- Katılım
- 23 May 2010
- Mesajlar
- 10,583
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Yok yok ben şu kanıya vardım.
İyi futbolcu olmak iyi teknik direktör olacaksın anlamına gelmiyor.
Schuster, bu tezi doğrularcasına hareket ediyor. Böylesine önemli bir maçta Ferrari gibi (eğer sakatlığı ve problemi yoksa) takımın en iyi savunmacısını kadroya almılor, takımın enf ormda ismi İbrahim Üzülmez'i kulübeye çekiyor, tercihlerinde ve oyun anlayışında acemice hareketler ediyor, maç içerisinde müdahaleleri oyunun sonucunu değiştirecek yönde yapamıyor...
Bu düşünce tarzıyla bu maçtan da çok fazla bir şey beklemiyordum. Zaten maç da bunu kanıtladı.
GUTI&ERNST SAHADA YOK
Trabzonspor takımı bütün pozisyonları uygulayan ve futbolu oynayan taraftı. Eğer kaleciniz böylesi bir maçta yıldızlaşıyorsa bud a sizing ne kadar etkisiz olduğunuzu gösterir.
Beşiktaş, kanatlardaki etkisizliğini İsmail Köybaşı'nın oynamasıyla perçinledi.
Milli Takım oynamayan oyunculardan kurulu. İsmail Köybaşı bunun en somut örneği oldu. Ernst ve Guti maça ağırlığını hiç koyamadı.
Beşiktaş, daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi Beşiktaş, bu maça kadar ikinci vitesteydi. Ve karşısına yenebileceği rakipler çıktı.
Ama dişli Trabzonspor karşısında tempoyu, hızlı pas trafiğini, boş koşuları, rakipten önce düşünerek oynamayı kısacası etkili ve büyük bir takım olmak için bu saydıklarımızı yapmadığınızda bu şekilde mağlup olursunuz. Trabzonspor'a gelinçe...
Bordo-Mavililer, Beşiktaş karşısında oyunun tamamıyla hakimiydi. Daha farklı da kazanabilirdi.
Şenol Güneş'I de tebrik etmek lazım.
Belki de ismini ilk defa duyduğumuz bir oyuncuyu sahaya sürdü ve onun golüyle 3 puanı buldu.
Eğer, Teofilo ve Burak daha etkili olsaydı gol sayısı da artabilirdi. Teknik direktörlük beyin işidir. Beyninde kim daha iyi oynarsa o teknik adamın takımı kazanır. Kariyerli ve büyük futbolcu olmak yetmez.
Haber1903
İyi futbolcu olmak iyi teknik direktör olacaksın anlamına gelmiyor.
Schuster, bu tezi doğrularcasına hareket ediyor. Böylesine önemli bir maçta Ferrari gibi (eğer sakatlığı ve problemi yoksa) takımın en iyi savunmacısını kadroya almılor, takımın enf ormda ismi İbrahim Üzülmez'i kulübeye çekiyor, tercihlerinde ve oyun anlayışında acemice hareketler ediyor, maç içerisinde müdahaleleri oyunun sonucunu değiştirecek yönde yapamıyor...
Bu düşünce tarzıyla bu maçtan da çok fazla bir şey beklemiyordum. Zaten maç da bunu kanıtladı.
GUTI&ERNST SAHADA YOK
Trabzonspor takımı bütün pozisyonları uygulayan ve futbolu oynayan taraftı. Eğer kaleciniz böylesi bir maçta yıldızlaşıyorsa bud a sizing ne kadar etkisiz olduğunuzu gösterir.
Beşiktaş, kanatlardaki etkisizliğini İsmail Köybaşı'nın oynamasıyla perçinledi.
Milli Takım oynamayan oyunculardan kurulu. İsmail Köybaşı bunun en somut örneği oldu. Ernst ve Guti maça ağırlığını hiç koyamadı.
Beşiktaş, daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi Beşiktaş, bu maça kadar ikinci vitesteydi. Ve karşısına yenebileceği rakipler çıktı.
Ama dişli Trabzonspor karşısında tempoyu, hızlı pas trafiğini, boş koşuları, rakipten önce düşünerek oynamayı kısacası etkili ve büyük bir takım olmak için bu saydıklarımızı yapmadığınızda bu şekilde mağlup olursunuz. Trabzonspor'a gelinçe...
Bordo-Mavililer, Beşiktaş karşısında oyunun tamamıyla hakimiydi. Daha farklı da kazanabilirdi.
Şenol Güneş'I de tebrik etmek lazım.
Belki de ismini ilk defa duyduğumuz bir oyuncuyu sahaya sürdü ve onun golüyle 3 puanı buldu.
Eğer, Teofilo ve Burak daha etkili olsaydı gol sayısı da artabilirdi. Teknik direktörlük beyin işidir. Beyninde kim daha iyi oynarsa o teknik adamın takımı kazanır. Kariyerli ve büyük futbolcu olmak yetmez.
Haber1903