Türkiye’de çok partili seçimlere geçilmesinden 4 yıl sonra 1950!de CHP’nin tek partili iktidarına tepki duyan büyük toprak sahipleri ve ticaret sermayedarlarının desteği ile köylülerden aldığı oylarla hükümet olan Demokrat Parti’n
in Genel başkanı idi.
Bu dönemde, günümüzde AKP dönemi benzeri olarak, son derece ABD’ci gerici ve liberal bir tutum alan Adnan Menderes ve partisi, işçi sınıfı ve emekçilere karşı mücadeleyi bir kez olsun elden bırakmamış ve sermayenin çıkarları doğrultusunda politikalar izlemiştir.
Her türden gericilik ve komünizm düşmanlığının temel karakteri olan Menderes, ülkenin para babaları için grev ve örgütlenme haklarını oldukça kısıtlamıştır.
Bu dönemde Türkiye ABD’nin isteği ile Kore’ye binlerce asker göndermiş ve ödül olarak kanlı terör örgütü NATO’ya üye yapılmıştır.
Bizzat hükümet pravakosyonu olarak gerçekleşen ve özellikle İstanbul’daki gayrimüslimlerin ülkeden kaçmasına neden olan kanlı 6-7 eylül olayları, bu dönemin en önemli olaylarındandır.
Her ne kadar patronların dediklerinden çıkmasa da büyük sanayi burjuvasının değil de ticaret ve toprak sermayesini desteklemesi ve bu dönemde giderek artan halk tepkisi Menderesin sonunu hazırlamıştır.27 mayıs 1960’da yapılan darbe sonucu Dışişleri Bakanı fatih Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan ile beraber Yassı oda mahkemeleri sonucu idam edildiler.
Kendisine muhalif akademisyenlere “kara cüppeliler” demesi ve yavaş yavaş yükselen öğrenci ve işçi hareketlerine karşı gösterdiği sert tepkiler köy enstitülerinin kaldırılması, ezanın tekrar Arapça olması ve kiliselerin camiye çevrilmesi Menderes ve ekibinin gerici niteliğinin en net örneklerindendir.
Bugünde gerici, liberal AB’ci ve ABD’ci çevrelerin örnek olarak kabul ettiği Adnan Menderes Türkiye tarihinin en karanlık dönemlerinden birine imza atan bir başbakan olarak anılmaktadır.
in Genel başkanı idi.
Bu dönemde, günümüzde AKP dönemi benzeri olarak, son derece ABD’ci gerici ve liberal bir tutum alan Adnan Menderes ve partisi, işçi sınıfı ve emekçilere karşı mücadeleyi bir kez olsun elden bırakmamış ve sermayenin çıkarları doğrultusunda politikalar izlemiştir.
Her türden gericilik ve komünizm düşmanlığının temel karakteri olan Menderes, ülkenin para babaları için grev ve örgütlenme haklarını oldukça kısıtlamıştır.
Bu dönemde Türkiye ABD’nin isteği ile Kore’ye binlerce asker göndermiş ve ödül olarak kanlı terör örgütü NATO’ya üye yapılmıştır.
Bizzat hükümet pravakosyonu olarak gerçekleşen ve özellikle İstanbul’daki gayrimüslimlerin ülkeden kaçmasına neden olan kanlı 6-7 eylül olayları, bu dönemin en önemli olaylarındandır.
Her ne kadar patronların dediklerinden çıkmasa da büyük sanayi burjuvasının değil de ticaret ve toprak sermayesini desteklemesi ve bu dönemde giderek artan halk tepkisi Menderesin sonunu hazırlamıştır.27 mayıs 1960’da yapılan darbe sonucu Dışişleri Bakanı fatih Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan ile beraber Yassı oda mahkemeleri sonucu idam edildiler.
Kendisine muhalif akademisyenlere “kara cüppeliler” demesi ve yavaş yavaş yükselen öğrenci ve işçi hareketlerine karşı gösterdiği sert tepkiler köy enstitülerinin kaldırılması, ezanın tekrar Arapça olması ve kiliselerin camiye çevrilmesi Menderes ve ekibinin gerici niteliğinin en net örneklerindendir.
Bugünde gerici, liberal AB’ci ve ABD’ci çevrelerin örnek olarak kabul ettiği Adnan Menderes Türkiye tarihinin en karanlık dönemlerinden birine imza atan bir başbakan olarak anılmaktadır.