ACIYA kURŞUN İŞLEMEZ

SevencLoves

Altın Üye
Katılım
18 Haz 2005
Mesajlar
5,368
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Cehennem
Size hergün sürekli olarak şiir ve yazılar yazacam umarım beğenirsiniz


Acıya Kurşun İşlemez



Sabrın çalkalanıp taştığı sulardadır
Çığlıklarla parçalanmış uykularda
Buruşturulup atılmış aşklarda
Ve çalınmış mutluluklardadır
Ses ile yürek
Büyük rüzgarların o yanık şarkısı
Hala yüselir içimizden dağılır
Coşkunun doruklarında sürer yankısı

İlk kurban adanıtken bir nehire
Korkunun ilk nişanında başlamıştır
Gözyaşının ilk damlasından kalma
yaslı baharlarla gelmiştir bugüne
Kanla yazılan yasalarala
Açlığın otağ kurduğu sabahlara
Ve sonuçsuz kalan ahlarla gelmiştir
Acıya kurşun işlemez artık


Adnan Yücel


Abanoz Sokağı



Kirli çarşaflar ağardı karanlıktan
Abanoz sokağında akşam olmaktadır
Alçacık sedirlerde üryan kadınlar
Kötü kadınlar, kederli kadınlar
Çaresiz yalnızlıklar içinde
Sığınmış merhametine kederin
Kan gibi, irin gibi kadınlar

Ezilmiş bir çiçeğe benzer kalpleri
Gözbebeklerinde saadetten eser yok
Bekleşirler gelecek ilk sevgiliyi
Bu umutla sürüklenir sofalarda ayaklar


Ümit Yaşar Oğuzcan



Ben Sana Mecburum



Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum

Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur?
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun

Sevmek kimi zaman rezilce korkudur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Birkaç hayat çıkarır yaşamasından


Atilla ilhan



Ya kendin gel Yada
Gözlerini Gönder
Martıların uçuştuğu
Bir tutam mavi gönder
Sensizliğine denk
Bir Gri gönder
Bir kurşini gönder
Dedim ya
Ya kendin Gel
Yada
Gözlerini gönder



Sevencloves
 
Ölemiyorum bile

--------------------------------------------------------------------------------

Ölemiyorum Bile…

Şişirip yelkenleri, açılma vaktin gelmiştir denize. Bilirsin ki ne fırtınalar,
ne deli dalgalar beklemektedir seni. Korkarsın, terk edemezsin limanı, bir
köşesine sığınırsın. Kabullenmesen de artık aşk bitmiştir, İşte son bu...

İçin hep hüzün doludur, bir türlü kabullenemezsin bittiğini. Gözlerinin içine
bakıp seni seviyorum demesini beklersin. O sözler hiç çıkmayacak o dudaklardan
bilirsin. Yinede umudun yeşildir, İşte hayal bu...

Gururlusundur, istenmediğin yerde durmazsın. An olur ki ne olur bitmesin dersin.
Bu sözlerin dudaklarından nasıl çıktığına kendin bile inanamazsın. Oysa o yüzüne
bakıp sadece gülümser, İşte acı bu...

Ondaki sıcaklığı kimsede bulamayacağını düşünürsün. Kimse onun gibi gülemez,
onun gibi dokunamaz dersin. Ve kimseyi onun kadar sevemeyeceğini bilirsin.
Kahredip başını eğersin önüne. İşte hüzün bu...

Nefes alamaz hale gelirsin, daralır için. Bir kaç saatlik derin bir uykuya
hasretsindir. Bilirsin ki gözlerini kapasan da terk etmeyecektir hayali. Atarsın
gecenin kollarına kendini, İşte huzur bu...

Ondan gelecek tek bir haberi umutsuzca beklersin Bir de beklemek ölüm gibi gelir
insana böyle zamanlarda. Aslında ölüm fikride garip değildir artık sana. Geri
dönerse diye ölemezsin bile, İşte sabır bu...

Hayat devam ediyordur ama her şey yarımdır, hep bir yanın eksik. Yüreğin eskisi
gibi atmayacaktır, başka aşklarsa seni kandırmayacaktır. O başkalarıyla, mutlu
bir hayatı yaşıyor olsa da, yine de sevginden vazgeçemezsin. İste aşk bu...

Boshwer, HepaynI MaSaL. “Hayat ve Ben” işte hepsi bu kadar…





Susuyorum…

Ne keyifle okuduğum şiirler ezberimde, ne de bağıra çağıra söylediğim şarkıların
sözleri. Dalgın gözlerle yürüdüğüm caddelerde kayboluyorum.

