AK Parti: Demirel ve Ecevit de mi laikliğe karşı?

VolkaN

Altın Üye
Katılım
28 Haz 2007
Mesajlar
8,232
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Gönlüm uçmak dilerken semavi ülkelere;ayağım takıl
AK Parti, Anayasa Mahkemesi'ne verdiği ön savunmada ilginç bir yöntem izledi. 'Laikliğe karşı eylemlerin odağı olma' iddiasını reddeden iktidar partisi, kendisine çifte standart uygulandığını vurgulayarak Süleyman Demirel, Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit, Deniz Baykal ve Devlet Bahçeli'nin bazı açıklamalarını örnek gösterdi.
Eski Cumhurbaşkanı Demirel'in İslamî mesajlar verdiği ve laiklik eleştirisi yaptığı "İslam, Demokrasi, Laiklik" isimli kitabı, mahkemeye verilen dosyada yer aldı. Savunmadaki en dikkat çekici sözler ise eski Başbakan Yılmaz'a ait. 1997'de bazı çevrelerin organize ettiği 'şeriata karşı yürüyüş' talebini geri çeviren Yılmaz, ANAP grup toplantısında gerekçesini şöyle anlatmıştı: "Şeriata karşı yapılacak bir yürüyüşe, Anavatan Partisi'nin katılmasının mümkün olmayacağını söyledim. Çünkü şeriat, halkımı-zın temiz dindar olan büyük kesiminin gözünde dinin tamamıdır, dinin bütünüdür. Şeriata karşı yürünmez, şeriata ancak saygı duyulur."

Laikliğe karşı eylemlerin odağı olma iddiasıyla hakkında kapatma davası açılan AK Parti'nin ön savunmasında cumhurbaşkanı ve başbakan olarak devletin zirvesinde önemli görevler üstlenmiş siyasilerin sözleri önemli yer tutuyor. AK Parti'nin laikliğin teminatı olduğu ve laikliğe aykırı eylemi olmadığının vurgulandığı ön savunmada Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Tansu Çiller, Mesut Yılmaz'ın sözlerine yer verilerek çifte standarda vurgu yapılıyor.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin bazı açıklamaları da ön savunmaya girdi. Mahkemeye giden savunmada en dikkat çekici sözler eski Cumhurbaşkanı Demirel ile halen Rize bağımsız milletvekili olarak Meclis'te bulunan eski Başbakan Mesut Yılmaz'a ait. Eski ANAP lideri Yılmaz, 19 Şubat 1997'de bazı çevrelerin organize ettiği 'şeriata karşı' yürüyüş talebine karşı çıkmıştı. Yılmaz, milletvekillerine grup toplantısında niye karşı çıktığını anlatırken alkışlarla karşılanan şu ifadeleri kullandı:

"Şeriata karşı yapılacak bir yürüyüşe, Anavatan Partisi'nin katılmasının mümkün olmayacağını söyledim. Çünkü, şeriat, halkımızın temiz dindar olan büyük kesiminin gözünde dinin tamamıdır, dinin bütünüdür. Şeriata karşı yürünmez, şeriata ancak saygı duyulur..."

AK Parti'nin tamamının fotokopisini klasöre eklediği Demirel'in kitabında ise bugün hiçbir siyasi parti temsilcisinin dile getiremeyeceği ifadeler yer alıyor. Demirel'in görüşlerinden bazıları şöyle:

İslâm'ın getirdiği ana kaidelerle, hukukun üstünlüğüne dayanan anayasa devletinin kaideleri arasında çelişki yoktur.

Türkiye laikliği dinsizlik olarak anlamış, yanlış tatbikatlar yapmıştır.(...) Allah'ı bilen, Kur'ân'ı bilen, Peygamber'i bilen insanlardan bir kötülük gelmez.

Bugün Türkiye'yi bir arada tutan en büyük bağ, millet bağı olarak söylüyorum, Müslümanlıktır.

İrtica tartışması yanlış yapılıyor. TC kanunlarında irtica diye bir suç yoktur. (...)

