AntidepresaN
New member
AKP’yi Kapatmayalım…Yabancılara Satalım!
Başlık, internette dolaşan bir mesaj… Cumartesi günü Türkiyem Topluluğu ile TUSAM’ın ortaklaşa düzenlediği “Yeni Dünya Düzeni ve Türkiye” konulu konferansa katılan üniversite öğrencilerinden Bora Durmuş, bana yönelttiği y-azılı soruyu bu mesajla bitirmiş…
Sıcağı sıcağına salondakilerle paylaştım… Kabul gördü; “Memleketin her şeyini babalar gibi satanlar, iyi para ederse partilerini neden satmasın?” dediler… Ancak bir başka görüş daha ortaya çıktı:
“Sanmıyorum Sayın Balbay, satamayız… AKP zaten yabancıların değil mi?”
Tartışma toplantı bitiminde de devam etti… Bir başka yurttaşın görüşü de şuydu:
“Sanıyorum hisselerin tümü yabancılarda değildir… Satılmamış bölümü de para edebilir…”
Hemen yanındaki konuyu derinleştirdi:
“Eğer AKP, iştirakleriyle birlikte satılırsa iyi para eder…”
Konu AKP’nin satışı olunca, soru biter mi:
“Haklısınız, iştirakleriyle iyi para eder ama, satış sırasında bir yolunu bulup onları hariç satarlar!”
Partinin içini boşaltarak mı yani?
Yok artık…
***
Mizah üzerine söylenmiş güzel sözlerdendir:
Bir konuyu, bir kişiyi, gülünç hale getirmek kadar ciddi eleştiri yoktur!
Yukarıdaki diyaloğa neresinden baksanız, acı mizah kokuyor… Memleketin her şeyinin satılığa çıkarılmasına mı yanarsınız, bir partinin kendisini kurtarma uğruna her şeyi göze almasına mı? Yoksa, Türkiye’nin tümüyle yabancılaşmasına mı?
Kara mizah bir yana… AKP’nin AB ile bir olup başta yargı olmak üzere Türkiye’nin tüm kurumlarına yönelttiği harekât, bu yazın siyasal olarak da çok sıcak geçeceğini gösteriyor.
Gidiş, yılın başından belliydi. Ocakta şu yorumu yapma gereği duymuştuk:
Önümüzdeki dönem gündemin belirleyicisi yargı-siyaset ilişkileri olacak!
Bunu görmek için ne müneccim olmaya gerek vardı ne de usta gazeteci… AKP’nin yasa tanımaz gidişi, durumun habercisiydi.
Şimdi de şu yorumu yapma gereği duyuyoruz:
Önümüzdeki yaz, yargı-siyaset geriliminde kırılmalar yaşanabilir!
Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu, yargıya darbe girişiminden söz ediyor…
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şa-hin, hiçbir yargı kurumunu bilgilendirmeden AB’nin AKP komiseri Olli Rehn’e “yargı reformu strateji taslağı”nı veriyor…
Yargıtay Başkanvekili Osman Şirin bundan bilgileri olmadığını söyleyince Şahin yanıt veriyor:
“Şirin bilmeden konuşuyor!”
Kardeşim o da zaten bilmediğini söylüyor ve onu eleştiriyor!
Güler misin ağlar mısın, tuzlar mısın dağlar mısın?
***
AKP’nin yargı reformu dediği de şu:
1- AKP’ye yönelik kapatma davasında aktif olan kurumları sulandırmak ve siyasileştirmek.
2- Yüksek yargı kurumlarının özerk, bağımsız yapısını ortadan kaldırmak, Başbakan’a bağlamak.
3- Bundan böyle bu tür engellerle karşılaşmamak için her türlü yasal önlemi almak.
4- Bunların arasına topluma hoş görünecek 3-5 yenilik serpiştirmek.
5- AB’nin istediği değişiklikleri de reformun makyajı olarak yerleştirmek.
Laiklik zorla dayatılamaz diyen AB…
AKP’yi bize zorla dayatamazsın!