Sonsuz bir inatla sarıldığım radyodan gelen o harika melodilerin de tadı yok?
Peki ya o yağmurda iliklerime kadar ıslanmalarımı kim çaldı benden? Bilmiyorum!

Susuyorum artık... Sustukça susuyorum. Sustukça, üzerime gelen insanlardan
kurtarmak için ruhumu, suskunluğuma sarılıyorum. Ama yine de saplanıyor yüreğime
bazı kelimeler. Bazıları da acıtıyor üstelik…

Sessiz geceler benim için sığınılan bir liman sanki. Kendimi bulup bulup
kaybettiğim karanlıkta, şöyle bir uğradığım kelime hazinem de bir anlam ifade
etmiyor. Düşünüyorum da bu güne kadar hep; gibi yazmışım, gibi okumuşum, gibi
söylemişim ve en önemlisi; gibi sevmişim...

Elbette hiçbir şey, ben ol deyince olmaz. Bunu biliyorum ama zaman da geçiyor
hızla. Tükenmez sandığım bütün sözler bitiyor ve ben de yavaş yavaş
tükeniyorum... Onca yıldan sonra; hayata dair ne kaldı ki elimde? Kocaman bir
hiç! Öyleyse neden bunca çaba, neye bunca isyan…

Öyle anlamsızki yaşadığım hayat. Her şey az sonra gerçekleşecekmiş gibi duruyor,
elimi uzatıyorum tutmak için, kayboluyor. Benim dışımda kopuyor bütün kıyametler
ve ben kendime uyan bir kıyamet beğenmiyorum…

Kalbime bir kurşun sıkacak gönüllü katilimi arıyorum ya da yüreğime su serpecek
elin sahibini... Toprağa ateşi düşürecek, denizi yakamozlarla süsleyecek sesin
sahibini… Artık basit şeyler bekliyorum yaşamdan. Örneğin, kimselerin bilmediği
sırlarım olmalı ölürken... Kimselerin gitmediği sokaklarım olmalı... İçimi
kanatan özlemlerle yaşlanıp, sonra da sessizce gitmeliyim bu dünyadan.

İşte yine susuyorum; siyah bir geceye dönüyor her anım ve okuduğum her şiir
kanatıyor yaralarımı. İçimdeki çocuk ölüyor... Yalancı gülümseyişlerle beni
ciddiyete çağıran insanları da önemsemiyorum. Elimden kayıp gidenlerden
korkmadığımı bilmiyor ki hiç biri…
 
sevencloves ellerine sağlık.. iyi şairlerden güsel şiirler derlemişsin kardeş.
 
Ya kendin gel Yada
Gözlerini Gönde
Martıların uçuştuğu
Bir tutam mavi gönder
Sensizliğine denk
Bir Gri gönder
Bir kurşini gönder
Dedim ya
Ya kendin Gel
Yada
Gözlerini gönder

Harika....
 
sOrUnLu' Alıntı:
Ya kendin gel Yada
Gözlerini Gönde
Martıların uçuştuğu
Bir tutam mavi gönder
Sensizliğine denk
Bir Gri gönder
Bir kurşini gönder
Dedim ya
Ya kendin Gel
Yada
Gözlerini gönder

Harika....


Sağol sOrunlu dedimya daha öncedende Hem yazarım hem söylerim :) Edebiyat en güzel olaydır
 
şimdi acıya kurşun işlemez demişsin ya sevencloves şimdi bu kurşungeçirmez yelek mi giymiş ya annamadım ehehehhehehe! :D :D :D
 
ellerinize saglık arkadaşlar şiirler çok güzelll :)
 
Ayrılık hiç bu kadar acı olmamıştı



Sen giderken ben yüreğim ellerimde,gözümde yaşlar seni seyredeceğim…Ta ki
karanlığın içinde kaybolana kadar… Sonra yavaş yavaş yürümeye başlayacağım…
Attığım her adım beni senden biraz daha uzağa götürecek.. İki damla yaş akacak
gözlerimden yüreğime..Her damlada seni çağıracağım…..

