olmuş, Doğan’ın ödüllendirdiği, KOÇ holdingin itibar ettiği, tek marifeti kendini pazarlamak olan bir vali AKP hükümetlerinde kesintisiz görevine devam edebilmektedir. Mehmet Ağar’ın emrine amade pek çok vali aktif görevdedir. 7 yıldır iktidarda olan AKP hükümetinin üç büyük şehre, güvendiği, bildiği vali atamakta zorlandığı biliyoruz.
· Bakanlıklarda da durum pek farklı değil. Hükümetten Seyfi Oktayın el çabukluğunu ve becerisini beklemiyoruz; ama Adalet Bakalığında bakan ve müsteşar dışında hükümetin sözünün geçeceği kimse yoktur. MSB bir notere emanet! Memurlarının isteklerini emir telakki eden bir bakan oturuyor o koltukta. Çalışma bakanlığında yığınla bakan ve bürokrat değişti, ama sosyal güvenlik tam bir arap saçı. SGK başkan ve bürokrat tüketmekte, ama sosyal güvenlik açığı sürekli büyüyor. İlaç kaçakçılığı, özel hastanelerin devleti sömüren faaliyetleri hız kesmiyor. Dış politikada güzel şeyler yapılıyor, ama Dışişlerini monşerlerden kurtarmak için bir şey yapıldığı yok. Dışişleri personeli yurt dışında hala vatandaşa tepeden bakmaya, salonlarda-kokteyllerde vakit harcamaya devam ediyor. 7 yıldır iktidarda olan AKP, yasal hiçbir engel olmamasına rağmen Dışişleri bürokrasisinin direncini kırıp, (dünyanın her yerinde uygulanan) aydın-bürokrat-bilim adamlarını büyükelçiliklere atayamadı. Örnekler başka bakanlıklar ele alınarak artırılabilir…
Menderes döneminden bu tarafa halk hiç bir hükümete ve lidere bu kadar oy ve opsiyon vermedi. Cumhuriyet tarihinin hiç bir döneminde hiçbir hükümet derin-beyaz-ecnebi yapılar karşısında bu kadar güçlü ve imkan sahibi olamadı. Militer güçlere karşı hiçbir hükümet içte ve dışta bu kadar destek elde edemedi. Medya hiçbir dönemde milletin ve demokrat kesimlerin bu kadar etkin olduğu bir alan olmadı. Ve TSK, ordu, aristokratik azgınlar hiçbir dönemde bu kadar sorgulanmadı, zayıflamadı, hırpalanmadı.
İmkanları bu kadar fazla olmasına, hasımları bu kadar zayıf olmasına rağmen kasımpaşalı başbakanımız ve güçlü(!) hükümet maalesef cesur bir adım atamadı. AKP kapatma davası ve e-muhtıra gibi doğrudan kendisine “şah” diyen hareketler hariç, derin güçlere ve kurulu düzene karşı duruş sergileyemedi. Yeni bir kapatma davasının yolda olduğu söyleniyor, ama hükümet hala kapatmanın önünü kapatamadı.
Özal, zor şartlar altında Genel Kurmay Başkanlarını görevden aldığı halde; onca darbe planına, ortamın ve şartların müsaitliğine rağmen Erdoğan bir başçavuşu bile görevden alma iktidarını gösteremedi.
Yusuf Gezgin/Aktifhaber
