MG_eVİL
New member
- Katılım
- 20 May 2008
- Mesajlar
- 3,623
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
CHP Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen, “çok etik olmadığını” kabul ettiği davranışları yüzünden partisindeki tüm görevlerinden istifa etmek zorunda kaldı...
Çünkü çok etik olmamak, çok ahlaklı olmamakla aynı şeydi ve kimsenin ahlaksızlığa tahammülü olamazdı!
***
Peki; bir Genel Sekreter Yardımcısı’nın maddi çıkar sağlamak için bir ticari anlaşma yapmaya sıcak bakması ahlaklı bir davranış değil de...
Koskoca Adalet Bakanı’nın, partisinden seçilmiş bir belediye başkanına, kendisine arsa alması için kişisel vekâlet vermesi ahlaka çok mu uygun?
Bu vekâleti veren Bakan Bey de; tıpkı Sevigen gibi, “kişisel çıkar sağlamayı” amaçlamıyor mu?
Olay mahkeme belgelerine yansımış...
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in, çete kurmakla suçlanan eski Akfırat Belediye Başkanı’na verdiği vekâletname resmi kayıtlara girmiş...
Bakan Bey bundan utanacağına, gayet pişkin bir tavırla, “Paramla arsa alacaktım, Belediye Başkanı oraları en iyi bilen kişi? Ne var bunda” diyor...
Çok şey var Sayın Bakan, çok şey var!
O vekâleti verirken siz de pekâlâ biliyordunuz ki; o Başkan, orada almak istediğiniz arsayı size çok düşük bir bedele mal edecekti...
Bunu yaparken, kendisinin Belediye Başkanlığı, sizin de Adalet Bakanlığı kimliğinizi kullanacaktı.
Eğer böyle bir amacınız olmasaydı; o vekâleti ona değil de herhangi bir emlak komisyoncusuna da verebilirdiniz...
Ama siz, “suyun başı”nda olanı tercih ettiniz... Vekâleti ona verdiniz!
***
Amerikalı bilim adamları, beyindeki düşünceleri yüzde 80 oranında okuyabilen bir tarayıcı geliştirmiş Sayın Bakan...
Bu da demektir ki; çok yakın bir gelecekte polis teşkilatları suçluları tespit etmek için tıpkı yalan makinesi gibi, düşünce okuma makinesini de kullanacaklar...
İnsanların akıllarından geçeni okuyacaklar...
Keşke bu makine şu anda kullanımda olsaydı da sizi de bağlayabilseydik...
O vekâleti verirken aklınızdan geçen gerçek niyeti okuyabilseydik!
Gerçi; sizin olayınızda makineye bile gerek yok!
Çünkü her şey o kadar açık ki?
***
Sahi; istifa etmeniz için ille de bu makinenin Türkiye’ye getirilmesini beklememiz mi gerekiyor?
*****
HAKSIZLIK!
Dün Başbakan Erdoğan Diyarbakır’da, CHP Genel Başkanı Baykal da Adana’da miting düzenledi.
Saydım; tam 11 kanal, Başbakan’ın mitingini canlı olarak yayınladı.
Ana muhalefet partisinin mitingini ise sadece Halk TV verdi!
Başbakan’ın “CHP medyası” olmakla suçladığı kanallar bile, Erdoğan’ı tercih etmişti!
Acaba Başbakan, bu sayılara bakıp, yaptığı haksızlığın farkına biraz olsun varır mı?
*****
GÜNÜN SORUSU
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın, “Bana bir arsa al” diyerek Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk’e vekâlet verdiği ortaya çıksaydı; acaba Başbakan Erdoğan bunu nasıl karşılardı?
*****
Belediye olanaklarıyla propaganda!
Siyasetçiler önceki yıllarda seçim propagandası yaparken devlet olanaklarını kullanmaktan kaçınırdı... Çünkü bu, hem siyasi ahlaka aykırıydı; hem de yasalar elvermiyordu. Yüksek Seçim Kurulu, bunu yapan siyasetçinin yakasına anında yapışıyordu...
Yasalar yine elvermiyor ama; bu seçimlerde AKP’li belediyeler, seçim çalışmalarını parti örgütleriyle değil, belediyenin araçlarıyla ve çalışanlarıyla yapıyor...
İlçe belediyelerini geçtik; İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin araçları ve zabıta memurları bile erzak, kitapçık ve çiçek dağıtımında kullanılıyor!
İktidar onların elinde ya... Bu ülke babalarının çiftliği ya... Hesap soran da yok ya...
Belediyenin parasını bir kez daha seçilmek için savurmaktan çekinmiyorlar!