Nereye gittiğimi bilmeden yürüyeceğim saatlerce… Ölümü düşüneceğim sonra… Her
şeye son vermeyi… Ama aklıma "sen" geleceksin.. Cesaret edemeyeceğim.. İki damla
yaş akacak gözlerimden..Her damlada seni yaşayacağım…

Hiç bitmeyecek bu gece… Bundan sonraki gecelerin bitmeyeceği gibi.. Sabaha kadar
resimlerine bakacağım.. İki damla yaş akacak gözlerimden.. Her damlada seni
hatırlayacağım…

Elim telefona gidecek.. Seni aramak isteyeceğim.. Sana bağırmak, haykırmak
isteyeceğim.. Ama belki korkudan belki istenmemenin verdiği üzüntüden
arayamayacağım.. İki damla yaş akacak gözlerimden..Her damlada seni
duyacağım....

Güneş doğacak.. Kimin için acaba?? Benim için olmadığı kesin… Kendimi yollara
atacağım.. Kalabalığın içine karışacağım… Tutunacak bir dal,sığınacak bir liman
arayacağım kendime… Aklıma "sen" geleceksin.. iki damla yaş akacak gözlerimden..
Her damlada seni arayacağım..

Annemler soracak.. Neden diye soracaklar.. Neden gitti?? Verecek bir cevap
bulamayacağım..Bildiğim tüm kelimeler sanki senle beraber gitmiş gibi olacak..
İki damla yaş akacak gözlerimden… Her damlada seni göreceğim…

İşte senin istediğin oldu.. İşte benim hayatımın özeti..

Her şeye rağmen ayrılmakta kararlıydın… Ama bende seni içimde yaşatmaya
kararlıyım.. Bırakta hiç değilse seni istediğim gibi yaşayayım… Son öpüşünün
sıcaklığı kalsın dudaklarımda… Son söylediğin söz elveda değil SENİ SEVİYORUM
olarak kalsın… Sen git ben gelmiyorum… SENDEN KALANLARLA BURADA KALACAĞIM… İki
damla yaş akacak gözlerimden… Her damlada sana yeniden aşık olacağım!




Yağmurlar bile isyan ederdi


Senin varlığındı kalbimin kapılarını açan, sendin anahtarı kalbimin. Ne kelimeler yeter anlatmaya, ne de kağıt kabul eder kalemden dökülenleri. Sadece yaşadığım anlardan kalan anılarım yetebilir seni anlatmaya…

Aşk yok, aşka inanmam dediğim anlarda çıktın karşıma. Önce gülüşündü seni bana çeken, sonrasında o gülüşün altındaki yaralı yüreğin…

O gün, hani seni gördüğüm ilk gün; tren istasyonunda yağmur altında saatlerce oturduğumuz ilk gün. Sözde tren beklerken onlarcası geçip gitmişti de aldırmamıştık. Yağmur bedenimi ıslatırken, her damlada bir kat daha sana aşık olduğum gün… Yaşama döndüğüm, aşkın varlığının kanıtını gördüğüm gün…

Ve sonra…. Sonu olmayan bir yaşam içinde asla gecesi olmayan bir gün gibi doğdun hayatıma. Oysa senden once “yağmurlar bile isyan ederdi akıttığım yaşlara onlar bile benim kadar ağlayamazdı”. Ya bu ben değilim, yada zaten ben bende değildim… Hayallerde yaşatılabilirdin, bir rüyada yer alabilirdin, belki de bir masal karamanı olabilirdin ama benim olamazdın...

Sen gideli iki gün oldu.. Asırlara bedel iki gün.. Ellerim ceplerimde caddelerde yürüyorum. Birlikte dinlediğimiz şarkılar kulağımda. Ya da odama kapıyorum kendimi, görmek istemiyorum senden başkasını. O kadar çok alışmışım ki sana. Senin üzerine kurulmuş tüm hayallerim. Sen gittin, ben bittim, hayallerim yok artık geleceğe dair...

Bil ki; içimde her zaman sıcacık kanayan bir yara olarak kalacaksın. Sana istediğim zaman söyleyemeyeceğim belki sevgimi ve ulaşamayacak uzattığım ellerim ellerine. Ama ne olursa olsun sana olan sevgim her an artarak yaşayacak bende." .






Kapama Gözlerini...

Çocukken geceleri yıldızlara bakardım... Başımı gökyüzüne kaldırır heyecanla
yıldızları sayardım; kaçında aşk vardı, kaçından böyle görünürdü gökyüzü,
kaçında denizler bu kadar güzel ve kaçında aşk maviydi...

Yıllar sonra senin gözlerinde gördüm yıldızları... Gözlerinde o çocukluk
heyecanımı yaşadım yeniden. Mavi denizleri, mavi gökyüzünü, mavi aşkı gördüm...
Belki de onun için sen gözlerini kapattığında sönüyor yıldızlarım...

