Adı MAVİ'ydi.

TµåÑÅ

New member
Sabah kalktığında hayatın yine aynı düzende gittiğini, tekrar farketti Mavi. Yılın biteceği şu günlerde, maziye baktığında aynı günleri, aynı olayları farklı yaşamıştı. Ama hep aynıydı. Güneş aynıydı, deniz aynıydı, kuşlar aynıydı, binalar, sokaklar, insanlar hepsi aynıydı.... Yoksa bir farklılık mı olmuştu bu sene Mavi'nin hayatında... Düşünmek istemedi Mavi. Çünkü biliyordu ki, düşündükçe ağlıyası, ağladıkçada gözleri geliyordu aklına. Artık düşünmek istemiyordu. Bıraktı kalbini yatağında, kalktı, yüzünü buz gibi soğuk suyla yıkadı. Kafasını kaldırdığında aynaya baktı. Bişeyler değişiyordu. Artık eski Mavi yoktu sanki. Gözlerinin altı çökmüş, morlaşmıştı. Yaşlanıyordu galiba. 20 yaşında yaşlandığını görmek Mavi'ye çok koydu. Ben bunları görecek adammmıydım dedi kendi kendine.

....
....

Bu sene Mavi için çok farklı geçmişti. Hiç tatmadığı duyguları peşpeşe tatmıştı. O kadar hızlı yaşadı ki o duyguları, hepsini birbirine karıştırdı. Çok sevdi, hatta ölümü bile düşündü ayrılınca. Kaç kez gitti mavinin kıyısına, kaç kez istedi kalbinin atışını kesmeyi. Çok istedi, yapamadı. Bir kaç gün yaptı bunları, defalarca usanmadan. Ama bu günlerde bazı insanlar çıktı karşısına. Sevdikleri elini bile uzatmamıştı bu karanlık günlerinde Mavi'ye. Hatta kendine bile kızdı. Ne salakmışım ben, kimleri sevmişim diye. Ama bazıları çıktı ki karşısına, millet elini uzatmaya korkarken, onlar bedenlerini verdiler ona. Dert ortağı oldular. Can dostlarıydı onlar. Onları çok seviyordu ve onlar için acılarını denize attı, tüm benliğiyle onlar için yaşıyordu artık. Sevilmek güzeldi.

....
....

Akşam her zamanki gibi okuldaydı. Kardeşi yerini ayırmıştı. Bir sıraya montunu, bir sıraya kitaplarını koymuştu kardeşi. Parolaydı bu aralarında. Kim daha erken gelirse yer kapıyordu. Mavi, kitapların olduğu sıraya oturdu. Sınıf bomboştu. Bekledi Mavi. Soğukdu sınıf ve içini ısıtacak arkadaşlarını bekliyordu. Hepsi teker teker geliyordu. ilk önce ufak bir gülümseme, daha sonra el sıkışma ve koyu bir muhabbet başlıyordu. Kızlı erkekli her konuda muhabbet vardı. Hepsinin bir derdi vardı ama onlara inat gülmeyi biliyorlardı. Mavi ne haldeydi acaba. O da gülüyordu ama ya içindeki acı. Hani denize attığı acı. Yoksa acıları değilmiydi attığı Mavi'nin. Neden hala kalbi yanıyordu?

....
....


Dayanamadı Mavi. Son dersi beklemeden evinin yolunu tuttu. Dışarı çıktığında, İstanbul'da uzun süredir beklenen kar yağışı başlamıştı. Beyaz yağmurlar İstanbul'u boyuyordu. Mavi üstüne düşen kar tanelerinden birine baktı. Eriyordu, sıkıntısı onu da mı yakıyordu yoksa. Üstüne düşen kar taneleri hemen eriyordu. Mavi bu durumdan mennun değildi. Beyazın temizliğine bürünmek istiyordu. Ama olmuyordu. Hergün izlediği yolu yine değiştirmemişti. Yine aynı kaldırımlar yine aynı ışıklar... 15 dakika yürüdükten sonra durağa gelmişti. Birden artık unut onu dedi beyni. Kalbi hayır yapamazsın dedi. İçinde bir savaş başladı Mavi'nin. Dakikalrca bu savaşı izledi Mavi. O sırada bineceği minibüslerde geçmeye devam ediyordu. Ama hiç birisine binmedi. Bu sefer savaş bitmeliydi. Ya eski Mavi olacaktı. O şen şakrak çocuk. Ya da yorgun çocuk. Beyni galip çıkmıştı. Bu sefer savaş bitti diye sevindi Mavi. Bir gülümseme geldi yüzüne. Artık kar taneleri erimiyordu Mavi'nin üsütünde. siyah paltosu beyazlaşıyordu. Daha da mutlu oldu Mavi. Elini kaldırdı. Minübüs durdu. Bindi, parayı uzattı ve oturdu. Radyoda tam Mavi'ye göre bir şarkı başladı:


"Ayrılık zor değil,
Üç gün ağlarsın,
Sonra vur patlasın çal oynasın
Hasret kervanına katılmışım
Ön sıradayım,
Senin umurunda değil bu dünya

Yeni yeni sevdaların çiçeğiymişsin,
banane, banane, banane be

Şartlar bunu gerektirdi, ayrıldık işte,
bahane, bahane, bahane

Allah'ın sopası yokki gökden indirsin
Geldin mi sözüme
sürüne sürüne

Hayatın da biri varmı, merak etmişisn,
Sanane sanane sanane"
 

HTML

Üst