İslâm'ın içinde irtica aramak yanlıştır. Din ve dindarlardan korkmak yanlıştır.

'Atatürk'ün kurduğu laik cumhuriyet elden gidiyor' şeklindeki beyanların, bence, iyi bakıldığı zaman tutarlılığı yoktur. Atatürk'ün kurduğu devlet laik devlet değildir. İslâm devletidir.

Tevhid-i Tedrisat Kanunu bir semavî kitap değil ki. Şayet Kur'ân kursları veya din eğitimi bu kanuna ters düşüyorsa, yanlış olan din eğitimi değildir; Tevhid-i Tedrisat Kanunu'dur.

Aslında üniversite yönetimleri de hiçbir mesele yapmadan bunu halledebilirdi.(...) Benim söylediğim şu oldu: Serbest bırakalım. İsteyen bağlasın, isteyen açsın. (...) Bağlamayana karışılmadığı gibi, bağlayana da karışılmasın.

İmam hatip okullarının gayesi sadece din adamı yetiştirmek değildir. Dinini bilen Türk vatandaşları doktor, mühendis, hâkim olsa, daha iyi değil mi?

Kur'ân bizim hayatımızın rehberi olmuştur. Yol göstericimiz olmuştur. Devlet hayatımızda da, devletimizi idare edenlere Kur'ân'daki hakikatler yol göstermiş, yön vermiştir.

Eski Cumhurbaşkanı SÜLEYMAN DEMİREL:
Kur'ân bizim hayatımızın rehberi olmuştur. Devlet hayatımızda da, devletimizi idare edenlere Kur'ân'daki hakikatler yol göstermiş, yön vermiştir. TC kanunlarında irtica diye bir suç yoktur.

Eski Başbakan MESUT YILMAZ:
Şeriat karşıtı yürüyüşe katılmayacağız. Şeriat, halkımızın temiz dindar olan büyük kesiminin gözünde dinin tamamıdır, dinin bütünüdür. Şeriata karşı yürünmez, şeriata ancak saygı duyulur...

Eski Başbakan BÜLENT ECEVİT:
Başörtüsü ile uğraşma gereksiz. Gardırop Atatürkçülüğünün tipik bir örneği... Bazılarının farkında olmadığı bir gerçek var: Atatürk, kadınların kılığına kıyafetine hiç karışmamıştır.

CHP Genel Başkanı DENİZ BAYKAL:
İmam-ı Azam Ebu Hanife, namaz kılarken dahi saçın dörtte birinin görünmesinin namazı bozmadığını söylüyor. Başbakan çıksın, Ebu Hanife ile tartışsın. Büyük günahlar da bellidir.

MHP Genel Başkanı DEVLET BAHÇELİ:
Milliyetçi Hareket Partisi, başörtüsü yasağına rıza göstermemektedir. Anayasa'da mı, başka yerde mi yeni düzenleme yapılabilir? Kamusal ve özel alan sınırı çizilerek kısıtlamalar kaldırılabilir.


KAYNAK
 
Ön savunma o kadar seviyesiz ki laiklik için canını feda eden ki etti ECEVİT beyefendiyi laikliğe karşı olmakla olanaklandırıyor.
 
bilgiler için saol.. emeğin için tşk ler
 
demirel i bilemem ama ecevit laik bir insandı


YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ
 
Ön savunma o kadar seviyesiz ki laiklik için canını feda eden ki etti ECEVİT beyefendiyi laikliğe karşı olmakla olanaklandırıyor.


kesinlikle katılıyorum sn. erdoğan kendi söylediklerini kendisi bile inanmıyor sadece ortalığı bulandırmak için yapılmış tipik bir akp politikasıdır biz ne kadar demokrat olduğunu gördük nekadar merkeziyetci olduğunu gördük sn. erdoğanın 1 mayıstaki olaylarda siyaset yapmasını bilemeyen kişi ve gurupların yalakalığınını ve desteğini alıp halkı kandırmakla demokrat olmak mümkünmüdür
 
Geri
Üst