Gözlerinden bir yol çizdim kendime, yıldızlara tutunarak ulaştım aşka... Aşk
maviydi; gözlerinde aşka bulandım... Şimdi belki de bu yüzden; gözlerini
kapadığında yolumu kaybedişim...

Şiirler okurdum gökyüzüne bakarak; nefesimden cam buğulanırdı... Adımı yazardım
o şiirli buğuya, yanında bir boşluk bırakarak... Sonra yanına eklenecek mavi
aşkımı hayal ederdim saatlerce... Şöyle olmalı, böyle bakmalı, böyle
konuşmalı...

Şimdilerde gözlerine bakarak şiirler okuyorum içimden, sen duymuyorsun...
Gözlerinin buğusuna adımı yazıyorum, yanına da mavi aşkımı; yani seni... Kapasan
gözlerini, buğusu silinecek, adım silinecek gözlerinden, aşk silinecek...

Bir şiir okuyorum soğuk cama yaslanıp;

“Yokluğun cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum kapama gözlerini” diye biten...

Şimdi gözlerini kaparsan; gözlerindeki yıldızlar sönecek...
Şimdi gözlerini kaparsan; maviler çok üşüyecek.
 
Unutulmuyor


Unutulmuyor, bitmiyor, geçip gitmiyor...

Her gece olduğundan biraz daha muhtacım sana
Kırgınım aslında, kızgınım…
Hayır sana değil;
Seni kırıp üzen şu aptallığıma…
Ne olursa olsun
Zamanım da mekanım da değişmiyor
Hep her zaman aynı yere çıkıyor bütün yollar;
Sana!..

Uzun zaman oldu içimdeki maviler donalı. Kendim seçtim sevdayı tek başıma
yaşamayı. Yalnızlığımın sorumluluğunu taşıyacak kadar da yürekli olduğumu
düşünür ve söylerdim herkese gururla. Geceler sancı olur işlerdi içime ama
yüreğimde yaşattığım sevdamı düşündükçe, içime yayılan sıcaklık alıp götürürdü
tüm sancılarımı...

Ne kadar zamandır böyleyim, ne kadar zamandır en yakın dostum özlem,
hatırlamıyorum. Sanki zaman durdu. Evet özlüyorum ve özlemeyi de seviyorum.
Çünkü özlemin içinde aşkım, mutluluğum, umutlarım var. Gidenlerin ardından ağıt
yakmamayı öğreneli çok uzun zaman oldu ama sen bambaşkaydın. Kimseyi senin kadar
sevmemiştim ki. Seni birine anlatmaya kalksam sözcükler yetmiyor, kelimeler
acizleşiyor. Neye benzetsem, hep bir yanın eksik kalıyor...

Gülemiyorum artık? En iyi yapabildiğim şeyi kaybettim? Aslında önce seni ve
senle birlikte herşeyimi kaybettim. Yanımda yoksun. Olsan sarılırdım sana sıkı
sıkı. Bırakmazdım, sıkılır, bağırır çağırırdın ama ben biraz daha fazla
sarılırdım sana. Biliyorum benden bağımsızdın, hiç sahip olamadım sana. Olmakta
istemedim aslında, çünkü hep yanımda olacaktın... Ya da ben öyle sandım...

Dinlediğim her şarkıda, her yağmurda ıslanışımda, dalgaların kayalara
çarpışında, her nisanda ve her eylülde, sen yeniden gidiyorsun benden. Ben bu
ayrılışların acısını yaşarken, birgün gidebileceklerini düşünerek, kimsenin
gelmesine izin vermiyorum…

Sana ilk satırlarımı yazdığımda, yine mum ışığı vardı odamda. Soğuk, beyaz bir
defterin her şeyi hayale dönüştüren sayfalarında, ilk kez seni yaşamıştım. Şimdi
uzun yağmurların ardından yine mum ışığıyla dolu odamda, yine ve hala sana
yazıyorum. Çünkü ben her hayal kırıklığım, her duvara çarpışımdan sonra hala
sana dönüyorum.

Ortasından kopartıldığı için hiçbir zaman sonu gelmeyecek günlerimize dönüp,
hala seni arıyorum... Çünkü hala seni .....