***
YSK’nın Sayın Başkanı:
Acaba siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?
..:::MUSTAFA MUTLU::...
Çünkü çok etik olmamak, çok ahlaklı olmamakla aynı şeydi ve kimsenin ahlaksızlığa tahammülü olamazdı!
***
Peki; bir Genel Sekreter Yardımcısı’nın maddi çıkar sağlamak için bir ticari anlaşma yapmaya sıcak bakması ahlaklı bir davranış değil de...
Koskoca Adalet Bakanı’nın, partisinden seçilmiş bir belediye başkanına, kendisine arsa alması için kişisel vekâlet vermesi ahlaka çok mu uygun?
Bu vekâleti veren Bakan Bey de; tıpkı Sevigen gibi, “kişisel çıkar sağlamayı” amaçlamıyor mu?
Olay mahkeme belgelerine yansımış...
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in, çete kurmakla suçlanan eski Akfırat Belediye Başkanı’na verdiği vekâletname resmi kayıtlara girmiş...
Bakan Bey bundan utanacağına, gayet pişkin bir tavırla, “Paramla arsa alacaktım, Belediye Başkanı oraları en iyi bilen kişi? Ne var bunda” diyor...
Çok şey var Sayın Bakan, çok şey var!
O vekâleti verirken siz de pekâlâ biliyordunuz ki; o Başkan, orada almak istediğiniz arsayı size çok düşük bir bedele mal edecekti...
Bunu yaparken, kendisinin Belediye Başkanlığı, sizin de Adalet Bakanlığı kimliğinizi kullanacaktı.
Eğer böyle bir amacınız olmasaydı; o vekâleti ona değil de herhangi bir emlak komisyoncusuna da verebilirdiniz...
Ama siz, “suyun başı”nda olanı tercih ettiniz... Vekâleti ona verdiniz!
***
Amerikalı bilim adamları, beyindeki düşünceleri yüzde 80 oranında okuyabilen bir tarayıcı geliştirmiş Sayın Bakan...
Bu da demektir ki; çok yakın bir gelecekte polis teşkilatları suçluları tespit etmek için tıpkı yalan makinesi gibi, düşünce okuma makinesini de kullanacaklar...
İnsanların akıllarından geçeni okuyacaklar...
Keşke bu makine şu anda kullanımda olsaydı da sizi de bağlayabilseydik...
O vekâleti verirken aklınızdan geçen gerçek niyeti okuyabilseydik!
Gerçi; sizin olayınızda makineye bile gerek yok!
Çünkü her şey o kadar açık ki?
***
Sahi; istifa etmeniz için ille de bu makinenin Türkiye’ye getirilmesini beklememiz mi gerekiyor?
*****
HAKSIZLIK!
Dün Başbakan Erdoğan Diyarbakır’da, CHP Genel Başkanı Baykal da Adana’da miting düzenledi.
Saydım; tam 11 kanal, Başbakan’ın mitingini canlı olarak yayınladı.
Ana muhalefet partisinin mitingini ise sadece Halk TV verdi!
Başbakan’ın “CHP medyası” olmakla suçladığı kanallar bile, Erdoğan’ı tercih etmişti!
Acaba Başbakan, bu sayılara bakıp, yaptığı haksızlığın farkına biraz olsun varır mı?
*****
GÜNÜN SORUSU
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın, “Bana bir arsa al” diyerek Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk’e vekâlet verdiği ortaya çıksaydı; acaba Başbakan Erdoğan bunu nasıl karşılardı?
*****
Belediye olanaklarıyla propaganda!
Siyasetçiler önceki yıllarda seçim propagandası yaparken devlet olanaklarını kullanmaktan kaçınırdı... Çünkü bu, hem siyasi ahlaka aykırıydı; hem de yasalar elvermiyordu. Yüksek Seçim Kurulu, bunu yapan siyasetçinin yakasına anında yapışıyordu...
Yasalar yine elvermiyor ama; bu seçimlerde AKP’li belediyeler, seçim çalışmalarını parti örgütleriyle değil, belediyenin araçlarıyla ve çalışanlarıyla yapıyor...
İlçe belediyelerini geçtik; İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin araçları ve zabıta memurları bile erzak, kitapçık ve çiçek dağıtımında kullanılıyor!
İktidar onların elinde ya... Bu ülke babalarının çiftliği ya... Hesap soran da yok ya...
Belediyenin parasını bir kez daha seçilmek için savurmaktan çekinmiyorlar!
***
YSK’nın Sayın Başkanı:
Acaba siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?
..:::MUSTAFA MUTLU::...