Mustafa BALBAY
Başlık, internette dolaşan bir mesaj… Cumartesi günü Türkiyem Topluluğu ile TUSAM’ın ortaklaşa düzenlediği “Yeni Dünya Düzeni ve Türkiye” konulu konferansa katılan üniversite öğrencilerinden Bora Durmuş, bana yönelttiği y-azılı soruyu bu mesajla bitirmiş…
Sıcağı sıcağına salondakilerle paylaştım… Kabul gördü; “Memleketin her şeyini babalar gibi satanlar, iyi para ederse partilerini neden satmasın?” dediler… Ancak bir başka görüş daha ortaya çıktı:
“Sanmıyorum Sayın Balbay, satamayız… AKP zaten yabancıların değil mi?”
Tartışma toplantı bitiminde de devam etti… Bir başka yurttaşın görüşü de şuydu:
“Sanıyorum hisselerin tümü yabancılarda değildir… Satılmamış bölümü de para edebilir…”
Hemen yanındaki konuyu derinleştirdi:
“Eğer AKP, iştirakleriyle birlikte satılırsa iyi para eder…”
Konu AKP’nin satışı olunca, soru biter mi:
“Haklısınız, iştirakleriyle iyi para eder ama, satış sırasında bir yolunu bulup onları hariç satarlar!”
Partinin içini boşaltarak mı yani?
Yok artık…
***
Mizah üzerine söylenmiş güzel sözlerdendir:
Bir konuyu, bir kişiyi, gülünç hale getirmek kadar ciddi eleştiri yoktur!
Yukarıdaki diyaloğa neresinden baksanız, acı mizah kokuyor… Memleketin her şeyinin satılığa çıkarılmasına mı yanarsınız, bir partinin kendisini kurtarma uğruna her şeyi göze almasına mı? Yoksa, Türkiye’nin tümüyle yabancılaşmasına mı?
Kara mizah bir yana… AKP’nin AB ile bir olup başta yargı olmak üzere Türkiye’nin tüm kurumlarına yönelttiği harekât, bu yazın siyasal olarak da çok sıcak geçeceğini gösteriyor.
Gidiş, yılın başından belliydi. Ocakta şu yorumu yapma gereği duymuştuk:
Önümüzdeki dönem gündemin belirleyicisi yargı-siyaset ilişkileri olacak!
Bunu görmek için ne müneccim olmaya gerek vardı ne de usta gazeteci… AKP’nin yasa tanımaz gidişi, durumun habercisiydi.
Şimdi de şu yorumu yapma gereği duyuyoruz:
Önümüzdeki yaz, yargı-siyaset geriliminde kırılmalar yaşanabilir!
Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu, yargıya darbe girişiminden söz ediyor…
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şa-hin, hiçbir yargı kurumunu bilgilendirmeden AB’nin AKP komiseri Olli Rehn’e “yargı reformu strateji taslağı”nı veriyor…
Yargıtay Başkanvekili Osman Şirin bundan bilgileri olmadığını söyleyince Şahin yanıt veriyor:
“Şirin bilmeden konuşuyor!”
Kardeşim o da zaten bilmediğini söylüyor ve onu eleştiriyor!
Güler misin ağlar mısın, tuzlar mısın dağlar mısın?
***
AKP’nin yargı reformu dediği de şu:
1- AKP’ye yönelik kapatma davasında aktif olan kurumları sulandırmak ve siyasileştirmek.
2- Yüksek yargı kurumlarının özerk, bağımsız yapısını ortadan kaldırmak, Başbakan’a bağlamak.
3- Bundan böyle bu tür engellerle karşılaşmamak için her türlü yasal önlemi almak.
4- Bunların arasına topluma hoş görünecek 3-5 yenilik serpiştirmek.
5- AB’nin istediği değişiklikleri de reformun makyajı olarak yerleştirmek.
Laiklik zorla dayatılamaz diyen AB…
AKP’yi bize zorla dayatamazsın!
Mustafa BALBAY