Sadece Bu Sabah


Sadece bu sabah icin,
icimden aglamak geldigi halde yuzunu gordugumde gulumseyecegim.
Sadece bu sabah icin,
ne giymek istediginin secimini sana birakacagim
ve gulumseyerek ne kadar yakistigini soyleyecegim.
Sadece bu sabah,
camasirlari yikamaktan vazgecip seninle parkta oynamaya
gidecegim. Bu sabah bulasiklari lavaboda birakip bulmacanin nasil
cozuldugunu bana ogretmeni izleyecegim.
Ogleden sonra telefonun fisini cekip bilgisayari kapatacagim ve
arka bahcede
oturup seninle kopukten balonlar ucuracagim
Bu ogleden sonra dondurma arabasi icin cigliklar attiginda
sana hic kizmayacagim ve gelirse
bir tane alacagim.
Bu ogleden sonra buyudugunde ne olacagin hakkinda
hic canimi sikmayacagim.
Ya da seni ilgilendiren konularda ikinci bir dusunce
uretmeyecegim. Bu ogleden sonra kurabiye pisirirken bana yardim etmene
izin verecegim ve tepende dikilip duzeltmeye calismayacagim.
Bu ogleden sonra Mc Donald's a gidecegiz ve iki tane cocuk
menusu isteyecegiz ki, iki oyuncak alabilesin.
Bu gece seni kollarimda tutacagim ve nasil dogdugunu seni ne
Kadar cok sevdigimi anlatacagim.
Bu gece kuvette sulari sicratmana izin verecegim ve sana hic
kizmayacagim.
Bu gece gec saate kadar oturmana ve balkonda oturup yildizlari
saymana izin verecegim.
Bu gece yanina uzanip en sevdigim TV programlarini bir kenara
birakacagim.
B gece sen dua ederken parmaklarimi saclarinda dolastirip bana
en buyuk armagani verdigi icinTanriya sukredecegim.
Kayip cocuklarini arayan anne ve babalari dusunecegim.
Yatak odalari yerine cocuklarinin mezarlarini ziyaret
edenleri ve hastane odalarinda donuk bakislarla, daha fazla
iclerinde tutamadiklari cigliklariyla hasta cocuklarini seyreden anne
babalari dusunecegim.
V bu gece yanagina iyi geceler
opucugu kondurdugumda seni biraz daha siki biraz daha uzun
tutacagim kollarimda.
Tanriya senin icin tesekkur edip bize yalnizca bir gun daha
vermesi icin yakaracagim.....



İşte Gidiyorum


“Ne olduysa bu yalnız gecelerde oldu”

İşte Gidiyorum…

Belkide kaleme aldığım son satırlar bunlar. Sen şu an neredesin ve kim bilir
kiminlesin diye sormadan gidiyorum. Sormuyorum ve bir daha sormayacağım. Sessiz
sedasız birkaç satır karalayacağım ve gideceğim. Biliyor musun; gitmek senin
kadar güzelmiş yeni anladım...

Şu anda hep her zaman, her damlasına aşık olduğum yağmur yağıyor. Sensiz,
damlaların cama vuruşunun bile tadı yok. Tamam itiraf ediyorum; sensiz
İstanbul’un bile tadı yok. O boğazın kokusunu, dalgaların kayaları dövüşünü,
soğuğunu, sıcağını, her an değişen havasını sevişim aşktan mıydı ki?

Yağmur yağıyor ve ben, sensiz bu güzellik bana haram diye bağırıyorum avazım
çıktığınca. Gecenin en sessiz ve en bana ait olan saatleri. Düşünüyorum da bu
saatlerde nefes almaya başlamıştım ilkin. Biz zoru başarmıştık seninle, bir
araya gelmesi belki de olanaksız şiirleri, şarkıları ve hatta suskunlukları
buluşturmuştuk birlikte. Güneş üstümüze doğuyordu. Biz kuş seslerini keyifle
dinliyorduk...

Aşkı aramıyordum ki ben. Sen ve ben, biz birbirimizi aramıyorduk ki. Ama bulduk
birbirimizi. Bulduktan sonra başladı kendimizi aramalarımız. Yok olmayı düşünen
ben, senin için binlerce yıl yaşamayı göze almıştım. Seni kalemin ucunda,
sayfaların ortasında bulmuştum. Ama sen...... Sen yaşamın içindeydin. Sana güzel
sözler söylemek istedim hep. Kelimeleri süsleyip süsleyip sunmak istedim sana.
Ama tek kelime çıktı hep dilimden. “Gelincik”... Bildiğim en güzel şeydi,
hayatta tanıdığım en güzel şeydin...

“Bunları anı olsun diye yaşamadık.” Ateşe de yağmura da, uçmak istediğimiz için
uçtuk. Öleceğimizi bilerek değil, öleceğimizi düşünmeden, istediğimiz için
uçtuk. Ben ateştim, sense deli bir yağmur...

Neyse biliyorum ki senin sonun yok ama artık ben gidiyorum. Çünkü her sorunun
karşılığı, hayat böyle diyerek de verilebiliyor. Çünkü… Çünkü ben aşığım hala.

İşte Gidiyorum… Bir kaçış değil bu, yalanı yaşamaktansa bize bırakılan son şansı
kullanıyorum belki de. Kim bilir?...
 
Ben Sana Mecburum



Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum

Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur?
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun

Sevmek kimi zaman rezilce korkudur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Birkaç hayat çıkarır yaşamasından


Atilla ilhan


Bu şiiri kim unutabilir ellerine sağlık
 
Sorunlu al Burdan yak öyleyse

Kendini

--------------------------------------------------------------------------------

yerin seni çektiği kadar ağırsın
kanatlarının çırpındığı kadar hafif…
kalbinin attığı kadar canlısın
gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin
nefret ettiklerin kadar kötü…
ne renk olursa olsun kaşın gözün
karşındakinin gördüğüdür rengin…
yaşadıklarını kar sayma:

yaşadığın kadar yakınsın sonuna ne kadar yaşarşan yaşa,
sevdiğin kadardır ömrün…
gülebildiğin kadar mutlusun
üzülme, bil ki ağladığın kadar güleceksin
sakın bitti sanma her şeyi,sevdiğin kadar sevileceksin.
güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın

bir gün yalan söyleyeceksen eğer
bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın…
ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın
güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.

kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..işte budur hayat!
işte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın
bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
çiçek sulandığı kadar güzeldir
kuşlar ötebildiği kadar sevimli
bebek ağladığı kadar bebektir
ve herşeyi oğrendiğin kadar bilirsin bunu da oğren , sevdiğin kadar



Arkadaşlar lütfen okumadan yorum yapmayın bu lafı söylemeyi hiç sevmiyorum klasik bir deyiş ama emeğpimize saygı duyun
 
yüreğine sağlık
 
Sevencloves' Alıntı:
Sorunlu al Burdan yak öyleyse

Kendini

--------------------------------------------------------------------------------

yerin seni çektiği kadar ağırsın
kanatlarının çırpındığı kadar hafif…
kalbinin attığı kadar canlısın
gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin
nefret ettiklerin kadar kötü…
ne renk olursa olsun kaşın gözün
karşındakinin gördüğüdür rengin…
yaşadıklarını kar sayma:

yaşadığın kadar yakınsın sonuna ne kadar yaşarşan yaşa,
sevdiğin kadardır ömrün…
gülebildiğin kadar mutlusun
üzülme, bil ki ağladığın kadar güleceksin
sakın bitti sanma her şeyi,sevdiğin kadar sevileceksin.
güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın

bir gün yalan söyleyeceksen eğer
bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın…
ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın
güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.

kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..işte budur hayat!
işte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın
bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
çiçek sulandığı kadar güzeldir
kuşlar ötebildiği kadar sevimli
bebek ağladığı kadar bebektir
ve herşeyi oğrendiğin kadar bilirsin bunu da oğren , sevdiğin kadar



Arkadaşlar lütfen okumadan yorum yapmayın bu lafı söylemeyi hiç sevmiyorum klasik bir deyiş ama emeğpimize saygı duyun

Yüreğine,kalbine sağlık diyorum...
 
sOrUnLu' Alıntı:
Ben Sana Mecburum



Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum

Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur?
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun

Sevmek kimi zaman rezilce korkudur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Birkaç hayat çıkarır yaşamasından


Atilla ilhan


Bu şiiri kim unutabilir ellerine sağlık

Uhhhhhhh Bu şiirin tamamını biLiyorum Orta okuLda ezberLemiştim ve HaLen unutamıyorum !!! :D Manyaq bişi
 
Bir şiir okuyorum soğuk cama yaslanıp;

“Yokluğun cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum kapama gözlerini” diye biten...

Şimdi gözlerini kaparsan; gözlerindeki yıldızlar sönecek...
Şimdi gözlerini kaparsan; maviler çok üşüyecek




harikasın sevencloves dostum.....harika
 
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum

Atilla ilhan yani Kaptan.
Atilla ilhansız dunya biraz daya yalnız..

Kaptana allahtan rahmet diliyorum. Eline SaqLIK kardes ..
 
Geri
Üst